Ağustos 25, 2010

Hırslarımı kaybettim, hükümsüzdür...

Kim ne demiş, ne yapmış, ne kazanmış umurumda değil.

Oysa olmalı.

Yani en azından duyduklarım karşısında tepki verebilmeliyim değil mi?

Komik gelmemeli.

Ama geliyor işte. Hatta bir kahkaha patlatmak istiyorum, zor tutuyorum kendimi.

Yolun yarısına gelmiş bir yaşın, yaşını göstermeyen bir bedeninde, kendisini 10 yaş daha genç hisseden ama yalnız kaldığında 30 yaş sonra öğrenmesi gereken, hayatın sırlarını öğrenmiş gibiyim.

Sıkışıp kaldım.

Her şeyin gelip geçici olduğunu lafta değil de gerçekten öğrendiğiniz an.

Hayat kafanıza vura vura bunu öğrettiğinde,

artık çok şey boş geliyor.

Oraya gitsem de olur, gitmesem de.

Onu alsam da olur almasam da.

Onu yesem de olur içmesem de.

Gitsem, alsam, o şey her ne ise ona doysam sevinirim.

Ama olmasa da olur.

Eskiden "olmayan" şeyler için canımı sıkardım, şimdi insanların o "olmayan" şeyleri "olur" yapma telaşları beni yoruyor ve sıkıyor.

Yormayın beni.!..



 

4 yorum:

Pratik Anne dedi ki...

'Bence', Sevgili Aslı, hırslarını kaybetmiş olmanın hiçbir önemi yok. Ama tutkun veya tutkuların neyse onlara sarılırsan, gelip geçici olan herşey arasında o boşluk dolacaktır bir nebze eminim.
Doğru kelime hırs değil tutku.

Aslı Cin dedi ki...

:) Tutkular var, zaten anlamsız olur onlarsız değil mi?

Fery... dedi ki...

yaş aldıkça azalan bir şey hırs bende ama ben bunu hep büyümek diye düşündüm çünkü onca hırs anlamsız benim tarafımda... Hayat boş diyecek kadar büyük bir şey yaşamadım ben ama bunca mücadele ne için sorumun cevabı yok sanırım...

Aslı Cin dedi ki...

Evet Fery, büyümek güzel bir tabir galiba :)