Annem vişne reçeli yapalım dediğinde başıma gelecekleri bilemezdim tabii. Nerden bileceğim hiç reçel yapmadım ki. Hatta vişne reçellerinin çekirdeksiz olduğunu bile hiç farketmemiştim. Bundan tevekkeli annem bana vişne al dediğine diyeceğine pişman olmuştu elimdeki pakedi görünce. Zira hepsi de rekorlar kitabına girecek kadar minicikti. Lezzetli ve renklilerdi ama bunun çekirdeklerle gireceğimiz savaşa bir katkısı yoktu.
Uzaya gider gibi giyinip kuşanıp paketlendikten ve steril olduktan sonra olaya girdim. İyiki de paketlenmişim, vişne suları zırt pırt oraya buraya sıçradı. Annemin bana, mutfak yerine içeride yapalım dediğimde neden öyle baktığını da anlamış oldum. O çekirdeklerde öyle yapışıyordu ki vişnelere sökene kadar parçalanıyordu.
Amaaa çekirdek çıkarıcıları bahane, annemin buluşu şahane.
Kullanılmamış tel toka getirdi içeriden, bildiğiniz ince basit firkete.Hani şu düğün günü başımıza bir milyon adet takıp çıkartana kadar günü ağartanlardan. İşte onun arka tarafını sap kısmından sokup çekti ve dınınınııın ! Çekirdek çoktan dışarı fırlamıştı.
Allahım, allahım şu blog tarihimde ben de mutfakların gücü adına faydalı bir bilgi verdim ya, gözüm açık gitmem artık :)
Bunun konuyla ilgisi yok. Erik kompostosu yaptık, artık asitli şeyler içmediğimden, böyle limonata, komposto suları hazırlayıp içiyoruz,yapması çok kolay, içmesi keyiflidir, bu da onun resmidir.