Günlerden bir gün Uyuzbey ile Aslı konuşuyorlardı. Her ne kadar Uyuzbey gelmiş geçmiş en katlanılmaz insanlardan biri olsa da, onun yüzünü görebilmiş bir insan olarak Aslı başına neler gelebileceğini bilerek onunla konuşmaktan korkmuyordu. Tamam karaktersiz olabilirdi, kompleksli ve kıskanç da olabilirdi, ama bana ne diye düşündü Aslı, ben elimden gelen iyiniyeti gösterdim şimdiye kadar, mesai saatleri içinde onunla muhattap olabilirim, zaten mecburum. Oysa mecbur falan değildi. Bir kağıt ve bir kalem yetiyordu, herşeyden uzaklaşmak için. Ama lanet olsun işte seviyordu işini, yılları vardı, arkadaşları. Bir türlü çıkıp gidemiyordu. Biraz daha çalışayım diyordu. Bir hafta daha. Bir ay? Şu işleri de bitirip mi gitmeli ??? Bahane bunlar Aslı hanııım dedi kendi kendine, adamın egosu o kadar şişko ki sana tasarım şansı bile vermiyor. Ne işi???
Her neyse ne diyordum, hah ikisi konuşuyorlardı günlerden bir gün.
A - Eee, yaptığımız tasarımlar seçilmeyecek mi?
U - Hayır profesyonel birine yaptıracaklarmış akıllarındaki fikirleri.
A - E, o zaman sanatçı olarak kim lanse edilecek?
U - Bilmiyorum, birilerini bulurlar.
A - Şahsen ben yapmadığım bir şeyin altında “Aslı” diye adımın yazmasını istemem.
U - Tabii ya ben de.
Aslı kıs kıs gülüyordu, zira adam, herkes tasarımlarıyla etkinliğe katılırken bile kendi adına başkasına çalışma yaptırmıştı.
Aradan bir süre geçti, tasarımlar yapıldı, Uyuz bey onlar için birkaç telefon görüşmesi yaptı, bir gün de işten kaytarıp atölyeye koştu falan filan.
Bir gün Aslı'yı şirketten Angelmama aradı ki kendisine M diyeceğiz.
M - Tasarımlar yapılmış.
A - Aaa, nasıllar?
M - Harika. İşte şöle olmuş, böle olmuş falan filan… altlarına da isimler yazılmış.
A - Kimin isimleri?
M - İşte şunun bunun onun.
A - Uyuzbeyin mi?
M - Evet.
A - İyi ama o yapmadı ki ?
M - Bilemiyorum.
Ve Aslı sanki bunları tahmin etmemiş gibi sinirlendi. ( Pozitif düşün Aslı pozitif, derin nefes al, Secret oku, niçin sinirleniyorsun ki?)
A - Yok şekerim yok ben buna sinirleniyorum işte. Bu şirkette istediğin kadar çalış çabala, korkuluktan ibaretsin, madem niçin bizleri salak yerine koydular, o kadar mail atıp sıkıştırdılar, o kadar kafa patlattık, kimlerin adına tasarım yapılacağı belliymiş meğerse, orada uğraşanların da emeğine yazık, adam hiç bir emek vermeden yerleşiyor, hayır tabii patron istediğini yaptırır onun keyfi ama ben aptal gibi hissettirildiğimize yanıyorum, yıkama yağlama bilmiyorsan bir hiçsin şirkette, biliyorsan ne ala hiçbir şey yapmadan da bir yere gelebiliyorsun, haydi adamın her şeyine gülüp geçiyorum ama yuh yani tükürdüğünü de yalar mı insan, bak işte görüyorsun o kadar yırtınıyorsun, adam hiçbir şey yapmadan adını yazdırıyor çalışmaların altına, yok ben gitmiyorum bir daha fuara, eşek gibi çalışsam kaç yazar, bunlara yaranılmaz, ne işim var zaten burada benim, çıkayım tutayım bir yazlık, uzatayım ayaklarımı, ohhh kafam dinç, dır dır dır, vır vır vır, vıdı vıdı vıdı…
M - Eee, ben kapatayım, sen bir sakinleş şekerim…
Not: Sakinleştim, bu post Cuma gününden yazılmıştı.
Dip not: Bugün şirkette değilim, belki de o sebeple sakinim. Kerem beyle evdeyiz, malum ateş, doktor ve karın ağrısı üçgenindeyiz yine.
