Bir zamanlar "süperkadın"dım...

Kadın olmak zordur.
Çok zor.
Özellikle günümüzde.
Erkeklerin bir çoğuna göre kadın olmak kolaydır, hatta eğlenceli, belki de ayrıcalıklı.
Gerçekten de öyle mi sanıyorsunuz?
Yoksa biz kadınlar öyle bir yanılgıya düşmenize mi sebep oluyoruz farkına bile varmadan.
Ben de bir kadınım.
Yaşamının kolay olduğunu düşündüğünüz kadınlardan biri.
Oysa kadınlar tarih boyunca hayatı tırnaklarıyla kazıyarak yakalayabildiler. Var olmak bir mücadele oldu onlar için. Çalışmak, çabalamak, çok daha çok, her zaman eskisinden de çok.
Ve sonunda günümüzün süper kadınları çıktı ortaya.
Bu bir virüsün sebep olduğu bulaşıcı bir hastalık gibi. Adeta bir yarışma. Ama aslında bir mecburiyet.
Bizden bekleneni karşılamaya çalışırken, aynı zamanda kendi isteklerimizi de gerçekleştirebilmek ve tüm bu kargaşanın içinde yüzyıllardır içimize işlemiş olan o daha iyisini bulabilme dürtüsü ile savaşmak kolay mı?
Hiç kolay değil.
Ben de bir süper kadındım.
Daha doğrusu bu hastalık, alışkanlık, zorunluluk, adını ne koyarsanız koyun, bu sıfatı hak edebilmek için elimden geleni yapıyordum.
Sonunda ne oldu?
Bitti. Başaramadım. Çuvalladım.
Süper kadın olmaktan yada olmaya çalışmaktan yoruldum. Belki delirdim. Belki de bu çabanın bir deli saçması olduğuna karar verdim.
Hayatta her şeyin mükemmel olamayacağını, eğer her şeyin eksiksiz ve tam olması için bu kadar mükemmeliyetçi davranırsam, benim ben olmaktan çıkacağımı fark ettim.
Şimdi mi?
Şimdi koşmuyorum. Durdum. Sakince etrafa bakıyorum. Hayatı kaçırdığım yerden yakalıyorum. Ama acele etmeden. Sakince…
Oysa süper kadın olmaya çabaladığım günlerde böyle miydim?
Süper kadının yazılı olmayan ama içeriği bizlerce gayet iyi bilinen o el kitabını hatmediyordum.
Nasıl süper kadın olunur?
Süper kadın küçüklüğünden beri bir yarış içindedir aslında. İlk önce,
Okul.
Okulun hem popüler kızı, hem de en faal ve başarılısı olmaya çabalar önce. Bunlardan biri olmuyorsa bile, bu çabalamayı bırakması için sebep değildir. Sadece okuldaki başarısı değil, evdeki gelişimi de önemlidir. Ne de olsa gelecekte kendi evini çekip çevirecektir. Her ne kadar anneler kızlarının derslerinin daha önemli olduğunu söylese de içten içe onlara bir evin gerektirdiği tüm işleri öğretmek isterler. Üniversite okumak bir kız için olmazsa olmazdır. Artık kadınlar kendi ayakları üzerinde durmalıdır.Bir yabancı dil, belki ikincisi, bu arada sosyal sorumluluklar da edinmeli. Yükseğini yaparsa daha iyi olur değil mi?
İş hayatına atılmaya hazır olan genç kadın için asıl yarış henüz başlamamıştır. Kariyer telaşı içerisine, ilişkiler, onları dengelemeye çalışırken ailelerin kızlarının bir başka başarısını görebilme arzusu ortaya çıkar.
Evlilik.
