Aralık 06, 2009

Kendinizle gurur duymalısınız...

Yazmayayım diyorum.

Çok tutuyorum kendimi.

İnanın çok tutuyorum.

Yazsam bir şey değişecek mi? Hayır. Üzerine fikrimi yazdığım için küfürlü mailler aldığımla kalacağım.

Zaten yazsam benim de ağzım bozulacak.

Eee, ne gerek var hıra güre. Zaten ülkem yeterince karışık. Yüz verilenler astarının peşinde, ayaklar baş olmuş, kafası çalışan başlar ya yerlerde sürünüyor, oraya buraya tıkılıyor, yada kafası o kadar iyi çalışıyor ki, rüzgara uymuş, ne yönden eserse o yöne savruluyor.

Cihangir kafelerinde bacak bacak üstüne atıp, kahve eşliğinde sigara içerken ahkam keserek demokrasi savaşı !!! veren entellektüeller, eleştirdikleri boş kafalı kahvehane kültürü adamlarından daha akıllı sayıyor kendini.

Yazarı, okuma yazması olmayanı, bütün adamlar oturduğu yerden memleketi kurtarıyor.

Oysa Türkiye'nin bir gerçeği var.

Acınacak haldeyiz. Birlik beraberlik bozulmuş, yasaya uyan yok, yasaya uyanları uyaran çok.

Sadece 3 gün içinde okuduğum haberler bile lanet ettirdi.

Herkes kendi paçasını kurtarmanın derdinde, kimse birbirini dinlemiyor, dinlese de anlamıyor, anlasa işine gelmiyor saygı göstermiyor.

Boktan durumdayız, aynen öyle, rezil bir şey.

En büyük derdimiz dedikodu sütunları olsun. Yapılan her açılıma, her saçılıma, her içine s.çılan şeye karşı üzerimizde var olan o miskin vurdumduymazlık ayrı bir hava katıyor bize.

Yakışıyor.

Yakında aynaya bakınca göreceksiniz yarattığınız görüntüyü.

Sonra Harvey Nichols'la Mos bile kurtaramayacak sizi, buz gibi bir Frappe için üzerine...

4 yorum:

Sudiş dedi ki...

Bu konuyla ilgili uzun zamandır düşünüyorum, gidip gidip eskiyi incelerken de aynı sonuca varıyorum, toprak reformu ve köy enstitüleri, Atatürk'ün bir 3 yıl daha yaşaması ve bunların tamamen hayata geçirilebilmeleri bizi nerelere vardırırdı... Sonrakilerin bu kadar basiretli ve kararlı çıkmamaları, çıkarlara yenik düşmeleri...
Evet, oturduğumuz yerden ahkam kesmek kolay, ve o kadar da zevkli ki, kendi kendini büyük bir başarı ile tatmin etmek...

Aslı Cin dedi ki...

Sudiş, çok iyi yazmışsın, bazen daha da uzun yaşasaydı diyorum.

derin dedi ki...

sindirilmiş bir nesil olduk biz, belki de 80 lerde ezilen bir kuşağın evlatları olarak, o çok ezilen anne babaların bizi abartılı korumalarından, rahatsısız hem de çok, birşeyler de yapmak istiyoruz,ama nereden başlayacağımızı da bilemiyoruz
bazen çok karamsarlığa düşüyorum hem de çok

Aslı Cin dedi ki...

Derin, bence de bunun etkisi var. Sonradan görme bir toplum olmamızın da etkisi var tabii. Kentlimiz köylümüz 80 sonrası tam bir sonradan görme olduk. Batıya yozlaşma boyutundaki hayranlığımız ile bencil , doyumsuz bir nesil geliyor bizim arkamızdan da.