Ağustos 07, 2011

Marilyn...

Son zamanlarda yazamıyorum ama sebebi var. İş güç, tatil bir tarafa, kendimi seyretmediğim filmlere ve okuyamadığım kitaplara verdim. Fantastik "Game of thrones" un sadece ilk kitabının Türkçe'ye çevrildiğini, ve bir kaç kitap sitesinde bu çevirinin de pek doyurucu olmadığını okuyunca Amazon'dan ilk 3 kitabı aldım. Şimdi ikinci kitaba geçtim. Bu araya da iki biyografi sığdırdım. Biri başlayıpta sonuna kadar geldiğim halde bitiremediğim ve nihayet geçtiğimiz günlerde bitirdiğim Coco Chanel'inki, diğeri de dün başlayıp bu akşam bitirmeyi planladığım Marily'ninki.

Coco'ya daha sonra dönelim, Marily'nin hayatı okumaya değer. Kitap akıcı bir dille yazılmış ve çevrilmiş, hem Hollywood endüstrisine meraklı benim gibiler için bilgi verici, hem de hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını ortaya koyan bir hayat hikayesi sunması ile ibret verici.

Marilyn'in fotoğraflarına bakınca ne görüyorsunuz bilmiyorum, ama belki de insanların önce gözlerinin içine baktığım için, ben ona bakınca seksapelin ardında hep hüzün gördüm. Bu kitapta da beni haklı çıkaran bir hikaye var.

Onun için bir çok kitap yazılmış. Yalan yanlış, ama her biri bir diğerinden farklı. Şu anda okuduğum kitap her açıdan ele alıyor, ve her iddiayı ortaya koyuyor. Tabii hangisinin doğru olduğunu bilemiyoruz ama sanki bu, onunla biraz daha empati kurmamızı sağlıyor. Öyle ki kitabı okuduktan sonra insan elimde olsa da o zamana, oraya gidebilsem, ve kollarından tutup sarssam, silkelesem, kendine gel desem diyor.

Hayat zor, kimileri için daha da zor.

Belki de bir çoklarının güzel ve şanslı olarak nitelendirdiği bu kadın için çok daha zor olmuş.

Hiç bir şey göründüğü gibi değil.

O şansını kendisi yaratmış aslında. Coco'yu okuduktan sonra asıl şanslının Chanel olduğunu düşündüm.

O da daha sonraki bir yazıda.

Şimdi büyük foto arşivi ve ona çok yakışan bir şarkı eşliğinde Marilyn...

1 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

ben de okuma, seyretme, boş boş durma, sahilde gezme gibi durumlardayım ve halimden hiç şikayetçi değilim :)