Ağustos 24, 2006

Gecikmeli bir yazı

Haftabaşından beri şunları yazacağım bir türlü vakit olmadı. Ebru'da kitap hakkında bilgi istiyordu. Kitabı çok beğendiğim için öncelikle onu yazıyorum. Her ne kadar başlarda sıkıcı bir kitap hissi verse de bana, bir kaç sayfa sonra bu duygunun yerini merak ve hayranlık aldı.


İhsan Oktay Anar'ın "Puslu kıtalar atlası". Osmanlı sokaklarına büyülü bir atmosferden bakmak için harika bir fırsat olduğunu düşünüyor şiddetle öneriyorum.

Arka kapaktan: Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu..."Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:"Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır."



Salı akşamı da ender zaman bulduğum akşamlardan biriydi, fırsattan istifade "Göl evi" ni izledim. Evet saçmasapan bir film ama o kadar akıcı ve romantik bir hikayesi, ve o kadar seyrine doyum olmayan manzaraları var ki, izlemek hiç de zaman kaybı olmaz diye düşünüyorum. Mümkünse "Bu ne saçmasapan şey ya" diyebilecek eşinizi baştan uyarın. Benim eşim filmin adını duyunca uyumaya karar verdiği için ben pek bir keyifle izledim.

Thelakehouse sitesine girerseniz, orada geleceğe mektup gönder linkinden gelecekte bir tarihte iletilmek üzere kendinize yada bir sevdiğinize mektup gönderebilir, isterseniz okunmaya açık yazılmış mektuplara göz atabilirsiniz.

Bu akşam saçlarımı kestirmeyi, yarın minik Efe'nin doğumgünü partisine oğluşla katılmayı planladığımız için, birdenbire yaptığım haftasonu planına bavulumu hazırlamayı, ve oğluş erken uyursa Karayip korsanlarını izleyip, Handan'ı anmayı düşünüyorum. Haftaya 30 ağustos Zafer bayramımız, ümit ederim ki o günü coşkuyla kutlarız, bayraklarımızı asarız, o gün için şükredip Atatürk'ü de tekrar rahmetle anarız. Zira hafta içi bir gün ofistekilere izin vermek yerine pazartesiyi tatil yapan şirketimizin verdiği bu fırsatı kullanacak ve eşim ne yazık ki o günlerde çalışacağı için oğlumu ve annemi alıp 2-3 saat uzaklıktaki bir sayfiye yerine bir kaç günlüğüne kaçamak yaparken, bir kadın olarak özgürce ve rahatça tatile çıkabilmemi sağlayan devrimleriyle bu bayram gününü bize armağan Atatürk'ü ülkemin yardımına gönderen Allahıma tekrar tekrar şükredeceğim.

Arif olan anlayacaktır.Tabii arife tarif gerekmezse :)