Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Fark var :)

Resim
Bu fotoğrafa bakmak, bakmak, bakmak... istiyorum. Hayata dair dersler almak için. Yer Müzeyyen Senar'ın hayatından kesitler sunan fotoğraf sergisinin açılışı. Madem günün başrolünde Müzeyyen hanım var, hemen rol çalmak lazım. Bülent hanımcığım da haftalaaar önceden tahtını ayarlatmış, kocaman kafasını daha da kocamaaan gösterecek bir şapka seçip fark edilmemesi imklansız hale gelmiş, tabii ki Müzeyyen hanımdan ve oradaonun adına bulunan kızından daha iddialı giyinmiş ki yıldız o olsun. Valla fevkaladenin fevkinde efendim... İnsanların yazdıklarından etkilenmemek için, moda- ki aslında öyle adlansalar da moda bu konuda background gerektirir, alışveriş ve stil blogları çoğu - bloglarını özellikle izlemiyorum. Ama bir şey gugılladığımda her zaman bu bloglar çıkıyor ve deneyimlerini yazdıkları , yeniliklerden haberdar ettikleri ve Hollywood ünlülerinin giyimlerini sayfalarına taşıyarak bilgilendirdikleri için, iyi ki varlar. Bir kaç tane moda blogu var, bazen onları izlerim ufkumu geni...

Siz de benim gibi cıvıldamaya başlayanlardan mısınız?

İnterneti gugıl amcaya bir şey sormak, gazete okumak, blog yazmak, film izlemek, ve eski arkadaşlarla facebookdan haberleşmek dışında kullanmıyorum aslında ama bunlar bile çoğu zamanımı alıyor doğrusu. Buraya yazmak bana iyi geliyor, arada arkadaşlarla konuşmak da. Ama bir kaç gündür Twitter çılgınlığına kapıldım. Uzun zaman önce açtığım hesabı, bu nasıl bir şey böyle, eee ne olacak şimdi yani diyerek bir kaç gün süzmüş sonra unutmuştum. Bir arkadaşımın hatırlatması ile tekrar girdi. Baktım eğlenceli. Ne kadar çok twitleyen varmış öyle. Ünlü ünsüz herkes, tüm markalar, ulaşmak istediğin her şey orada. Evet, bilgiye ulaşmak buna denir işte. Herşeyden önce çok samimi. Neden olduğunu bilmiyorum ama bir anda dökülüyor düşündüklerin. İnsan içinde ne varsa, ne hissediyorsa anında 140 karakter içine sığdırarak kimseyi sıkmadan yazabiliyor. Ben yolda, bir yere gittiğimde yada evde o an aklıma gelen bir şeyi eklemiş buluyorum kendimi. İnsanlara laf yetiştirmek de pek hoşuma gitti tabii listem ...

86 koca yıl...

Devletiyle gurur , atasına saygı duyanların, bayrağına sahip çıkanların, şehitlerine hak ettiği değeri verenlerin, demokrasiyi araç değil de amaç görenlerin, teröristlerine değil profesörlerine kırmızı halı serenlerin, kendisinin yada çevresinin değil milletinin haklarını savunanların, Ata'mızı hasretle anan herkesin cumhuriyet bayramını candan kutlarım...

Haydi koyundaşlar elele...

Benzin zamlandı ya. Aslında zam cuzi. Ama 100 liralık benzinin 65 lirası vergiye gittiği için zam kocamaaan görünüyor gözümüze. Enflasyonun da neden az çıktığı belli. Vergiler hesaplanmıyor olmalı. Emlak vergisine de yüzde yirmibeş zam gelmiş. Cep telefonu lüks zaten o sebeple katma değerin dışında özel tüketim vergisi var ilaveyle. Herşeye vergi ödüyoruz, bir de biliyorsunuz metro vergisi geliyor. Arabası olanlar onca verginin üzerine arabayı kullanırken de extraaa vergi verecekler. Şimdilik soluduğumuz hava dışında herşeye vergi ödüyoruz. Bir tek o kaldı ve ben onun içinde her yeni doğandan vergi alacağı günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu, cehaleti körükleyecek olan 3 çocuk önerilerine ters düştüğünden henüz yürürlükte değil. Velhasıl, geçen yıl yapılan kaldırım taşlarının yeniden sökülüp yenilerinin yerleştirildiği caddede yürümeye çalışırken bugün aklıma geldi. Kaldırım taşı, yurtdışından alınan ilaç veya aşı. Birileri kazanacak. O birilerinin kazanması için daha çok ...

