Mayıs 03, 2006

Çorba gibi bir yazı oldu, aklıma ne geldiyse var içinde.

Dün gece başımı yastığa koyduğumda hemen uyuyamadım.Hani insan çok yorgun olur da yorgunluktan uyuyamaz ya.Öyle bir şey.

Her ne kadar ağır bir işim olmasa da, annem yemeğimizi hazırlamış olsa da, gün içindeki telaş ve koşuşturmaca çok yoruyor beni.Hem her şey mükemmel olsun istiyorum, hem de yorgun argın halimin tembellik yap Aslı diye bas bas bağıran sesine kulaklarımı tıkayamıyorum.

Dün akşam modaya uyup Aliye seyredeyim dedim. Ben pek dizi izlemem.Gülüp eğlenmek için Avrupa yakası ve Yabancı damat dışında.Ama son haftalarda bu diziye de göz atıyorum. Dediklerine göre başlarda daha bir “kızım olmadan asla” havasındaymış.Şimdi suyunun suyunu izliyorum galiba, haftalardır aynı konu dönüyor ortalıkta. Ben küçükken ( peki peki genç kızken ) televizyonda Yalan rüzgarı diye bir dizi vardı. Dizi bilmem kaç sene sürdü. Orada da konular böyle yavaş ilerlerdi. Birkaç hafta seyretme, seyrettiğin an şıp diye anlardın ne olmuş ne bitmiş.Sonraları dizide konu kalmadığından kimin eli kimin cebinde pek bir karıştı. Herhalde Rtük Türk örf ve adetlerimize onu da uygun görmedi de, hayatlarında yalan dolan, sapkınlık, üçkağıt görmemiş saf halkımız, bu adından hayır olmayan dizi tarafından kirletilmeden dizi yayından kaldırıldı.Bir ihtimal dizinin oyuncuları da ölmüş olabilir. Bilemiyorum.

Nerede kalmıştım. Ha Aliye. Yok ben onun basılmasına falan değinmeyeceğim, onların hayatı beni ilgilendirmez. Bula bula o adamı mı buldu da demeyeceğim, zevk de onun. Her şey olacağına varırmış, kader kısmet diyeceğim, usturubumla.

Ben son zamanlarda gördüğüm en iyi oyuncuyu da burada gördüm.Sinan cuk oturmuş. Karizmatik Halit beye saygılar sevgiler.

Ben ne anlatacaktım, nerelere geldim.

Aliye devam ederken, biraz zor olsa da ben içeride oğluşu uyuttum, onunla uyuyakalacakken, zar zor ayıldım. Baktım ki, dizi daha birkaç hafta böyle gider, oğluş da derin uykudayken depoyu aşağıya indirmenin tam vakti dedim. Bir daha ki haftasonu İzmir de düğün var, ve benim yazlıkların arasındaki siyah topuklu ayakkabıyı bulabilmem şart.Bütün depoyu aşağıya indirdim.Çıkarmışken bütün yazlık ayakkabıları da çıkardım, kışlıkları kaldırdım, kaldırmışken kabanlar kürkler ( Duyan da kürklerim var sanacak, giymiyorum ben kürk falan, yumurta atıyorum giyenlere de, imitasyon bir tane var, gerçeklerinden daha da şık, hem de hiçbir hayvan katledilmedi ) de kalktı. Toz içerisinde işimi bitirdiğimde saat de geceyarısını geçmişti.

Baktım televizyonda magazin programları var. Birinde de bizim ufaklık Gül. Ufaklık dediğime bakmayın, küçüklüğünden beri tanıyorum, ve tanıdığımdan beri benden uzundu. Şimdilerde dekolte Gül oldu, insan vay be diyor, ben gerçekten yaşlanıyorum.

Bir de Defne de görmüştüm bu farklılığı.Kimileri ileride şov dünyasına gireceğini belli ediyor. ( Gerçi ben de büyük bir yetenek vardı ama keşfedilemedi ne yazık ki. Dans yarışmasındaki birinciliğimi babam torpiliyle aldığımı itiraf ettikten, o kadar tiyatrocu arasında utangaçlığımla bir şey yapamadıktan sonra da şevkim kırıldı gerçi )Neyse O da zaten çatlak bir kızdı. Alsancağın altını üstüne getirirdik, melez olduğu için onu oradaki Amerikalı ailelerden birinin kızı zannederlerdi, biz de yarım yamalak İngilizcemiz ile dalga geçerdik.

Neyse gece yorgunluktan uyuyamadığımda da bunu düşündüm. Yıllar önce ( O kadar da değil canım 8-10 sene önce ) yine böyle yorgunluktan uyuyamadığım zamanlar olurdu. Hem de sabahın yedisinde. O zaman amcamın arabasını sahile iniyoruz diye 30 km ötedeki Ilıcaya kaçırır, o zamanlar yeni yeni açılmaya başlamış olan sahil klüplerine giderdik. ( Evet amca, itiraf ediyorum, arabanı kaçırıyorduk ) Sabaha kadar hoplar zıplar danseder, içer, sabaha karşı iskeledeki dev yastıklara uzanıp sigara içer, yıldızları seyrederdik.( Evet anne, sigara içiyordum ) Sonra birazcık ayıldığımda, yola çıkar, eve geçerken ya kumrucuya uğrar, ya da iyice geç kalmışsak bir kahvenin önünden gevrek alırdık. (Evet baba, içkili araba kullanırdım hem de o virajlı yollarda ) Sabah eve girerken yakalanırsak eğer, diğerleri üst kata kaçarken, ben en masum surat ifademle ( sözde en büyükleri ve aklı başında olan güvenilirleri bendim ya ) elimdeki gevrekleri gösterir, kahvaltıya aldığımı söyler, sanki evden biraz önce çıkmış gibi girerdim eve. Daha çok vukuatım var ya, hepsini aynı gün yazarsam bunları okuyabilecek bilimum akraba da şok etkisi yaratabilirim, şimdilik kalsın.

Diyeceğim odur ki, bendeniz anamın karnından, aman her şey mükemmel olsun diye çabalayan, evli ve çocuklu hanım hanımcık biri olarak doğmadım. Yani depodaki ayakkabılarla boğuştuğum için sızlayan ayaklar bir zamanlar hoplayı zıplamaktan da ağrıyordu.Bakmayın, hayat yeni roller veriyor insana, biz de profesyonel oyuncular olarak uyum sağlıyoruz.

Hepsi bu.

Dip not: Gece o yorgunlukla yatağa yattığımda, sessizlikte, sıcak ve rahat bir yatağım olduğu için şükrettim. Kim bilir şu anda nerelerde, ne sebeplerle uyuyamayan insanlar vardır diye düşündüm. Sonra bir de tersini düşündüm, ne müthiş yerlerde ne özel şeyler yaşıyor olan insanlar da vardır diye.

Hiç biri cazip gelmedi. Yerimden memnun olduğumu düşündüm. Uyuyakaldım...