Mayıs 01, 2007

Benim kocam yapmaz !



Dilimize yepyeni kavramlar giriyor her gün.

Mesela “ Medya maymunları” diye bir terim atılmıştı ortaya. Zamanında, kıyametler kopmuştu bu söz üzerine, açıkçası ben çok komik bulmuştum. Zira gerçekten de sirk gibi olabiliyordu magazin dünyası. Ama tabii birilerini bunların dışında tutuyorum, sözüm meclisten dıarı, magazinden tanıdığımız isimler sadece Küçük Ayşe kitapları dizisi gibi sirkte, buzda, pistte boy göstermiyor, aynı zamanda dilimize soktukları kavramlarla bizi zenginleştiriyorlar.

Mesela :

Flörtöz.

Fritözün az yağ yakanına verilmiş bir ad değil bu, erkeklerin çok yol alanına böyle deniyormuş. Biz de Bay Taşfırın’ın bilmem kaçıncı vukuatından sonra Ex- eşinden öğrenmiş olduk bunu.

Mesela: Lohusa Avcısı.

Bunu da bu sabah okudum bir yerde. Bay Taşfırın ve Şenadam Hüsnü beyi baştan çıkaran hanımlar için bir ablamız bu terimi dilimize kazandırmış.

Sanki adamların bir suçu yokmuş gibi.

- Aaa, bu ne?

- Ne?

- Parfüm kokuyor bu gömlek. Ruj lekeleri var, içki dökülmüş koluna???

- Haaa. O mu? Lohusa avcısı ya, eve dönerken saldırdılar, kaçana kadar işte, gördüğün gibi…

- Ah canım benim, gözleri kör olmayasıcalar. Tamam canım, geçti, bitti, ben sana tertemiz ütülediğim gömleklerden veririm, üzülme.

Adamlar zavallı, na’apsınlar? Sütten çıkmış ak kaşık halbuki onlar. Har şeyin sorumlusu kadınlar.

Benim anlayamadığım da budur işte.

Kadınlar aldatıldıkları halde neden susarlar? Haydi sustun diyelim, neden bir de aldatıldıklarını kabullenmez, yada kabullenseler de saklarlar? Namusu malum yerlerden ibaret zannetmenin bir sonraki adımı, gururu salağa yatmak olarak mı algılamaktır? Kadınlar, kocaları aldatınca neden suçu başka kadınlara atarlar, neden kocalarında yada kendilerinde aramazlar?

Neden her şey iyice ayyuka çıkana kadar, bunun hesabını istemezler?

Beğenilmediklerini düşünüp de bunu kendilerine yediremedikleri için mi? Eşlerine aşık oldukları için mi? Çocukların, huzursuz bir ortamda da olsa, ana babalarıyla büyümeleri için mi? Maddi bağımlılıkları için mi? Erkeğin elinin kiridir saçmalığı için mi? Sırf, kimsenin kocasını kaptırdı dememesi için mi? Belki de…

Oysa nereye kadar gidebiliyor ki yaralanmış ilişkiler? Magazindeki isimlerin kaçı, yıllarca aldatıldıklarını duymazdan geldikten sonra sonunda ayrılmaktan kaçabildi?

Aldatmak başlı başına aşağılık bir histir. Aldatan adam sadece eşini değil, kendisini de, ilişkide olduğu kadını da aldatmaz mı? Bunu bir kadın olarak saklamanın alemi var mı?

- Eşiniz ne yapıyor?

- Beni aldatıyor.

- Nasıl???

Bu sorunun cevabını dürüstçe verebilir misiniz? Ben eşimle yeterince ilgilenmedim yada birbirimize karşı ilgimiz bitti yada eşim çapkının teki na’apsam yaranamıyorum demekten daha kolaydır değil mi, adi kadın kocamı ayarttı demek?

Evet, aşığım diyerek evli bir adamla bile bile birlikte olmak fazlasıyla adice bir hareket bence de. Ama suçu sadece son derece basit bulduğumuz kadınlara atıp, komik olmayalım lütfen.

O kadın o kadar basitse, kocanın o kadınla işi ne, kocan o kadar basitse, senin onunla işin ne?

Diye sormazlar mı?


Oysa işler o noktaya gelene kadar, neredeyse herkes eşinden emin olduğunu söyler, fazla uzağa gitmenize gerek yok, eşinize dostunuza sorun, dergileri açıp okuyun.

