Yalnızlık zormuş...
"Hayatımı yazsam roman olur be abla" derken kaşlarımı küçük Emrah ile Shrek'teki kedi arası bir kıvamda süzecek, dudaklarımı büzecek, zırıl zırıl ağlayacak durumdayım.   Ev sessiz. Çok sessiz. "Kafamı dinleyeceğim hehe" diyerek kendimi avutmamış, kandırmışım. Hiç de eğlenceli değil. Karşılıklı kahve sigara kaçamağı yapacak koca da, o sırada mutfak kapısını açıp, o günde bir tanecik sigaramı saklatacak oğluş da yok evde. Çeşme'den başka bir yeri sevemem sevemem sevemem diye mırıldanarak gittiğim, dönerken de hayran kaldığım Torba'da bir hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Bir gün önce, bir gün sonra daa İzmir'de eşi dostu görüp kahvaltılarda gevrek de yedin ya daha ne istiyorsun diye sorarsanız haklısınız. Ziraa yeni iş yerimdekilerin kimilerinde öyle haset bakışlar var ki, boynuma kapının üzerindeki nal gibi nazar boncuğunu çıkarıp assam fayda etmez. Sen 2 hafta çalış, sonra kalk git 1 hafta tatil yap. Ben de olsam bana sinir olurdum.   Gel gör k...
