Aralık 03, 2007

Bir zamanlar "süperkadın"dım...

Kadın olmak zordur.

Çok zor.

Özellikle günümüzde.

Erkeklerin bir çoğuna göre kadın olmak kolaydır, hatta eğlenceli, belki de ayrıcalıklı.

Gerçekten de öyle mi sanıyorsunuz?

Yoksa biz kadınlar öyle bir yanılgıya düşmenize mi sebep oluyoruz farkına bile varmadan.

Ben de bir kadınım.

Yaşamının kolay olduğunu düşündüğünüz kadınlardan biri.

Oysa kadınlar tarih boyunca hayatı tırnaklarıyla kazıyarak yakalayabildiler. Var olmak bir mücadele oldu onlar için. Çalışmak, çabalamak, çok daha çok, her zaman eskisinden de çok.

Ve sonunda günümüzün süper kadınları çıktı ortaya.

Bu bir virüsün sebep olduğu bulaşıcı bir hastalık gibi. Adeta bir yarışma. Ama aslında bir mecburiyet.

Bizden bekleneni karşılamaya çalışırken, aynı zamanda kendi isteklerimizi de gerçekleştirebilmek ve tüm bu kargaşanın içinde yüzyıllardır içimize işlemiş olan o daha iyisini bulabilme dürtüsü ile savaşmak kolay mı?

Hiç kolay değil.

Ben de bir süper kadındım.

Daha doğrusu bu hastalık, alışkanlık, zorunluluk, adını ne koyarsanız koyun, bu sıfatı hak edebilmek için elimden geleni yapıyordum.

Sonunda ne oldu?

Bitti. Başaramadım. Çuvalladım.

Süper kadın olmaktan yada olmaya çalışmaktan yoruldum. Belki delirdim. Belki de bu çabanın bir deli saçması olduğuna karar verdim.

Hayatta her şeyin mükemmel olamayacağını, eğer her şeyin eksiksiz ve tam olması için bu kadar mükemmeliyetçi davranırsam, benim ben olmaktan çıkacağımı fark ettim.

Şimdi mi?

Şimdi koşmuyorum. Durdum. Sakince etrafa bakıyorum. Hayatı kaçırdığım yerden yakalıyorum. Ama acele etmeden. Sakince…

Oysa süper kadın olmaya çabaladığım günlerde böyle miydim?

Süper kadının yazılı olmayan ama içeriği bizlerce gayet iyi bilinen o el kitabını hatmediyordum.

Nasıl süper kadın olunur?

Süper kadın küçüklüğünden beri bir yarış içindedir aslında. İlk önce,

Okul.

Okulun hem popüler kızı, hem de en faal ve başarılısı olmaya çabalar önce. Bunlardan biri olmuyorsa bile, bu çabalamayı bırakması için sebep değildir. Sadece okuldaki başarısı değil, evdeki gelişimi de önemlidir. Ne de olsa gelecekte kendi evini çekip çevirecektir. Her ne kadar anneler kızlarının derslerinin daha önemli olduğunu söylese de içten içe onlara bir evin gerektirdiği tüm işleri öğretmek isterler. Üniversite okumak bir kız için olmazsa olmazdır. Artık kadınlar kendi ayakları üzerinde durmalıdır.Bir yabancı dil, belki ikincisi, bu arada sosyal sorumluluklar da edinmeli. Yükseğini yaparsa daha iyi olur değil mi?

İş hayatına atılmaya hazır olan genç kadın için asıl yarış henüz başlamamıştır. Kariyer telaşı içerisine, ilişkiler, onları dengelemeye çalışırken ailelerin kızlarının bir başka başarısını görebilme arzusu ortaya çıkar.

Evlilik.