Dip sos: Bu yazının özeti şudur ki, İstanbul'da gelecek aylarda yer alacak bir etkinliğe katılan tasarımlardan biri altında adı yazan kişiye ait değildir efenim, yalan, bunlar, dolan bunlar, organize işler bunlar...
17 yorum:
Aslicim hiç merak etme. Sektör ne kadar farklı olursa olsun, iş ne kadar deişik gözükürse gözüksen, bunlar iş hayatının her alanında varlar. İşini seviyorsan 3 maymunu oyna derim. Her yer aynı. Küfür edecem şimdi bende sinirlendim ama normal, mantar gibiler bunlar. Ama ben yine de senin yerinde olsam, yüzüne vurmayı isterim: mesela "ooo uyuz bey tasarımlarınız çok şahaneymiş, isminiz görünce, iltifat etmeden duramadım" gibi bişi desen... Uyuz bunnar uyuz...
Aslıcım..sırf sana yazlık almak için taaaa alacatıya gidiyoruz şekerim bu sıcakta...bırakıcaksın sonra bu organize işleri..yapacaksın tasarımını..basacaksın altına imzayı...kerem beyle hem yazlıkta oturup hem para kazanacaksın...(ha secret demeyeceksin)
Uyuz beye hörmetler.
Verda'cığım alemsin, ama öyle dersem teşekkür eder pişkince :) Dediğin gibi heryerdeler, en iyisi kendi işinin patronu olmak. Azıcık aşım, ağrısız başım demişler...
Tanya, ah ahhh ne hoş hyaller bunlar, ne hayaller kurdum bir anda bir bilsen :)))
aaa aman sende... teşekkür ederse, hemen sor "ilhamı nereden buldun? nasıl yaratıın hangi fikirler" de... sonra da ekle, tanıdığım az sayıda dürüst insanlardansın, benimle de paylaşır mısın bu yaratıcı fikirlerini... adamı aşağılar gibi yücelt.. pişkinlik yerini pişmişliğe bırakır. kırmızı kırmızı - pancar turşusu gibi. hahahahay.
Bu arada geçmiş olsun ya...
E o zaman onun adı Uyuz Bey değil, Uyuz ve Hırsız Bey. Ne oldu Kerem'ciğime yine? Çok dondurma mı yedi yoksa? Geçmiş olsun.
ahh aslıcığım ahh böyleleri okadar cok ki baskalrının sırtından gecinip hiç emek sarf etmeden gökten zembille her seyin üstüne hazır inenelerin düntyuası bizler gibi doğrucu oluncada .......
Aslı, bebişinle ilgili bir fikir olsun diye yazıyorum, umarım değildir ama, bir arkadaşımın bebeği de aynı seninki gibiydi, uzun süre tedaviler yaptılar, en sonunda gerekli testler yapıldı ve Ailevi Akdeniz Ateşi tanısı kondu. FMF yani. Belki senin bebeğinin belirtileri farklıdır bilemiyorum ama aklında olsun, testlerini bir yaptır.
Verda, teşekkür ederim, biraz büyüyüp bağışıklığı güçlenene kadar böyle işte... Ama şirkete dönebilirsem yazdıkların aklımda, haha !
Adacım, bu hiç dondurma yemeyen çocuğun boğazı, bir de yese ne olacak bilmem. Hırsız bey yada yüzsüz bey de diyebiliriz bu arada.
Civciv, benim anlayamadığım insan bunu nasıl hazmeder, ben bir türlü anlayamıyorum ama demek ki hazmedebilenler var.
Anonim Arkadaşım, aklımın bir köşesine yazıyorum ama bizim ateşlerin genellikle sebebi var, misal boğazında enfeksiyon varmış yine, bir de muhtemelen suçiçeği çıkarıyormuş.
aaaa süper merak ettim, çok magazinel boyutta son yazdıkların, ben bu aralar bütün tasarımlara bi şüpheyle bakarım artık, bu mu uyuz beyin tırtıklama işi, şu mu diye?..:) sıkma canını, her yer aynıııı...
bu arada ufaklığa da geçmiş olsun çok..
Karamelize, teşekkürler. Yok canım, uğraşıp didinip tasarım yapan o kadar çok insan var ki, şüpheyle bakma. Ama böyleleri de var işte.
ASLI CANIM ÇOK ÇOK YAZIP ÇOKTA GÜZEL YAZMIŞSIN DA BEN SANA İNTERNET CAFEDEN YAZIYORUM AMA OKUYAMIYORUM TATİL DÖNÜŞÜ SENİ HATMEDERİM CANIM MERAK TA ETTİM BAK ŞİMDİ...
