Neyi beklediğimi bilmeden...
Kafamı devamlı bir şeyle meşgul ediyorum. Arada bloga bakıyorum, arada fotoğraf çekiyorum, dün akşam oğluşla sahilde bisiletle gezdik. O küçükte, ben büyükte. Güneşin batışını seyrettik. Alacakaranlığa gece başladım, bir ara uyudum, öğlene doğru bitirdim. Akşamüzeri gidip yeniayı aldım. Şimdiden onu da yarıladım. Hayat bir ayddan fazladır yolarda olan benim için oldukça hareketli. Eve dönünce, ve düşüncelerle başbaşa kalınca ne yapacağım bilmiyorum. Dün oğluş beni şaşırttı yine. Okumayı bırak, artık kelimelerin içindeki harfleri sıralıyor, eksik harfleri buluyor, kimi kelimeleri komik bir şekilde söylese de bildiği şekilde heceliyor da. Bu arada kenara not etmeliyim. 27 Temmuz ilk süt dişini elimize aldığımız gün. Henüz beşini doldurmadı, erken ama ne yapabilirim ki, diş bir süredir sallanıyordu, bir baktık dilinde.  Telefon etmeye korkuyorum artık. Ne annemin sesini öyle duymak istiyorum, ne de can sıkıcı bir haber. Dün gece babannem fenalaştı bir ara. Her zaman dimdik görmeye alıştığ...