Artık o biraz daha sorumluluk almalıdır. Bir de mahalle baskısı yok derler. Yaş geçmeye başladıkça doğru adamı bulabilme telaşı baş gösterir. Daha ileri yaşlardaki arkadaşlara bakılır ve doğru adama rastlamanın yaş ilerledikçe daha da zorlaştığı görülür. Yaşla hayatının aşkının ne kadar da ters orantılı olduğunu anlamak için ise o kadar yıl okumaya gerek bile yoktur.

Ama o süper kadındır, bir şekilde istediği adamı elde eder. Çünkü o çok okur, seyahat eder, çok film izler ve herkesle konuşup anlaşacak birikime sahiptir. Bir süper kadın olarak aynı zamanda bakımlıdır, modayı takip eder, bunlara maaşının bir kısmını harcayacak kadar iyi kazanıyordur ve bunları gösterecek kadar fazlasıyla sosyaldir.

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladığı için evliliğinin de mükemmel olması kaçınılmazdır.
O artık hem iyi bir eş, hem evini en iyi şekilde döşeyip idare edecek bir hanım, hem de başarılı bir iş kadını olma yolundadır.

Yatırım yapar, evin parasal durumunu takip eder, faturalarla da ilgilenir, alışverişle de. Seyahat planlarını o yapar, akşam ne yenileceğini o planlar, hatta eşinin giyeceklerini ayarlayanları bile vardır.

Bir süre sonra onlar da yeterli gelmez. Bir şey eksiktir.

Çocuk.

Bu bir süper kadın için limitlerini zorlayacak noktadır. Kariyerini kaybetmeden, evinin işlerini aksatmadan, yatırımlarını bırakmadan, bakımını, eşini ve arkadaşlarını ihmal etmeden, kendisine yatırım yapmaktan vazgeçmeden, bir de çocuk büyütmelidir.

Ve çocuğu her süper kadınınki gibi itinayla büyümelidir. İyi bakıcı, iyi bir kreş, iyi bir gelişim için her şeyi yapmalıdır. Çocuğun beslenmesinden, doktor kontrolüne, giyiminden, oyuncak seçimine kadar o ilgilenir. Artk bir de bu konuda okuyup iyi bir ebeveyn olmalıdır. Çocuk kitaba bakarak büyütülmez diyen annesine burun kıvırır. Onun çocuğu da kendisi gibi süper olmalıdır.

Tüm bu koşuşturma size yabancı gelmedi değil mi? Bunları birebir yaşayanlar olduğu kadar, kimilerini abartılı bulup kimilerini ister istemez yaşayanlar da var. İtiraf edin, bir yerlerde süperkadın olmaya çalışmışsınızdır sizde...

Hepimizin içinde bir süper kadın var.

Ben onu öldürdüm.

Ya siz?

25 yorum:

Esra :) - kadincablog.blogspot.com dedi ki...

bazen hani büyüklerimiz biz "nasıl kadındık çamaşırı elimizde yıkadık, bulaşık makinemiz de yoktu" diye lafa başlarlar ya o zaman çok kızıyorum eskiden kadın evdeydi. tamam yoruluyorlardır mutlaka ama evde kendi işini kendilerine göre ayarlayabilirlerdi. şimdi öyle değil; kadın hem iyi bir kariyer sahibi hem de iyi bir ev kadını olmalı. bir de bunların yanında çok iyi bir evlat yetişmemiz gerekiyor. bir de yaşamdan kişisel beklentilerimiz var. kendimize göre hedeflerimiz, yapmak istediklerimiz. Hepsine ayrı ayrı yetişmeye çalışıyoruz. Bunların hepsini dengeli yapmaya çalışan kadınların hakikaten içinde Süperkadın olduğu kesin...

Adsız dedi ki...

Benimki 9 değil, 49 canlı. Tahminimce ben onu değil o beni öldürür.

zeya dedi ki...

Aslı ya ben istemiyorum süper falan olmak ama eşşek gibi neden koşturuyorum onu da bilmiyorum.
benimkini de bir durdursak?
Ne zaman geleceksin sen bizim tarafa ??

Unknown dedi ki...

