Tatil mi?
Şu an bu satırları esneyerek yazıyorum.
Yazacak gücü toplayamıyorum bir türlü.
Nereden başlasam?
Bayramın son günü
Çalışıyoruz.
İnsanlar evlerinde sıcak çaylarını yudumlarken yada yatarken daha fenası gezerken ben birkaç gündür kapalı olan ofisin soğuğunda titriyor olacağım.
Bayramın 3. günü
Ağlayarak geçti.
Sinirlerim bozuldu. Zaten birazdan anlatacağım sebeple bir gün önceden bozuktu, kendimi dışarı atmak istediğimde baş ağrısı çeken eşim haliyle çıkmak istemeyince sıkıldım. Sonra oğluş çıkalım dediğinde benim içimden çıkmak gelmedi. Sonra eşim de ben de hava alalım dediğimizde oğluş huysuzluk yaptı. Velhasıl ha çıktık ha çıkacağız derken ne bir iş yapabildim, ne yiyecek bir şey hazırlayabildim. Öyle bütün gün yatarak kalkarak, arada oğluşla uyuyup aburcubur atıştırarak geçti. Akşam saat 7 ye gelirken artık dışarı çıkmayacağımız konusunda hemfikir olup eşimle yemek yaptık, ziyarete gelen arkadaşlarımızla sohbet ettik, biraz olsun açıldık.
Sonra gecenin yarımında üst kata çıkıp saatin kaç olduğunu hatırlattım. Öyle bir gündü işte…
Bayramın ikinci, yani yeni yılın ilk günü
Zehirlendik.
Şöyle ki, o gün babama gittik. Oğluşa bir şeyler yedirdik, Ortaköy’e çıkalım diye konuşurken babamın arkadaşı kendini iyi hissetmediğini söyledi. O uzandığında oğluş huysuzlanmaya başladı. Bir gün önce ilk terrible two krizimizi atlattığımız için öyle bir şey zannettik, yada bir gece önce geç yattığından uykusuz kaldığını. Onu arka odaya bırakıp dönerken benim başım döndü , düştüm ellerim titremeye başladı. Ben de zannettim ki bütün gün aç kaldığım için kan şekerim düştü.
Neyse, gittim oğluşu kucağıma alıp avuttum, kucağımda uyuyakalınca yerine yatırdım, uykusunda eve gidelim diye sayıklamaya, inlemeye ağlamaya başlayınca ben de yanına yattım.
Bu arada babamda ve eşimde hiçbir şey yok. Ama panik içinde bir ona bir buna koşuyorlar.
Beynimde atıyor gibiydi kalbim. Dün ya dönüyor, midem bulanıyor.
Oğluş uyandı yatakta doğruldu hala eve gidelim diye ağlıyor.Bu arada başı dönüyor olmalı ki yan devrildi, doğrulmaya çalıştı, çabalıyor.
Eşim de oğluşu bembeyaz görünce tamam gidelim dedi.
Evden apar topar çıktık. Ben düz yolda yürüyemiyorum, sarhoş gibiyim.
Arabaya bindik, oğluş uyanık, dışarı çıkınca daha iyi oldu. Ben de daha iyi hissedince bunun ne uykusuzluk ne de yorgunluktan olduğunu anladık. Hemen babama telefon açıp dışarı çıkmalarını istedik. Onlar da acile gitmişler zaten.
Problem yerleşimi yanlış olan kombinin oksijeni çekmesi ile oksijensiz evde kalmamız, önü arkayı oğluş ceyranda kalmasın diye açmadığımızdan havalandıramamızmış.
Çocuklar ve kadınlar özellikle hareketli insanlar daha kolay etkilenirmiş.
Allahtan daha beter olmadan çıkmışız evden. Açık hava iyi geldi, bol sıvı, ayran. Oğluş biraz da uyuyunca kendine geldi.
Bense gece 2 asprin, bir apranax sonrası derin bir uyku çekip sabaha ancak ayılabildim.
Bayramın birinci günü mü?
Sabah oğluşun ilk Terrible two sendromu ile güne merhaba dedik, sonrası telaş, bayramlaşma, koşuşturma.
Neyse ki yılbaşı gecemiz çok keyifli ve eğlenceli geçti. Fotoğraflar ve detaylar birkaç güne kadar blogda olur.
Kırk yılda bir evde geçirdiğimiz bayramımız böyle geçti. Diyorum ben size yaramıyor bize evde vakit geçirmek diye.
Zehirlendik, ağladık, çalıştık….
Tatile bak !!!
Yazacak gücü toplayamıyorum bir türlü.
Nereden başlasam?
Bayramın son günü
Çalışıyoruz.
İnsanlar evlerinde sıcak çaylarını yudumlarken yada yatarken daha fenası gezerken ben birkaç gündür kapalı olan ofisin soğuğunda titriyor olacağım.
Bayramın 3. günü
Ağlayarak geçti.
Sinirlerim bozuldu. Zaten birazdan anlatacağım sebeple bir gün önceden bozuktu, kendimi dışarı atmak istediğimde baş ağrısı çeken eşim haliyle çıkmak istemeyince sıkıldım. Sonra oğluş çıkalım dediğinde benim içimden çıkmak gelmedi. Sonra eşim de ben de hava alalım dediğimizde oğluş huysuzluk yaptı. Velhasıl ha çıktık ha çıkacağız derken ne bir iş yapabildim, ne yiyecek bir şey hazırlayabildim. Öyle bütün gün yatarak kalkarak, arada oğluşla uyuyup aburcubur atıştırarak geçti. Akşam saat 7 ye gelirken artık dışarı çıkmayacağımız konusunda hemfikir olup eşimle yemek yaptık, ziyarete gelen arkadaşlarımızla sohbet ettik, biraz olsun açıldık.
