Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Leyla'nın evi...

Resim
Zülfü Livaneli'nin kitabı "Leyla'nın evi"ni bir çırpıda okumuş, kafamda kurguladığım karakterlerin de etkisinde kalmıştım bir süre. O kadar samimi anlatılmıştı ki hikaye, kahramanlar her an karşıma çıkacak gibiydi. Geçtiğimiz hafta sonu, kurguladığım karakterleri tiyatro sahnesinde de olsa görmek için Bahçeşehir'deydim. Öncelikle olabilecek en iyi şekilde sahneye konulduğunu söylemeliyim. Başlarda biraz yavaş ilerlese de, daha sonra hikaye içine çekiyor zaten. Oyuncular rolleri ile öyle bütünleşmiş ki, insan dışarı çıktıklarında da aynı şekilde davranmalarını bekliyor :) Zaman içinde bir çok oyuncu değişmiş.Geçtiğimiz yıllarda bu oyunda rol alan ve yine bir oyun sonrası çıkışta kaza geçirip ansızın çekip giden Onur Bayraktar'ı da anmalı... Ayça Varlıer'i televizyon dışında görebilmek de iyi oldu. Bu oyunculuğu beklemiyordum doğrusu. Biz belli kalıplar içinde hayal ediyoruz o kutu içerisinde gördüklerimizi. Zira bu oyun ile Afife Jale ve Sadr...

Bir delinin günlüğünden...

Resim
Ben tam bir aksesuar manyağıyım. Evet "çılgınıyım" bile diyemiyorum kibarca. Çünkü benimki bildiğin manyaklık. Giyineyip, süsleneyim, püsleneyim, üzerimde bir takı  yoksa kendimi çıplak hissediyorum. Görünmeyecek olsa bile illa bir şey takmalıyım. Genetik olmalı. Halamın da odalar dolusu takısı ve aksesuarı vardır. Yaşlandıkça ona mı benziyorum ne? ... Yukarıdaki resim de konu ile alakalı aslında. Geçenlerde bir arkadaşımda görmüştüm deri ipe bağlanmış kolye ucuydu. Yıllar önce Bodrum'da yaptırıp almış. Şimdi ben de istiyorum, oğlumun adı yazanından illa ki. Bir an önce böyle bir tel bulmalıyım, Ve becerebilirsem adını yazmalıyım. ... Ama bugünlerde asıl takıntım balkonum. Eee sadece üzerimdeki aksesuarlara değil, ev aksesuarlarına da ilgim var. Ama öyle bir mağazaya girip alıp çıkmak, ya da bu aksesuarlara deli para vermek bana göre değil. Tek tek toplamalı her parçayı, o parçaların kimi çok sade olmalı, kimi o sadeliği yıkacak iddiada. Şim...