Anlattıkların o kadar doğruki bu devrelerden bazılarını yaşadım ama bende senin gibi o süper kadını öldüreli oldu bayağı ve inan bana böylesi daha güzel,daha dinlendirici,daha mutluluk verici daha daha daha böyle uzar gider en iyisini yapmışsın diyeyim kısaca....

Handan dedi ki...

:D

OzLeM dedi ki...

"Bu çabanın bir deli saçması olduğuna karar vermek" sanırım hayatını kurtarmış...
Gün olup da süperkadın olma telaşındaki günlerini özleyeceğini de düşünmüyorum. İnsani bir şey değil çünkü, kadınların kendi kendine eziyeti hatta. Hayatta var olabilmenin yolu bu değil; yükler yükleyip sırtımıza sonra da altında kalmak değil...

nymphea dedi ki...

Okurken yoruldum inan:) Ama bir yandan da evet yaa cevremdeki bi cok insan boyle.(bende yavas yavas bu yolda ilerliyorum) Sen cok guzel bir zamanda dur dedin.. Bakalim biz napicazz..:)

loungetime dedi ki...

Hatta bazen süper ötesi oluyormuşum gibi, O kadar yoruldum ki
Benimki biraz istemenin dışında, mecburi gibi. Bir girdap gibi

loungetime dedi ki...

Birde , hani şu eşinin parasını sonuna kadar harcak için çalışan, ve harcadıkça eşide mutlu olan, bir kadın olsaydım acaba mutlu olacak mıydım?

Adsız dedi ki...

merhaba Aslı,

ne hoş bir blog geçmiş dönemlerdede rastlamıştım.. O zamanda çok beğenmiştim. SOnra kaybettim sizi. Şimdi buldum. Linklerime bile ekledim. :) Artık kaybetmeyeceğim.

Ben süpper kadın olmaya çalışmadım diyenlere pek samimi bulmuyorum. Çünkü genel olarak kadının doğasında var süper olmak. Bir erkek yemek yapıp aynı anda annesiyle telefonla konuşup bir taraftan Tv ye bakıp aynı zamanda çocuğuna hakim olabilir mi... :)) Ben hiç sanmıyorum. Bunu ancak süpper biri yapabilir..

sıcacık sevgiler...

www.misssgibi.com

karamelize dedi ki...

Aslıcım,
ben kesinlikle senin bu tarifine uyuyorum, kendimi bildim bileli hep bi telaşe içindeyim, bazen durasım geliyor benim de... süper kadınlık sendromu beni de deli ediyor zaman zaman...ama bu karar yani içindeki süper kadınlığı öldürme kararı kendinden 2 tane daha süper kadın yaratmaktan daha bile zor bence... süper kadınlığın işler yolundayken süperrr bir ego beslemesi var, stres seviyesi yüksek herşeyde olduğu gibi bunda da zevk ve tatmin çok fazla... bunları bırakıp, yavaşlamaya ve normalleşmeye;) karar vermek......
ben senin bile bilinçaltında bunu beslemeye devam ettiğini düşünüyorum nacizane...bir gün biryerde pırtlayacaktır korkarım..:))

sunrise dedi ki...

Ben de ayni sizdeki liste gibi uzayip giden bir listeye sahiptim. Toplantiya giderken arabayi bakima birakip, toplantidan cikip oglumun okulundaki okul aile birligi toplantisina kosturup, sirf yol yakin diye epeydir gormedigimiz bir arkadasimin evine aksam yemegi angajmani duzenleyip, aksam yorgun argin eve gelip yarin yine ayni tempo ile yasamaya devam ederdim. Degisik olan neydi, daha az uyuyup daha cok Multitask yapmak ama giden hep benim bunyemden gidiyordu. Kafamda etraftaki tupcu, taksi duragi, pideci, market ve bilumum arkadas telefon numarasi biriktirip deftere bakmadan herkese hemen yapistirirdim. Saclarimi hep yaptirir, manikursuz sokaga cikmazdim ama hepsi bir kosturma icindeydi, tum hayatim fast forward da yasaniyordu.
Sekiz yil once bir buyuk buhran sonucu kafamin icindeki ayarlamalari yapan tum minik sekreterleri kovdum, kafaya format attim ve simdi sanirim dunyanin en mutlu kadiniyim...