Meşhur fıkrayla bitiriyorum aklımın karışıklığını kat be kat arttıran yazımı.

Uluslararasi bir araştırma yapan sosyolog, dünyanin çesitli ülkelerindeki kadinlara bir soru sormus.

Kocanızı başka bir kadınla yakalarsanız ne yaparsınız?

Soruya ülkelere göre verilen yanıtlar ise şöyle olmuş:

Isveçli : Neyimi beğenmediğini sorarım.

Rus : Evi terk ederim.

Fransız : Sesimi çıkarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.

İtalyan : Kadını vururum.

Ispanyol: Kocamı vururum.

Yunanl : Her ikisini de vururum.

Türk : Benim kocam yapmaz!
.
Dip Not: Unutmadan herkesin 1 Mayıs Bahar !!! bayramını kutlamalıyım sanırım, bu konuda yazacak bir şey bulamıyorum, Atam'ın dediği gibi, "Fikirler, cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez" ama o zaman hala ne bu şiddet, bu celal?

25 yorum:

Sybella dedi ki...

Aslıcığım,Asla benim kocam yapmaz demedim:)Hatta helal olsun kocama yapıyorsa,dedim ve yıllarca onunla yaşadım...Maalesef...Ama bunu yaşayan biliyor sadece inan aldatmayan bir kocaya sahip kadınlar beni asla anlamadı,hatta aldatıp da aldatmıyormuş gibi davrananlar da anlamadı...Ama benim rahmetli beni çok aldattı..Hatta onu bu kadınlardan,aile,sevgili,nişanlılarından kurtarma hikayelerimle kitap yazabilirim...:)))Taa ki ben kendimi kaybedecek duruma gelene kadar:(İşte o an evlilik bitti...Şimdi dayanır mıyım?Asla tahammül edemem..Ama bunları şimdiki hayatımda bana kılavuzluk etmesi için yaşamam gerekiyormuş...Ben öyle düşünüyorum..Erkeklere güveniyor muyum?Asla...Hatta yalan anlama konusunda uzmanlık sertifikası bile verilebilir bana...Bu işten de en çok Oğulcan muzdarip:(

Aslı Cin dedi ki...

Sibelciğim, insanın başına gelmeyen bir şeyi anlayabilmesi çok zor, ben de böyle bir şey yaşamadım ve belki de bu sebeple anlayamıyorum. Yoksa yaşadım mı ? Olabilir mi? Yok yok benim kocam yapmaz :P

Oğulcan yanmış ki ne yanmış :)

Toplu İğne dedi ki...

aslıcım ben de bu konuyla ilgili farklı düşünmeye başladım, buna sebep de taşfırınla şenhüsnü'nün eşlerini doğum sonrası bulduğum hal! Bakımsız pejmürde, elinde mikrofon car car car o kanal senin o gazete senin dolaşmaları, konuşmaları, konuşmalarıi konuşmaları... tükenene tüketene kadar. Bir kadın anne olduktan sonra ohhh bu adamın tapusu bende, çocuğu da doğurdum sittin sene boşayamaz nasılsa beni diyip kendilerini olabildiğince bakımsız, çirkin, cadaloz hale getirmeleri. köse erolda da bu oldu. Karısı bellerine kadar inen memelerini açsa da, car car mikrofonlara konuşsa da sonuçta tapusu elinde olanlar ucuzladı, yuva yıkan yaftası yapıştırılanlar da hanfendi oldu.

Sonuçta ben diyorum ki; her iki tarafta aldatabilir, aldatılabilir, malesef dünyanın en kolay işlerinden biri bu. Ancak yine de kadınlar kendilerine daha çok bakmalı, kendilerini koyvermemeli ve nasılsa tapusu bende diye çok da emin olmamalı...

Tanya's dedi ki...

