Şubat 24, 2010

Siz de kabullendiniz değil mi?

Akşamları haberleri yüreğim kaldırmıyor diye, fırsat buldukça sabah haberlerini izliyorum. Akşam ancak siyasi haberleri izleyebiliyorum, sonra zaten söylene söylene kapatıyorum. Çünkü izledikten sonra kafamda oluşan tablo o kadar can sıkıcı ki hala nasıl evlerimizde oturup hayatımıza devam ettiğimize şaşırıyorum. Utanç verici aynı zamanda.

Sabah Balıkesir'de yaşanan maden faciasını, pardon katliamını - ki tabii ki kimsenin hatası değildir, her zamanki gibi Allah'ın takdiri- izlerken çok üzüldüm. Belki benim senin için yarın unutulacak bir haber ama aslında bizi de çok ilgilendiriyor olmalı. Çünkü bu, ülkemde aynı şeyleri ne kadar deneyimlesek de hiç bir şeyin değişmediğine ve değişmeyeceğine iyi bir örnek. Muhtemelen bir kaç sene sonra yine tekrarlanacak. Bugün koşturarak oraya giden siyasiler, yarın orada önlemlerin alınacağına garanti verebilecek mi? Bugün orada olan haberciler, yarın bu işin sonrasını sorgulayacak mı? Bir şey değişecek mi?

Beni yaralayan ölü sayısı , o insanların yaralı hali yada ağlayıp çırpınan yakınlarının görüntüleri değil.

Madenden çıkan diğer işçiler. Yaralanmamışlar, yavaşça yürüyorlar peşi sıra. Dikkatimi çeken şey yüzlerindeki ifade.

Üzüntü?

Hayır.

Öfke?

Hayır.

Çaresizlik?

Hayır.

Şoktalar mı acaba?

Hayır öyle bir ifade de yok.

Ne var biliyor musunuz?

Kabullenmişlik !

Evet tam karşılığı bu, suratlarındaki ifadenin. Bir kaç haberde bir kaç kere izledim, siz de izleyin göreceksiniz.

Ne kadar acı değil mi?

Sonra farkediyorum, başka ülkelerdeki başka insanları dehşete düşürebilecek, siyasetten magazine hemen her konuda, aslında yenilip yutulamayacak, kabul edilemeyecek, sessiz kalınamayacak ne haberleri olağan karşılıyoruz.

Aslında haberlerdeki utanç verici o haberleri izlerken artık şaşırmıyoruz.

Bizim de suratımızda öyle bir ifade var. Hatta belki de bu haberi izleyen bir çok insan da aynı surat ifadesi ile izledi haberi.

Ve çoktan unuttu...

www.asliningunlugu.blogspot.com

6 yorum:

Imge dedi ki...

Çok haklısın.. Öğrenilmiş çaresizlik deneyindeki kurbağalara döndük hepimiz. Ateşin altı artık yavaş yavaş değil, gayet hızlı açılsa da mutlu mutlu haşlanıyoruz kazanımızda işte!

Tanya's dedi ki...

Herşeyi unutmuyor muyuz..herşeyi kabullenmiyor muyuz Aslı..

Koyun millete en iyi örneklerden biriyiz kanımca...

Burcu Çalışkan dedi ki...

aslı ne kadar doğru bir teppit; kabullenmişlik. ne yazık ki bu kadar siyasi ve ülkeyi yaralayacak gelişmenin içinde yaşanan facialar, yoksulluk, ölümler vb tüm olumsuzluklara çözüm üretilmediği gibi insanların ümitsizlik içinde bu günleri de unutucağı düşülmektedir!!!

Taylan Sezginer dedi ki...

http://taylansezginer.blogspot.com/2010/01/yerin-dortyuzyetmis-metre-altnda.html

Unknown dedi ki...

:)

çınar dedi ki...

evet ne güzel ve ne kadar duyarlı yazmıssın konuyu ben bir madenci olarak içim sızlayarak izliyorum. habercilerin bu konudaki cahilliklerini..ayrıca beni en çok üzen ne biliyormusun? oradan kurtulanların eğer oacak kapanmazsa,bundan belki 1 hafta belki 3 hafta yada ocak açıldıktan sonra hiçbiri yaşanmamış gibi tekrar
oraya gidip çalışıcak olmaları...ekmek parası olunca onlar mecbur. o yüz ifadesi bundan