Mayıs 27, 2006

Ne modası ya, ne mado da dondurma yemek istiyorum.

Moda öyle dayanılmaz, öyle çirkin bir şey ki, altı ayda bir değiştirmek zorunda kalırız.

O.Wilde



Bu işten para kazanıyorum, Oscar Wilde'a katılmamı beklemiyorsunuz herhalde ?

Bazıları gerçekten moda diye berbat şeyler yapsa da. ( Bkz: 80 li yıllar)

Ben o günleri hatırlamak istemiyorum.

Bu sabah gazeteye göz atarken, New Yorklu ünlü modacı Betsey Johnson’ın geleceğini okudum.Defile kültürü sokakta veya barlarda yapılan iç çamaşırı sunumları ile sınırlı yurdumda az da olsa izlenebilir defileler yapılıyor. Gerçi bu yapılacak defile de hazır giyim firmaları üzerine hazırlanmış çoğunlukla ama olsun, o da bir şeydir.

Bir elin parmağını geçmeyecek modacımız dönüp dolaşıp defile yapacak diye beklerken, böyle farklı bir isimin gelmesi güzel.Amerika gibi zevksizlik timsali bir ülkede, Allahtan New York diye bir eyaletleri var da, şehirli kadın teması altında bir isim yapabiliyorlar.

Moda haftalarında New York’ lu modacılar şık takımların, sade elbiselerin, zarif aksesuarların arkasına sığınırken, bir iki modacı da onların aksine son derece renkli, desenlerin de kullanıldığı koleksiyonlar hazırlar.

Bunlardan biri Anna Sui dir. Diğeri de Betsey Johnson.

Betsey ablamız biraz Aysel Gürel kafasındadır, hatta onun havasındadır. Bu sene bu güne kadar gördüğüm en giyilebilir koleksiyonunu hazırlamıştır. Bir çok rengi bir arada kullanarak kombinasyonlar hazırlar.

Tarzını beğendiğini söyleyemeyeceğim ama farklılığını ve renkleri kullanmadaki cesaretini de takdir etmeden geçemeyeceğim.

Şimdilik ancak Betsey J. ı getirebiliyoruz herhalde, daaha yaratıcı kafaları da görmek isteriz.

Yetkililerin dikkatine...