Artık o biraz daha sorumluluk almalıdır. Bir de mahalle baskısı yok derler. Yaş geçmeye başladıkça doğru adamı bulabilme telaşı baş gösterir. Daha ileri yaşlardaki arkadaşlara bakılır ve doğru adama rastlamanın yaş ilerledikçe daha da zorlaştığı görülür. Yaşla hayatının aşkının ne kadar da ters orantılı olduğunu anlamak için ise o kadar yıl okumaya gerek bile yoktur.
Ama o süper kadındır, bir şekilde istediği adamı elde eder. Çünkü o çok okur, seyahat eder, çok film izler ve herkesle konuşup anlaşacak birikime sahiptir. Bir süper kadın olarak aynı zamanda bakımlıdır, modayı takip eder, bunlara maaşının bir kısmını harcayacak kadar iyi kazanıyordur ve bunları gösterecek kadar fazlasıyla sosyaldir.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladığı için evliliğinin de mükemmel olması kaçınılmazdır.
O artık hem iyi bir eş, hem evini en iyi şekilde döşeyip idare edecek bir hanım, hem de başarılı bir iş kadını olma yolundadır.
Yatırım yapar, evin parasal durumunu takip eder, faturalarla da ilgilenir, alışverişle de. Seyahat planlarını o yapar, akşam ne yenileceğini o planlar, hatta eşinin giyeceklerini ayarlayanları bile vardır.
Bir süre sonra onlar da yeterli gelmez. Bir şey eksiktir.
Çocuk.
Bu bir süper kadın için limitlerini zorlayacak noktadır. Kariyerini kaybetmeden, evinin işlerini aksatmadan, yatırımlarını bırakmadan, bakımını, eşini ve arkadaşlarını ihmal etmeden, kendisine yatırım yapmaktan vazgeçmeden, bir de çocuk büyütmelidir.
Ve çocuğu her süper kadınınki gibi itinayla büyümelidir. İyi bakıcı, iyi bir kreş, iyi bir gelişim için her şeyi yapmalıdır. Çocuğun beslenmesinden, doktor kontrolüne, giyiminden, oyuncak seçimine kadar o ilgilenir. Artk bir de bu konuda okuyup iyi bir ebeveyn olmalıdır. Çocuk kitaba bakarak büyütülmez diyen annesine burun kıvırır. Onun çocuğu da kendisi gibi süper olmalıdır.
Tüm bu koşuşturma size yabancı gelmedi değil mi? Bunları birebir yaşayanlar olduğu kadar, kimilerini abartılı bulup kimilerini ister istemez yaşayanlar da var. İtiraf edin, bir yerlerde süperkadın olmaya çalışmışsınızdır sizde...
Çok zor.
Özellikle günümüzde.
Erkeklerin bir çoğuna göre kadın olmak kolaydır, hatta eğlenceli, belki de ayrıcalıklı.
Gerçekten de öyle mi sanıyorsunuz?
Yoksa biz kadınlar öyle bir yanılgıya düşmenize mi sebep oluyoruz farkına bile varmadan.
Ben de bir kadınım.
Yaşamının kolay olduğunu düşündüğünüz kadınlardan biri.
Oysa kadınlar tarih boyunca hayatı tırnaklarıyla kazıyarak yakalayabildiler. Var olmak bir mücadele oldu onlar için. Çalışmak, çabalamak, çok daha çok, her zaman eskisinden de çok.
Ve sonunda günümüzün süper kadınları çıktı ortaya.
Bu bir virüsün sebep olduğu bulaşıcı bir hastalık gibi. Adeta bir yarışma. Ama aslında bir mecburiyet.
Bizden bekleneni karşılamaya çalışırken, aynı zamanda kendi isteklerimizi de gerçekleştirebilmek ve tüm bu kargaşanın içinde yüzyıllardır içimize işlemiş olan o daha iyisini bulabilme dürtüsü ile savaşmak kolay mı?
Hiç kolay değil.
Ben de bir süper kadındım.
Daha doğrusu bu hastalık, alışkanlık, zorunluluk, adını ne koyarsanız koyun, bu sıfatı hak edebilmek için elimden geleni yapıyordum.