Sevginin, aşkın ,ilginin bittiği yerde herkesin karısı da kocası da yapar..doğamızda şefkate açlık, ilgi ve sevgi var..bittiği zaman çok zor değil yenisini bulmak..ama benim anlayamadığım bile bile aynı insanla bir hayatı paylaşmaya devam edebilmek..hiç birşey olmamışcasına...öncesinden daha aşık bir yapmacıklıkla..nasıl oluyor bilmiyorum..bilmekte istemiyorum.

elma dedi ki...

asli sahane yazmissin cidden tebrik ederim seni. konu hakkinda benimde fikrim var elbet, cok populer bi mesele bu! kesinlikle aldatan erkek evlendigi donemde bile, flort doneminde bil ekendini belli eder. kadinlar belki belli etmez veya aynen dedigin gibi benim kocam yapmaz!larin ardina siginarak bu gercegi ortmeye calisabilirler ama ben su gune kadarki tecrubemle emin oldum ki kadinlar zaten ilk bakistan itibaren bunu hissediyor veya biliyorlardir icin icin.o yuzdendir ki aldatilma ihtimali bariz olan kadinlar kocalarini en cok kiskanan ve en cok baski uygulayan, rahat nefes aldirmayanlardir. o yuzdendir o sacma sapan "aralarinda duygusal bir bag yoktu o yuzden affedilebilir" laflari. hayir efendim oyle sey olmaz, tapusu bende nasilsa bisey yapamaz mantigi da olmaz, kadin kendini 24 saat bakimli ve guzel tutmak zorunda da degildir, bu aksine daha ciddi sekilde disgorunus uzerine ve elde tutma cabasina dayali tek tarafli bir iliski oluyor, erkek kadini her hali ile, sadece gorunusune degil beynine, eline, kasina, sacina ve gulusune de asik olur cunku. senlendirici orneginde mesela denizsekinin hali tavri, adiligi, igrenc ust taraf goruntusu bence karasini aratmiyor. yine de adam firsati buldugu anda yapiyor, karisi da belli ki uzun muddet susmus, olay cileden cikinca da sutum kesildi tacizleri icinde acilarin kadinini oynuyor:) son diycegim, gorunen koy klavuz istemiyor zaten...

Adsız dedi ki...

Yuvayı dişi kuş yapar ve bence çok doğru bir sözdür.Ve insan kendi eliyle yaptığı bir şeyi kolay kolay yıkamaz. Bence kadınların aldatılsalar da kocalarını bırakmamalarının sebebi yıkmaya değil yapmaya meyilli olmalarındandır. Sabrederler,sabrederler,sabrederler. Yıkılmaya yüz tutan yuvayı ayakta tutmak için sabrederler,içleri parçalansa da ne adama tekmeyi atarlar ne kendiler çekip giderler. Başkaları bunu gurursuzluk olarak görse de, hele de bu durumu hiç yaşamamış olanlar, yaşayanlar iyi bilir ki yıkıp geçmek hem en kolayı hem en zorudur, o yüzden sabrederler. Ama gün gelir belki adam kadını bırakır,belki kadın sabrının sonuna gelir ve kendisine yeni bir hayat kurmak üzere yola çıkar. İşte asıl ondan sonra kadın ve erkek arasındaki fark ortaya çıkar. Erkekler telef olur,kadınlar dimdik ayakta durur. Aradan 50 sene geçse de. Kadın kendini yeniden ve yeniden yeniler, erkek saplanıp kaldığı yerde örümcek bağlar, unutulur, zavallılaşır. Yani keser döner sap döner, gün gelir hesap döner ve end of the day derler, günün sonunda tek kazanan kadın olur:))))

uykucu dedi ki...

lohusalık döneminde bende her aynaya baktığımda kendimi iğrenç bulmuş eşimin her hareketinde bir mana aramıştım hatta kaç kere ablama gidip eminim beni aldatıyor diye de ağlamıştım.aslında konu kadının davranışı onu başkalarına sunuşu değil erkeğinde huyu olabilir, çünkü bir çok örnektede gördüğüm kadınlar mükemmel ama erkek aldatmayı hak görüyor,kişilik.yinede kadınların gözü açık olup bu durumu kabullenmeyip çözüm araması. şahsen ben aldatıldığımı öğrensem 1 dak. duramam o adamla ,elimi süremem.eşimede hep söylüyorum aldatmayı düşündüğünde bile bana söyle bu ilişki bitmiştir diye .evdeki kadın olmayı kabullenemem.(yoksa aldatıldımda haberim mi olmadı:) sonuçta o fıkradaki gibi toplum bunu inkar ediyor yada olay tatlıya bağlanıp eşler sarmaş dolaş hale gelip diğer kadını suçluyor.en son gülşen olayını gördüm ,erol köse sanki tek suç gülşenin gibi laflar söylüyor ,hele eşi açık saçık kıyafetlerle boy gösterip üstüne birde konuşup duruyor.
aldatma sadece erkeklerle sınırlı değilki kadınlarda aldatıyor sorun aldatma olayında ve de kabullenişte.

