Lüküs hayat
Herkes ofislerde.
Ben ağır ağır kahvaltı ediyorum.
Onu mu giysem, bunu mu giysem diye dolabı açıp düşünüyorum.
Bir şişe su atıyorum çantama, en rahat ayakkabılarımı giyiyorum, içlerinden kırmızı olanları.
Çünkü bugün benim rengim bu.
Arabaya biniyorum, birazdan buz gibi oluyor içerisi, otobana çıkıyorum.
Müziği kendi sesimi duyamayacağım kadar açıyorum,
şuna eşlik etmeye çalışırken
gaza basıyorum.
Dün uçtum. hızdan mı mutluluktan mı yoksa özgürlüğün sarhoşluğundan mı bilmiyorum ama uçtum işte.
Ofise tıkılı olduğum günlerde, çok sıkılıp bunaldığımda, atlasam arabaya uzaklaşsam şuradan diye düşündüğüm zamanlarda hayalini kurduğum şeydi bu.
İlk günden yaptım.
Sırada saçımı kıssacık kestirmek var, bunun için de işten ayrılacağım zamanı vadelemiştim. Hani istifa edebilmeyi başarırsam ödül baabında.
Meğer benim istfa etmeme gerek kalmayacakmış, Brezilya dizilerini aratmayan Uyuzbey çoktan işi kılıfına uydurmuş.
Her neyse kedi olalı bir fare yakaladı, çok üzülecek ama bu da benim işime yaradı.
...................................................
Dün bir çok arkadaşım aradı maillerini okuyunca.
- Aslı, hayırdır nooldu?
- Harika oldu.
- Ne olduuu?
- İşten çıktım, hatta çıkarıldım.
- Sen?
- Ben
- Şaka yapıyorsun.
- Yooo.
- Eeee niçin gülüyorsun?
- Niçin gülmeyeyim, ben istifa etmeyecek miydim?
- Aaa, Aslı, Allah gönlüne göre vermiş.
...............................................................
O sabaha kadar, bu sancılı dönemi benim söylememe gerek kalmayacağını, bunun fuardan önce olacağını dolayısıyla tatile çıkabileceğimi, oğluşla daha fazla zaman geçirmemin mümkün olacağını bilemezdim ki.
O gün rüyada gibiydim. Hatta dün bir arkadaşıma uğradığımda, açık kalan kapalı otoparka arabayı bırakıp, kızı evde bulamayınca kapanan kapının ardında kaldığımda, yerin altında telefon çekmediğinde bir korku aldı beni. Kabus bu, demek her şey rüyaymış, birazdan uyanıp yine oraya gideceğim diye.
Gülerek ve adeta zıplayarak çıktım şirketin kapısından ama arkadaşlarımdan ayrılmanın acısı bir gün sonra vurdu beni. Bir de aklım yaptığım ve tamamlayamadığım çalışmalarda kaldı. Ne iş aşkıymış bu?
İşin komik tarafı, şirketten kiminle konuşsam yada karşılaşsam ağlamaklı oluyor, yada ağlıyorlar. Kendimi kötü hissediyorum. Sanki ölmüşüm de insanlar arkamdan ağlıyor gibi. Hani kalbi duran ve daha sonra çalıştırıldığında o deneyimi anlatan insanlar var ya.
"Bedenimi gördüm, yukarıdan bakıyordum, çok mutlu ve huzurluydum o an, ama herkes ağlıyordu, anlam veremedim" derler ya.
Ben de öyle hissediyorum.
Aaa, bir de artık Secret'a tam anlamıyla inanıyorum. Şu annemin evi konusunda inanmaya başlamış, oğluşun rahatsızlıklarında inancımı kaybetmiştim. Ama geçen haftalarda, sanki bu ay istifa edip, tatile çıkabilecekmişim gibi, saatlerce kiralık yazlık bakıp, arayacakmışım gibi not aldım da tüm istediklerim bir anda oluverdi ya, adını ne koyarsanız koyun, doğruymuş.
......................................
Efenim, bir de "Aslı, yaaa, ben de istiyorum, bunun bir püf noktası var mı?" diye soranlar var.
Vereyim tarifini.
