Jovanotti - L'Ombe... |
Kullanıldığı yerler:
Karşıma çıkan ve halk arasında “Öküz” diye tabir edilen ancak dört ayak yerine iki ayak üzerinde hareket edebilen mahlukatlara neşeli anımda rastlamışsam, sinirlenmeyerek nacizane küfürlerimi sarfetmeye bile gerek duymadığım zamanlarda itinayla kullanılmaktadır. Şehir içinde, trafikte ve haberleri izlerken tarafımdan sıkça kullanılmaktadır.
Karakteristik özellikleri:
1-Konuşmayı bilmezler.Zaten onlarla konuşulması mümkün değildir zira sabit fikirlilerdir, nitekim kadın milleti ne anlatsa hikayedir, insanı dinlemezler. Cümlelere “sen” le başlayıp “siz” eki ile bitirebilirler. Telefonda giriş konuşmasında siz kibarlıktan hal hatırlarını sorarken, karşıdan size cevaben böyle bir soru sormazlar, öylece kalakalır, konuyu toplamaya çalışırsınız.Bu tip “El Kıro”lar ev sahibiniz, apartman yöneticiniz, veya umarım patronunuz değildir, aksi halde size sabır dilerim.
Nasıl kurtuluruz?
Mümkünse muhatap olmayın, mümkün değilse birine paslayın, 10 a kadar sayın iyi şeyler düşünün ve sakin olun.
2-Apartman hayatını işkenceye çevirebilirler. Şöyle ki, biri kapısını daaannn diye kapatıyorsa, sabahın köründe veya gecenin bir yarısı dahil olmak üzere günün her anı müziği sonuna kadar açıyorsa ve hatta o şarkıda anlayamadağınız bir şekilde “İiinnnaaaannnnn ağa ağah ağah ağağağağağaaaaaaaaa” gibi kelimler geçiyorsa, elindeki bilimum çaputu camdan tepenize silkeliyorsa, çocuklarını aşağıdaki parka gönderdikten sonra balkondan mesela “Aaaeyyyşşşeeeaaa” diye sesleniyorsa, o çocuklar saatlerce çığlık çığlığa oyun oynarken ise ortadan kayboluyorsa, ve hatta çocuklarına parktaki oyuncakların nasıl kullanılacağını, çimlere basılmayacağını ve yerlere çöp atılmaması gerektiğini öğretmiyorsa bilin ki cinsiyet falan fark etmez, tehlikeli bir tür “El Kıro” ile karşı karşıyasınız demektir. Zira bunlara karşılık bir şey söylemek istediğinizde ya salağa yatıp duymazlıktan gelirler, ya alttan alıp arkanızı dönünce aynı şeyi yaparlar, yada fena halde çaçaronlardır. Her 3 ihtimalde de siz sinir olduğunuzla kalırsınız.
Nasıl kurtuluruz?
Pasiflora içip, kulağınıza bir tıkaç takabilirsiniz. Parkta yanlarından geçerken siz de salağa yatıp kendi çocuğunuza söylermiş gibi, “Aaa oğluşum bak yazık o çocukların anası babası öğretEmemiş, yere çöp atılmaz, sen öyle pis pasaklı yaramaz bir çocuk olma e mi?” diyerek kızım sana söylüyorum gelinim sen anla misali lafı gitmesi gereken yere gönderebilirsiniz, kesin çözümle, taşınabilirsiniz. Bu arada faydası olur mu bilmem ama “Beni bir müstakil evde oturtamadım be adam, tıkıldık bu insanlarla apartman köşelerine” der gibi pis pis eşinize bakabilirsiniz.