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Bu ülkede, güzel kadın deyince akla gelen ilk isimlerden biri bile defalarca aldatılabiliyorsa.. bunun evdeki kadınla değil de, erkeğin kişiliği veya kişiliksizliğiyle ilgili olduğunu söyleyebiliriz sanırım... yine aynı örnekten yola çıkarsak.. katlanma durumu da tamamen annelik içgüdüsüyle alakalı olabilir.:)
Tabii biz bu ünlü kişiliklere bakarak genelleme yapamayız.. netekim, her ilişki kendine özel ve nedenler farklı farklı.. her halükarda, kötü, yaralayıcı ve can acıtıcı...

Aslı Cin dedi ki...

İğneciğim, aklıma geldi, geçtiğimiz cumartesi kızlarla çocukları bırakıp aylık kaçamaklarımızdan birini yaptık, bir evde toplandık, şarap içtik, dedikodu yaptık, konu döndü dolaştı beylere de geldi. Ben de senin gibi eşlerimizle ilgilendikçe onların da bizimle daha çok ilgilendiğini düşündüğümü söyledim. Bir arkadaşım bu şekilde olmamalı dedi, o seninle daha çok ilgilensin ki, sen de ona ilgi göster. Sanırım bu iki fikir ilişkilerimizde ne kadar alıcı ve verici olduğumuzla ilgili, yani her ilişkide değişiyor. Ama senin dediğini anlayabiliyorum belki de sırf bu sebeple, gazetelerde konudan bahsedildiğinde her iki kadını kıyaslar gibi yanyana basıyorlar. Biri çocuğuyla ilgilenen, doğum sonrası kilolarını atamayan, muhtemelen nadiren kuaföre giden, giyimine kuşamına zaman ve para harcamayan, en günlük hali ile poz vermiş bir kadın, diğeri çocuk gibi sorumlulukları olmayan, her daim kuaförlerde, butiklerde, ve göz önünde olan, poz vermesini bilen bir kadın, karşılaştırmak bana adilce gelmiyor doğrusu.

Tanya, ben kırılan bir şeyin asla eskisi gibi yapışmayacağını biliyorum, sanırım bunu kabullenmek gerek. Sorunun cevabı işte bu: Kabullenememek.

Elma, teşekkürler, sende çok iyi özetlemişsin, gerçekten de görünen köy kılavuz istemiyor. Belki bazı insanlar tek eşliliğe uygun değil, dayatmalarla da ancak bu kadar oluyor. Dediğin gibi buna kalkışacak adam az çok anlaşılıyor.

Anne, gerçekten de doğru olabilir bu. Bir belgeselde, insanlarda da hayvanlarda da dişilerin içgüdüsel yaptığı hareketlerin varlığından söz ediliyordu. Gün geçtikçe biz kadınlar kimliklerimizden sıyrılıp daha fazlasını istesek de, erkeklere nazaran kendimizi parçalayıp herşeye yetme arzumuz da bundandır belki de. Sonunda yazdığın, kadınların dimdik duruşu da bundan olabilir, beni öldürmeyen güçlendirir derler ya :)

Figen, tabii haklısın. Erkekler kadar kadınlar da yapıyor bunu, ancak arada fark varmış okuduğuma ve duyduğuma göre. Erkekler aldatmayı genellikle bir eğlence ve hal olarak görüyorlar, eşleri öğrenmediği sürece bunu söyleme gereği dahi duymuyorlar. Aldatan kadınları çoğunluğu ise ilgisizlik sonucunda bir başkasına aşık olarak aldatıyor, ve aşık olduğunda da, bunu gidip kocasına kendisi itiraf ediyormuş. Lohusalık apayrı bir mevzu, bir yazıda da ondan bahsetmeliyiz, neler kuruyorduk kimbilir kafalarımızın içinde :)

Fikriminincegülü, Dediğin gibi aldatma ancak o ilişkide ters giden bir şeyler varsa olmuyor mu sonuçta, ya adam karaktersiz, ya ilişkinin gidişatı iyi değil, yada kadından kaynaklanan bir şeyler var, ne olursa olsun, insalar birbirini aldatmadan bitirmeli bir şeyleri ki, çirkinleşmesin herşey.

Binnur A. Ö. dedi ki...