Zerrin Tekindor kadınları

Resim
Resim sanatına ilgi duymayanların bile bu ismi duyunca biliyorum yada hatırlıyorum bu ismi diyeceklerini biliyorum. Şimdilerde Aşk-ı Memnu'nun matmazeli olarak tanısak da onu, yılların tiyatrocusu, aynı zamanda bir ressam. Resimlerinde farklı renkleri farklı tekniklerle ve materyallerle kullanan sanatçının sıkı hayranlarından biri de benim. Nacizane resme başladığım şu günlerde onun çalışmalarının bana şevk verdiğini de söylemem gerek. Bu zenginliğin yanından geçemeyecek olsam da, bugünlerde başladığım kadın portreleri üçlemem de ondan feyz alıyorum. Burada onun en sevdiğim tablolarını - seçmemin zor olduğu aşikar- görebilirsiniz. Yakında 10. kişisel sergisinde görüşürüz...

Fashionable İstanbul

Gurur verici tabii. Çok değil 2 yıl önce açtığım Moda Mutfağının bir çok ve hatta pek çok moda blogu arasından sıyrılıp farklı organizasyonlara davet alması, bugüne kadar sadece Türkçe yayın yaptığım halde yurtdışındaki firmalardan ilgi görmesi, ve moda öğrencilerince sevilerek izlenmesi. Hani biraz hırslı olsam, neler olacak acaba? Bu noktada kuşkusuz büyük avantajım, bu işin içinden gelişim ve her ne kadar pek fazla yazıları ile yer alamasa da her organizasyonda desteğini esirgemeyen ve bu işi iyi bilen bir de arkadaşımın da Moda Mutfağında yanımda olması. Bu artık bir tek benim değil onun da blogu. Umarım bu işe gönül veren başka arkadaşlarım da yer alır yanımızda. Bu haftasonu MM gerçekten iyi ve bu işe gönül vermiş bir kaç moda blogu ile bu şahane organizasyona davetliydi. Sadece canlı canlı fikirlerimizi paylaşmakla kalmadık, bizden haberlerimizi yayınlamamızı isteyen yurtdışındaki farklı haber gruplarına da çeviri yaparak gönderdik. Umarım bu organizasyonun, İstanbul'un, bo...

Eğitimi boşverin öğretmeye bakın...

Zorunlu eğitim 8 yıl. Ne öğreniyor çocuklar? Türkçe, Matematik, sosyal bilgiler falan filan. Şanslılarsa iyi arkadaşlar edinip arkadaşlığı, sırdaşlığı, birlikteliği öğreniyorlar. Şansı yoksa öğretmen bulduğuna şükretsin. Şimdilerde anneler biraz daha bilinçli sanırım. 7 yaş geç uyarılarına mı uyuyorlar yoksa komşuların gününde çocuksuz rahat oturmak istediklerinden mi bilmem erkenden gönderiyorlar kreşe. Anasınıfı kimi şehirlerde deneme amaçlı zorunlu oldu. Çocuklar benim şimdi çözemeyeceğim soruları daha ilkokulda çözmeye başlayıp, bir maratona giriyor, bir koşu da diplomalarını alıyorlar. Sonra lise, sonra şanslılarsa belki üniversite, sonra Allah'ın sevdiği kuluysa iş bile bulabilir bakarsın. Çocuklar bir bakıyorsun koca adam oluyorlar. İnsan oluyorlar mı peki? Hmmm işte orada duralım. İnsan olabilmeleri için geç kalmış olabilirsiniz. Çünkü insan olabilmeleri için, önce herkesten herşeyden önce aile terbiyesi almaları gerekir. Eğitimi herkes alır. Adı üzerinde zorunlu. Ama asıl ...