Kişilik gelişimi eksikliği çeken, kompleksli bir amir alınır. Yalnız mümkün olduğunca dalkavuk olmasına özen gösterin lütfen. Onun bilmediği extra bir dil öğrenilir. Piyasada Uyuzbey gibi hiç dil bilmeyenleri de mevcuttur tabii. İşini iyi yaparsın, yetenekliysen ve arkadaşlarınla, müşteriler de seni seviyorsa ilk adımı atıp hasedini kazanmışsındır zaten.Herkese diş geçirip azarlarken sen kendine laf söyletmiyorsan yavaşça altını oymaya başlar. Patrona ve bilimum müdürlere dedikodunu yapar. Eğilip bükülen bir tip değilsen, patronla da aran çok iyi değildir zaten. Haklılardır aslında, el etek öpen çok olunca sevimsiz görünebilirsin göze. Uyuzbeyle benim olduğum gibi zaten içinizde eskiden beri birbirinize karşı bir gıcıklığınız varsa çok daha iyi.Misal, sizi şirkete getiren direktörün onu vakti zamanında işten çıkarmış olması yeterince can sıkıcıdır onun için. Siz ne kadar iyi niyet gösterseniz de amiriniz kinciyse bunu asla unutmaz.
Sonrası kolaydır. Yaptıklarınız hasır altı edildikçe, hasır altı edilenler de sizin emeğiniz gibi lanse edilmedikçe, ve siz de bunlar karşısında şevkiniz kırılmış olarak, nasıl yapsam da istifa edebilsem suratı ile işe geldikçe sonuca ulaşırsınız.
Ben şimdi bunları yazdıkça, ve gülerek başıma gelenleri anlattıkça şaşırıyor herkes. Oysa ben ne yeteneğim, ne çalışmam, ne de insan ilişkilerimden dolayı çıkarıldım işten. O kadar güveniyorum ki kendime, hiç bir kaybımın olmadığını biliyorum, tam tersine yepyeni bir hayata başladığımı da.
Daha ne olsun?
..............................
İyi tarafından bakın duruma arkadaşlarım. Benim sinirleneceğim şeylerin katsayısı inanılmaz şekilde düştü. Uyuzbeyin annesiyle ve bilimum akrabalarıyla saatlerce yaptığı telefon görüşmelerini dinlemek zorunda değilim artık. Yarım yamalak kurduğu cümleleri düzeltmek zorunda da değilim. Can ciğer olduğu arkadaşlarının arkasından söyledikleri karşısında da midem bulanmayacak. Emeklerimi hasır altı ettiğini, arkamdan konuştuğunu,ve yolumu kapattığını görmeyeceğim daha fazla. Her çarşamba patronun zoruyla çıkan o tavuğu da yemeyeceğim.Bir selamı esirgeyen o bir iki gıcıkbeye selam vereyim mi vermeyeyim mi karmaşası yaşamayacağım. En alası fuara doğru yaşanacak organizasyonsuzluğun kurbanı olarak sabahlamayacak,gidip orada ayaklarımı patlatıp, hiç bir şeyden memnun olmayan insanlara şaşkın bakmayacağım.Misal, dün idari işleri arayıp bana imzalattıkları bir şeyin başka bir şekilde olması gerektiğini duyduğumu söyledim. Bana, biz yasal olan ne ise onu yapıyoruz dedi. Ben de size yasadışı bir şey yapın demiyorum zaten dedim. Deli mi ne?
Yahu, teselliye mi ihtiyacınız var,benim istediğim zaten bu, gülümseyin haydi, daha fazla ağlamayın, sonunda beni de ağlatacaksınız.
.....................................................
Dün kendimi dışarı attım. Birazdan bir arkadaşım kahveye gelecek. Haftaya bizim oralara kaçana kadar evimi alt üst edeceğim. Sabahları kahvaltı, 11 de Tv de pilates var. Hmm iyi filmler var Moviemax'te. Okunacak kitaplar. Bir kaç saatimi yazmaya ayıracağım her gün. Sabahları arkadaşlarla Msn sohbeti. Akşam üstü çayı. Oğluş ilk servisle gelecek artık. Onunla yürüyüşler yapacağım okuldan sonra.Alışverişler, mutfakta denemeler, gidilecek çok insan, gezilecek çok yer, ve bunlar için çokça zaman var.
Ben kaçıyorum...
Not: Yolda "shake"nidalarıyla neredeyse beni oynatacak, veya daha uzaklara gitmemi söyleyen çok şarkı çaldı ama ruh halimi en iyi bu yansıttı, seninle ota b. ka güldüğümüz zamanların jeneriği bu Şebnem, kulaklarını çınlattım :)
Ben ağır ağır kahvaltı ediyorum.