3-Trafikte olan türleri de çok ama çok tehlikelidir. Hızlı giderler, arkadan arabanın tamponuna kadar girerler, 10 km öteden sol şeridi boşatman için selektör yapar, ani hareketlerle hızlanıp, devamlı klaksona basar, siste sollama yapar, yağmurda su birikintilerine dalar, çukurdan kaçmak için sizin şeridinize atlar, egzosu patlatıp, camları karartıp, müziği sonuna kadar açar, trafikteki tabiri ile sık sık makas atar, hanımları sıkıştırır, ve bununla gurur duyarlar. Bu tiplere bu deyim az bile gelir, el kol hareketi, sıkı bir korna sesi ve okkalı bir küfür yakışır ancak artık papağan bir oğlu olduğu için Aslı bu huyunu bırakmalıdır. Aksi taktirde oğlunun da her ne kadar çok kulağı tıkatacak versiyonlerından olmasa da, sıkı bir küfür koleksiyonu olacaktır Annesinin trafikte yeşil dev Hulk’a dönüştüğünü sanıp, korkacaktır. Zaten bu “El Kıro”ları görünce kaçmak gerekir, niçin beni solladın diye sinirlendikleri adamları bacaklarından vurdukları bile mevzu bahistir. Ve Aslı bir gün yolda dayak yemek istemiyorsa acilen bu deyimle yetinmelidir.
Nasıl kurtuluruz?
Trafiğe mümkün olduğunca çıkmayın, yok ille de çıkacağım diyorsanız sinirlerinizi aldırın, şehir dışına taşının.
4-Korkunç giyinirler. Elm sokağındaki Freddy’nin görünümü ile Michael Jackson’ın tarzı arası bir şeye Versace gömlek giydirdiğinizi düşünün. Öyle bir kitch görünümleri vardır. Erkeklikleriyle pek övünen bu türün, popolarında kocaman nakışları ile satılan sahte D&G jean pantolonları giyerken, bir gün bunların aslında gaylarca tercih edilen bir marka olduğunu öğrendiklerinde ne yapacakları merak konumdur.Bıyık, tesbih, belde taşınan cep telefonu, silah ve yine belden sarkan çilingirlerde bile olmayacak sayıda anahtarlık, beyaz çorap, siyah mokasen ayakkabı, yazın 40 derecesinde sivri uçlu kovboy çizmesi, mutlaka omuzlar geride atılmış yürünürken düştü düşecek gibi duran ceket, bol kıl, ve “Kızlar bana hasta lan, bak ne biçim bakıyorlar” bakışı olmazsa olmaz aksesuarlardır. Ve ben “El Kıro”lar içinde en çok bu türün özgüvenine hastayımdır.
Nasıl kurtuluruz?
Suratınızı asın, bambaşka bir şeylerle ilgilenin ve arkanıza bile bakmadan kaçın.
5-Görgünün anlamını bilmezler.Yeni çıkan bir şarkıcı mı, rakının yanında iyi gidebilecek yeni bir meze mi, Fener’in yeni transferi mi yoksa yeni bir cep telefonu markası mı diye sorsanız bunların dışında bir şey olabileceği akıllarına dahi gelmez. 3 yıl önce İstanbul’a gelenler, kendilerini Yeditepeli olarak görür. Ama hayran olduğu bu şehrin içine son model Mercedes’lerinin camından tükürmeyi de ihmal etmezler. Paranın her şeyi satın alınabileceğini zanneder, parayı bulmanın her yolunu da mübah görürler. Her birinin birer metresi vardır, eşleri de köyde yaşadıkları kuma fikrinin hallicesi olarak gördükleri bu duruma hiç ses etmezler. Çocuklarının altına reşit oldukları anda araba verir ki bu genellikle Bmw dir, kızlarını okutmanın onlara tebrik getirmesi gereken bir lütuf olduğuna inanır, okulu bitirir bitirmez mutlaka zengin bir adamla evlendirir, magazin sayfalarında yer almayı bir statü olarak görür, bu sebeple alakalı alakasız her davette boy gösterirler. Misal Sait Halim Paşa yalısında Arya dinlerken evde açacağı rakının yanına çiğ köftenin ne de iyi gideceğini düşünüp Ankaralı Namık hayaliyle bu işkenceye katlanırlar.. Kendileri aileleriyle adı bilmemne konakları olan ama bildiğimiz apartmanların 2-3 katlılarının yer aldığı boğaza nasır sitelerde, metresleri Bahçeşehir gibi kimsenin birbiriyle ilgilenemeyeceği kadar kalabalık sitelerde oturur kuvvetle muhtemel. Çok iyi bağlantıları olur, herkesi tanırlar, politikaya bayılırlar. Viskiyle lahmacun yedikleri rivayet edilir.Feci derecede sonradan görmüşlerdir, ama onlara kalırsa herkes sonradan görmedir. Tv yerine “Plazma’da Neyşınıl coğrafiki izlerken” , araba yerine “Cipimi yıkatırken” yada evlerinden bahsederken “bizim konakların havuzunda” gibi cümleler kurdukları da duyulur. Bunların bir alt versiyonu da Burhan bey gibi bir şeydir.