Aslı
benim cevabım her zaman su olmustur: babana bile guvenme :)
ama yine de ben kocama guvenirim, ya da bilincimin ustu guvenir altı guvenmez :)
cunku 2 gundur aldatıldıgım eksenli ruyalar goruyorum ve anlyorum ki bunun ruyası bile berbat.
yazın cok guzel olmuş
bunu araya sıkıstırmak lazım oncelikle.
ama aldatma konusunu kadınların öyle kolay kolay gururları dogrultusunda verilecek kararlarla halledebileceklerini sanmıyorum
dedigin gibi bunun icin bircok neden var.
ayrıca ben cevremde bir iki erkegin de aldatılmayı sineye ceker gibi yapıp (sonucta tam olarak hazmedilemiyor gırdugum kadarı ile) işi idare ettigini gördüm- daha cok duydum.

bir türk erkegi bile boyle bir sey yapabiliyorsa demek ki sevgi büyük bir şey dedim kendime. sahsen ben erkek olsam (cunku kabul edelim bu toplumda erkeklerin de omuzlarında cok agır namus yukleri var. ya da cocukluklarından beri o yukerş artarark buyuyorlar) kabuıl edemem. edebilen kadınlara helal olsun, erkeklere daha da cok helal olsun
:)

Aslı Cin dedi ki...

Binnur, ben de senin gibi eşime güvendiğimi düşünüyorum ama bu başıma böyle bir şey gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Sadece güven olmazsa huzur olmayacağını, eşime güvenmenin yolunun öncelikle kendime güvenmekten geçtiğini biliyor, ve gerçekten de kıskanmıyorum. Eskiden ben de gerçekten benim eşim asla yapmaz derdim, şimdilerle yapabilir dediğimde, sen beni hiç tanımamışsın dese de, büyüdükçe, çevremde olan bitenleri gördükçe hayatta herşeyin insanın başına gelebileceğini öğrendim. Doğrusu bunu kabullenmek zor,dediğin gibi erkekler için daha zor olmalı, tabii kadınlar gibi içgüdüleri güçlü olmadığı için öğrenemiyor da olabilirler genellikle.

loungetime dedi ki...

Merhaba Aslı,
Yani o kadar hassas bir konu ki söyliyeceğim şey bir diğeri ile tezat oluşturacak derecede.
Bu bahsettiğin terimleri bende okudum. Özelliklede seda sayanın sözü yani çok hoş
Fıkraya da bayıldım,tam benlik. Benim eşim yapmaz

Aslı Cin dedi ki...

Loungetime, haklısın, öyle çetrefilli bir konu ki, insan kendi içinde eğriyi doğruyu karıştırıyor. Belki de her ilişki kendine münhasır olduğu için, başa gelmeden anlaşılmıyor.

mom dedi ki...

Lohusa avcisi guzel bir tabirmis her ne kadar aklima Buffy vampir avcisini getirse de :))
Yasadikca ogrendigim sey herkesten hersey beklenir felsefesi oldu ya da basimiza hersey gelebilir. Bu hatunlarda kocalarinin sutten cikma ak kasik oldugunu dusunerek kendilerini kandiriyorlar sanirim ya da baska seyler oluyo kimsenin aile hayatini bilmiyoruz.
Ama yine de kocasinda sucu aramayarak karsi tarafa camur atmak ilginc bir tavir :-)

Asortik Krep dedi ki...

Aldatma durumlarında ilk suçladığım erkekler..sonra lohusa avcıları sonra da evdeki kadınlar..Bence erkeklerin aldatmasını hoş gören toplum bunun bu kadar ayyuka çıkmasını sağlıyor..Bir erkek arkadaşım bana gelse ve dese ben eşimi aldatıyorum..Hiçte hoşgörülü davranmam ve onaylamam..Kalkıp eşine de söylemem..Ona derim ki o zaman sen evliliğine(ilişkine) saygı göstermiyorsun devran döner sana da göstermezler bu saygıyı..Aynı konuma gelmek seni rahatsız etmez mi? Eğer rahatsız oluyorsan bunu eşine nasıl yapıyorsun? Aynı şeyleri bir kadın arkadaşıma söylemiştim nitekim..Aldattı ya da aldatmadı sadece meyili olduğunu hissettiğimde..Boşan dedim ona..Yoksa kendini kandırmak olur bu..Eşi onunla hiç ilgilenmiyordu ve o zaman erkekler çok garip ama hemen bunun kokusunu alıyorlar..Kadınları da evli erkek avcılığına soyunduklarında ya da ilgilendikleri adamın evli olduğunu bile bile ilişkiye devam etmeleri durumunda anlamıyorum..Onaylamıyorum da.Çünkü bunu bile bile sevmek gibi ulvi bir duygunun adı altında kullandıklarını düşünüyorum.Oysa böyle bir ilişkiye başlayan bir kadının % 75 belki de % 80 diğer tarafın tercih edileceğini bilmesi gerekir diye düşünüyorum..Bazen evdeki kadın için üzülmüyorum çokça evdeki çocukların hayata 1-0 yenik başladıklarını düşündüğümde canım acıyor..Kimsenin o çocukları hayata o şekilde ezik başlamalarının hesabını veremeyeceğini düşünüyorum..Bunu yapanlara da isterse arkadaşım olsun hoş bakmıyorum..