Amor est vitae essentia

Resim
Tablom bitti. Adı, Kök salan kadın. Derin mevzular var anlayacağınız ama eşim beni sinir etmesini biliyor, anlamamakta ısrar ediyor resmin anlattıklarını. Oysa oğluş öyle mi? Nasıl diye sorduğumda ağacın tasvir ettiği kadını hemen gördü. Aaaa kadının kafası neden kalp gibi diye sordu :) Şimdi yer kaplamayan bir şovale bir boya seti ve bir kaç aksesuar siparişi verdim, burada yapabilmem zor ama yeni eve geçince devam edeceğim. Çok büyük keyif aldım. Bu tablo ise yatak odamızda yatağın tam karşısına asılacak. Dip sos: Resmin tamamını yayınlayamıyorum, henüz o kadar güvenim yok kendime bu konuda, yine de eve gelip gören ve beğenilerini söyleyen zarif arkadaşlarıma sevgiler... Aşk hayatın özüdür.

Apolitik olma !!!

80 lerde çocuk olmasaydım eğer, Offf ne dayak yerdim. İlle de bir harekete katılırdım çünkü. İlle fikrimi söylerdim. İlle de haykırırdım inandığım için. Eee o zamanlar fikrin sağ da olsa sol da olsa aşağı da baksan yukarıya da , gittiğin yer aynıymış. Benim de farkım olmazdı herhalde. Dedikoducu insanlar, entrikalar çevirenler, birbirinin ayağını kaydırmaya çalışanlar kızdırmıyor artık beni. Eski ofisimde de , okuldan yada iş için görüştüğüm insanlardan da tecrübe ettim karaktersiz, kişiliksiz, kompleksli insanları. Nafile dünyevi hırsları için onlara acımaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Kafasını çalıştırmayan insanlar, cehaletinin farkına varmayanlar ki hepimiz her güne biraz daha cahil uyanıyoruz aslında, her gün her yaşta açız bilgiye, işte onlar biraz kızdırır beni. Ama biraz. Beni en çok apolitik insanlar kızdırıyor. Ne yazık ki arkadaş çevremde de zaman zaman rastlıyorum. Etliye sütlüye bulaşmayanlar, haberleri ahvahla dinleyip yorum yapmayanlar, yanlış yaptıklarını bile bil...

Teşekkürler "Türkiye"liler !!!

Eh benim kına yakın yazımdan sonra harika teşekkür etmiş Yılmaz bey, başka söze ne hacet?

Nemo dat quod non habet

Pişmanlık yok. Hem de zerre kadar yok. Ama serbest bırakıldılar. Her biri. Neredeyse kırmızı halılarla karşılanan dağdakiler "teslim " olmuşlar efendim. Bu hükümetin bugüne kadar yaptığı bence en büyük icraattır. Oy verenler, başa getirenler, şakşakçılar, kendinizle gurur duyunuz. Bu sizin eseriniz... Kimse sahip olmadığı bir şeyi veremez...

Kedi sevdası

Resim
Oğluş günlerini okula gidip gelerek geçiriyor. Her ne kadar bazen sabahları kalkmak zor gelse ve daha salı sabahı yine mi okul var diye sorsa da mutlu görünüyor. Resim, seramik, dans, halk oyunları, müzik gibi eğlenceli dersler olursa kim sevmez ki o okulu? İngilizce kuklalarını ve Almanca'da öğrendiği bilmediğim kelimeleri öğretiyor. Ama en sevdiği ders bilgisayarmış dediğine göre.İtfaiye haftasında İtfaiyeye gitmişler, yangın çıkarsa 110 u aramamı tembihledi geçen gün. Bir de Pet Shop gezilerini sevmiş, şimdilik sokaktaki kedilerle idare ediyoruz ama artık eve bir kedi almanın zamanı geldi de geçiyor bile. Yakında aileyebiri katılabilir :)))

Bilin bakalım kim geliyor?

Resim
a) Başbakan b) Hollywood'dan film yıldızı c) Mafya babası d) Görgüsüz bir işadamı e) Hiç biri Bilemediniz mi? Cevap yorumlarda...