Nasıl kurtuluruz?
Valla Allah kurtarsın kardeş...
18 yorum:
Keyifli ama bir o kadar da kabus gibi bir yazi olmus Asli :)
Neyse beni Allah kurtarmis cok sukur, darisi basina ;)
Somebody like you...Bir film adıdır...Muhakkak seyretmelisin Aslı Şekeri....Ama çok güldüm yazına ve kurtulunabilinir mi??Bilemiyorum..Mantar gibi çoğalmaktadırlar zira:)
Güldürdün beni. Acayip gözlemlemişsin ama :)) İstanbul'da yaşayıpta kıyısından köşesinden rastlamamış olmak ne mümkün. Uzak durup, görmezden geliyorum.
Pek bi sinmiş gördüm kendimi :p
Inanmıyorum Asli, adeta ayni apartmanda oturuyor gibiyiz, benim alt ve ust komsularimi tarif etmissin. Ben azimle kendileriyle savasiyorum, her gurultude, her sonuna kadar acilan muzikte, her tepemden silkelenen halida kapilarindayim. Trafiktekilere de cok fena savas actim, hic korkmadan korna, selektor ustlerine gidiyorum. Hakan birgun ya komsulardan ya da dalasdigim soforlerden birinden dayak yiyecegimi, eger yersem ve onu karakol veya hastaneden ararlarsa beni kesinlikle sahiplenmeyecegini soyluyor. Ama birilerinin de bunlarla ugrasmasi lazim degil mi canim.
Aslı çok güzel yazmışsın, çok güldüm...Tarif ettiklerinin tümünden kaçış yok... Yok yok yok.... Dünya nın bir ucunda da var bunnar...her yerdeler... mantar gibi bitiyolar -deişik bi kültür tabii...
Bayılıyorum bunları izlemeye...Çok güldürüyorlar beni - hiç sinirlenmeyin, boşa... gülüp geçmek lazım... Anlamazlarrrrrr...Daha da kötüsü onlar bizlere öyle bakıyolar... Feci feci...
Bunlarla yaşamıyorum ama aynı ortamda olsam.... bu kadar rahat olur muydum bilemedim şimdi... Trafiktekilere gelince, amanın derim...Hiç uğraşılmaz...Ben arada böylelerine tam tersi davranışla "çok efendi" davranıyorum - bi anda acaip komik bi şeklide kendilerince efendi oluyolar... deneyin derim :))))
Cano, ben de birebir "El Kıro" larla muhattap değilim ama hayatımızın bir yerinde karşımıza illa ki çıkıyorlar işte :)
Sibel, film hakkında bilgi bulamadım, verirsen sevinirim. Çoğalmalarına gelince, evet hem de nasıl?
Mücevher kutusu, sindiriyorlar insanı, sen ne yapabilirsin ki? :)
Nihan, bizim apartmanda böyleleri pek kalmadı ama dilimi mi ısırsam acaba?
