Kasım 25, 2013

Bir ben var benden içeri...

Siz de insanların fikirlerini ciddiye alanlardan mısınız ?

Ben alırım. Herkesin her söylediği kafamın bir köşesinde yer alır.

Bu bir bakıma iyi bir şey olabilir, ufkun artar, bilgin, görgün, deneyimin...

Ama aslında o kadar da masum bir huy değildir bu, aynı zamanda insanı çürütür.  Herkesin her konuda ahkam kestiği, çuvaldızı başkalarına batırırken kendilerine iğne bile batırmadıkları,  bencil günümüzde hele, çekilecek dert değildir.

Nitekim ben de çekmiyorum artık. Yani... En azından deniyorum.

Zira anladım ki, ben ne kadar çabalarsam çabalayayım, ağzımla kuş tutsam kimselere yaranamam.

Mevlana'nın meşhur sözü gibi: Ne kadar anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır.

Bu durumda insanların ne düşündüğü beni ilgilendirmeli mi? Hayır...

Ama işte can çıkar huy çıkmaz ya, şu can çıkmadan becerebilecek miyim bakalım huyu çekip çıkarmayı...

Ben buyum diyorum.

Yaşadıklarımla, hatalarımla, yanlışım varsa affola yanlışlarımla. Ama tüm bunlara rağmen bunu hiç dillendirmesem de nispeten iyi niyetli bir insan olduğumu düşünüyorum. Kimi arkadaşlarıma göre anlaşılamamın sebebi de bu.

O kadar da iyi olmayacaksın diyorlar. Malesef yeni dünya düzeni bu.

Çok eski arkadaşlarım bunlar, sözlerinde haklılar belki, ama diyorum, birbirimizi olduğu gibi kabullenmek bu kadar zor mu? Herkes kendi işine baksa birbirlerinin mutluluğu ile mutlu olabilseler  ? Hayır diyorlar. Alış buna.

Alışmaya çalışıyorum ama heyhat  !  Istiyorum ki ben başkaları adına mutlu olabiliyorsam, onlar da benim adıma mutlu olsunlar. Evet şükür ki böyle arkadaşlarım var ama malesef her daim ıssız bir adada bizi gerçekten seven insanlarla yaşamıyoruz

Orada burada , tahammülsüz, haset, bencil veya en fenası mutsuz insanlarla zaman geçiriyoruz. Kendi hayatlarından o kadar sıkılmışlar ki senin hayatını bir tiyatro oyunu gibi izliyor, bu konuda ahkam kesiyor, veya müdahale ediyorlar.Evet bayağı müdahale ediyorlar. O kadar çok konuşuyorlar, o kadar inceliyorlar, o kadar da kendilerinden eminler ki sen sen olmaktan çıkıyorsun. O kadar mutsuzlar ki senin mutlu olma ihtimaline inanamıyorlar, ya
da mutsuz edebilmek, canını acıtabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Insanlar, kendileri gibi olmayan, hatta artık kendisi olmadıktan sonra , kendilerine faydası dokunmadıktan sonra kimseye hakkını vermiyorlar. Arkadaşım dediği insan hakkında bana gelip laf aramızda başlıklı güya iyiniyet sohbeti yapanlar, benim hakkımda o arkadaş !!! ıyla konuşmuyor mu ? Herkes mi yamuk arkadaş, bir sen mi iyisin diye sormak geliyor
Misal kimilerinin kafasında yarattığı bir ben varım ki of of of, kendimden nefret edebilirim.
Evet gülüp geçiyorum, nihayetinde o "ben" de kendileri gizleniyor ama her zaman gülüp geçmedim, çok üzdüğüm zamanlar da oldu kendimi. Ama sonra baktım ki değiştiremiyorum ben de bıraktım, alay ettim o "ben" le. Endişelenmedim mi benim hakkımdaki yalan yanlış fikirlerden ? Hayır.
Beni başkalarının yorumu ile değerlendiren insanla benim ne ortak değerim olabilir ki ?
Velhasıl sıkılmayın a dostlar. Takılmayın. Takacağınız tek şey benim gibi incik boncuk olsun. Gülün geçin. Hayat kısa. Sevdiklerinize yanınızdaysa, sağlığınız yerindeyse, sizi mutlu eden ış yada uğraşlarınız varsa, sizi gerçekten seven eşiniz dostunuz da varsa yeter.
Sizi iyi bir anne olacağım diye çabalarken eleştirecek relax anneler, çocuğun üzerine çok eğiliyorsun diye yarışacak  hırslı veliler, zevkini, evini arabanı, giyimini, yeni arkadaşlarını beğenmeyecek arkadaşcıklar, çok çalışmanı çabalarını, ücretini, seyahatini dillendirecek çok çalışan, aramıyor sormuyorsun diye sitem eden çok akraba olacak etrafında.
Siz iyiniyetinizi koruyun, sizi üzselerde sevdiklerinizi kollayın, içinizi karartmayın...
Deyin ki,Bir ben var benden içeri...

2 yorum:

Handan dedi ki...

Sanırım evde durmayı en çok bunun için seviyorum Aslıcım, kimse ile muhattap olmak zorunda kalmıyorum. İnsanlara bir haller oldu , ben anlayamıyorum.

Aslı Cin dedi ki...

En iyisi Handan cığoım, akil sagligimiz icin ;)