Teşekkür

Resim
Bu pastayı oğluşun arkadaşı Nil'in annesi doğumgünümüz için yaptı. Elinde yeterli malzemesi yokken ve zaten bütün gün yoğun çalışıyorken nasıl zaman ayırıp bu kadar lezzetli, içi harika lezzetlerle dolu, bu kadar sevimli pastalar yapıyor bilmiyorum. Hani bir de istediği gibi eğitim alsa ve malzemesi olsa neler yapacak onu hiç bilmiyorum. Tekrar, çoook teşekkürler :) Bu arada pasta sınıfa, "Aaaa Makkuiiiin" " Ooooooo" " Aaaaa kırmızı arabaya baaak" haykırışları içinde girdi, " Aaaaa arabayı kesiyooooor" " Aaaa bakın ben camını yiyorum" çığlıkları ile incelendi, " Ben bir tane daha istiyorum" talepleri ile sonuna kadar yendi...

Aşı yaptırmalı mı yaptırmamalı mı?

Resim
İlaç firmalarının bırakın maliyetli hastalıkların tedavisine katkıda bulunmalarını, maliyetli hastalıklar yaratıp sonra ilaçlarını piyasaya sürdükleri artık bir şehir efsanesi olmaktan çıktı. Herkes o kadar emin ki. Tek problem bunun ispatlanamaması, çünkü öyle büyük paralar dönüyormuş ki ortada, bırakın inasanları ülkeleri satın alıyorlar. Bu Fringe'den bir paragraf değil efendim, bizzat benim düşüncelerim. Silah endüstrisi kadar tehlikeli bulduğum ilaç endüstrisinin son kozu yeni gribimiz. Ben aşı yaptırmayacağım. Ne genel olanını, ne de yeni gribin aşısını. Oğluma da. Risk grubunda da değiliz. Aslına bakarsanız her yıl ülkemizde gripten ölen insan sayısı bu hayvanat griplerden ölenlerden kat be kat çok. Ama her nedense herkesi her yıl normal gribe göre aşılamaya zorlamadıkları halde bu aşıya zorluyorlar neredeyse. Bana kötü kokuyor bu haberler. Hele ki kobay olduğumuza dair ortaya çıkan iddialar. Trafik terörü, .KK terörü, Avrupa'nın çöplüğünün gömüldüğü topraklarda yetişmiş...

Fringe

Resim
Lost fanatiğiyseniz, bir zamanların X Files'ı gibi diziler arıyorsanız, science Fiction ilgi alanınızsa, hoşunuza gideceğine emin olabileceğiniz, benim şu aralar müptelası olduğum ve günde neredeyse 5 bölümünü birden izleyerek güncelini yakalamaya çalıştığım, bana göre bu günlerin hit dizisi. Zaten mraklıları biliyordur, ama bilmeyenler için Lost'u andıran geçişleri ile tavsiyemdir... Dip not: Taşınmayı bekliyorum ve hiç bir işim gücüm yok. Tek derdimin Fringe'de her sahnede gözcü avlamak olmasından, Facebookdaki her saçma sapan videoyu izlemeye başlamaktan ve gerçek ağaçları gördüğümde bile içimde harvest tuşlama isteği doğmasından korkuyorum. Sanırım biraz bilgisayardan uzaklaşmalıyım...

Hahahaaa! Yalan mı? Hepsi gerçek...

