Şubat 10, 2010

Durup dinleyenlerden mi, başını çevirenlerden misiniz?

Bizler, darbe kuşaklarının sinmiş gençlerinin sindirilmiş çocukları olarak, tuzumuz kuru bir şekilde mutlu mesut yaşarken, "Hatırla sevgili" seyredip yakın tarihimizdeki isimsiz kahramanlara hayranlık duyarken, hayatımızdaki bizim için önemli olan giyim, kuşam, yeme içme, partilemelerden geri kalmazken dünyanın bir yerlerinde her zaman için bir fırtına kopuyordu.

Sessiz kalıp izleyerek şimdiki haline geldi bu ülke. Tamam ben suçsuzum, elim kırılsaydı da sandıkta... diye başlayan cümleler kurmuyorum en azından, ama ne kadar içten içe desteklesem de sesini çıkaran, hakkını arayan, bir şeyleri savunan insanları izlemekle kalıyorum sadece.

Hayat ne ironik. Başka geçmişlerden gelip, başka hayatların içinde, bambaşka hayatları yaşıyormuşçasına gülümseyen maskelerin çevresinde, kendi baş rolümüzü oynuyoruz. Akla kara karışıyor bir yerde. Kozmopolit bir şehrin karmakarışık hikayelerini yaşıyoruz her gün.

Yapabildiğim tek şey buradan haykırmak oluyorsa her durup dinlendiğimde...

Durun demek istiyorum yine. Birileri açlık grevinde orada. Ölümüne istedikleri bir şey var. Dönüp bakın bir. Sizin için önemli olan pek çok nafile şeyden daha önemli bu. Dinleyin.

Yarın bu olur, bir başka gün bir diğeri. Haksızlığa tahammülüm yok. Onların hiç yok.

Tekel işçilerini kalpten destekliyorum. Birlik oldukları için onları kutluyorum. Biliyorum ki birlikten güç doğacak, aydınlığa çıkılacak.Ümit ederim ki, artık herkes üstüne düşen vazifeyi yapacak. Sadece akşam haberlerindeki üzüldüğünüz bir haber değil onlar, benim, sizin gibi bir sürü insan.İnanıyorum ki birileri de onları duyacak.

Siz duyuyor musunuz?

www.aslicin.blogspot.com

17 yorum:

Yeşim dedi ki...

Geçen hafta aynı şeyleri ben de hissedip ferulago'ya şu yorumu yazmıştım : (ben de bunun blog dünyasındaki yansımasına bakıyorum... birileri yılbaşı için yurtdışında, birileri sürekli mükellef sofralar kuruyor, birileri alışveriş manyağı olmuş.....hiç mi empati kuramıyorlar? kırkbeş gündür Ankara'da bir hak mücadelesi var, nasıl böyle görmezden gelinebiliyor anlayamıyorum. demek ki gerçekten tok açın halinden anlamıyormuş, çok acı:(( bunu o bloglardan birine yazsam şimdi iki sayfa döşenirler, kusura bakmasınlar saçmalıklarını okuyamam.) sizinde aynı düşüncede olduğunuzu görünce paylaşmak istedim. Sağolun, varolun..sevgiler yeşim

berfin dedi ki...

Bizler, darbe kuşaklarının sinmiş gençlerinin sindirilmiş çocukları'' ne kadar doğru aslı..ben de
içim kan ağlayarak izliyorum..ama sadece izliyorum.bizler yine biliyoruz birşeyleri.bizden sonrakilerin hali daha acı..bomboş beyinler yaratıldı sonunda..popüler kültür destekli. orada ölümüne fikrini savunan o insanlar için ne yapılır ki..gönülden destek vermek kafi mi???

Aslı Cin dedi ki...

