Kayıtlar

Eylül, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Finally, I'm back !

Canım dilimiz dururken bu da ne böyle demeyin, son iki hafta bir ömür gibi geçti, hatta iyi bir film bile çıkardı bundan, e bu da iyi bir film ismi olurdu. 24 saat çalışsam bitmeyecek işlerimi mecburiyetten bir kaç saatlik mesailerle çalışma saatlerime sıkıştırıp, yemeğimi 7 dakikada yiyerek işimin başına dönüyorum, velakin bugün şirkete gitmeden defileleri evden tamamlamak suretiyle koca bir gün bana kalmış gibi mesudum. Paris, her zamanki gibi şahaneydi, ve her zamanki gibi Fransızlar Paris'ten sürülebilecek olsa , daha da şahane bir şehir olacağını düşündüm. Bol bol fotoğraf çektim, ne yazık ki daha ikinci gün feci halde hastalandığım için pek gezemedim, ve daha da çok fotoğraf çekemedim. Cebimdeki paranın çoğunu ilaca yatırıp, anlamadığım ilaçları şeker gibi yuttum, dönüşte hiç olmazsa kendime gelmiştim. Son bir gayret vitrinleri gezdim dönmeden, HM ülkemize gelmeden son bir teftiş yaptım, süper süper süper kalitesizleşmiş kıyafetlere bakmadan kullan at takı ve tokaları d...

Teşekkürler 12 dev adam, iyi ki varsınız...

Resim
Haftaya görüşmek üzere... Her şeyin bir kabus olmasını umarak uyumaya gidiyorum...

Yazık sana ülkem, yazık...

İçim acıyor. Birazcık ümidim vardı. O da yok artık... Ne geleceğimden, ne ülkemin geleceğinden, ne çocuğumun geleceğinden bir beklentim var artık bu topraklarda... Başbakanının "Hayır diyenler darbecidir" dediği demokratik !!! bir ülkede, çıkan sonuçlara bakarak "Evet diyenler sattınız canım ülkemi" diyebilmeyi hak görebilirim herhalde ?!?? Susmalı mı? Seyretmeli mi olacakları? Bir bir çıktıkça söylediklerimiz, ben dememiş miydim demenin faydası olur mu? Adil mi tüm bunlar? Satılan oylar? Kandırılan insanlar? Günü kurtaran seçimler? Adil mi, senin neye evet dediğini bilmeden verdiğin oyunla başımıza gelecek her değişikliği benim rızam olmadığı halde çekecek olmam? 3 kilo pirince, kapıya gelen iki kuruşa, bir iftar yemeğine mi sattın benim geleceğimi? Gerçekten de adil mi? Demokratik mi? .....

...

Hayatımda izlediğim en heyecanlı maçtı, bir ara kalbim sıkıştı, bir ara Anıl'cığımı andım, görse nasıl da sevinirdi final oynayacağımız için. Onun hayaliydi bu. Hastalığında ona formasını gönderen, hayranı olduğu Kerem bugün başarının mimarlarından biri. Umarım hepimiz için ama en çok onun için yarın altını alırlar...

Moda blogger ı olmak ya da olmamak...

Şu anda bütün mesele bu. Moda blogger ı olmak çok moda. Hepsine moda blogu dense de, eskiden sadece alışveriş yapmayı seven, ve giydiklerini göstermek isteyenlerin açtığı stil bloglarının sayısı çok olsa da, bu işin içinde olanlar da artık yavaş yavaş bloglara kayıtsız kalmıyor. Sevindirici. Çünkü bloglar sadece ülke içinde değil, yayınladığınız anda tüm dünyada milyonlarca meraklının önüne açılıyor. Bir çok insan özetlenmiş paketlenmiş yazıları uzun uzadıya okumak yerine bloglardan takip ediyor. Ürünleri almadan önce bloglara ve forumlara bakıp deneyenleri dinliyor. Artık hemen her markanın, her sitenin, ve hatta bir çok yazarın, gazetecinin blogu var. Geçtiğimiz İstanbul Fashion Week defilelerinden birinde arka sıralara geçen bir kaç kişinin" Keşke biz de moda blogu açsaydık, önlerde oturma şansımız olurdu" sözleri bir çok insana  bloga emek vermenin, blog açmak kadar kolay olduğu izlenimi verdiğini düşündürüyor. Oysa kolay değil. Evet aramızda PR çalışa...

