Ekim 12, 2006

Habere gel habere.

Dün akşam haberler arasında dolaşırken, Show Tv de Cüppeli dolandırıcı hocanın canlı yayına çıkacağını duyup beklemeye başladım.

Gerçekten de çıktı ama Defne Samyeli’yle değil, bir başka stüdyoda bir başka erkekle konuştu. Samyeli diğer stüdyoya bağlanırken, konuğumuz diğer stüdyoda, sebebini birazdan açıklayacağız dedi. Ben saf saf başka şehirde olduğunu düşünüyordum adamın. Meğerse dolandırıcı hoca kadınlarla konuşamazmış. Konuşsa da cemaat onu dinlemezmiş. Tabii haklı, kadın namahrem. Kadınlarla köpekleri bir tutan zihniyetten ne bekleyebiliriz ki?

Önce adamın karşısına soruları korkar gibi soran çocuk gibi bir tipi çıkarttıkları için sinirlendim. Sanki adam aklansın diye oraya çıkmış. Ah dedim içimden, senin karşına şöyle Emin Çölaşan gibi adam çıkaracaklar ki sen o zaman göreceksin eğriyi doğruyu. Hoca konuştukça konuştu, aklınca kendisini aklayacak.

İşte o zaman sinirim birden geçti. Çünkü koptum. Kırıldım. Çok komikti. Sanırım en son Cem Yılmaz’ın gösterisinde bu kadar gülmüştüm. Burada nelerden bahsettiğini anlatmaya çalışacağım ama keşke youtube a bir kayıtını atsalar da, o komediyi herkes birbiriyle paylaşsa. İzlemeyenler de kaçırmasa.

Sunucu soruyor çıkan haberlere ne diyorsunuz diye. Hoca diyor ki, "Bu adam beni gel Avrupa’ya gidelim diye götürdü, meğer böyle şantaj amacı varmış. "(Zorla götürülmüş yani, karısı çoluğu çocuğu bir nevi kaçırılmış.) "Kurban bayramıydı zaten."( Tabii Malta sizin bildiğiniz coğrafi konumda değil, güney yarımkürede aslında, o sebeple şubatta orada herkes denize giriyor) "Zaten ben onu cemaatten çıkardım diye yapıyor bunları."( Hocanın haberi yok ama bunları basına veren adam hala cemaatteymiş.) "Denize girdim tabii, yüzmek farzdır zaten, peygamberimizin emridir. O gün de orada kızlarımızla, arkadaşlarımızla girdik denize . Ben o tarafa bakmadım zaten ayrı bir yerde yüzüyordum sanırım."( Denize, diğer insanların kullandıkları havuza giremediğinden evine havuz yaptırdığını unutmuş olsa gerek) "Hem ben hiç hatırlamıyorum diğerleriyle denize girdiğimi, fotoğrafla oynamışlar belli ki. Yok hiç hatırlamıyorum. "( Bir cümle önce hatırlıyordu, hatta anlatıyordu) "Jet ski haramdır demedim ki, o da bir çeşit araçtır, sal gibi. "( Burada koptuğumdan tam duyamadım, kitapta jet ski ye binmek günahtır yazmıyor ki, dedi gibi geldi bana ama o kadar da olamaz değil mi? Cemaattekilerin evlerinden teknolojik gavur ürünü diye atılan televizyon caiz değil ama jet ski caiz. Herkes evine bir tane almalı) "Ben televizyonlarınızı atın da demedim."(Kayıtlar da montaj herhalde?) "Kiliseye gitmek de caiz değildir demedim.Araştırmak için gidilir, papazla konuşmak, tartışmak için gidilir. "( Neredeyse papazı öldürmek için gidilir diyecek)

Daha fazla hatırlamıyorum, zaten gülmekten ve evdekilerle birbirimize anlatıp eğlenmekten hal de kalmadı. Konu her zaman ki gibi “İnsanlar nasıl bu kadar salak olabilir de bunlara inanabilirler” diye birbirimize sorarak sona erdi.

