İhsan Oktay Anar'ın "Puslu kıtalar atlası". Osmanlı sokaklarına büyülü bir atmosferden bakmak için harika bir fırsat olduğunu düşünüyor şiddetle öneriyorum.
Arka kapaktan: Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu..."Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:"Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır."
Salı akşamı da ender zaman bulduğum akşamlardan biriydi, fırsattan istifade "Göl evi" ni izledim. Evet saçmasapan bir film ama o kadar akıcı ve romantik bir hikayesi, ve o kadar seyrine doyum olmayan manzaraları var ki, izlemek hiç de zaman kaybı olmaz diye düşünüyorum. Mümkünse "Bu ne saçmasapan şey ya" diyebilecek eşinizi baştan uyarın. Benim eşim filmin adını duyunca uyumaya karar verdiği için ben pek bir keyifle izledim.
Thelakehouse sitesine girerseniz, orada geleceğe mektup gönder linkinden gelecekte bir tarihte iletilmek üzere kendinize yada bir sevdiğinize mektup gönderebilir, isterseniz okunmaya açık yazılmış mektuplara göz atabilirsiniz.
Arif olan anlayacaktır.Tabii arife tarif gerekmezse :)