Verda, Tabii ya dünyanın diğer ucunda da beline kadar altın zincirli Amerikalı görmemişler ordusu var, bazen Entertainment'da izliyorum da, buradakiler çerez gibi geliyor bana :) Dediğin gibi gülebilmek lazım...
Amanın... Ben aslında bizimkilerin dünyanın herbi yerinde olduklarını kastetmiştim, ama sen de çok iyi bi noktaya parmak basmışsın... Diğer ülkelerinkiler de fecidir tabii :))))
Hayatımızın her biryerindeler...Biz de onlara el kıroyuzdur heralde...
Verda'cığım sen bir Snoppy Dog'un son albüm fotolarına bak, canım Snoppymizin isminin köküne kibrit çakmış adamdan daha kırosunun olamayacağına bahse girersin. O kadar altın zincir boyunda fıtık yapar gibi geliyor bana ama olmuyor demek ki. Hihi !
En azindan kurtulma sansi var dogada rastladigimiz bu orneklerden, peki ya icinizde olursa? Hani insan her seyi seciyor ama akrabayi secemiyor ya, hele hele evlenince ortaya cikanlar, asil en fecisi o.
En sonuncusunu artik okuyamadan yorum yazmaya basladim.
Tum bu kurallar ortak yasamin bir parcasi ve maalesef sinirimizi bozan pek cok sey ile karsilasmamiz mumkun.
Sana yerden goge kadar katiliyorum. Katilmasina katiliyorum ama bunun cozumunun cehaletin ortadan kalkmasi ile olacagini dusunuyorum. Cehaletin kalkmasi icin en basta herkese esit hak verilmeli. Esit hak derken daha ilk okulda maddi sikintilardan dolayi okula gidemeyen cocuklarin masraflarinin karsilanmasindan, universitelere girislerde bir takim kisilerin onune engeller koyulmamasina kadar pek cok seyi kasdediyorum. Bunu soylemekten nefret etsem de, ulke olarak henuz bu soylediklerime hazir degiliz. Sonunda birseyleri basabilecegimi bilsem ya da inansam, bu konu hakkinda gunlerce sabahlara kadar konusabilirim. Ulkedeki kaoslardan dolayi beyin gocumuz var. Basta kendi cevrem olmak uzere, pirlanta gibi beyinlerin kendi ulkeleri icin calisamamalari cok aci bence.
Iki buyuk sorunumuz var. Biri cehalet, digeri eksik olan insan/musteri haklari. Haklar konusunda akliniza gelen ne varsa, bence hepsinden sinifta kaliyoruz. Herseye ragmen bence Turkiye'yi guzel gunler bekliyor. Cunku en azindan iki kusak oldukca egitimli insanlarimiz var. Egitimli insanlarimizin yetistirdigi cocuklar pek cok konuda daha duyarli olacaklar. Benim umudum var, cunku cocuklarimiza guveniyorum...
Aslı şekeri,filmin ana konusu erkekler ÖKÜZdür...Yani tabe sözüm meclisten dışarılar da var ama:))DVD olarak bulup kiralayabilirsin....
Ne çok kullanmamız gereken bir terim bulmuşsun..:) Bilmem bunlardan kurtuluş mümkün müdür?:(
Sanem, bak işte o çok zor olmalı !!!
Madam, öyle iyi yazmışsın ki, üzerine yazacak bir şey bulamıyorum.İnşallah dediğin gibi olur da, gelecekten yana umutlu olabiliriz.
