Temmuz 05, 2010

The Tudors bitti.

Yani sanıyorum ki bitti. Zira yayınlanırken linkte final yazmıyordu ama mulum olduğu üzere 8. Henry öldü, son sahnede tahta geçen varislerinden özetle bahsedildi, ağzımızda bir parmak balla öylece kalakaldık. Oysa ki ben merakla kanlı Mary dönemini ve Elisabeth'in altın çağını da bekliyordum. Belki yapımcılar son yıllar içinde iki ayrı filmi de çekilmiş olan Elisabeth'i Mary döneminden başlayarak yeni bir dizi ile anlatmaya başlarlar.

The Tudors'ı sadece saray entrikalarının heyecanı, kostümlerin ve sahnelerin farklılığı yada tarihe olan merakım izlettirmiyordu tabii. Bir diğer sebebi de 8. Henry ile uzaktan yakından alakası olmayan Jonathan Rhyes Meyers'dı. Henry böyle görünseydi, bırakın 6 eşi 16 eş almasına da şaşırmazdım. Yapımcılar Jonathan'ı yaşlılıktan ölürken bile yakışıklı gösterdiler bize. Doğrusu en azından daha latekslere sarıp daha şişman ve gerçekçi bir Henry ortaya çıkarırlar diye düşünüyordum.


Öte yandan yapmamaları da iyi oldu, bu haliyle bile son günleri yeterince can sıkıcıydı. Öyle ki geçmişi hatırladığı sahnelerde kendileri neredeyse "tıfıl" diye nitelendirilebilecek gibi görünüyordu.

Şimdilerde bağrımıza taş basıp "From Paris with Love" da kendilerini Travolta ile izleyeceğiz.

Son bölümün tadı damağımızda...

Katherine of Aragon:  Our daughter should be married off by now with her own kids and I’m still your real wife, so says Jesus! 

Anne Boleyn:  My daughter is ten times smarter than you and, by the way, I am still innocent.  Oh, and so is Catherine Howard. 


Jane Seymour:  Sorry, darling, but our kid is going to die young and it’s probably for the best because you’ve made his life totally suck from the moment he was born.




4 yorum:

Adsız dedi ki...

Süper olmuş. Elinize sağlık.

Aslı Cin dedi ki...

Teşekkür ederim :)

Berrin dedi ki...

ara sıra takıp edıyordum severek..bıttıgınden haberım yoktu.
üzüldüm mü acaba :))

Aslı Cin dedi ki...

Doğrusu ben merakla izliyordum ,üzüldüm :)