Kayıtlar

Şubat, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seyahat, sinir, stress falan filan...

Resim
Hani insan tepesi atar da konuşamaz ya, hani kelimeler düğümleniverir, benimki de o hesap işte, elim varmadı yazamadım bir türlü. Ama konuşup söylenip durdum arkadaşlara. Her fuardan sinir stresle dönerim ama sonuçta hiç muhatap olmadığın insanlarla bir hafta bir arada olmak kolay şey değildir, aksaklıklar çıkabilir, yada insan ailesinden ayrı kendisini yorgun hissedebilir. Ama bu fuarda artık bu yaştan sonra kimseleri çekemediğimden mi, yoksa her zaman özeleştiri yapıp kendime eziyet ettiğim halde, bu sefer iyi niyetimin suistimal edildiğini fark ettiğimden mi, yoksa artık yılların birikimi ile sinir stresim had safhaya çıktığından mı bilinmez, daha bir sinirli ve yorgun döndüm, düşünebildiğim tek şey evime, oğluşuma ve eşime kavuşabilmekti. O böyle dedi, bu böyle yaptı anlatacak değilim, yakışık almayacağı gibi anlatmaya mecalim de yok, hem insanların tanımadığı insanlardan da kime ne değil mi? Ama burada, vay canına bak, her geçen gün bir şey öğreniyor insan dedirten deneyimlerimi ...

Andy Warhol da kim oluyor ayol ?

Resim
Yazı uzun oldu, ama bir hafta yokum, isterseniz bir çırpıda okuyun, isterseniz gün gün birazcık, ama benden ses çıkmazsa meraklanmayın. Oralardan yetişebilirsem yorumları okuyup yayınlayacağım, hatta laf da yetiştirebilirim belki. Önce bir sevgililer günü hikayesi Sevgili eşimi şahane küpelere karşılık verecek bir hediye bulamayınca yemeğe götürmeye karar verip, yemeklerini de pek leziz bulduğumuz bir yere rezervasyon yaptırınca, bize de uzun zamandır baş başa yemeğe çıkmadığımız için iyi bir bahane oldu gece. Gel gör ki, o beğendiğimiz restoranın kapısından girerken bir terslik olduğunu anlamalıydım zaten. Zira daha girişte iki tane kemancı bizi karşılıyordu ki bu zaten daha girerken bizdeki romantizmi kahkahaya çevirmeye yetti. O da ne, sandalyeleri süslemiş, masalara da suların içinde yüzen mumlar koymuşlardı. Bir baktım bir de fasıl heyeti. Yahu, acaba bir pizzacıya falan mı gitseydik, en azından buradan daha sessiz sakin olurdu diye düşünmeden edemesem de, masadakileri görünce hem...

Aşk, ve onunla alakasız öğrendiğim şeyler üzerine...

Resim
Bugün için özlü sözümüz bu. Bunu kimse söylemedi, ben söylüyorum. 12 yıllık bir ilişki ve 7 yıllık bir evlilikten sonra bunu onun suratına söylersem ikimizde muhtemelen pfffhhhahahahaha diye güleriz, gerçi romantik bir akşam yemeği için yer ayırttım ama… Ne demişler efenim? Öğrenmenin yaşı yoktur. Bugün sevgililer günü. Buraya yazmama gerek var mı? Yok ! Eğer siz de, aman be yaw, sevgililerimi anmak için güne mi ihtiyacım var, bunlar ekonomiyi canlandıracak oyunlar yada gavur milletinin dini bayramlarını bize kakalaması diyenlerdenseniz eğer, yazının devamını okumayabilirsiniz, zira ben hiç de öyle düşünmüyorum. Belki de düşünmemek işime geliyor çünkü deliye her gün bayram misali, bayılıyorum böyle özel günlere, insanların yüzüne bir gülümseme geliyor, armağanlar alınıyor, baş başa yemeğe çıkmak için bahaneler yaratılıyor. Bugüne kadar sevgilime, ağzımdan kaçtı, Ayşe Arman’ın eşine sevgilim demesine gıcık olanları hesaba katarak değiştireyim, eşime, alınabilecek her şeyi almış biri ola...

Hayat yeterince garip zaten...