Domuz, kuş, kene: DKK terör örgütü! Kuş gribi. Kene. Şimdi de, domuz. * Hayvanat kafayı bize taktı birader. * Ve, maalesef olacağı buydu aslında. * Kurban Bayramı’nda elinden kaçırdığı agresif boğaya tüfekle ateş eden kasap da var, tenhada kıstırdığı uysal eşeğe tecavüz eden mühendis de... Allah’tan Adli Tıp raporuyla o eşeğin fingirdek olduğu tespit edildi de, hafifletici sebepten 240 lira cezayla yırttı mühendis... Sonradan “töre” cinayetine kurban gitti o eşek! Sahibi vurdu. * Hiç unutmam, İzmir’de Basmane’deki havuza güzellik olsun diye ördek bırakmıştı belediye... Ertesi sabah yok. Bi daha bıraktılar. Ertesi sabah gene yok. Bi daha bırakmadılar. Çünkü anlaşıldı ki, av eti ayaklarıyla Alsancak’ta satıyorlar ördekleri. * Oha filan demeye kalmadı, Aliağa’da iki balıkçı, kuş cennetinden arakladıkları pelikanları mangal yaparken yakalandı jandarmaya... Enselenene kadar iki büyük rakı devirdikleri için, karakolda itiraf ettiler, flamingoların hazmı zormuş, o nedenle hafif ekşi olmasına ...

Burası Türkiye

Baklava hırsızı çocuklar hapishanelerde ömür çürütürken, vergilerimizi hortumlayanların "bu ülke seninle gurur duyuyor" nidaları arasında omuzlarda taşındığı, binlerce üniversite mezununun işsiz gezdiği, açlık sınırının altında milyonların yaşadığı, eğitimin değilde cehaletin sözünün geçtiği, 3. dünya ülkesine yakışır mafya özentilerinin türediği, herkesin beline silah koyup taşıyabildiği, biraz ağaçlık bir yer bulsak ormanlarını yakıp yerlerine açılan yerlere, bankalara borçlanarak satın aldığımız lüks sıfatlı konutların dikildiği, dış borçlarını saymıyorum bile dış politikasının bile istikrarı olmayan, bırakın dışını iç politikası bile belli olmayan, AB kapılarında yatıp kalktığı halde ne teröre ne soykırım iddialarına son veremeyen ama buna rağmen kendi ordusuna kolayca dil uzatan, sebepsiz davaların asla sonuçlanamadığı, töre cinayetlerinin önünün alınamadığı, araba kullanmayı bilmeyen insanlara ehliyet verildiği sonra kazaların hesabının trafik canavarına atıldığı, hatta...

İyi ki doğdun...

Sen olmasaydın… Ben bugünkü bu kadın olmayacaktım. Belki daha basit şeylere acıyacaktı canım. Acı eşiğimin söylendiği gibi o kadar da düşük olmadığını ögrenemeyecektim hiç. Hala dişçi koltuğundan korkuyor olacaktım. Daha büyük acılar varmış oysa. Sancıları, ağrıları, uykusuz gecelerin sabahlarındaki baş ağrılarını, ilaç almadan o acılara katlanmayı bir yana koyalım, endişelerin, korkuların, anne olunca ögrendigin o karmakarışık hislerin verdiği acılardan da bahsediyorum. Belki daha yüzeysel şeylerle mutlu olacaktım. Oysa şimdi her anın bir anlamı var. Her bakışının, her gülümseyişinin, he sözünün. Basit şeylere kahkahalar attıracak bir gücün var üzerimde. Küçücük şeylerin büyük önem kazandığı ve kumbarama mutluluk olarak düşen kazançlar bunlar. Başkalarına alelade gelecek detayların benim için altın değerinde. En ufak hareketinin bile bana vereceği gururu, belki de benim kendi adıma yaptığım hiç bir şey hissettiremezdi. Belki hala korku filmlerinden korkar olacaktım. Şimdi ise, gerçek...

New Moon - Soundtrack

İnsan neyle yaşar?

Resim
Aşk, para,güç, sağlık sıhhat, yemek, içmek, huzur, mutluluk, hayal etmek, umut etmek, nefes almak, eleştirmek, düşünmek, yada düşünmemek, inanmak, korkmak, küfretmek. O an ne gerekiyorsa onunla yaşar. "İnsan" öylesine doyumsuz ki, neyle yaşadığımıza karar vermek, neyin önemli olduğunu anlamak, ne istediğimizi bilmek mümkün değil. Öylesine değişken. Sağlığımız varken para isteriz, para geldiğinde kaybedecek şeyimiz çoğalır huzurumuz kaçar, huzur isteriz, huzuru bulunca hayatımız sıkıcı gelmeye başlar, hareket isteriz, hareket bereket mi getirir, yorgunluk ve geçen yıllarla, yaşlar sıhhatten götürür sağlık isteriz. Üstüne sos olarak kahkaha, keyif, neşe, eş dost serpmesek ne tadı tuzu kalır hayatın? O karikatürü severim, hani adam sahilde olmayı düşler, sahile gittiğinde dağda olmayı, dağa çıktığında başka bir yeri... İnsan neyle yaşar? Çok düşündüm beni yaşatan hayallerim. Onların gerçekleşeceğine olan inancım. Ben de o adam gibi hep başka bir yeri hayal ediyorum, tek farkım b...