Neden "Evet" demeliymişiz?

Bugün kapı kapı dolaşıp "Evet" kitapçığı dağıttılar. Çok güzel. Çünkü içerisinde madde madde bilgilendirici örnekler var. Gelin birlikte bakalım... Madde 1- Çocuk yaşlı ve engellilere öncelik tanınacak. Yani bu durumda her yerde engellilere, bebek arabalarına uygun yollar, yöntemler hazırlanacak değil mi? "İnsan" olan herkesin tanıması gerektiği gibi. Madde 2- E- Muhtıralar kutlu doğum etkinliklerine katılanların fişlenenleri ile doluymuş, fişleme olmayacakmış. Yani yakında bayramlarda Türk bayrağı astığımız ve Atatürk sevgisi taşıdığımız için de fişlenme korkusu yaşamayacağız, öyle değil mi? Açıkçası ben artık bundan korkuyorum da... Madde 3- Seyahat hürriyeti olacakmış. Yani vergi borcu olanlar ve askere gitmeyenler (asker kaçakları herhalde) yurt dışına çıkarken sorun yaşamayacakmış. Aynen böyle yazıyor.  Ciddiyim aynen böyle yazıyor. Alenen yani. Şaşırdım kaldım.  Madde 4- Çocukların korunması için devlet her türlü tedbiri alacakmış. Şimdiy...

Gülüyorum...

- Herkesin daha düne kadar adını anmamışken bir anda Anna Piaggi hayranı olmasına... - Dün akşamki malum yemeğe giden arkadaşımın yemeğe gelen bir kaç milletvekilinin yaptıkları konuşmada, "Evet demelisiniz, şimdi uzun uzadıya anlatmayayım ama siz kadınlar için iyi bir şeyler olacak" diyerek açıklama yaptığını anlatmasına... - Melis Alphan'ın Ayna'sına. Hele bugün 5 dk güldüm. - Herkesin ya Kızılay dağıtmış gibi bir örnek, ya da farklı olmak için palyaço gibi giyinmesine. - Bu aralar Facebook'da dolaşan kimi siyasi esprilere. Bir tanesine de 15 dk güldüm. - İnsanların bilmediği şeyleri karşısındakilerin de bilmediğini farzederek konuşmasına . Bayağı komik oluyorlar - Yeni şirketimde yaşımı abartıp 40 ımdan sonra ile başlayan cümleler kurup, ' Aaaa siz 30 un üzerinde misiniz?' soruları ile 4 köşe olup, estetikçim çok iyi, numarasını ister misin diyerek ofiste şahane bir dedikodu yaratmış olmama, - 100 bin umreci referanduma yetiştirilir...

Falan filan...

İzmir yolu gözüktü !!! Gelecek haftalar içerisinde bir uçaktan inip diğerine bineceğim, bu sebeple bol bol çikolata yiyecek ve bir kaç da kitap bitireceğim.- Uçak ritüeli - Ama en keyiflisi İzmir olacak. 30 kiloya yaklaşan oğlumu kucaklarken sakatladığım belimi fuar koşturmacası ile eziyet kıvamına getirmişken, biraz olsun dinlendirebileceğim. Midye dolma yiyeceğim- İstanbul'dakiler yenmez, karpuz kadarlar - Gevrek ve Kumru da. Ramazan bitsin, bir gece de balığa çıkarız fena mı olur? İzmir'e gidince bizim için yaptırdıkları şu özel pideden de yaptırırlar mı acaba? İçine biraz acı biber turşusu ve bol taze roka ! Opppsss. Açlık başına vurmuşken insanların, neler yazıyorum !? Bu aralar hayatımız hızla değişiyor. Çok doğruymuş şu söz: Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir. Bizim hayatımız da bir anda değişti, yine uzaklıklar, yine başka planlar programlar var hayatımızda. Tam oh demişken yeni eve yerleşip, belki , gideceğim yine. Bilemiyorum. Şimdi...