Onu mu giysem, bunu mu giysem diye dolabı açıp düşünüyorum.
Bir şişe su atıyorum çantama, en rahat ayakkabılarımı giyiyorum, içlerinden kırmızı olanları.
Çünkü bugün benim rengim bu.
Arabaya biniyorum, birazdan buz gibi oluyor içerisi, otobana çıkıyorum.
Müziği kendi sesimi duyamayacağım kadar açıyorum,
şuna eşlik etmeye çalışırken
gaza basıyorum.
Dün uçtum. hızdan mı mutluluktan mı yoksa özgürlüğün sarhoşluğundan mı bilmiyorum ama uçtum işte.
Ofise tıkılı olduğum günlerde, çok sıkılıp bunaldığımda, atlasam arabaya uzaklaşsam şuradan diye düşündüğüm zamanlarda hayalini kurduğum şeydi bu.
İlk günden yaptım.
Sırada saçımı kıssacık kestirmek var, bunun için de işten ayrılacağım zamanı vadelemiştim. Hani istifa edebilmeyi başarırsam ödül baabında.
Meğer benim istfa etmeme gerek kalmayacakmış, Brezilya dizilerini aratmayan Uyuzbey çoktan işi kılıfına uydurmuş.
Her neyse kedi olalı bir fare yakaladı, çok üzülecek ama bu da benim işime yaradı.
...................................................
Dün bir çok arkadaşım aradı maillerini okuyunca.
- Aslı, hayırdır nooldu?
- Harika oldu.
- Ne olduuu?
- İşten çıktım, hatta çıkarıldım.
- Sen?
- Ben
- Şaka yapıyorsun.
- Yooo.
- Eeee niçin gülüyorsun?
- Niçin gülmeyeyim, ben istifa etmeyecek miydim?
- Aaa, Aslı, Allah gönlüne göre vermiş.
...............................................................
O sabaha kadar, bu sancılı dönemi benim söylememe gerek kalmayacağını, bunun fuardan önce olacağını dolayısıyla tatile çıkabileceğimi, oğluşla daha fazla zaman geçirmemin mümkün olacağını bilemezdim ki.
O gün rüyada gibiydim. Hatta dün bir arkadaşıma uğradığımda, açık kalan kapalı otoparka arabayı bırakıp, kızı evde bulamayınca kapanan kapının ardında kaldığımda, yerin altında telefon çekmediğinde bir korku aldı beni. Kabus bu, demek her şey rüyaymış, birazdan uyanıp yine oraya gideceğim diye.
Gülerek ve adeta zıplayarak çıktım şirketin kapısından ama arkadaşlarımdan ayrılmanın acısı bir gün sonra vurdu beni. Bir de aklım yaptığım ve tamamlayamadığım çalışmalarda kaldı. Ne iş aşkıymış bu?
İşin komik tarafı, şirketten kiminle konuşsam yada karşılaşsam ağlamaklı oluyor, yada ağlıyorlar. Kendimi kötü hissediyorum. Sanki ölmüşüm de insanlar arkamdan ağlıyor gibi. Hani kalbi duran ve daha sonra çalıştırıldığında o deneyimi anlatan insanlar var ya.
"Bedenimi gördüm, yukarıdan bakıyordum, çok mutlu ve huzurluydum o an, ama herkes ağlıyordu, anlam veremedim" derler ya.
Ben de öyle hissediyorum.
Aaa, bir de artık Secret'a tam anlamıyla inanıyorum. Şu annemin evi konusunda inanmaya başlamış, oğluşun rahatsızlıklarında inancımı kaybetmiştim. Ama geçen haftalarda, sanki bu ay istifa edip, tatile çıkabilecekmişim gibi, saatlerce kiralık yazlık bakıp, arayacakmışım gibi not aldım da tüm istediklerim bir anda oluverdi ya, adını ne koyarsanız koyun, doğruymuş.
......................................
Efenim, bir de "Aslı, yaaa, ben de istiyorum, bunun bir püf noktası var mı?" diye soranlar var.
Vereyim tarifini.