Yeşim, teşekkür ederim. Tabii ki her birimizin başka başka sorumlulukları, keyifleri, alışkanlıkları ve yaşam tarzları var. Ama fazlasını istiyor veya başkalarına göre biraz daha iyisini yaşayan şanslı azınlıktan bile olsak bu kör sağır yada dilsiz olma lüksümüzün olduğu anlamına gelmez. Bu konuda keşke yemek, kültür yada farklı bir konudaki blog sahipleri de karalasa bir şeyler. Önemli olan dikkat çekmek değil mi?

Berfin, offf ne kadar eğilirsek eğilelim üzerlerine, bencil bir nesil yetişiyor, ileride daha da zor olacak herşey. Birileri çoban olacak koyunları güdecek, O çoban da bir sistemin kara koyunu olduğunu bilemeyecek...

Unknown dedi ki...

inşallah son görüşmelerde diledikleri olur olmazsa sonucunun kötü gitmesinden çok endişe ediyorum :( ama gerçekten çok duyarlı insanlarımız var onlara her türlü desteği ellerinden geldiği kadar sağlamaya çalışıyorlar yanlarında oluyorlar...umarım en kısa zamanda sonuçlanır aslıcığım ...
sevgiyle kal...

Aslı Cin dedi ki...

Evet her gün yeni bir haber var ama gelişme yok, umarım bira an önce sonuçlanır.

cenebaz dedi ki...

Böyle bir dönemde bunu yaparak pek çok şeyi kanıtladılar. Susmamayı, birlik olmayı, hak aramayı ki uzun bir süredir unuttuk ya da unutturuldu böyle şeyler.

ganfi dedi ki...

duyuyorum! ah keşke hepimiz aynı duyarlılıkta olsakda hakkımız için bu derece diretebilsek belki bu son dönem için bir ilk olurda arkasından milyonlar gelir..baştaki adamın gavur inadına rağmen umutlarını yitirmemeleri en büyük dileyim!

missy dedi ki...

aslıcım, her zamanki gibi duyarlısın. ben de çok üzülüyorum, en çok da duyarsız kalıp, üstüne bir de fırça atan devleti görünce daha da üzülüyorum. bu insanlar sadece bugüne kadar sahip oldukları hakları savunuyorlar, yeni bir hak bile talep etmiyorlar..kurumları satarken, içinde çalışan insanları, onların yaşamlarını, ailelerini düşünmediler, bir kenara koyarız, kalan kalır giden gider dediler belli ki...bu grevin gerçek amacına ulaşması için, tüm örgütlerin, derneklerin arkasında olması lazım, basının sürekli canlı yayın yapması lazım...nerde bizde öyle mangal yürek, bir vergi cezası da sana gönderirler sinersin kenara, herkes korkuyor, sadece bireyler değil, dernekler, basın yayın kuruluşları
herkes aman bana bir şey olmasın diye kenara çekiliyor, hiç mi akıllarında kalmamış okuduklarından, bugün sana yarın bana...bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diye bir şey yok, adı üstünde yılan, bir yerden girer, herkesi sırayla yoklar öyle gider girdiği evden
böyle bir hale geldi ülkemiz ve biz de böyle yazıyoruz ancak, ne olacak...

Aslı Cin dedi ki...

Çenebaz, yeni nesil öğrenmedi ki bunu hiç. Ne olacak, nasıl olacak bilmiyorum doğrusu.

Ganfi, bu direnç ancak daha da büyürse, yabancı basında yer bulursa, daha fazla duyurulursa, "lütfen" bir sonuca bağlanır sanırım.

Missy, ne de güzel yazmışsın ! Evet satılmadık hiç bir şey kalmadı. Bu sebeple zaten yakında hakkımızı aramayı öğrenebilsek bile, muhattabımız kalmayacağından korkuyorum.

missy dedi ki...

