Ekim 09, 2020

Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme, yorulursun.

 Hayat zor. Yaşamayı bilmek bir sanat.

Her sabah yeniden perdeleri açılan bir sahnede hünerlerimizi sergilemeye çalışırken , seçimlerimiz bizim o kader dediğimiz örgüyü oluşturuyor.

Bir sürü düşünce geçiyor kafamızdan. Karmakarışık bir konuşma bulutu tepemizde kızıyor, kırılıyor, seviniyor ya da hayal ediyoruz. Hayatta kalmak sadece nefes alıp vermek değil, her nefeste adımlarınla değil, düşüncelerinle ilerleyebilmek belki de.

Hayal ediyorsun, çabalıyorsun, istiyorsun ama yetmiyor bazen...

Ütopik bir dünyada herkes birbirine karşı sevgi dolu, nazik, saygılı, düşünceli ve hakkaniyetli olabilirdi ama burası eş dost kayırmalarının olduğu, insanların bencilleştiği, egoların çatıştığı, derdini anlatmaya çalışsan da seni dinlemek istemeyenlerin kulaklarını tıkadığı bir dünya.

Onlar gibi olamıyorsan sen de susup kaleme döküyorsun işte böyle. Soyunup dökünüp saklanıyorsun evine, kitaplarının, kedinin, içine gömüldüğün koltuğunun kucağına.

Ben savaşçı değilim. Hiç olmadım. Sessizce uzaklaşıp belki daha uzun ve daha zor yollardan yürümeye devam edenlerdenim. Bu saatten sonra da değişecek değilim. İnsanların beni üzmesine, hayal kırıklığına uğratmasına, sinirlendirmesine izin vermiyorum. Zaten uzun zamandır benim derdim kendimle. Kendimi de üzmemeyi öğrendiğimde olacak bu iş. O zaman işte, daha fazla yorulmayacağım.

Hiç yorum yok: