Anne var annecik var...
Size haftasonu gittiğimiz yerden bahsedecektim. Mutfaktaki yeni maceralarımdan. Yeni keşfettiğim şeylerden. Ama yapamadım. Çünkü uykusuz kaldım, üzüldüm, süzüldüm, ağladım, dua ettim, kapris çektim, evi eczaneye çevirdim, bolca çarşaf yıkadım, salonu karargaha çevirdim, ortasına da bir havuz inşa ettim. Oğluş kreşteki dördüncü ayına dördüncü boğaz enfeksiyonu ile girdi. Bu sadece boğaz enfeksiyonları. Bir de saymadığım diğer enfeksiyoncuklar var. Var da var. Bir hafta önce biten antibiyotiğe inat bu hafta beter bir şekilde iltihaplandı. Geçtiğimiz haftadan sinüz filminden, boğaz kültürüne, tüm kan testlerini de yaptırdığımız için bu darbeyi beklemiyordum ama bir türlü dinmeyen ateşle aniden geldi. Yine bir pazar öğleden sonra. Korku filmi ismi gibi oldu bu. Pazar günlerinden korkutuyor. Bir de virüsten, antibiyotikten veya ateşten olması muhtemel döküntülerimiz var ki bunun için de Dr a gidip başka bir çocuk hastalığı geçirmediğini duyduk da rahatladık. İnsan bir çocuğa bu kadar kahrol...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
