Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aynı konu bilmemkaç...

Uzun zamandır blog yazmıyordum, dur yazayım dediğim her an bir şeyler takıldı kafama. Yine bir haber, yazayım dedim, bir de baktım son yazdığım konunun benzeri. Dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazıyoruz belli ki. Bir şeyin düzeldiği yok... Haberlerde iki adam. Biri oğlunu  içkiliyken aşırı hız yapan iki tam kusurlu katilin salıverilmesini isyan ediyor. Biri oğlunu öldüren adamın karısına ve kayınbabasına adliye çıkışı saldırıp öldürüyor. İlk adamı anlıyorum, sanmayın ki ikincisini anlamıyorum. İkincisinde ilkinin sklından geçenleri uygulayabilmie cahilliği - cesaretinde bulunmuş bir adam görüyorum. Adaletin olmadığı yerde herkes kendi adaletini arıyor. Yazıyoruz. Yaşıyoruz. Kimse utanmıyor...

İnsan ve o adam...

Adam 10 yılda 39 trafik suçu işlemiş. Adam geçtiğimiz aylarda kırmızı ışıkta geçip bir kamyona çarpmış 13 kişinin ölümüne sebep olmuş. Adam kırmızı ışıkta geçmedim demiş. Mobeselerden ortaya çıkmış ki alenen kormızıda geçmiş, izledik gördük. Adam 13 kişilik minibüste 25 kişi taşımıyordum demiş. Ama o minibüsten 13 ü ölü 12 de yaralı çıkmış, biri kendisi. Adam yaralıyım hala demiş. Hakim tutuksuz yargılamak üzere salıvermiş. Bunu nereden mi öğrendim? Çıkışta kendilerine saldıran sanık yakınlarını haber yapan muhabirlerden. İnsanca yaşamak isteyen insan gibi insanların yaşadığı bir ülkede yaşamak istiyorum diye avaz avaz bağırmak istiyorum. Bunu kim haber yapacak?

Belle...

Resim

Kabuslar ...

Sabaha kadar The Gossip dinlemek, topladığım tüm dergileri yattığım yerden karıştırmak ve tıksırana kadar içmek isterdim ( Ha ha ha bayıldım bu lafa) ama fuara çok az kaldı, çok çalışmam lazım çoook ! Rüyalarımda bile desenlerle uğraşıyorum. Renkler 80 li yıllar Türk filimlerindeki efektler gibi dönüp duruyor çevremde. Sonra oğluşla uğraştığımı görüyorum, koşturuyoruz ödevleri dersleri diye. Sonra ellerinde silah olan adamlar barları büfeleri basıyor ( haberlerde gördüm aklımda kalmış, ama yakındır bana malum olmuş da olabilir )  Bu sırada bir yandan bavul hazırlıyorum, seyahat var ya, ama sonra bir bakıyorum ki yakında doğum yapacak arkadaşlarım içinmiş o. Bu arada onların doğumuna ne götreceğim ben diye bir telaş. Yarına ne yemek yapacağım paniği ile uyanıyorum. Anlayacağınız 24 saat çalışıyor kafam bu aralar. O sebeple dönüp dolaşıp ilk cümleyi kurmaya gidiyorum...

Teşekkürler...

Geçen gece seyredememiştim, Altın küre ödüllerini seyrediyorum da aklıma gelmişken yazayım dedim. Her konuda birilerini taklit etmeye bayılırız ya, bizim ünlüler ve ünlücükler acaba şu ödül törenlerini izlemiyorlar mı? Kıyafetlerin sadeliği, işlerdeki inceliği, o elbiseleri taşıyışları, takıların inceliği, zerafeti ve ne kadar az kullanıldığı,  makyajların sadeliği, ya o saçlar? Neredeyse herkes sadece basit bir atkuyruğu ile son derece zarif olmuş. Bu arada bizimkiler kıyafetleri taklit edebilseler bile teşekkür konuşmalarındaki ona buna teşekkür kısmını yapabilirler mi bilemiyorum. Zira bizimkiler küçük dağları ben yarattım der gibiler, "Kendime kendime ve kendime teşekkür ederim..." Bu sırada da şahane Marchesa taklidi elbisenin ucuna eklettikleri kürk püskülleri sallerken simli farları ile parlayan gözlerini kırpıştırıp kuş yuvası saçlarını bozmadan başlarını hafifçe yana eğmezlerse hatrım kalır...

Pasiflora

Hava soğuk, puslu, yağmurlu... Tam evde oturup " tıksırana kadar içecek" bir hava : P Hem Galatasaraylı, hem gavur İzmirli, dahası Kars ucubesine sahip çıkan bir Karşıyakalı, hem de "perdesiz ev"imde hiç yapmadığım şey ya inadına aksırana kadar içebilecek kapasitede biri olarak her şey kulağıma artık trajik değil düpedüz bir "Elm sokağı kabusu" komedisinde geliyor. Evet içeceğim ama ne? Olsa olsa pasiflora...

Rezil rüsva...

Şu 3 günde okuduğum haberler o kadar korkunç ki, artık ülkemden endişelenmek için bile çok geç olduğunu düşünüyorum. Sahte düşük enflasyona elimi atsam, önüme milletvekillerinin söylemleri takılıyor, bir bakanla bir sözde hocayı yanyana gördüğüme şaşıramadan Hizb. veya Pkaka lıların salıverilmesine gözlerim açılıyor, oysa o sırada ulaşım zammını protesto eden  Ankara'lılar karakola çekiliyor. Kantinin pahalılığını protesto etmek isteyen liselileri dağıtması için süpersonik zeki müdürleri polis çağırıyor, polis öğrencileri tartaklıyor, sonra ekranda görüyoruz ki, aslında poliscanları da anlamak lazımmış, zira onlarda okulda dayak yiyorlarmış. Şiddet gören şiddet gösterir. Yıllık artışı %100 ü geçen etin kilo fiyatını dahi karşılayamayacak bir zam farkı alacak olan insanlar her şeye bu kadar zam gelirken nasıl yıllık yüzde yedi bile olmayan enflasyon çıkar anlamaya çalışırken, bırakın bunu protesto edebilmeyi henüz idrak bile edemediler. Zaten beyin ve beden gücü için yeterli bes...