Size de olur mu? Hani bir şeye, ama saçma sapan bir şeye canınızı sıktığınızda, öyle bir şey duyarsınız ki, suratınıza tokat gibi vurur. Sokakta huysuzluk yapan çocuğunuza kızıp, yanınızdaki arkadaşınıza huysuzluklarından bıktığınızdan dert yanarken, hemen yanınızdan, özürlü çocuğu ile başa çıkmaya çalışan bir annenin geçmesi, yada bir yerde oturmuş kahvenizi içerken bacaklarınızın çarpık oluşundan bahsedip memnuniyetsizliğinizden bahsederken, önünüzde bacakları olmayan birinin dilendiğini fark etmeniz gibi, o da olmazsa elleriniz kollarınız dolu alışveriş torbaları ile oflayarak sıkılarak yürürken, kuru ekmek geveleyen bir çocukla göz göze gelmeniz gibi. Hayat pek bir garip. Arkadaşımın babasının, evine yürürken, oracıkta beyin kanamasından ölüvermesi garip. O sabah babasının öleceğini bilmeden ona son bir kez sarılmadan evden çıkan arkadaşımın buna pişman olması garip. Ve benim hala bundan ders alamayarak evden kimseleri öpmeden kaçarcasına çıkmam garip. Bu sabah şirkete geldiğimde h...

Daha çok arkadaşlıklarla ilgili bir şeyler...

Resim
Başkasını övmeyenlere, yerenlere, kimseden hoşnut olmayanlara bakın; bunlar kimsenin beğenmediği insanlardır. La Bruyere Hayatta en zor şey nedir biliyor musunuz? Bence insanlarla uğraşmaktır. Birbirinden farklı milyonlarca insanın bir arada yaşayabilmesi, ırk, dil ve din farklılıklarını bir yana atın, aynı havayı soluduğunuz, aynı evi paylaştığınız, aynı şeylere kahkaha attığınız insanlarla bile gün gelir farklılaşırsınız. İşte bu farklılaşmalarda sabredebilmeyi, anlaşabilmeyi ve hatta affedebilmeyi öğrenmek ise en büyük sanattır. ................................................................................................... Hayat, arkadaşlıktan daha büyük bir hediye vermez. Voltaire Geçenlerde bir şeye çok sinirlendiğimde beni güldürmek için Exorcist’ten sahneler kurgulayan ve ertesi gün işe sarımsak ve haç getireceğini söyleyerek beni güldüren, benimle diet yaparak heyecanla her gün benimle ilgilenen, sıkıntılı olduğum her an bilgisayarın yada telefonun diğer ucunda beni dinleye...

Curiosity kills the cat

. Ey insan..! Edep nedir diye arar, sorarsan eğer; bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül gösterebilmektir. demiş Mevlana. Bloguma zaman ayıramıyorum, bulabildiğim bir kaç dakikada diğer bloglara göz atmaya çalışıyorum. İşte bu sabah biraz zaman buldum ama onda da bloggerın azizliğine uğradım, yazdığım bazı şeyler uçup gitti. Sizin yazdıklarınız geliyor bazen maille, bazen sayacın özetledikleri. Bir kaç kez daha yazmıştım ya, çok komik kelimelerle buraya düşmeye devam ediyor insanlar. Anladığım kadarı ile kimileri insanları sihirli bir küre zannediyor. Öyle komik sorular var ki. Bazen ciddi bir takım sorular geliyor ki, cevabını yazmadığıma hayıflanıyorum. Belki ansiklobedik düzeyde bilgi veremeyebilirim ama en azından kendi deneyimlerimi aktarabilirim kimi konularda. Bir de beni Sal.k Aslı diye arayan var ya, onu gördükçe gülüyorum. Hayır, sadece aslı yazsa zaten çıkıyorum ilk sayfada, ama yoook, kendisini tatmin etmesinin yolu bu olsa gerek ki, hırsından ora...

Çantamın içinde neler var?

Resim
Mavi , beni hakkımda bilinmeyen 5 detay konusunda sobelemiş. Ama ben bunu bir kaç gün önce yazdım . O sebeple ona sevgilerimi gönderiyor ve bir başka sobeye geçiyorum. Şeyda , beni çantamda neler olduğuna dair sobelemiş. Fotoğraf makinası eşime gerektiği için şirketine götürüp orada bıraktığından beri, fotoğraf çekemiyordum ki imdadıma Şebnem yetişti. Çantamı döktük, bizzat çantamda bir şey bırakıp bırakmadığımı kontrol etti, keşke çoğunlukla kullandığım, o çok sevdiğim çantam olsaydı bugün yanımda diye hayıflanırken ben, bu vişne çürüğü çantan da gayet güzel diyerek içindeki ekoseler de görünsün fotoğrafta diye bana akıl verdi. Bir şey sakladığım yok ya, her şeyi olduğu gibi fotoğrafla diye yanımda dikilen Şebnem'i neyse ki en azından cüzdanımın dışında oraya buraya atılmış para ve kredi kartlarını cüzdanımın içine sıkıştırmam konusunda ikna edebildim. Ayıp yani, Allahtan başka şeyler taşımıyormuşum bu günlerde yanımda diyor, öyle canımın istediğini yayınlayayım canımın istemediğ...