Kişilik gelişimi eksikliği çeken, kompleksli bir amir alınır. Yalnız mümkün olduğunca dalkavuk olmasına özen gösterin lütfen. Onun bilmediği extra bir dil öğrenilir. Piyasada Uyuzbey gibi hiç dil bilmeyenleri de mevcuttur tabii. İşini iyi yaparsın, yetenekliysen ve arkadaşlarınla, müşteriler de seni seviyorsa ilk adımı atıp hasedini kazanmışsındır zaten.Herkese diş geçirip azarlarken sen kendine laf söyletmiyorsan yavaşça altını oymaya başlar. Patrona ve bilimum müdürlere dedikodunu yapar. Eğilip bükülen bir tip değilsen, patronla da aran çok iyi değildir zaten. Haklılardır aslında, el etek öpen çok olunca sevimsiz görünebilirsin göze. Uyuzbeyle benim olduğum gibi zaten içinizde eskiden beri birbirinize karşı bir gıcıklığınız varsa çok daha iyi.Misal, sizi şirkete getiren direktörün onu vakti zamanında işten çıkarmış olması yeterince can sıkıcıdır onun için. Siz ne kadar iyi niyet gösterseniz de amiriniz kinciyse bunu asla unutmaz.
Sonrası kolaydır. Yaptıklarınız hasır altı edildikçe, hasır altı edilenler de sizin emeğiniz gibi lanse edilmedikçe, ve siz de bunlar karşısında şevkiniz kırılmış olarak, nasıl yapsam da istifa edebilsem suratı ile işe geldikçe sonuca ulaşırsınız.
Ben şimdi bunları yazdıkça, ve gülerek başıma gelenleri anlattıkça şaşırıyor herkes. Oysa ben ne yeteneğim, ne çalışmam, ne de insan ilişkilerimden dolayı çıkarıldım işten. O kadar güveniyorum ki kendime, hiç bir kaybımın olmadığını biliyorum, tam tersine yepyeni bir hayata başladığımı da.
Daha ne olsun?
..............................
İyi tarafından bakın duruma arkadaşlarım. Benim sinirleneceğim şeylerin katsayısı inanılmaz şekilde düştü. Uyuzbeyin annesiyle ve bilimum akrabalarıyla saatlerce yaptığı telefon görüşmelerini dinlemek zorunda değilim artık. Yarım yamalak kurduğu cümleleri düzeltmek zorunda da değilim. Can ciğer olduğu arkadaşlarının arkasından söyledikleri karşısında da midem bulanmayacak. Emeklerimi hasır altı ettiğini, arkamdan konuştuğunu,ve yolumu kapattığını görmeyeceğim daha fazla. Her çarşamba patronun zoruyla çıkan o tavuğu da yemeyeceğim.Bir selamı esirgeyen o bir iki gıcıkbeye selam vereyim mi vermeyeyim mi karmaşası yaşamayacağım. En alası fuara doğru yaşanacak organizasyonsuzluğun kurbanı olarak sabahlamayacak,gidip orada ayaklarımı patlatıp, hiç bir şeyden memnun olmayan insanlara şaşkın bakmayacağım.Misal, dün idari işleri arayıp bana imzalattıkları bir şeyin başka bir şekilde olması gerektiğini duyduğumu söyledim. Bana, biz yasal olan ne ise onu yapıyoruz dedi. Ben de size yasadışı bir şey yapın demiyorum zaten dedim. Deli mi ne?
Yahu, teselliye mi ihtiyacınız var,benim istediğim zaten bu, gülümseyin haydi, daha fazla ağlamayın, sonunda beni de ağlatacaksınız.
.....................................................
Dün kendimi dışarı attım. Birazdan bir arkadaşım kahveye gelecek. Haftaya bizim oralara kaçana kadar evimi alt üst edeceğim. Sabahları kahvaltı, 11 de Tv de pilates var. Hmm iyi filmler var Moviemax'te. Okunacak kitaplar. Bir kaç saatimi yazmaya ayıracağım her gün. Sabahları arkadaşlarla Msn sohbeti. Akşam üstü çayı. Oğluş ilk servisle gelecek artık. Onunla yürüyüşler yapacağım okuldan sonra.Alışverişler, mutfakta denemeler, gidilecek çok insan, gezilecek çok yer, ve bunlar için çokça zaman var.
Ben kaçıyorum...