Adsız dedi ki...

Ben de hicbir zaman super kadin olma cabasini gostermedim ama cok ilginctirki son bir senedir icimde boyle bir istek, boyle bir hirs olustu. Hayatim boyunca gayet normal ve cokta mukemmel olmaya calisma istedigim yoktu. Ama 30 yaslarima gireli icimde boyle bir istek kabardi. Neden boyle gec basladi bilmiyorum. Ama var boyle birsey! Vazmi gecsem? :)
Zamanla anladigim birsey var ama. Hep benden bir sebepten dolayi daha iyi birisi olucak. Daha akilli, daha basarili, daha guzel, daha iyi anne, daha iyi evlat, vs. Galiba yarisim kendimle degil baskalariyla...

Aslı Cin dedi ki...

Esra, ev hanımlığının da kendine göre zorlukları var ama dediğin gibi en azından nerelere yetişebilineceği belli. Şimdi herkes süperkadın, yada olmak zorunda. Ömrümüz kısalıyor bu koşuşturmacayla.

Adacım, eyvahlar olun diyeyim o zaman. Sen Adaya kardeş de yaparsın, bir de onu büyütürsün arada bu gidişle.

Zeya, yakında İzmir yolcusuyum ama dönüşte ayarlayalım uzun bir sohbet. Bu arada sen biraz yavaşla, dur daha birinci evredesin :)

Elçin, yazdıklarından sonra iyi ki yapmışız diyor, ve kendime bir kahve yapmaya gidiyorum.

Handan, gülme gülme, iki yakışıklıyı büyütürken sen de yaşamışsındır bunları. :)

Özlem, ne de güzel yazmışsın, budur işte.

Nym, o noktaya gelince dur demeni diliyorum, yormamak lazım o kadar :)))Sen süper kadınların şehrinde yaşıyorsun aman dikkat.

Loungetime, umuyorum mecburiyetin biter de sen de yavaşlarsın, şiddetle tavsiye ederim.Hmm onun için önce onun parasını harcadıkça mutlu olan bir eş lazım:)))Benim eşim öyle ama ben hala onun parasını harcadıkça mutlu olan kadınlardan değilim, olamadım, beceremiyorum.

Zerrin, çok sevindim beğendiğine, yorumunu hatırlıyorum zaten.Dediğin gibi bu biraz da içimize işlemiş. Ondan kurtulmak zor oluyor.

Karamelize, gözüm korktu şimdi, hortlar diyorsun yani. Hmmm... Belki de...

Sunrise, müthiş özetlemişsin her şeyi. Tebrik ederim seni ayrıca, format atmak harika bir deyim oldu burada :)

Shopkolik, zaten bu genellikle 30 a yakın yada o yaşlarda görülüyor.Aman dikkat, insanı yıpratabiliyor. Belki de zorladığı yerde yavaşlayabilsek bu kadar korkutmazdı bizi :)

Açalya dedi ki...

hayattan daha cok zevk almanin zamani gelmis demek ki.

Tabiat Ana dedi ki...

Sevgili Aslıcin,
Aslında erkeklerin kendi kurallarını(malesef) koydukları ve her daim üstün olduklarını düşündükleri bir dünyada yaşarken hepimiz zaman zaman süpper kadın olma telaşını ve gereğini yaşıyoruz.Her zaman değil belki ama hayatın bazı evrelerinde ben bunun gerekli olduğunu da düşünüyorum açıkcası.Ama yorduğu ve hırpaladığıda bir gerçek haklısın.

ece arar dedi ki...

ben de onu tam 35'te yaşadım. süper kadın bir hikaye aslında, bir yanılsama. durup bakmak lazım sahi. durup bakınca hafifliyor insanın ruhu.