Sonunda ne oldu?
Bitti. Başaramadım. Çuvalladım.
Süper kadın olmaktan yada olmaya çalışmaktan yoruldum. Belki delirdim. Belki de bu çabanın bir deli saçması olduğuna karar verdim.
Hayatta her şeyin mükemmel olamayacağını, eğer her şeyin eksiksiz ve tam olması için bu kadar mükemmeliyetçi davranırsam, benim ben olmaktan çıkacağımı fark ettim.
Şimdi mi?
Şimdi koşmuyorum. Durdum. Sakince etrafa bakıyorum. Hayatı kaçırdığım yerden yakalıyorum. Ama acele etmeden. Sakince…
Oysa süper kadın olmaya çabaladığım günlerde böyle miydim?
Süper kadının yazılı olmayan ama içeriği bizlerce gayet iyi bilinen o el kitabını hatmediyordum.
Nasıl süper kadın olunur?
Süper kadın küçüklüğünden beri bir yarış içindedir aslında. İlk önce,
Okul.
Okulun hem popüler kızı, hem de en faal ve başarılısı olmaya çabalar önce. Bunlardan biri olmuyorsa bile, bu çabalamayı bırakması için sebep değildir. Sadece okuldaki başarısı değil, evdeki gelişimi de önemlidir. Ne de olsa gelecekte kendi evini çekip çevirecektir. Her ne kadar anneler kızlarının derslerinin daha önemli olduğunu söylese de içten içe onlara bir evin gerektirdiği tüm işleri öğretmek isterler. Üniversite okumak bir kız için olmazsa olmazdır. Artık kadınlar kendi ayakları üzerinde durmalıdır.Bir yabancı dil, belki ikincisi, bu arada sosyal sorumluluklar da edinmeli. Yükseğini yaparsa daha iyi olur değil mi?
İş hayatına atılmaya hazır olan genç kadın için asıl yarış henüz başlamamıştır. Kariyer telaşı içerisine, ilişkiler, onları dengelemeye çalışırken ailelerin kızlarının bir başka başarısını görebilme arzusu ortaya çıkar.
Evlilik.
Artık o biraz daha sorumluluk almalıdır. Bir de mahalle baskısı yok derler. Yaş geçmeye başladıkça doğru adamı bulabilme telaşı baş gösterir. Daha ileri yaşlardaki arkadaşlara bakılır ve doğru adama rastlamanın yaş ilerledikçe daha da zorlaştığı görülür. Yaşla hayatının aşkının ne kadar da ters orantılı olduğunu anlamak için ise o kadar yıl okumaya gerek bile yoktur.
Ama o süper kadındır, bir şekilde istediği adamı elde eder. Çünkü o çok okur, seyahat eder, çok film izler ve herkesle konuşup anlaşacak birikime sahiptir. Bir süper kadın olarak aynı zamanda bakımlıdır, modayı takip eder, bunlara maaşının bir kısmını harcayacak kadar iyi kazanıyordur ve bunları gösterecek kadar fazlasıyla sosyaldir.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladığı için evliliğinin de mükemmel olması kaçınılmazdır.
O artık hem iyi bir eş, hem evini en iyi şekilde döşeyip idare edecek bir hanım, hem de başarılı bir iş kadını olma yolundadır.
Yatırım yapar, evin parasal durumunu takip eder, faturalarla da ilgilenir, alışverişle de. Seyahat planlarını o yapar, akşam ne yenileceğini o planlar, hatta eşinin giyeceklerini ayarlayanları bile vardır.
Bir süre sonra onlar da yeterli gelmez. Bir şey eksiktir.
Çocuk.
Bu bir süper kadın için limitlerini zorlayacak noktadır. Kariyerini kaybetmeden, evinin işlerini aksatmadan, yatırımlarını bırakmadan, bakımını, eşini ve arkadaşlarını ihmal etmeden, kendisine yatırım yapmaktan vazgeçmeden, bir de çocuk büyütmelidir.