Sonra gecenin yarımında üst kata çıkıp saatin kaç olduğunu hatırlattım. Öyle bir gündü işte…
Bayramın ikinci, yani yeni yılın ilk günü
Zehirlendik.
Şöyle ki, o gün babama gittik. Oğluşa bir şeyler yedirdik, Ortaköy’e çıkalım diye konuşurken babamın arkadaşı kendini iyi hissetmediğini söyledi. O uzandığında oğluş huysuzlanmaya başladı. Bir gün önce ilk terrible two krizimizi atlattığımız için öyle bir şey zannettik, yada bir gece önce geç yattığından uykusuz kaldığını. Onu arka odaya bırakıp dönerken benim başım döndü , düştüm ellerim titremeye başladı. Ben de zannettim ki bütün gün aç kaldığım için kan şekerim düştü.
Neyse, gittim oğluşu kucağıma alıp avuttum, kucağımda uyuyakalınca yerine yatırdım, uykusunda eve gidelim diye sayıklamaya, inlemeye ağlamaya başlayınca ben de yanına yattım.
Bu arada babamda ve eşimde hiçbir şey yok. Ama panik içinde bir ona bir buna koşuyorlar.
Beynimde atıyor gibiydi kalbim. Dün ya dönüyor, midem bulanıyor.
Oğluş uyandı yatakta doğruldu hala eve gidelim diye ağlıyor.Bu arada başı dönüyor olmalı ki yan devrildi, doğrulmaya çalıştı, çabalıyor.
Eşim de oğluşu bembeyaz görünce tamam gidelim dedi.
Evden apar topar çıktık. Ben düz yolda yürüyemiyorum, sarhoş gibiyim.
Arabaya bindik, oğluş uyanık, dışarı çıkınca daha iyi oldu. Ben de daha iyi hissedince bunun ne uykusuzluk ne de yorgunluktan olduğunu anladık. Hemen babama telefon açıp dışarı çıkmalarını istedik. Onlar da acile gitmişler zaten.
Problem yerleşimi yanlış olan kombinin oksijeni çekmesi ile oksijensiz evde kalmamız, önü arkayı oğluş ceyranda kalmasın diye açmadığımızdan havalandıramamızmış.
Çocuklar ve kadınlar özellikle hareketli insanlar daha kolay etkilenirmiş.
Allahtan daha beter olmadan çıkmışız evden. Açık hava iyi geldi, bol sıvı, ayran. Oğluş biraz da uyuyunca kendine geldi.
Bense gece 2 asprin, bir apranax sonrası derin bir uyku çekip sabaha ancak ayılabildim.
Bayramın birinci günü mü?
Sabah oğluşun ilk Terrible two sendromu ile güne merhaba dedik, sonrası telaş, bayramlaşma, koşuşturma.
Neyse ki yılbaşı gecemiz çok keyifli ve eğlenceli geçti. Fotoğraflar ve detaylar birkaç güne kadar blogda olur.
Kırk yılda bir evde geçirdiğimiz bayramımız böyle geçti. Diyorum ben size yaramıyor bize evde vakit geçirmek diye.
Zehirlendik, ağladık, çalıştık….
Tatile bak !!!
Yorumlar
Bi de bi de, siz son günü çalışmaya başlamışsınız, biz dün bile işe geldik:(
Allahtan evden çıkmışsınız hemen.
Ucuz atlatmışsınız...
İşe başlamak kötü olmalı.Kıskanacaksın ama bizim ofis yarın da kapalı Yaşasınnn
Orada bayram falan yok tabii. :(
Zeyacığım, teşekkür ederim, evet çok ucuz atlattık bunu da.
Kıskanmadım desem yalan olur ama aman gözüm kalmasın :) Sana iyi tatiller.
not. ben çalışmadım ama koca bayram tatili nasıl geçti anlamadım.kürkçü dükkanında görüşmek üzere :))
Sağol, kürkçü dükkanında görüşmek üzere :)
Ezgi, teşekkürler. Bayramda yalnız değilmişim demek ki. Cadı ve sen de işin başındaymışsınız :)
Ayşecim, sağol. Evet işte insanın aklına gelmiyor. Bazen böyle şeyler beni buraya yazayım da insanlara aman dikkat diyebileyim diye mi buluyor diye düşünüyorum :)
Gazelcim, korkulmayacak gibi değil gerçekten de. O evin şeklinde şemalinde bir yamukluk var sanırım.
İyi bir tatil geçirdiğine çok sevindim, insan şaşırabiliyor alışkın olmayınca :)
Not: bize (yani esime dolayisi ile bize!) sadece 1 gun yilbasi=bayram tatili verdikleri icin, pazara rastgelen tatile zorlama sekilde 2 gune cikardigimiz icin sansli say kendini bence:)
hepinize büyük gecmis olsun. önemli bir sey atlatmıssınız. allah korumus...
(neymis, huysuzluk bazen ise yarıyormus:)
sima
Bahsettiğin gibi şanssızlık bu. Babama geçmeden önce teyzelerime uğrasak, olay biz oraya gitmeden olacaktı, tesellim daha beterinin olmamış olması.
Sima, huysuzluk bazen işe yarıyormuş dedin ya, çok güldüm. Sağol :)
Mayonez, o günleri görebilecekmiyiz acaba? Ha haa. Kaçıramam onları doğrusu. Bu arada beğendiğine sevindim yazdıklarımı çünkü çok acele olarak içimden geldiği gibi yazıp bir daha bakamadım, umarım yansıtabilmişimdir.
Denizanası, evet tam da dediğin gibi oldu. Bundan sonra çocukların hislerine güvenerek başlayacağım her şeye. :) Sağol dileğin için, hepiniz de çok düşüncelisiniz.