Yazamadıklarım
Eskiden, çok değil, yazmaya ilk başladığım zamanlarda, bir şeyi duyar duymaz kelimeler fütursuzca dudaklarımdan dökülürdü.
O an ne hissediyorsam, ne düşünüyorsam hemen yazardım.
Şimdi yapamıyorum.
Olgunluk mu geldi çöreklendi, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, çok daha derinlere inilmesi gerektiğini mi fark ettim bilmiyorum ama olmuyor işte.
Kelimeler kilitleniyor.
Oysa ben sessiz kalmak, ümidimi kaybetmek istemiyorum.Mumcular ölmez diye bağırdıktan sonra fikirleri için öldürülen başka isimler için, ölmez ölemez diye bağırmak istemiyorum.Aynı filmi tekrar tekrar seyretmek istemiyorum.
Hoşgörüsüzlüğümüzden, cehaletimizden, bu konularda milletçe bu kadar çaresiz kalışımızdan daha fazla utanmak istemiyorum.
Ne istiyorum biliyor musunuz?
Şimdi, Ermeni arkadaşlarımın, eski mahallemizdeki komşuların, eski arkadaşlarımın yüzüne tekrar bakabilmek istiyorum..
Sonra, böyle zengin bir kültürün içinde büyüyen çocuklar olarak Kürt, Ermeni, Yahudi, tüm arkadaşlarımızla, birbirimizin başını öne eğdirmeden yaşayalım istiyorum.
Sevdiğim bir arkadaşımın da dediği gibi, caddeleri sadece düşüncelere atılan kurşunlar için değil, bu akıl almaz nefretin benzerleri için gencecik Alilerin, Ahmetlerin, Mehmetlerin bedenlerine atılan kurşunlar için de yapabilmeyi, onlar için de her birimizin köşesinden sesli yada sessiz çığlıklar atmasını, bunlara bir yürek olarak dur diyebilmeyi istiyorum.
Çok şey mi istiyorum?
O an ne hissediyorsam, ne düşünüyorsam hemen yazardım.
Şimdi yapamıyorum.
Olgunluk mu geldi çöreklendi, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, çok daha derinlere inilmesi gerektiğini mi fark ettim bilmiyorum ama olmuyor işte.
Kelimeler kilitleniyor.
Oysa ben sessiz kalmak, ümidimi kaybetmek istemiyorum.Mumcular ölmez diye bağırdıktan sonra fikirleri için öldürülen başka isimler için, ölmez ölemez diye bağırmak istemiyorum.Aynı filmi tekrar tekrar seyretmek istemiyorum.
Hoşgörüsüzlüğümüzden, cehaletimizden, bu konularda milletçe bu kadar çaresiz kalışımızdan daha fazla utanmak istemiyorum.
Ne istiyorum biliyor musunuz?
Şimdi, Ermeni arkadaşlarımın, eski mahallemizdeki komşuların, eski arkadaşlarımın yüzüne tekrar bakabilmek istiyorum..
Sonra, böyle zengin bir kültürün içinde büyüyen çocuklar olarak Kürt, Ermeni, Yahudi, tüm arkadaşlarımızla, birbirimizin başını öne eğdirmeden yaşayalım istiyorum.
Sevdiğim bir arkadaşımın da dediği gibi, caddeleri sadece düşüncelere atılan kurşunlar için değil, bu akıl almaz nefretin benzerleri için gencecik Alilerin, Ahmetlerin, Mehmetlerin bedenlerine atılan kurşunlar için de yapabilmeyi, onlar için de her birimizin köşesinden sesli yada sessiz çığlıklar atmasını, bunlara bir yürek olarak dur diyebilmeyi istiyorum.
Çok şey mi istiyorum?
