Kayıtlar

Ekim, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BYRM

Artık bayramlar böyle bir şey işte. Kısaltılmış. Tatiller arasına sıkışmış bir kaç telefon konuşması. Bir kaç kısa mesaj... Biz 10 güne tamamlamamıza rağmen tatil köyü yerine köyümüze İzmir'imize gelmeyi tercih ettik yine. Aferim beklemiyorum. İçimizden gelen bu. Doğrusu bu. Senede bir iki kez görebildiğimiz büyüklerimizi, uzun zamandır görmediğimiz kuzenlerimizi, eskilerde kalmış arkadaşlarımızı bile görmek için bir fırsat bu. Yıllık iznimizden bir farkı olmalı değil mi? Kalabalık sofralar olmalı, küçük atışmalar, içten kahkahalar. Ben böylesinin doğru olduğuna inanıyorum. Oğlum öyle görerek büyüsün istiyorum. Bağını koparmasın. Aileden akrabalardan uzaklaşmasın. Bizi biz yapan geleneklerimizdir. Onu da kaybetmeyelim, derim... Dip sos: Keyifli bir bayram, lezzetli sofralar, neşeli bir tatil dilerim herkese...

Believe!

Resim
Nasıl bir yoğunluk olduğunu anlatamam size. İşler çok yoğun. Tamam keyifli ama akşamüzerine doğru kafam o kadar yoğun oluyor ki, adımı hatırlayamaz hale geliyorum neredeyse. Tabii bir yandan can oğluş var ki, büyüdükçe dertleri de büyüyor. Olsun... Bugüne kadar koca bir adam olan oğlum, nihayet bir çocuk olduğunu hatırladı. Ama bu defa da o kadar oyuna vurdu ki kendini, şimdi de dersleri sallıyor. Geçtiğimiz günlerde İngilizce sınavından ilk kez 75 alınca, sınıfta ağlamış, ben çok kötü puan aldım diye. Bugüne kadar çabasız her sınavı doksanküsürlerle bitirince yetmişler ona kötü göründü. Akşam anlattım ona kötü bir puan olmadığını, ama tabii ki çalışırsa daha iyisini de alabileceğini. Ya kitap kurdu oluyor, ya arkadaş delisi. Nasıl ortasını bulacağız bakalım??? Şimdi 10 gün İzmir'e kaçıyoruz. Oğluş bir iki gün okula gitmeyecek, eşim zaten tatil, ben de izin aldım. Ailemizi, sevdiklerimizi göreceğiz, bir kaç gün Marmaris'e kaçacağız. Mis ! Çok iyi gelecek inanıyorum. Di...

8 yıldır anneyim

Resim
Mutluyum, gururluyum...

Başardım !

Resim
Hayatında dikiş makinesinin kıyısından köşesinden geçmemiş bir kadın mezura sarıp ilk eline aldığında paça tamir püsür yapabiliyorsa, her kadın aklına koyduğunu başarabilir demektir. Arka planda işten yorgun gelmiş bu kadının kereviz yemeği yaptığını da hatırlatayım, dikiş makinesini çözmeye çalışırken biraz altını yaktığını da duymamış olun... Bu arada eve gelirken eksiklerin alışverişini yapıp, oğluşa ödevlerinde yardım edip,  ütüleri de bitirdim. Peh ! Annem duysa başka birisinden bahsedildini zannedecek. Bugün 23.15 itibariyle oturabiliyorum ama Kristof Amca Amerika'yı keşfettiğinde benim kadar sevinmemiştir herhalde. Dikiş diktim ayol !

Hayatta hep hoş sürprizler olsa...

Resim
Bu günlerde, her şeyin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Bir şey oluyorsa sebebi var, ve olmuyorsa takılmamalı , mutlaka bir sebebi var. Her gün bir sürpriz. Temenni, Hep hoş sürprizlerin olması...

Harici diskim çöktü, hükümsüzdür...

Yeterince işim gücüm yokmuş gibi, elin sivrizekalarıyla uğraştığım yetmiyormuş gibi, yeni bir koleksiyona başlamak üzere değilmişim gibi, 2,5 senelik tüm desenlerim, renklendirmelerim, el emeğim göz nurum onun içinde değilmiş gibi, 6000 e yakın deseni ayıklamış, düzenlemiş, istiflemiş, hazırlamış, çalışmış sabr küpü ben,  sanki ben değilmişim gibi... Ama ama ama, neden,  bu neden benim başıma geldi !!!!!????? Şşşş, her işte bir hayr vardır Aslı. Yaaa tabiii...

Saat 23.00

Ve ben daha şimdi oturuyorum! Arılar dakikada 11400 kere kanat çırparmış. Vızıltı sesi de bundan kaynaklanırmış. Benimki de o hesap ! Hem çırpınıyorum her şeye yetişmek için, hem de hayıflanıp vızıldıyorum. Hep bir eksiklik, bir plan program. O aranacak, bu bulunacak, şununla konuşulacak ! Sabah 7 de başlayan mesaim gece en iyi ihtimalle 11 e doğru bitiyor. İş yerinde aklım çocukta ve evde, evde aklım yarın yapılacak işlerde. Hiç bir şeye elini sürmeyen bir eş ve benim hızıma yetişmeyen insanlarla iş de hayatıma tuz ve biber olunca seyreyleyen halimi. Bazen diyorum ki istifa edeceğim, ne bu yahu, neden bu kadar koşturuyorum, en azından gün içinde ayaklarımı uzatır bir iki arkadaşla kahve içerim  ama düşünüyorum da bir gün durursam , hep koşmaya alışmış bacaklarım birbirine dolanabilir. Bir de bugün başka çocuğu veya sabah girip akşam çıktıkları mesaili bir işi olmayan arkadaşların çocukların ödevlerinin çokluğundan dem vurduğunu duyunca , gülüyorum artık, fıkra gibi geliy...

Her gün...

Yazacağım diyorum kendi kendime. Şunun hakkında, bunun hakkında... Geçtiğimiz günlerde geçmiş sayfalara gittiğimde farkettim, geçen seneki doğumgünümde yazdığım yazının üzerine kaç tanecik cümle ekleyebilmişim ki? Bu seneki doğumgünüm bile geçti gitti. Eskiden bir gün yazmasam eksik hissederdim kendimi. Ama kararlıyım. Yazacağım. Bugün yarın...