cok dogru, yakında hakkımızı arayacak bir merci de kalmayacak bu gidisle aslıcım, gercekten cok uzuluyorum, ozellikle cocuklarımız icin...ben hatırla sevgili'yi aglayarak seyredenlerdenim, yakın tarih hakkında hic bir sey okutulmadı, okumadık, kitap bulunmazdı ki zaten, kimse de anlatmadı...ama seyrettikce anneme ve babama sinirlenmeye baslamıstım, bu kadar olay olurken, maras'ta katliam olurken siz naaptınız dedim anneme bir gün seyrederken, baktı böyle napabilirdik ki diye? simdi aynı durumda olan biziz ve kendi kendime sinir olmaktan baska bir sey gelmiyor elimden. istiyorum ki, stk'lar bir araya gelsin, biz de destek olalım ve yanlarında olalım magdur olanın, hakkı elinden alınanın...

nohut oda dedi ki...

tekel işçileri gerçekten haklımı..sizce neye göre haklı burda bunu tartışma yaratmak için sormuyorum sadece merak ediyorum düşünceleri..fikirleri..

SEVGİ dedi ki...

Sanırım Vehbi Koç'un sözüydü. "Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin."
Evet açlıkla terbiye edilmeye daha doğrusu sömürgeleştirilmeye gidiyoruz.
Sesimizi çıkarmıyoruz. Bağıramıyoruz çünkü bizim elimizdekilerin alınmayacağı garantisi yok. Hiçbir güvencemiz yok aslında.
Millet olarak özelleştirmeci olduk, yeterki para girsin. Herkes aslında cebine giren parayı düşünür oldu. Eminim o tekel işçileri özelleştirme laflarının geçtiği zamanlar bu hallere geleceklerini düşünmediler. Çünkü telekom örneğinde öğle mi oldu. Çalışanlara devlet kurumlarına aldıkları maaş tutarı değişmeden geçmeleri teklif edildi. Bencilleştik, bedavacılaştık. Sorgulamaz olduk. Sözde çok müslümanız. %90 lar gibi.
Darbe kuşaklarının sinmiş gençlerinin sindirilmiş çocuklarıyız demişsin. Ne de güzel demişsin. Hayatım boyunca öğretmen babamdan bunları duydum. Üniversiteye giderken "Aman olaylara karışma", kamu kuruluşunda çalışırken "Aman kimselerle siyaset tartışmasına girme". Sadece susmayı öğrendik. Ama şükürler olsun ki biz o sinmiş gençlerden Atatürk sevgisini öğrendik.
Ama şimdiki ilkokul öğrencisi Atatürk'ü sorguluyor. Mustafa filminde (ki pekçok okulda öğretmenler alıp çocukları bu filme götürdüler) Atamız soğuk, anti sosyal, alkol düşkünü olarak tanıtılıyor gelen nesillere.
Sinirleniyorum hemde çok. Ülkemi bu hallere getirenlere...

Aslı Cin dedi ki...

Missy, evet farkımız yok, bazen utanç verici buluyorum pek çok şeyi, garip olan o olaylara pişkinlik yapanların kızarmması.

Nohut oda, durumu basitçe anlatan bir yazı buldum. Özetle:

TEKEL işçilerinin çalıştığı işletmeler önceden özelleştirildi. Şimdi işçiler tasfiye edilmek isteniyor. Oysaki özelleştirme işçinin kazanılmış hakkını yemek, çalışanı işsiz bırakmak değildir. İstihdamın korunması, çalışanın haklarının korunması özelleştirmenin temel felsefesidir.

TEKEL işçisi hükümet tarafından kapının önüne bırakılmıyor... Ancak tüm hakları elinden alınarak, daha beter duruma sokuluyor.



İşçi statüsünden, işçi ve memur dışında, geçici personel statüsüne geçiriliyor.
12 ay maaş alacakken, yılda 10 ay maaş alıyor. 2 ay aç kalacaklar.




Maaşları yüzde 60, yüzde 70 düşüyor. Hak ettikleri ve almakta oldukları maaşlarının üçte birine yakın bir maaş alacaklar. Örneğin 1800 lira maaş alan bir işçinin maaşı, 600- 700 liraya iniyor. Uzmanlık alanlarının dışında çalışacaklar, verimlilikleri düşecek.

İşletme bağlılıkları olmayacak, nerede çalışacakları belli değil.