Yorumlar
Neden mi? 21 yaşındaki İzmirli bilgisayar mühendisi hayatının baharındaki asteğmen, sınırda nöbetteyken beyninden vurulduğunda, neden cenaze töreni sadece ailesi ve birkaç askerden oluşan bir grupla kaldı? Neden hayatının baharındaki canlar, oğullar kurbanlık koyun gibi teröre şehit verilirken, ülkedeki tüm etnik gruplar neden "hepimiz mehmetiz, hepimiz türküz" demezler?
peki neden madem bir gazeteci cinayeti 2 günde çözülebilmişken, neden mumcular, aksoylar, emeçler, kışlalılar, üçokların katliamları çözülemedi? yoksa onların suçu salt türk olmak mıydı?
AB ve ABD'ye yaranmak yerine önce kendi halkına yaranmalısın en politikacı.
Sonuç: ben bu katliamı da, katili de, olayın çözülmesini de, cenazedeki muazzam katılımı da yemedim, yemiycem!
Ve cok sey istiyorsun Asli. Türkiye`de en zor olacak seyi istiyorsun :(
Evrim, evet zor bir şey istiyorum ama bedeli bundan daha ağır olamaz değil mi? Ne zorlukları aşmış insanlarız biz, düşünmeli taşınmalı, ama mutlaka bir şeyler yapmalı.
Zor be gülüm bu dediklerin.
İnsan yüreği yeri geldiğinde Saddam için bile üzülebiliyor ama insani duygular yetersiz kalıyor.
İş icraata gelince, hepimiz ilk çağlarda yaşayan, elinde yontma taşlardan yapılmış mızraklar olan maymunlardan farksız oluyoruz.
Temelde yatan ise asırlardır süren TOPRAK KAVGASI.
Özgürlükler ve toprak söz konusu olunca, birbirimizin boğazına çökmekten başka bir çaremiz yok.
Göz dikenin gözünü çıkarmak, insanlığın birinci şartı olmuş. Bu kanunu biz koymadık. Yaradılışımızdan gelen bir şey belki de.
Ben, dünya barışına kesinlikle inanmayan biriyim. Barış diye bir şey yoktur. Herkes birbirine diş biliyor . Herkes birbirinin yerini istiyor.
Eskiden savaş meydanlarında cesurca savaşlar yapılırdı. Savaş bitince, oturup antlaşmalar imzalanırdı. Savaşı kaybeden, paşa paşa alamadığı toprakları bırakıp giderdi. Günümüzde ise arkadan kahpece kurşun sıkılıyor. Bunun adına ''Özgürlük için, vatan için'' deniyor.. Masabaşı politikalarıyla saldırılıyor.
Sorun burada işte.
Kahpelik baki kaldığı sürece, kan akmaya devam edecek.
Toplu iğneye katılıyorum. bu işte biraz düzmecilik de var. Özellikle Kanal D 'de olay bir tiyatro oyunu gibi gösterilmişti. Tamamen kurgu üzerine kurulu, dalga geçer gibi izlettirmişlerdi.
Ayçiçeği, izlemedim doğrusu kanal D nin yayınını. Ama şu var ki hep aynı filmin farklı sahnelerini izler gibiyim. Yönetmen kim, yapımcıları nerede onu bulamıyoruz ki bir şeyleri değiştirebilelim. Yine aynı şey: İnsanoğlunun çıkar hırsı ile nefsinin körelmesi.
Osmanlı bunu hoşgörüsüyle başarmış zamanında (gerçi bunun sonuçları da tartışılır)
Osmanlının hoşgörüsü bile bulasmamış bize.
Ayrıca vatanseverlik, bu kendilerine ve ailelerine hayrı olmayan cahil insanların tekelinde mi?
Yerden göğe kadar haklısın Aslı.
Son bir şey daha,cenazedeki kalabalığın yüzde biri o insanın yargılanmasında etrafında değildi ama ondan nefret edenler adliye önündeydi.
ne düşüneceğimi ne istediğimi bilmiyorum artık sadece yaşıyorum aslıcım. dünyanın sonu geliyor ve gün dolduruyor gibiyim mevsimler, fikir ölümleri herşey üstüste geliyor.
kimse ermeni, kürt, türk bilmem ne bilmem ne diye ölümü haketmiyor, kimenin gelip bizim birlik beraberliğimizi bozmaya da hakkı yok. huzur istiyorum sadece huzur..