Yavaş yavaş başımıza çöreklenen zihniyetin, başbakanın ağzından “Aşırılık” diye yumuşatılarak yorumlanmasına mı yanmalı, bu dolandırıcıların bir on yıl geçse bile bir yerlerde saf insanlar bulabileceği gerçeğine mi? ( Bkz: Bir on sene evvel de yeşil gözlü türbanlı bir kızımız başka bir hocanın foyaları ortaya çıkınca ekranlarda ağlamıştı. Hatta sonra Tempo ya mı ne açılıp saçılıp poz vermişti.)

Sonuçta, bu ne ilk, ne son olacak, diğerleri gibi bu da unutulacak. Salaklar salaklıklarına doyamayacak, bunun gibi hocalar da tıkınmaya.

Not: Yazıyı yazdıktan sonra bir başka yerde okuduğum habere göre, cemaatten hatırı sayılı biri şöyle söylemiş: "Toplumun önünde görünen bir insan kendine dikkat etmeli. Evinize televizyon sokmayın deyip de kendi televizyon almamalı, çocuklarınızı okula göndermeyin deyip de kendi çocuğunu ne idüğü belirsiz kolejlere göndermemeli vesaire. Bir dünya görüşüne mensup olan insan o dünya görüşünün ölçülerini zedeleyen işlerden uzak durmalı. Toplumun önünde duran insanlar daha fedakar olmalıyken tabii ki Maltalar'da bilmem nelerelerde sefa sürmenin mantığı yok. İşin ilginç yanı bu tür meseleler ortaya çıktığında Ahmet Hoca'nın mahkum bir tavırla savunma psikolojisi içine girmesi. Çıkıp konuşacaksın kardeşim villa da alırım jet-ski'ye de binerim diyeceksin. Kaldı ki sana saldıranların bütün hayatları bu işlerle meşgul olmaktan ibaret"

Eee, o zaman bir cüppeyle kelden başka, kaldı mı bir farkımız?

----------------------------------------------------------------------------------

Trabzon’da papazı öldüren çocuğun babası 18 yıllık ceza için adaletsizlik demiş. Çocuğun canı canda papazın ki patlıcamn mı diye sorarlar adama. Ancak çocuğun annesinin oğlum Allah için yatıyor diye bağırmasından sonra vazgeçer sormazlar. Sonuçta belli ki bu boş kafayla laftan anlamazlar.

---------------------------------------------------------

Geçen günlerde kalkan bir THY uçağında kalkış anonsu önce Türkçe, sonra İngilizce, en son da Arapça yapılmış.

Uçakta hiç Arap yokmuş. Uçak Arabistan’a da gitmiyormuş. Hay Allah yanlışlıkla olmuş.

Bir dahaki yıl her iki seçimin sonucu da ülkem adına hüsranla sonuçlanırsa, okullarda Arapça eğitime başlanacağının da bahsine girerim. Aslı demişti dersiniz.

---------------------------------

Hatırlarsınız başbakanın kızı evlenmiş, dalkavuklar salonu altına boğmuş, başbakan birden ve hiç istemeden multimilyarder olmuştu. Oğlunun düğünü ile serveti ikiye katlandı. Müjdemi isterim yakında dede oluyormuş. Forbes’in İlk 100 zengini arasına sokmazlarsa bu sefer hatırım kalır bilesiniz.

---------------------------------------------------------------------------

Bir haber.

Kadının biri sözde eşiyle arasındaki problemlerle ilgili dertleşmek amacı ile eşinin arkadaşı ile şehir dışında bir alana gidiyor. Orada yanlarına gelen 3 kişi kendilerini polis olarak tanıtıyor, rüşvet istiyor, ceplerindeki parayı alıp ayrı ayrı gitmelerini istiyorlar. Adam gidiyor. 3 lü kadını evine götürme bahanesi ile ormanlık alana götürüp tecavüz ediyor, zorla bir şeyler yaptırıyor, üstündeki takıları gasp ediyorlar. Sonra bu üç kafadar yakalanıp Dna testi ile suçları kesinlik kazanıyor. Bu arada çıkan 4. Dna nın da kadının birlikte olduğu eşinin arkadaşına ait olduğu kesinlik kazanıyor.Tecavüzcüler gasp da dahil olmak üzere birkaç suçtan adam başı 36 şar yıl ceza alıyorlar.

