Ağustos 29, 2006

Mini tatil

Annem ve oğluşumla 3 saatlik bir yolculuktan sonra vardığımız otelimizde harika 2 gece 3 gün geçirip döndük. Sürpriz, oğluşun dizine kadar girdiğinde bile ağlamaya başladığı denizin tadına birdenbire varması oldu. Şimdi de denizden çıkmamak için ağlıyor. Ayaklarını çırparak öyle güzel yüzüyor ki, kendisi de çok çabuk havaya girmiş olacak, ilk suya girişinin beşinci dakikasında beni sen git ben yüzerim dermişçesine itti. Tabii sonra yakama yapışmakta gecikmedi.
Annemle bol bol gazete okuyup, gündemi konuştuk, Grand Prix'e baktık ara sıra, yürüyüşler yaptık, yüzdük, oğluşla kumlarda oyunlar oynadık, ve vakit buldukça uyuduk. Arada bir gençlik nereye koşuyor konu başlığı adı altında etrafı inceledik. Otelin önü bir nevi sahil klübüydü. Minderlerin üzerine yayılmış 16-20 yaş grubu ne yapar, ne yer ne içer, bu türler deniz kıyısına ne zaman inerler gibi bir nevi belgesel araştırmamız sonucunda aşağıdaki sonuçlar çıktı:

-Yeni nesil kızların içinde pek azı genç kız gibi görünüyor. Çok süslüler.Çoğunluk çok kilolu, hatta çocuklu biri olarak kendimi aralarında pek zayıf buldum.

-Erkekler yaşlarından çok büyük görünüyorlar, ya da öyle hareket ediyorlar. Bütün gün minderlerde uzanıp içki içiyor, nadiren tavla oynayarak ve günde bir kere denize girerek yaşam belirtisi gösteriyorlar.

-Annem, gençler zaten enerji dolu değil midir, neden enerji içeceği içiyorlar diye sorarken, ben o kadar enerji içeceği içip nasıl bu kadar miskin olduklarına şaşırıyorum.

-Öğleden sonra başlayan Techno Pop akşamüzeri yerini Türk Pop'a bırakırken milli marş haline gelen şarkıları mırıldanmaya tenezzül etmeyenler, hava karardıktan sonra aynı şeyler çalmaya başlayınca bağıra çağıra çığırıyorlar.

-Ben oğluşa şimdiden yerlere çöp atmamasını öğretmeye çalışırken, yan masadaki genç irisi içtiği su şişesi başına dikip yere fırlatınca annemin pis bakışlarına hedef olduysa da pek umursamadı. Ne de olsa orada onun yaşlarında da olsa çalışan ve attıklarını toplamak zorunda olanlar vardı. Annemin şaşkın bakışlarını cevapladım. Sanırım öyle daha havalı olduğunu düşünüyor.

-Bu yaşlarda ben de böylemiydim diye düşündüm. Evet bu kadar saçmalayıp komik göründüğümüz zamanlar olmuştu ama biz daha eğlenceli, enerjik, ve terbiyeliydik. Bunları düşünürken kafama dank etti. Annem gibi düşünüyorum! Kabullendim işte, büyüyorum , yaşlanıyorum, Sezen Aksu'nun dediği gibi annemi daha sık anımsıyor, ve hatta anlıyorum.

Konuyu değiştirelim, aşağıdaki yazı ve yorumlardan sonra itiraf etmeye utanıyorum ama tatil rehavetine verin orada birazcık abur cubur yedim. Balkon keyfinde biraz içecek ve cips, bir gece dondurma ve dönüş yolunda çay keyfi. 3 gün içinde hepsi bu ama !

Haftasonu Hurriyet'te şu 20 kiloya düşen kızın repörtajını okuyup dehşete kapıldım. Anlattıkları bana hiç de yabancı gelmedi. Eğer kilo vermeye başlarsam ben de kendimi sabah akşam tartının başında bulmaya başlıyor ve bir şeyi yemeden önce bir kaç kere düşünüyorum. Hatta kimi zaman kendimi bu kiloda bile çok şişman buluyorum. Yine de 1 dilim domates, 3 dilim salatalık ve yarım zeytinle günü geçireceğimi de sanmıyorum.Potansiyel var ama tehlike yok yani.

Dönüş günümüz yağmurla başladı, biz de fazla uzatmadan yola çıktık. Yoldan taze meyve sebzeler aldık, yol üzerindeki arkadaşlarımıza uğradık, yağmuru orada atlatıp evimize geldik.

Keyifliydi, eğlenceliydi, dinlendiriciydi.

Daha ne olsun?

Not: 3 Gün yok oldum, yazdıkça yazmışsınız, vakit bulur bulmaz geliyorum.