Aslı Cin dedi ki...

Açalya, aynen öyle. İşin acı tarafı süperkadınken bu dinginlik çok lüzumsuz ve işe yaramaz görünüyor göze. Öp bebişi benim için, yok kokla...

Tabiat ana, evet belki de zamanla bunun bir orta noktasını da buluruz. O zaman belki eskisi gibi kapımız açılır, sandalyemiz falan da çekilir. :)

Ece, belki de her kadın için bunun bir yaşı var, zamanı, yada yaşadığı bazı şeyler ona bu kararı verdirttiriyor. Her ne ise, iyi oluyor :)

Nazkız dedi ki...

Merhabalar, ben sizi karamelize vesilesi ile tanıdım, ara ara takip ediyorum. Ben de bir süper kadındım ancak mecburi bir şehir değişikliği nedeni ile son derece rölantide bir hayatım var şu anda... Aslında küçük bir home-office işim var ancak o yoğun koşuşturma sonrası tabii ki tatmin etmiyor. Ben şahsen tekrar süper kadın olma yolundayım ve olunca yapamayacağım şeylerle doldurmaya çalışıyorum vaktimi şu anda.. Her gün spor yapıyorum, ilkokul 1. sınıftaki kızıma bol vakit ayırıyorum, gün içinde çat kapı okuluna gidip tenefüste onu öpüp kokluyorum, öğretmeni ile sohbet ediyorum, anneme kahve içmeye gidiyorum, Fransızca öğrenmeğe çalışıyorum, mutfakta denemeler yapıyorum vs vs... sizi çok iyi tanımıyorum ama bence bizim gibilerde süper kadınlık ruhu ölmez.. En iyisi şu anda bugünlerin keyfine varmak; zira yarın süper kadınlığa dönünce bu anları çok özleyeceğiz bence:-)))

Aslı Cin dedi ki...

Nazkız, öncelikle hoş geldin.Ben de bunu düşünüyorum şu günlerde. Aacaba o günlere döner miyim diye. Benim bu rölantiye uzun zamandır ihtiyacım vardı, şartlar da uygun düşünce, zamanlama harika oldu. Ben de bu günlerin tadını çıkarıyorum, belki özlerim kim bilir?

Adsız dedi ki...

CİNİM BENİM VALLA EVDE OLAYIM VAKİT YETER DEDİM BENDE AMA BANAMISIN DEMEDİ SÜPER KIZDIK AMA PİLİMİZ BİTTİ. ASIL SORUN BENCE VAKİT YETMEZLİĞİ TRAFİK SORUNU İNAN BAZEN KEŞKE GERÇEKTEN UÇABİLSEK DİYE DÜŞÜNÜYORUM CANIM :)

Aslı Cin dedi ki...

Eda, onlar bahane aslında, isteyen neler başarıyor, bazen kendime kızıyorum, biraz rahatlayınca tembelleştim de...

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

İyi ki beni bulmuşsunda, bende senin blogunu buldum. Henüz daha çok fazla bakamadım ama bu super kadın yazına bayıldım...evet itiraf ediyorum bir zamanlar bende süper kadındım :))
Sevgiler

Aslı Cin dedi ki...

Ayşegül, yazılarından sonra hala süper olduğunu düşünüyorum :)

Geveze Kalem dedi ki...

Son zamanlarda okuduğum en 'sıkı' blog yazısı oldu bu. Hani şöyle adamı çaktırmadan pataklayan cinsten. Hani sanki başkasının derdini anlatır gibi de, nasıl oluyorsa önüne bir ayna düşüyor gibi...

Yazıya böyle başlamasaydım, 'Yok valla, ben süper kadın falan değilim, hiç de olmadım!' yazabilirdim. Şimdi kendimi kandırmaktan vazgeçip, oturup şöyle bir düşüneceğim.
Sevgiler...