Kayıtlar

Ağustos, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir cahilin MR günlüğü

Her şey iki hafta önce başladı. Aynı anda hem bağışıklığım çöküverdi, hem buna bağlı problemler yaşamaya başlarken bir de üzerine uzun zamandır süren ve yoruyorum kendimi diyerek dikkate almadığım bacak ağrılarımın ardından sol bacağımda his kaybı, ağrı ve güçsüzlük başladı. Ben ki cengaver bir şekilde her şeye koştururum Duracell pilinden ayrı gayrı uyduruk zırtzop marka takılmış oyuncaklara döndüm. Bir ağırlık, bir uyuşukluk, oflama puflama ki sormayın kendimden sıkıldım. Her neyse bir kaç ayrı doktordan sonra doğru kapıyı çaldım. Dr bir iki ilaç ve B vitamin desteği verip biraz zaman istedi, kontrolde düzelme yok ise MR seçilecek dedi. Nitekim bir şey değişmedi ve bendeniz bu sabah ilk MR tecrübemi aldım. Öncelikle imzalattıkları şeyden işkillendim, ne bu şimdi, ne olacak şimdi, neden imzalatıyorlar ki soruları kafamı kurcalarken, bir yandan da üzerime büyük gelen bir alt üst hastane takımını giyiyordum. Paçalarımı çekiştire çekiştire odaya geçip kurbanlık koyun gibi gö...

Ne o? İrkildiniz galiba?

Resim
Gavur İzmir'in başköşesinde... Atam... Son hükümet hükmetmeye henüz soyunduğu 10 yıl önce teröristler henüz bu kadar azmamışken bile, daha tepkiliydik teröre. Orada Kuzey Irak dağlarında savaşanlardan biri de 40 gün kadar haber alamadığım eşimdi. Karda yatmaktan, onca mühimmatı taşımaktan yıllardır ağrı kesicilerle yaşar, bir teşekkür aldı mı? Yooo canı  sağolsun dedik. Yanında arkadaşları yaralanırken sağ kaldığı için gerçekten şanslıydı. Zamanında şımartılanlar şimdi tepemize çıktı ve ne yazık ki bir sürü genç eşim kadar şanslı değil, her gün ama istisnasız her gün o şanssızlar kervanına katılıyor birileri daha. Geçtiğimiz yıllarda kırmızı halılarla karşıladıklarımız kırmızıya boyuyorlar şimdi her yeri umarsızca. Vicdan aramıyorum, mantık aramıyorum yaptıklarında. Öfke bile duyamıyorum onlara. Sefil hayatlarının sonu da o ellerine bulaşan kanlar gibi olacak er geç. Acıyorum her birine. Benim öfkem bu nefretin köklerine. Bunları cesaretlendirenler, besleyenler, beyinsi...

Yazın ortasında nasıl hasta olunur?

Bu konuda uzmanlık yapmış biri olarak bu konuyu benden iyi hiç kimse bilemez. E tabii gençleşmiyoruz, haliyle her yaz bir öncekinden daha beter atlatıyorum ancaaak bu yaz geçirdiğim hepsine bedeldi. Çünkü şartlar daha ağırdı şöyle ki: 1- Önce kısarak, kararlı olarak ve yürüyüşle yaza doğru kilo verilir. Ancak vücut alışmıştır sen ısrar etmesen de kilo vermeye devam eder. Tiroide bakılır her şey normaldir. 38 yaşında 18 yaşında olmadığın kiloya varılır, 51 e düşülür. 2- Üzerine tatile çıkılır. Ama tatil yapılmaz. Sonuna kadar yorulur bünye. 3- Eve dönünce işler bitmez. Oğluş halalarındayken işten döner dönmez ev alt üst edilir, yetişmezse uykusuz kalınır. Bu esnada yemek yapılıp yenmez, geçiştirilir. 4- Bu yorgunluğun üzerine bir gece için oğluş görmeye gidilir. Havaalanına geceyarısı gitmeye üşenilir, şuradan biner, sabaha inerim diterek ünv yıllarını da yaad etmek üzere yola çıkılır. Zaten klimayı şirkette bol bol yiyen vücud gece boyu soğuk havayı içine çeker. 5- İzmir'...