Sibelciğim, izleyeyim ben şu filmi ;)
Fikriminincegülü, kurtuluş mümkün olmasa da belki sinirlenmemek mümkündür. Çok fazla iyimser bir dilek mi oldu acaba?
bizim apartmanda bol miktarda bulunmaktadırlar hava güzel mi güzel güneşi odama buyur etmişim mis gibi sabah havası...
ardından bir ses yukardaki işgüzar başlamış sabah sabah çırpmaya eşofmanına varana kadar ıııyyyyyggg...muhattap olmuyorum camı kapatıyorum zira zaten anlaşılacak bir insan olsa sabahın 7 sinde son ses türkü açıp 24 saat tepemizden birşeyler silkelemezdi
yaranma bastın sabah sabah kinlendim yukardaki kıroya:))
ASLI,BU YAZININ ÜZERİNE DÜN AKŞAM SİYAH BİR LOMBARGINI SAHİBİ ARABASINA MAVİ PUANLAR YAPIŞTIRMIŞ,PLAKASINA KOSKOCAMAN EGEMEN YAZMIŞ EN KOMİĞİ CAMINDA PLAYBOY TAVŞANI VARDI...HA HA HA...
AYRICA RAKI İLE ÇIKOLATA YİYEN GÖRDÜM BEEEEEN....
Evet onlar her yerdeler! Bazen kaçamıyorsun da! Bizim üst komşularımızın da maşallağı var. Son ses müzik, at koşturmacalar, kavgalar...Bu tarz insanlarla muhattap olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Konuşmadan anlayacak olsalardı, yapmazlardı herhalde. Aslında benim en dayanamadığım insanlar: Kıro bayanlar! Erkeğin kırosuna bir şekilde alıştık da bayanın kırosuna hiç gelemiyorum!
ne güzel anlatmışsın :) bunlardan heryerde var mesela bir örnek,ben bu krolarla ve bizzat sonradan görmüş eğitimsiz ve bence hatta eğitilemeyen insanlarla bi keresinde şöyle tanıştım.trafikte sağda solda karşılaştıklarımız zaten mevcut gündelik hayatta sen layıkıyla anlatmışsın:)
benim bahsettiğim bu eğitilemeyen krolar eğitim merkezi açmışlar :)
yani insaları 'eğitiyolar' dı..müşteri toplamak için pahalı spor kulüplerine ,spa lara,restoranlara felan gidip özellikle 'kolay lokma' dedikleri kadınlarla tanışıp onları eğitimlere gelmeye paralarını yemeye ikna ediyolardı.Ama bu krolar wc ye kapısı açıkken gidiyo,hatta ofisteki kadınlar tuvaletine kapıyı çalmadan açıyo,ama yemeklerde 'vejeteryan' tercih ediyodu..ofis içinde güneş gözlüğü takıp ,sokakta cafede laptop açıp iş yapıyomuş gibi görünüyolardı :)markalı ürünlerin özellikle markaları görünenleri alıp özellikle markası görünecek şekilde taşıyıp giyiyolardı:) aman markası kapanmasın misali:):)
Neyse çok uzattım..Sonuç olarak Aslı bunlar kimlerdi biliyo musun.NLP eğitimi veren bir grup...Hatta hala da veriyolar eğitimleri faal bir şekilde :) Dikkat etmek lazım arkadaşlar..Kimin ne yaptığı belli değil bu hayatta...
Bizzat göslerimle gördüğüm olaylardır bunlar..
Lola, benim son komşularım da öyleydi, arık camı kaparken yukarıdakilerin duyacağı şekilde söyleniyordum. İşe yaradı mı? Eh dilimde tüy bitti ama onların da kimi yaptığı saçmalıklar bitti.
Şebnem, ha ha haaaaa! Canlandırmaya çalışıyorum gözümde ama olmuyor, playboymuş hem de ha? Ha ha haaa!
Sebla, haklısın, o da hiç çekilmiyor doğrusu :)))
Asya, içini dökmüşsün resmen ama sonunda ben de şok oldum. Yani o adamların orada ne işi var yahu? Bir an tanıdığım birilerinden bahsediyormuşsun gibi geldi ama en azından onların işi ile tezat oluşturmuyor bu ;)
Yorum Gönder