Kasım 29, 2007

Oskar abinin önerdikleri ve bizim ona önerimiz...

Son samuray. Çok beğenmiştim. Sanırım Braveheart'dan sonra izlediğim, aynı duyguları veren en iyi filmdi.

Blood Diamond da afişinde de yazdığı gibi aynı yönetmenin elinden çıkma. Legends of tha Fall'un da yönetmeni olan Edward Zwick.

Bu günlerde Hollywood filmlerine yapılan acımsız eleştirileri bir kenara koyarsak, bunun gibi yüksek bütçeli ve aynı zamanda bütçesine değer filmler izlemek iyi oluyor. Hele ki bu film gibi gerçekten bizlere verebileceği bir fikir varsa içinde.

Ben filmi çok beğendim. Hikayeyi, kurguyu, karakterleri, sahneleri ve hatta müzikleri de. 2006 yılında 5 dalda Oscar alan filmden sonra Di Caprio'nun geleceğin Sean Penn'i olacağına artık tamamen emin oldum.

Benim gibi geç kalıp izlemeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum.

Filmi izledikten sonra elmas takmıyorum ki ben diye avutmayın kendinizi, ha pırlanta, ha zümrüt, bir şey değişmiyor, cazibeli şeylerin bedeli ne yazık ki çok pahalıya mal oluyor...

Daha önce hep yarım yamalak bir kaç sahnesini gördüğüm ve hayran kaldığım filmi nihayet izleyebildim. .
Beklentilerim çoktu sanırım, o alacağımı düşündüğüm tadı alamadım. Ama bu haliyle bile insanı sarsan bir film. Hele filmin yarısından sonra sahneler gözyaşlarını silerken yeni bir gözyaşı güruhuna bırakıyor yerini. Schindler'in listesi tadında biraz da olsa..
Dünyada olan biten ne çok şeye uzak olduğumuzu hatırlatıyor bize, zaman zaman insanlığından utandırıyor, çaresizliğe lanet okutuyor. Hatta şu çocuk olmasa ben de giderdim oralarda bir şeyler yapmaya dedirtiyor..
Hükümetlerin çıkarları için neler yapabileceği insanın kanını donduruyor..
Şu anda Darfur'da bir katliam var. Hangimiz bir şey biliyoruz bu konu hakkında?Hoş bilsek, ne yapabiliyoruz?.
3 dalda Oscar alan bir film, ve bir şeyleri farkedebilmemiz için mutlaka izlememiz gereken bir film..
Mutlaka!

Takva Oscar alır mı?.
Alamaz..
Ben almasını çok isterim. Dondurmam Gaymak'dan beklemiyordum ama bu filmden beklerdim..
Ama alırsa sürpriz olur benim için. Bu yıllarda bu konu dikkat çekici olabilir ve hatta Erkan Can bunu fazlası ile hak eder. Ama bana kalırsa filmde bir şeyler eksik. Ve aynı zamanda bir şeyler fazla o ödül için. Ne olduğunu çözemedim ama öyle..
Filmin sonunda kendine bu kadar acı çektiren kahramanımızın hocanın havuzlu villasında çekilmiş cümbüş fotoğraflarını görüp şok olmasını beklerdim ama delirmek için o kadar bile bekleyemedi garibim.
Takva, sadece Altın Portakal'da değil, uluslarası festivallerde de ödül aldı. Oscar için ise şimdilik şans dilemek düşüyor bize...

Haftanın bonus filmi. Cnbc-e de şans eseri rastladığım bu Kore yapımı film, doğrusu herkesin methettiği Uzakdoğu sinemasından başka çalışmalar görmek için beni heveslendirdi. Benim hoşlanmayacağım kadar kan vardı filmde, ama yine de konusu, anlatımı ve sürükleyici gidişatı ile izlettirdi. .
Sonunu anlayamadım, uyukluyordum, kafamı da yoramadım ama olsun sevdim....
Hala Persepolis izlenecekler listemde, haftaya "The Tiger And The Snow" ve "Turtles Can Fly" var. Sabırsızlanıyorum....
Not: Ben satırlarımı bitridiğimde Tv de bir kanalda Takva başladı, umarım izlemeyenler de rastlamıştır.

7 yorum:

berfin dedi ki...

kanlı elması islediğimde ben iyiki elmasım yok dememiştim.keşke hiç kimsenin elması olmasa demiştim.çok güzel bir filmdi.

Sebnem'den dedi ki...

Bence takva'da ödül almasın...imaj meselesi..geçen akşam tv de vardı ama uyumuşum kaçırdım..
Özledim kızım yahuuu

Unknown dedi ki...

Sinama sever gördüm ben seni...

Adsız dedi ki...

Hotel Rwanda'yi izledigimden beri o sahneler hala gozumde. Tutsi'leri kurtarmanin kendilerine hic bir maddi cikar saglamayacagini bilen ulkelerin goz yumdugu Yahudi soykirimindan sonra yasanmis en buyuk katliam. Yaklasik 3 ay suren bu surece herkes sirtini dondugu bu olay simdi birden bire Hollywood filmlerine, kitaplara konu olup satis yapiyor. Sanirim o soykirimin uzerinden yapabilecekleri tek kazanc buydu, onu da basardilar maalesef..

Aslı Cin dedi ki...

Berfin, gerçi elmas olmasa petrol olacak. Irak'ın durumu ortada. Dün "Kaplumbağalar da uçar' ı izledim. İnsanı düşündüren bir film. O sefalet inanılır gibi değil. Kürt mülteci kampında çocukların yaşadıkları anlatılıyor. Tabii ona çocuk olmak denirse.

Zamanında Irak dışlamış onları, bizim topraklarımıza yerleşmek istiyorlar, Amerika tarafından beslenip onlardan medet umduktan sonra şimdi yüz çeviriliyorlar.Keşke terörle çözmeye çalışmasalardı bazı şeyleri.

Şebnem ben de seni özledim. Takva bence artık imajımıza cuk oturuyor, neden olmasın. Tam desteğim var doğrusu :)Devekuşumuyuz biz başımızı kuma gömelim. Durum bu mudur? Budur...

Elçin, sorma, ben de öyle. Ne çok kaçırdığım film varmış, iyi geliyor bana.

Banu, harika yazmışsın, tam üstüne basmışsın. İçler acısıydı sahneler. Hele o siz siyahsınız, daha da kötüsü afrikalı, hiç bir değeriniz yok demeleri, onca ülkenin olan biteni seyretmesi, dahası birbirlerine düşürmek için beslemesi, hele ki bunu bize soykırım veya terör konusunda ahkam kesen ülkelerin yapması.

tarantino dedi ki...

güzel bir yazı dizisi olmuş.afiyetle okudum.süper.. bu arada mimlendiniz.

http://h-demirbas.blogspot.com/2007/12/blogun-hayatmzdaki-yeri-mim.html

Aslı Cin dedi ki...

Teşekkür ederim. :) Mimi en kısa zamanda hazırlayacağım.