Not: Yolda "shake"nidalarıyla neredeyse beni oynatacak, veya daha uzaklara gitmemi söyleyen çok şarkı çaldı ama ruh halimi en iyi bu yansıttı, seninle ota b. ka güldüğümüz zamanların jeneriği bu Şebnem, kulaklarını çınlattım :)
Yorumlar
Aslı, kusura bakma, dileklerimi buraya yazdım. Burada yazılanlar görülüyor galiba yukarıdan:))
bu şarkıyla dinlemeli bu yazıyı. senin için çok sevinçliyim, çünkü kıdem tazminatını ihbarını alıp gidiyorsun, körün istediği 1 göz, allah verdi 2 göz olayı! Miss gibi miss.
Ne ilginç değil mi? daha 3 gün önce senle konuşurken bendeki iş dğeişikliğini, ikimizde yeni denizlere yelken açıyoruz. seninki kızıl deniz gerçi :)) ehi ehi..
bi emin bi de aslı tanırım ben, yaşasın hürriyet! (gazete olan değil ama!)
Senin için çok iyi olmuş. Eğer Özgür kaçışlarında Cadde tarafına yolun düşerse kahveye beklerim.
Sevgileeer
İşini iyi yapmak, kimseye eyvallah dememek falan tamamda bende gıcık edecek ara yönetici yok. Direk partona bağlıyım, o da işe yaptığım katkıya bakıyor. Sinir olsa da iş için katlanıyor :(
Neyse arkadaşım, sen hayatın tadını çıkar, süper vallahi, baktın sıkıldın yaparsın birşeyler canım, memlekette yapacak iş mi yok :))))
Bu arada benimde boşta olursam yapmak istediğim şeyler var, söylesem benim yerime yapar mısın ?????
Tam da benim iş ortamım, benim hissettiklerim
ne çok benzeşiyoruz
seni tanıdığıma çok sevindim
darısı benim başıma
senin adına çokkk sevindim
ben de bir dönemeçteyim
kendime inanıyorum
secret'e inanıyorum
seni de çok sevdim
sevgiler
böyle bir yöneticikten kurtulduğun için,
üstüne hakettiklerini aldığın için,
"eyvah şimdi ne yapıcam" paniği yapmadığın için,
hayatınla ilgili yaptığın süper programlar için seni tebrik ediyorum..
sevgilerimle,
Bol bol keyif yap..yanlız senden ricam...öyle cok keyifli keyifli anlatma olur mu?..biz çalışıyoruz:)))
Enne, hahaha ! Dilek ağacına dönmesin blogum ? Umuyorum senin dileklerin de bir bir gerçekleşir o zaman. Senin için de onu dileyeyim :)
İineciğim yine çok güldürdün beni. Kızıldeniz fikri iyi, halihazırda uzun bir tatildeyken gitmeli. Senin içinde hayırlısı olur umarım, ikimiz de değişiklikler yaşıyoruz, bakalım ne olacak?
Zeya, geçenlerde Şebnem'le konuşuyorduk sürpriz yapalım diye. Haftasonları çalışıyor musun?
Çocuk gibi, hiç bir şey belli olmaz, belki yepyeni şeyler çıkar karşına kim bilir? Eğer yapabileceğim bir şeyse seve seve yaparım ;)
Mavianne, muyorum senin istediklerin de senin için çok iyi olur. Yazdıkların için teşekkürler ;)
Karamelize, gerginliğimi yansıtıyor muydum o kadar? Umarım sevincimi de yansıtırım.Eyvah şimdi ne yapacağım paniğinden ziyade şöyle hissediyorum. Yapacak ne çok şey var, acaba herbirine zaman ayırabilecek miyim? :)))
Verda, kıskanmaaa ! :)
Tanya, değilmiş valla, bu kadar olur.Hmmm keyifli anlatmamak, yapabilir miyim bilmiyorum ;)
Sevgilerimle Derya
Derya, ne diyeyim, darısı senin başına inşallah. Aman kıskanma, bu aralar nazara mı geldim ne, bugün resmen elimi deldim yemek yaparken :)
En güzeli de bu olayın hala yaz bitmeden olmuş olması nerdenden baksan kardasın.
Yazının başalarını okurken resmen kıskandım. Özellikle de saat 11 e kadar yatmalar.
Denizanası, bundan önce çalıştığım hiç bir yerden alamamıştım ben de paramı. Bundan da alamayacağıma o kadar emindim ki inanamamamın sebebi bu. Altılı tutturmuş gibiyim ;)
Moonsun, böyle ayrılıklar iyi oluyor, insan sanki bir şeyin kıyısından dönmüş gibi sarılacağı şeylerin değerini anlıyor.