Ben yapmam eğer eşimin yaptığını öğrenirsem de ilişkim hemen biter..Zaten bir başkasına o gözle bakmaya başlamak bile benim için aşkın bittiğine delalettir..Eğer başka bir erkeğe bu şekilde bakarsam da eşime ben söyleyip ben terkederim evliliği..Ona kesinlikle aldatılan eş konumu yaşatmam.Kimseye karşı.

chocolate dedi ki...

Aldatmak ve aldatilmak bunlarin arasinda cok fark yok bence.. sadece etken ve edilgen.. kadin erkek olarak da bakmamak lazim. insan olarak bakmak lazim. insan olarak sen surekli bir arayis icindeysen kadin ya da erkek cok fark etmiyor. bazi duygularina hislerine yasadigin iliski icinde karsilik bulamayan insanlar bence bu sekilde davraniyor. biz kadinlarda sucluyuz bence... kadin kadinin kurdudur diye bir laf var gercekten dogru. kadin kocami ayartti bakis acisini asmamiz lazim. erkek ya da kadin olarak bakmayalim insan olarak bakalim. tek suc kadinlarda mi ya erkeklerin hic mi sucu yok? Erkek adam aldatir gibi sozler yaratmak bunu mesrulastiranlirmaya calismak hic hos degil. tabi bir de her seferinde asik oldum diye askin arkasina saklanmaya calisanlar. ben bu aldatma tavrinin tamamen kisilikle ilgili bir sorun oldugunu dusunuyorum. biz kadinlarin da erkeklere her istediginle olabilirsin ben goz yumarim susarim tavrini gostermememiz lazim..

Adsız dedi ki...

Bu durumda aldatılan kadının hiç mi hiç olaya katkısı yok. Ben çok iyi hatırlıyorum. Doğumdan sonra patlayacakmış gibi duran memelerimden sütler akarak dolaştığımı. Bir de üstüne üstlük hiç bir kıyafetime sığamayacak kadar kilolu oluşumu. Yorgunluk ve korku ile karışan sinirli ve alıngan halimi. Ve bu süreçte bana hep destek veren eşimi. Bir kere bile kalbimi kırmayan kendimi çirkin hissettirmeyen.... Böyle bir fiziki ve ruhi hal içerisinde iken hangi kadın kocasıyla ilgilenebilir. Ya da bunu yapamayan kadın hatalı mıdır? Bence bahsi geçen iki kadın da canları çok yandığı için ve doğal olarak normal bir ruh durumunda olmadıkları için o kadar fazla konuşuyorlar. Geçenlerde bir kitabın arkasında yazan söz beni gülümsetmişti içten içe. "Kadın affeder ama asla unutmaz." Ama bu şerefsizliği yapan adi erkek kısmına da ısıtıp ısıtıp yaptığı hatayı yüzüne vurmak çok değildir bence. Bir de insan sonuna kadar birini sevmek zorunda değil. Eğer öyle bir şey varsa. Yani yürek artık başkasına aitse kimse kimseyi kandırmamalı bence. Dürüst ve onurlu bir şekilde diğer insanı haberdar etmeli.

imo dedi ki...

hah ha süper...

benim kocam yapmaz abi...

bende bu cinselliği stokda tutma olayına bir anlam veremiyorum.aslında isteyen istediğini yapar,herkez kendi yaşamından sorumlu bana ne...
(genede kocam duymasın bunu)

Tijen dedi ki...

Yahu ne zor işler bunlar Aslı. Doluya koysan olmuyor, boşa koysan dolmuyor.. İki ucu ... değnek galiba. Kim haklı kim haksız?
Uzak kalmak en güzeli galiba. Vallahi uzaklardayken bunların hiç birinden haberdar değildim. Şen çocuklar gibiydim!
Tijen

Adsız dedi ki...