Aslıcığım,Demek uyuzbey böyle:(Boşver sen gene tasarımlarına devam...Hep organize işler olacak değil ya...
aslı,
tasarım noktasında yuh artık diyeceğim her aklı başında insan gibi.
ama benim asıl yazmak istediğim oğlunla ilgili rahatsızlık postların.
biz çok çektik aynı dertleri, yaz sıcağında ateş düşürmeye çok çalıştık.
bütün bunların tek nedeni bademcikti.
8 yaşına geldiğinde doktor de pes etti ve aldırdık.
aman nazar değmesin, her sıkıntı bitti.
ne diyeyim?
geçmiş olsun.
Elçin, internet cafeden uğraşıp bana yorum yazdığın ve desteklediğin için extra teşekkürler, iyi tatiller.
Hiç isteğim kalmadı Sibelciğim, kariyerime ev hanımı olarak devam etme konusunu ciddi anlamda düşünmekteyim. Evden çalışabilirim belki bir hayal...
Elektra, yarın tahlillerimizin sonuçları çıkacak, boğazda bir mikrop yoksa, muhtemelen bizimki de geniz eti ve bademciklerden oluşuyor, yaşı geldiğinde bir operasyon da biz olabiliriz. Film, boğaz kültürü, kanda tüm aramalar yapılıyor, bakalım ne olacak?
Keremciğe geçmişler olsun. Dondurmadandır o. Birşeyciği yoktur yavrucuğun. Büyüyünceye kadar, birazcık sıkıntı çekeceksin gibi. Allah başka dert vermesin canım.:) Uyuzbeye de hayranım. Yani bir insan bu kadar pişkin olabilir valla. Güler misin, sinirlenir misin...
Sen hep ben bunları umrsamıyorum diyorsun amm aslında bal gibi de umursuyorsun ..bir insana kızmak ona değer verdiğini gösterir..uyuz bey de hepımızden degerli sanki senin gözünde , bunu dedi , snu yaptı., yapmadı. filan ...
sizin dünyanız yani o la la tasarım dünyası bu , sen daha iyi biliyorsun ..egon yeterince baskın olmadığı zaman altta kalanın canı cıksın ..
bunu sana milyon kez söyledim ,son bir kez daha .. kızacağına mücadele et . işlerin yürüdüğü yola gir sen de .. onlar gibi kendin için uğraş, doğru zamanda ,doğru yerde doğru kişiye doğru sözleri söyle..
kızdığını bile , aslında senin daha iyi olduğunu , neler yapabileceğini ,...küsmeden ama damardan damardan yerine oturta oturta..istediğin sonucu alana kadar .gerekirse tekrar tekrar .
ben bir kapatayım sen bir sakinleş aslında yukarıdakileri söylemek isterken ortam sorunu yüzünden konusmayı kesmek demek ..
yoksa seni dinlememek değil. kötü kadın müzeyyen gibin yazmışşın..:(
Fikrimin ince gülü, benim oğluş dondurmayı bilmez bile neredeyse, ben ona yanıyorum ya. Uyuzbeye gelince sinirlenmemeye çalışıyorum, iki gün şirkete gelememişim, bir geçmiş olsun bile demiyor, Allaha havaledir kendileri, iadeli taahütlü...
Sevgili kötü kadın Müzeyyen, haklısın. Ancak benim bu gibi insanlardan midem bulandığı için artık daha fazla onlarla muhattap olmak istemiyorum. Belki de böyle söylene sinirlene kendimi kapıdan daha rahatça çıkıp gidebilecek hale getiriyorum kimbilir. Ben çıkıp gittikten sonra kim ne yaparsa yapsın bana ne? Ben buradan çıktığımda seni arayacağım onu değil, dolayısıyla ona zerre kadar değer verdiğimi söyleme rica ederim, insan ne kadar umursamasa da yeri geliyor sinirleniyor,söyleniyor, behsediyor ama insanın karşısında suratsız, karaktersiz ve her iğneli sözündan kompleks akan birisiyle çalışması da kolay değil takdir edersin ki. Benim iyiliğim için mücadele etmem gerektiğini söylüyorsun ama çok geç arkadaşım, ben bu çok profesyonel !!! iş yaşamı için fazlasıyla duygusalım. Belki de bu sebeple ben de senin iyiliğin için bir an önce buralardan uzaklaşmanı istedim o görüşmemizde. Zor artık, çok zor.
Yorum Gönder