Timuçin'in suçu ne?

Resim
Trafik terörü, .KK terörü, Magazinci terörü. B.ktan bir ülkede yaşıyoruz ne yazık ki. Bazen nereden tutsak elimizde kalıyor, ille de bir şekilde elimize gözümüze bulaştırıyoruz diye düşünüyorum. Timuçin'in suçu ne? Suçu işi bilmemesi. Bu ülkede yaşamayı bilmemesi. Çünkü adam bizim ülkemize fazla. Bu gibi isimleri taşıyamıyoruz. O kadar bayağı ve sıradan insanlara, oyunculara, şarkıcılara alışığız ki, adam biraz bizim istediğimiz şekle girmezse hemen yontmaya çalışıyoruz. Biz abuk subuk şarkı sözlerini arabesk nağmelerde dinlemeye, 3. sınıf pavyon kadını görüntüsündeki hanımları assolist yapıp sabah programlarında örnek almaya, politikacılarımızı bile sokak ağzı konuşanlardan seçmeye, halk çocuğu, küçük emrah bakışlı, acılı adana dudaklı adamları bağrımıza basmaya, mafya bozuntularına özenmeye, kaçak basım kitap okuyarak yazarın hakkını hukuğunu saymayı bırakın, hadi ona şükredelim, nadiren kitap okumaya, sergilere gösteriş için gitmeye, mümkünse tiyatroya uğramamaya, uğramamız için...

İmdat !!!

Resim
Eve taşınmamız geciktikçe, benim meşhur kararsızlığımın seviyesi artıyor. Tam koltuk yüzlerine karar vermiştim ki hiç halı sevmeyen ve eve sokmayan ben, düz renk tüylülerden alsam mı diye gittiğim mağazada aslında o yün halılar oğluşun alerjisini azdırabilir diyerek hiç aklımda olmayan ama orada görüp bir anda sevdiğim iri halkalardan oluşan halıyı bir anda almış buldum kendimi. Anne ve eş, senin seçtiğin koltuk rengine uyar dediler ama eve geldik ki, ı ıh uymuyor. Bu durumda kaplamacıda hiç aklımda yokken seçtiğim renkleri bırakıp yine eski fikrime ve klasik kahve, sütlükahve, krem tonlarına döndüm. Şimdi perde problemimiz var ki sabırlı olmayı planlıyorum bu sefer, bir kaç yer gezdim ama en sonunda umarım halıya uygun - ki yarın bir gün halı ve tülü değiştirir değiştirmez havası değişiversin salonun - puanlı hafif naturel renklerdeki tülü mü, yoksa bugün gördüğüm ton in ton organzeyi mi alacağıma karar verebilirim. Tabii pencerenin karşısındaki yemek masasının duvarına duvarkağıdı mı...

Dikatinizi çekerim

Haber şu . Yeni bir şey değil , koca koca adamların çocuklar gibi kavga ettiği bir ülkenin insanları olarak şaşırmıyoruz. Ama bu haberde gizli olan bir şey var. Pak Parti ideolojisinin dile vurmuş hali. Bir kadına saldıracaksan, önce sözlerinin içine bol bol "kadın" kelimesini sok ki, daha vurucu olsun. "Saygısız, edepsiz, terbiyesiz kadın" "Elini kolunu çek kadın" Kadın kelimelerini çıkarın bakalım yeterince etkili olacak mı? Asıl aşağılama noktası neresi? Kadın kelimesi yerine siz istediğiniz diğer küfür tabirlerini koyun bakın nasıl cuk oturuyor, nasıl da hakaret amaçlı söylendiği anlaşılıyor. Kadın olmak aşağılık bir şey ya. O sebeple saklanmalı, kapanmalı, aralara karışmamalı, araya laf sokmamalı, okusak bile çalışmamalı, çalışsak bile yükselmemeli, yükselsek bile haddimizi bilmeli, kocamızın zevcesi, çocuklarımızın anası, evimizin hizmetçisi olmakla yetinmeliyiz. Üzgünüm hanımlar beyler ama durum budur. Sabahları işe gitmek için koşturan kadınların a...