Evet haber kötü. Kadın yanlış yapmış.Adamlar gelmiş kadına yapmadığını bırakmamış Ama benim dikkat çekmek istediğim nokta bunlar değil.

Son zamanlarda okuduğum haberlerin altında aramaya başladığım okur yorumları asıl bahsetmek istediğim.

Kimi şöyle şeyler yazıyor:

"Gerçektende bu cezayı veren hakimler elleri öpülesi insanlar umarım bu böyle devam eder. "

"Canıma değsin yatsınlar içerde bir ömürde başka insanların canını yakmak nasılmış bi öğrensinler. "

"CEZALARIN CAYDIRICI OLMASI " bu şekildeki uygulamalarla mümkün, ancak..Yaşasın Adalet.. "

İyi hoş da. Sanırım bir şeyi gözardı ediyoruz. Muhterem Özal beyimiz, Pkk yı başımıza musallat ettiği dönemlerde bir hayır daha işleyerek ceza indirimi başlatmamış mıydı? Yani cezanızın 1/3 ini yatmanız yeterli. Bu ne demek? Bu sapık beyler muhtemelen 12 sene sonra dışarıda olacak. Tabii bu arada yapılacak seçimle halka yağ çekip bal satmak adına yeni bir af çıkıp da şu öğretmene tecavüz edip öldürenlerin şu anda aramızda dolaşıyor oluşu gibi bu adamları da daha kısa zamanda yeni vakaları ile aramızda görebiliriz. .

Af. Ne hoş değil mi? Sormak lazım kime yapılanı ne hakla affediyorsun sen diye.

Nereden nereye geldim, konuya dönelim.

Yukarıda okuduğunuz yorumlardan daha çok ne hakkında yorumlar vardı dersiniz?

"Tamam adamlar suçlu.Ama eşinin arkadaşıyla dertleşmek için bile olsa dağ başına giden,onunla ilişkiye giren kadının hiç mi suçu yok yani! "

"Kadın çok iffetli namuslu biriymiş.Kocasının arkadaşına kendini teselli ettirmiş.Adamlara yazık olmuş. "

"Ya adamlara tabiki iyi olmuşta bu adamlar bu kadını ne şekilde gördü onu da düşünmek lazım,kocasının arkadaşı olduğu iddia edilen adamla da tecavüzden önce ilişkiye girmiş bi kadın söz konusu."

Kadının yaptıklarını onaylamıyorum ama beni ilgilendirmez, yargılamıyorum da. Durum bu. Yukarıdaki yorumlara bakarsak özetle diğer insanların gözünde iffetsiz olan bir kadının başına her şeyin gelmesi gayet olağan. O kadının tecavüze uğraması da öyle. İradesi dışında gelişen her şeyi göğüslemek, biriyle oldu diye diğer herkesle olmak , bunları yaşamak ona müstahak. İnsanımız bu adi suçları işleyenleri değil, kocasını aldatan kadını yargılıyor. Sonuçta tecavüz gayet olağan.

Türk erkeklerinin çoğunluğunun kafasındaki kadın imajı budur arkadaşlar. Bilin ki sonra geçen gün gazetede okuduğumuz töre cinayetlerine yarın yenisi eklenince, erkek çocuk doğuramadı diye ezilen kadınları okudukça, dayak yiyen kadınları duydukça, sokağa atılanları, satılanları, saldırıya uğrayanları gördükçe şaşırmayalım.

Kadınlar gününde ellerimize birer çiçek alıp Taksim’e çıkarız, belki sorunlarımız çözülür.

Sonuçta “ Bir umuttur insanı yaşatan”