Ocak 30, 2008

Parisienne'ler neden zayıftır?

Bu sabah nihayet harikalar diyarı
için bir kaç yazı yazdım.Bunu da
gezi bölümü için bir kenara
not almıştım.



Paris’te yaşayan, o şehrin havasından suyundan nasibini almış hanımlara “Parisienne” derler. Bizim tabirimizle “Parizyen”. Hemen aklımıza bize müjdeler veren çorap markası gelse de, isim bizler için zarafeti çağrıştırır.

Bilirsiniz Fransızların aynı zamanda mutfağı da meşhurdur.

Peki nasıl olur da bu kadar meşhur mutfakları varken Paris’li kadınlar bu kadar zayıf kalabilmeyi başarır?

Paris’e gidip geldikçe, bu soruya cevaplarımı buldum, bulmakla kalmadım, birebir yaşayarak, doğruluğundan da emin oldum. Burada bunlardan şaka yollu bahsedecek olsam da, emin olun, doğruluk payı vardır.

1- Fransız mutfağı meşhurdur evet,

ama nasıl?

Öncelikle dışarıda yemek son derece pahalıdır. Tabii sabah akşam baget sandviç yemiyorsanız. Genellikle herkes akşam yemeklerini dışarıda yediği için diyelim ki dışarıda yemek farz oldu. Bir hevesle istediğiniz, sabırsızlıkla beklediğiniz siparişiniz gelince hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz, zira aynı zamanda porsiyonlar da son derece küçüktür. Lezzetlerini es geçiyorum, Paris’li kadınların yadırgamayacağını düşünerek. Ancak konu mankenimiz bizden biri ise, ağız tadımız da çok farklı olacaktır. Kanlı gelecek kadar az pişmiş etler, soğuk haşlama sebzeler, kokulu soğan çorbaları, salyangoz gibi böcek türevleri, ve fondü gibi pişerken çokça beklemeniz gereken yemeklerden sonra özellikle.

Neyse ki Paris’in her yerinde İtalyan restoranları var da doyasıya karnımızı doyurabiliyoruz.

Özetleyecek olursak, fiyatlar pahalı, porsiyonlar küçüktür, mide de zamanla küçülüyordur haliyle...

2- Paris moda cennetidir.

Bütün meşhur markalar, birbirinden ünlü modacılar, ve tasarım harikası ürünler satan butikler sıra sıra dizilirken, ve insan içi giderek o vitrinlere bakıp, her yerde birbirinden şık giyinmiş hemcinslerini göre göre, nasıl kilo alabilir ki. O beğendiği takımın içine girebilmenin tek yolu zayıflamaktır. Her güzelliğin deli para ettiği bu şehirde o takımı layığıyla giyebilmenin tek yolu da aynı kiloda kalmaktır.

3- Paris’te her yere metroyla gidilir.

Bunun zayıflıkla ne alakası var demeyin. Asıl can alıcı şık budur aslında.

Paris metrosu bizim Taksim Levent metrosu gibi, soldan sağa tek bir çizgi halinde seyretmez. Karışıktır, koca bir ağdır, kat kat şehrin altında örülmüş koridorlar ve merdivenlerden oluşur. Kimi yerlerde aktarma yapabilmek için yerin altında yedinci kata inip, bir ara yine yerin altındaki 3. kata çıkmanız ve bunlar arasında koşturabilmek için uzun bir yol kat etmeniz gerekebilir. Bunca koşuşturma kolay mı?

Sadece bu da değil. Asıl etki, kendisini sabah akşam saatlerinde hınca hınç vagonlara sıkış tepiş bindiğinizde gösterir. Yerin altında, o sıkışıklık, öyle havasız bir hal alır ki, bir süre sonra insanda iştah falan kalmaz.

Yok, bizzat şahidim kalmıyor.

İşte bu sebeplerden “Parisienne” ler genellikle zayıftır, çaresiz...

8 yorum:

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

O halde en kısa sürede Paris'e taşınalım heb beraber.:)))

Hayatta Giderken dedi ki...

hohohohhohoho çok iyi gözlemlerin, bence konu şu olmalıydı parisienler neden şişmanlayamıyor???

Cocukla Cocuk dedi ki...

Birinci madde bence en vurucu olanı. Çok çok pahalı dışarda yemek ve kocaman servis tabaklarının ortalarında küçücük bir porsiyon . O da dediğin gibi kesinlikle bizim damak tadımıza uygun değil. pişmiş et diye gelen bile tam pişmiş değil yahu.

uykucu dedi ki...

ben hemen en az 3 aylığına bir paris görevi ayarlatıp o koşturmacada pariste yaşayıp, ideal kiloma dönüp geleyim o zaman, bayıldım valla.sen sanırım fazla kaldın oralarda resimlerinde pek bir parizyensin:))yok türkiyede de uygulanabilecek basit!formüller biliyorsan sevabına bizlede paylaş:))

Aslı Cin dedi ki...

Fikriminincegülü, oluuur :)

Hayattagiderken, öyle de diyebiliriz tabii ;)

Çocuklaçocuk, herhalde az pişmişleri eti keserek direkt sofraya getirerek oluyor :)))

Figen, bence öyle bir şansın varsa yap. Yok fazla kalmadım orada ama teşekkür ederim :)Bu arada en iyi yöntem kalori hesabı. Bizzat denenmiştir. Hem istediğini de tadabiliyorsun içinde kalmadan.

loungetime dedi ki...

Ben pariste kadınların vücutlarına çok düşkün olduklarını bu nedenle çok az ve az kalorili beslandiklerini duymuştum, hatta vücutları bozulmasın diye az çocuk yaptıklarını, göğüsleri bozulmasın diye de emzirmediklerini. Birazcıkda bunların etkisi vardır herhalde.

Unknown dedi ki...

Paris'teki metro olayi hakikaten cok guzel. Hem her yere kisa surede gidebiliyorsunuz, hem de ucuz. Taksi yada araba kullanmak zorunda degilsiniz.

Asli ben tam da bu konuda bir yazi okumustum bir yerlerde; Paris'li kadinlar neden zayif diye. Orada bu sorunun cevabini su sekilde de veriyordu: Parisli kadinlar yemeklerini kendileri pisirirlermis evde. Fakat bunu yaparken de alisverislerini gunluk olarak taze taze yaparlarmis. Alip dolaba koyup bir kac gun idare etmezlermis. Her gun alisveris yaparlarmis. Bu da besinleri taze olarak ve degerini kaybetmeden tuketmelerine yol acarmis. Meyve ve sebze agirlikli beslenirlermis. Mis mis mis...Yani nedenlerden biri de bu galiba..

sunrise dedi ki...

Ben de televizyonda 'why French women don't get fat' adli kitabin yazarini Amerikalilara akil verirken dinlemistim. Yemekleri azar azar ve yavas yediklerini anlatiyordu. Asla arabada veya drive thru'dan yemek alip da yemek adetleri olmadigini; yemek yemeyi bir rituel halinde yaptiklarini anlatiyordu. "Oglen yemegi icin bile arkadasimizla bulusuruz, oraya yuruyerek gideriz ve bol sohbet esliginde yavas yavas, yemegin tadina vararak, agzimizda uzun uzun tutup suyunu cikarana kadar cigneyerek ve mutlaka yaninda bir bardak sarapla yeriz biz yemegi" demisti. Butun bu saydiklarinin hepsinin tersini yapan Amerikalilara cok iyi bir ornek ama kim dinledi ki acaba?