Ekim 11, 2006

Yiyin beyler yiyin.

Sabahları ayak üstü yaptığım kahvaltıya yetişiyor annem, biz çıkmadan Kerem'i almak için. Her sabah Hürriyet alır eve, dediğine göre 30 seneyi aşkındır her gün alırmış bu gazeteyi.Kahvaltı ederken gazete okumayı severim, ama sabah sabah canım sıkılmasın diye magazin ekinden başlarım önce. Gazeteye ise öğlen tatilinde iş yerinde netten bakar, yada akşam eve gidince yemekten sonra vakit ayırabilirim.

Dünkü haberlerlerden sonra bugün ilk önce gazeteyi okumam lazımdı. Doğrusu beklediğimden de renkli haberler çıktı karşıma. Hürriyet'in yeni yazı dizisinde fotoğraflarıyla şu meşhur cemiyet ağasının pek mütevazi!!! yaşamı sergileniyor. Nette şuradan ulaşabilirsiniz. Ancak sabah gazetede çok daha fazla bilgi vardı.Gün içinde nete koyarlar mı bilmem.

Bu dolandırıcının lüks yaşamını ağzım bir karış açık okurken, bunlara inananlara kızayım mı üzüleyim mi bilemedim. Düşünsenize yiyeceğinden arttırıpda cemaate yardım edip sevaba gireceğini zanneden bir sürü saf yada salak insanın paraları ile Acarkent'te evler, Türkiye'ye getirilen kadınlar, kızına alınan mayolarla, karısına alınan bilmem kaç bin dolarlık saatler ödeniyormuş. Haberin sonunda okuyacağınız sebeplerle evine havuz yaptırırken, parasızlığından dem vuruyor, ama gezdiği ülkelerde istediğince denize havuza giriyormuş. Dahası, kendisine inananların kızlarını bebecikken çarşafa sokmaya çalışan adamın kızı diğerleriyle birlikte denize girebiliyormuş.

Dün yazı dizisini haber verirken gazete, olayları anlatan adamın, "Biz onun sözünü dinleyip televizyonları evden attık, onun evine gidince bir baktım ki baş köşede plazma Tv var" sözlerinden karşıma pek trajikomik şeylerin çıkacağından emindim zaten.

Eee şimdi ne olur? Hiç bir şey olmaz. Çıkar ilişkisi ile hükümetteki kimi isimler gelecek günlerde olayı ya ört bas eder, yada artık zivanadan çıktıkları için olayı savunacak kadar ileri gidebilirler. Muritler mi? Onlar inanmaya devam edecektir. Çünkü eminim bu fotoğrafların ve belgelerin pek mantıklı açıklamaları !!! yapılır söyleşilerde. Mesela ağamız o günahkarların içine onların faniliğini göstermek için girmiş olabilir. Bunlara inanmaya devam eder insanlarımız.Ne de olsa saftır bizim halkımız.

Yıllar önce yurtdışında yaşayan insanlarımız islamcı holdinglerden paralarını alabildiler mi? Hayır. Başbakana şikayet edince karşılığında ne aldılar? Tokat gibi cevaplar. İşte bu işler böyle yürür. Yiyenlere de afiyet şeker olur.