Resme başladığımın resmidir...

Resim

Modanın mutfağı

Moda mutfağını açalı 2 seneyi biraz geçti. Adını moda mutfağı koymuştum çünkü bu işin mutfağından geliyordum. Bu süre zarfında mesleki deneyimlerimi çok fazla veremesem de dikkatimi çeken haber ve konuları elimden geldiğince paylaşmaya çalıştım. Bu aralar moda bloglarının çokluğu üzerine okuduğum eleştiriler, nerede çokluk orada b..luk misali diğer bloglarda gördüğüm blog sahipleirni kıracağını düşündüğüm yorumlar ve blogum hakkında aldığım farklı konulardaki maillerden sonra bu konuda yazmak farz oldu. Meraklılarına, - MM bir blogdur. Bu sebeple kimilerine yaptığım göndermeler veya espriler ile kelime oyunları yapabilirim. Kolleksiyonun koleksiyon olarak yazılması gerektiğini merak etmeyin çok iyi biliyorum ama üzgünüm bu arkadaşlarımla aramda bir espri konusu ve bazen kolleksiyon olarak yazmaya devam edebilirim. No panic ! Güzel türkçemizi, şövale ye şovalye, super e züper diyerek çok da fazla katletmeyeceğime inci upppsss izci sözü veriyorum. - MM ticari bir blog değildir. Bu sebepl...

Dünya hayvanları koruma günü

Resim
Konu mankeni: Maya Bugün. Lütfen bu sebeple en azından bugün onları tekmelemeyiniz, kuyruklarına teneke bağlamayınız, çocuklarınızı onlarla korkutmayınız ve zehirlemeyiniz. Kedi arıyoruz dediğimde, Van kedisi aramayın, verseler bile almayın, hiç bir değeri yok, bakın ben de 400 kağıda iran kedisi var diyen Pet Shop sahibini de esefle kınıyorum bu özel günde. Hayvanseverlerin, iki ve dört ayaklı tüm hayvanların bu özel gününü kutlar, iki ayaklılarına bu dünyada şans, iki ayaklılarını çekemeyip zehirleyen dört ayaklılarına da akıl fikir dilerim. Tırmalasınlar sizi e mi?

Herkes çok akıllı

Bugün garip bir gün. Her gün gibi. Her zamanki gibi karşıdan bizim şeridime geçip hızla gelen ve kendisini muhtmeelen hızlı , havalı ve harika hisseden adamın, bizim ona karşıdan zeka seviyesine atıfta bulunarak söylediğimiz her nevi kirli sözü duymadığı için , hala kendisini hızlı, havalı ve harika hissetmesi gibi. Hoş duysa ne değişirdi? 30 yaş fark attığım oğluşumun dillendi ve okullandı ya ukalalık diz boyu bize akıl vermesi gibi. Ya da bakanlıktaki bir züper zekanın arkadaşlarım çiftliklerine köşkler kurarken, can sıkıntısından yeni yeni başladığım Facebook daki Farmville oyunu yasaklaması gibi. Gerekçe o kadar komik ki, ülkemin 5. dünya ülkelerinde olmayan yasaklarına bugüne kadar gülmemiş biri varsa bile buna katılarak gülecek, ve hatta korkarım krize girecektir. Haber şöyle: Facebook sosyal ağındaki en popüler uygulamalardan olan Farmville’e bu sabah girmek isteyenleri Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın meşhur ‘İdari Tedbir’ kararı karşıladı. Facebook’un en popüler oyunla...