Loungetime, ah nerede o günler? Bizim ufaklık 7 de kalkıyor, çalışmasam da bana uyumak yok. Olsun razıyım. Dediğin gibi belki deniz havası bol uykusunu getirir :)
Oğluşunu öpüyorum.
bu arada benim pv biletleri kesilmiş şeker..gidiyorum yani..sensiz..ıyhhh..herhalde bu fuarda benim son fuarım olur..sonra sevgilinin yanına gidip ege sahillerinde yaşayacağım..belki iğne yada nuray'la komşu oluruz..sen bana gelirsin kalırısn..
ooooh..süpper olacak ikimiz içinde bundan sonrası..
Mücevher kutusu, teşekkürler :) Elimden geldiğince özendirici olmamaya çalışacağım sözzz ;)
Loungetime, ben razıyım sabah erken kalkmasına, yeter ki her şey yolunda olsun, değil mi ama? :)
Şebnem'ciğim her zaman bekliyorum biliyorsun. Bnesiz ilk fuarınız olacak, kulaklarımı çok çınlatmayın burada :)Gitmeden sana alışveriş listesini gönderirim :)))
Hemen ve ciddi olarak yazı yazmaya başlıyorsun...
Barton, planlarım içinde var ama biraz hayatımı düzene koyup, ertelediğim şeyleri yapacağım, bir de ufak bir haftalık bir kaçamak.
Sonra kendime bunu iş edineceğim, söz.;)
Tülay
Senin adına çoook sevindim. Bundan 4 ay önce bende ilk ve son ofis maceramı istifamı vererek son verdim. Tüm iş hayatım münferit olduğu için bu bir yıl sürecinde gördüklerim bana yetti de arttı bile. İkiyüzlülükler, yalakalıklar. İnsanları tanıyamıyorsun iş ortamında. Kimse gerçekte samimi değil. Çok şükür bende kıurtuldum ve tekrar özgür mesleğime döndüm, yani doğru yolu buldum. Sende Uyuzbey'den kurtulmuşsun geçmiş olsun.Bu arada banada yorum bırakmışsın. Bende seni tanıdığıma çok memnun oldum. Sevgiyle kal, umarım Uyuzbey ve Uyuz hanımların olmadığı bir ortamda çalışırsın.
Berilin annesi
sanırım ancak böyle mutlu olabilir.. tabi başarabilirse... ama sen başarmışsın sanırım... her son bir yeni başlangıcı getirir ve başlangıçlar da güzeldir :)))
bloguna bir gözatayım dedim oldukça içten bir blogla karşı karşıya kaldım çok güzel :)))
Gecmis olsuuun! Hem tatil, hem oglush, hem dert tasa yok. Ohh! Allah gonlune gore versin daha ne varsa valla.
Bu arada herkesin bam teli olan bir noktaya parmak basmissin anlasilan. Umarim herkes mutlu oldugu bir iste, akli salim insanlarla calisir. Benim bu konuda derdim yok da corporate America'daki iki haftalik tatil olayi beni kesmiyor, tek derdim o.
Sana iyi tatiller, iyi yazmalar, oglushun ve esinle iyi eglenceler, mutluluklar diliyorum.
öncelikle hayırlı olsun....yaşadığın,hissettiğin duyguları bende yaşamıştım zamanında....yapmak istediklerin öylesine güzel ki...en başta oğluşla daha çok vakit geçirme...sonrasında tatil...:))
uyuz beyin suratını görür gibi oldum yazdıklarını okuyunca....:))gerçekten de en büyük intikam mutlu olmaktır....
geçen hafta sevgili zeyayla ve serertwindle buluştuk ilk kez....hemen blogcular arasında enlerimizi saydık...zeyayla seni konuştuk...seni okumak çok zevkli...çok renkli...
sevgiyle kal sevgili aslı ve yeni maceralara yelken açarken bizlere de gördüğün renkleri yansıt....:))
Şaka gibi bu bilgisayar, siz sizolun kuzenlerin muhtemelen binbeşyüzyedi tane oyun yüklediği bilgisayardan blogger a girmeyin...
Kaçıyorum...
Ve işsiz günleri kendine işkence etme, tadını çıkar.