Kadının ekonomik özgürlüğü elindeyse, aldatıldığında kullanacağı bir kalkanı vardır elbet. Ama haklı sebeplerinden dolayı çalışamıyorsa kocasına bu anlamda bağımlı olduğu için aldatıldığında sesini çıkaramaması çok doğal bence. Ama eminim ki benim eşim yapmaz. :)
Duru

Aslı Cin dedi ki...

Gecikmeli cevabım için üzgünüm ama ailece grip atlatıyoruz, bir de herşeyin ters gittiği günler yaşıyorum, inşallah düzelecek.

Mom, benim de aklıma o geldi doğrusu, çok sevdiğim bir diziydi. Diyorum ya, ben de artık eskilerin tabiriyle her şey insanlar için diyorum. Başımıza her an her şey gelebilir, ve bunun sorumlusu olarak önce kendi içimize bakmalıyız sanırım.

Asortik, haklısın, tabii ki kimse zorlukla kurduğu evliliğinin yıkılmasını istemez, ben de senin gibi ilk aşamada arkadaşıma söylemezdim sanırım, ama dediğin gibi devam ederse kimsenin aldatılmasına da göz yumamam. Başıma gelmesini istemem doğrusu, bir arkadaşa aldatıldığını söylemek her şeyden zor olur.Ve dediğin gibi çocuklar için zor.

Chocolate, nerelerdesin merak etmiştim, çoktandır yeni yazın yoktu. Bizlerde de hata var tabii ki, meşrulaştırılıyor bir nevi erkeklerin aldatması. Bunu kadınlar da yapıyor, sözüm yok buna, ama kadınlar belki daha duygusal oldukları için daha bağlılar evliliklerine, yada ben öyle görüyorum çevremde. Doğrusu tabii ki insanlerin birbirini aptal yerine koymaması.

Adacım,ben de senin gibi düşünüyorum, aptal yerine konmaktansa sanırım benimle konuşulmasını tercih ederdim.

İmo, evet duymasınlar :)

Evlilikle edilen bir yemin gibi bu, her ne kadar artık başkalarıyla birlikteliği meşrulaştıran insanlar olsa da ( okumuşsundur gazetelerde ), yok benim aklım almıyor doğrusu.

Tijen, okudum haberlerini, gerçekten de en güzeli arada bir uzaklaşıp mümkünse eğer bizim gazetelerden çoook uzak kalmak :)

Duru, bahsettiğin nokta çok önemli, sanıyorum bu sebeple artık bir çok kadın sadece aldatma değil, bir çok şeyi çekmiyor, ayrılıyor. Oysa eskiler susup otururlardı, çaresizlikten en çok da. Bunu göz önüne alan erkekler çoğaldıkça, belki de benim eşim yapmaz diyebiliriz :)

Adsız dedi ki...

Hahaah hah! O zaman sen " benim eşim yapabilir" diyenler gurubuna giriyorsun demek? E ben de öyle... N'apsak ki! Tüh!
Duru

Aslı Cin dedi ki...

Duru, aslına bakarsan ben de, başlıktaki gibi kendisinden ve eşinden emin konuşanlardandım, hala beklemiyorum ondan bunu, ama artık biliyorum ki hayatta her şey olabilir. Çok mu gerçekçi oldu bu? Ama ne yazık ki öyle.

LoLa dedi ki...

evet fıkrayı bende duydum ve çok gülmüştüm.
kadınlar görmezden geliyorlar çünkü eğer gerçeği görüp eşlerini terk ederlerse kaybetmiş sayıyorlar oysa zaten kaybedilmiş bir şeyi 2 kez kaybedemezsin.
aslında fazla detayına inipte kendini yıpratmanında alemi yok en iyisi ayrılmaktır çünkü kadın en büyük ayıbı kendisine eder adamı kabul ederse.
aslında düşününce bile sinirleniyorum belkide şöyle demeliyim:
sallandıracaksın taksim meydanında birini bak bi daha yapıolarmı:)))))
espri tabi ki bu başına gelen kadınlara Allah sabır ve güç versin...

Aslı Cin dedi ki...

Lola, hahahaaaa! Çok güldüm şu Taksim'de sallandırma meselesine.

İyi fikir adlında! ;)