Sevgi, evet ne güzel de özetlemişsin olan biteni.Ben de sinirleniyorum, sesini çıkanların sindirildiği, onurlu insanların itham edildiği ve gururu kırılanların kendisini öldürdüğü bir sönemde sinirlenmemk mümkün mü?

nohut oda dedi ki...

tekel işçilerine verilecek tazminat tutarları 70.000TL ile 100.000TL arasında olacak. Devlet kendilerine işte veriyor.
ben kartaldayım ve burdada bır tekel fabrıkası var.Ordan emekli olan işçi komşularımız cok fazla..
ve cok ıyı bır emeklı maası alıyorlar 35 yasından ıtıbaren!
ve onlardan dinledıgım kadarı bızzat kendılerınden 3 kısının yapacagı ısı 25 kısı yapmıyorduk bır bolumde dıyorlar..ve o donemde kartaldan sıgara almaya kadıkoye sıraya gırılerek alınıyormus sıgaralar..o zamanlarda 8000 işcı calısıyormus! sadece kartal tekelde..
bence tekel fabrıkaları devletın ustunde buyuk bır yukru ve devlet bundan kurtulmak ıstemekte haklı..
izmirde kı bır fabrıka 700 kişi ile hem turkıyeye hemde ıhracat yapabılıyor..
tezatlarla dolu bır ulkedeyız sadece bır tarafı dusunmeyelım...
elbette kımsenın ac kalınması ıstenemez ama ıssız de bırakılmıyorlarsa bence bununla yetınmelıler..

Aslı Cin dedi ki...

Nohutoda, Sümerbank zamanlarında öyleymiş evet, ama durum şimdi bu şekilde değil.

Beni işimden alıp, bambaşka bir yerde istemediğim bir işi yapmaya üçte bir maaşa zorlasalasalardı, ben de isyan ederdim.

Umarım anlaşmaya varırlar.

Sinem dedi ki...

Nohut Oda, 3 kişilik işi 25 kişinin yapması işçilerin insiyatifinde olan birsey degildi. Her gelen iktidar devlet dairelerine, kamu kuruluşlarına yandaslarını doldurdukça doldurdu. Şimdi de AKP sırtımızda yük diyor bu insanlara. Oralar bu derece kadrolaştırılırken neredeydiler? 30-40 yıllık meseleleri yazmışsın. O zaman çalışan 8000 kişi hangi işi hangi makinelerle, şimdiki 700 kişi hangi makine ve techizatlarla çıkarıyordu peki biliyor musun* Devlet teknoloji yatırımı yapar mı sence? 35 yaşında emekli olan o insanlar, hayatlarının 15 senesini tütün tozu içinde geçirdiler. Kanser olma riski ile, depolarda, kurutma alanlarında çalıştırıldılar. Bu yüzden 35'lerinde emekli oldular. Benden yarı maaşımı vergi kesip, kendi yandaslarına peskes cekmesindense Tekel işçilerine maaş olarak gitmesini tercih ederim vergilerimin. Son kurusuna kadar helal olsun... işçinin emekçinin yanında kimse durmadı bu ülkede. ama onlar hep dimdik durdular. senin için, benim için, çocuklarımız için standartların düşürülmesine direndiler.

İnsanlar artık iyice sinmiş durumda, herkes sesini çıkarmaya korkuyor. Elimizdekiler gider korkusuyla. O elimizdekiler tamda bu yüzden bizim değil ki zaten. İlk höt diyene gidecek zaten 'elimizdekiler' .. herşeyi olan adamın kaybedecek seyi coktur, hiçbirseyi olmayan adamın kaybedecek şeyi yoktur. bizse, zavallıyız ki, herseyimiz var sanıyoruz ama maalesef hiçbirseyimiz yok aslında..

Asortik Krep dedi ki...

http://www.tekeldirenisinedestekver.com/

Nedense bu ülkede sorunu açanlar değil yaşayanlar hep sorumlu tutuluyor..