Haziran 12, 2006

Sevdan bir ateş oldu bende, gönlüm bir deli coştu sende.Öyle bir şeyler işte...

Bu hafta sonu hiç bir şey yazamadım.

Evet bildiniz.

Sebebi yine ateş.

Geçen haftalardaki yükselip alçalan, kesildiğini sandığımız ateşin sebebi bu haftaki ile ortaya çıktı.

Oğluşun bademcikleri iltihaplanmaya başlamış.

Hemmen kendime eziyet etmeye başladım.

-Anne, çay kaşığının ucu ile erİmeye başlamış dondurma vermiştim ateş başlamadan 1 saat önce, ondan mıdır?

-Canımcığım, rüzgar mı yedi acaba parka çıktığında?

-Doktor bey, üstünü de açıyor, 5 dakika uyusam bir bakıyorum yine açmış.

En sonunda doktoru o kadar çok olasılık saydı ki, kendimi suçlamaya kalksam altından kalkamam.

Velhasıl kabusum olan antibiyotiğe başladık.En küçük dozda da olsa veriyoruz çünkü bu böyle haftalarca ateş yaparak ilerleyebilir, daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilirmiş.

Söylememe gerek yok herhalde, hemen huyu değişti. Şimdilerde istemediği herşeye çığlık atıyor.

Hafta sonu herşeyden habersiz gelen arkadaşım ve oğluşu da bizimle ateşle savaşımıza katıldı..Oğluş benim verdiklerimi yemediğinde , ondan 6 ay büyük arkadaşı onu yedirmeye çalıştı. Çok sevimlilerdi.

En az ateş kadar canımı sıkan bir başka terör daha vardı evde.

Eşimin A.B.S. si.

Bizim evde "Ateş bedbahtlığı sendromu" olarak bilinen bu durum beni en az ateşle savaşım kadar yordu.




-Aslı ateşine bak.

-Şimdi baktım.

-Çok ateşi var. Yükseldi. Şurup ver yine.

-Yahu, daha 2 saat olmadı. Yine veremem, doktor dedi ki...

-Ne doktoru Aslı yaaa, ya yükselirse ?

-İyi o zaman kompres yapalım.

-Tamam ama şurup ver.

-Fitil atayım bari.

- Tamam tamam.

...

-Aslı, fitiller işe yaramıyor şurup ver.

-Veremem,yarıyor bak, gel duşa sokalım.

-Ya şurup ver, ateşi yükselirse sana sorarım.

- Fazla ilaçtan etkilenirse ben de sana sorarım.

...

-Aslı uyan ateşi var bu çocuğun.

-Ha? Ne? Nooluyor?

-Ateşi var sen uyuyorsun.

-1 saat önce verdim şurup öyle yattım.Saati de kurdum.

-Yanıyor çocuk, yatıyorsun.

-Sen ne yapıyorsun?

...

-Ateşi düşüyor Aslı, sen yat.Ben oturayım.

-Peki

...

-Düşmüş mü ateşi?

-Düşmüş, üstünü giydiriyorum.

-İyi de ne ağlatıyorsun?

-E ateşini ölçüyorum.

-Hani düşmüştü?

-Ölçsem niye ölçüyorsun diyorsun, ölçmesem niye ölçmüyorsun diye söyleniyorsun, ne yapayım?

-Ağlatma.

...

-Düştü mü?

-Düştü ama sen yine de 3 saat sonra şurup ver.

-(Allahım ya sabır ) Peki canım peki...





Sonuçta ne mi oldu?

Ateş gitti, kavga bitti...