Ve çocuğu her süper kadınınki gibi itinayla büyümelidir. İyi bakıcı, iyi bir kreş, iyi bir gelişim için her şeyi yapmalıdır. Çocuğun beslenmesinden, doktor kontrolüne, giyiminden, oyuncak seçimine kadar o ilgilenir. Artk bir de bu konuda okuyup iyi bir ebeveyn olmalıdır. Çocuk kitaba bakarak büyütülmez diyen annesine burun kıvırır. Onun çocuğu da kendisi gibi süper olmalıdır.
Tüm bu koşuşturma size yabancı gelmedi değil mi? Bunları birebir yaşayanlar olduğu kadar, kimilerini abartılı bulup kimilerini ister istemez yaşayanlar da var. İtiraf edin, bir yerlerde süperkadın olmaya çalışmışsınızdır sizde...
Hepimizin içinde bir süper kadın var.
Ben onu öldürdüm.
Ya siz?
Ben onu öldürdüm.
Ya siz?
Yorumlar
benimkini de bir durdursak?
Ne zaman geleceksin sen bizim tarafa ??
Gün olup da süperkadın olma telaşındaki günlerini özleyeceğini de düşünmüyorum. İnsani bir şey değil çünkü, kadınların kendi kendine eziyeti hatta. Hayatta var olabilmenin yolu bu değil; yükler yükleyip sırtımıza sonra da altında kalmak değil...
Benimki biraz istemenin dışında, mecburi gibi. Bir girdap gibi
ne hoş bir blog geçmiş dönemlerdede rastlamıştım.. O zamanda çok beğenmiştim. SOnra kaybettim sizi. Şimdi buldum. Linklerime bile ekledim. :) Artık kaybetmeyeceğim.
Ben süpper kadın olmaya çalışmadım diyenlere pek samimi bulmuyorum. Çünkü genel olarak kadının doğasında var süper olmak. Bir erkek yemek yapıp aynı anda annesiyle telefonla konuşup bir taraftan Tv ye bakıp aynı zamanda çocuğuna hakim olabilir mi... :)) Ben hiç sanmıyorum. Bunu ancak süpper biri yapabilir..
sıcacık sevgiler...
www.misssgibi.com
ben kesinlikle senin bu tarifine uyuyorum, kendimi bildim bileli hep bi telaşe içindeyim, bazen durasım geliyor benim de... süper kadınlık sendromu beni de deli ediyor zaman zaman...ama bu karar yani içindeki süper kadınlığı öldürme kararı kendinden 2 tane daha süper kadın yaratmaktan daha bile zor bence... süper kadınlığın işler yolundayken süperrr bir ego beslemesi var, stres seviyesi yüksek herşeyde olduğu gibi bunda da zevk ve tatmin çok fazla... bunları bırakıp, yavaşlamaya ve normalleşmeye;) karar vermek......
ben senin bile bilinçaltında bunu beslemeye devam ettiğini düşünüyorum nacizane...bir gün biryerde pırtlayacaktır korkarım..:))
Sekiz yil once bir buyuk buhran sonucu kafamin icindeki ayarlamalari yapan tum minik sekreterleri kovdum, kafaya format attim ve simdi sanirim dunyanin en mutlu kadiniyim...
Zamanla anladigim birsey var ama. Hep benden bir sebepten dolayi daha iyi birisi olucak. Daha akilli, daha basarili, daha guzel, daha iyi anne, daha iyi evlat, vs. Galiba yarisim kendimle degil baskalariyla...
Adacım, eyvahlar olun diyeyim o zaman. Sen Adaya kardeş de yaparsın, bir de onu büyütürsün arada bu gidişle.
Zeya, yakında İzmir yolcusuyum ama dönüşte ayarlayalım uzun bir sohbet. Bu arada sen biraz yavaşla, dur daha birinci evredesin :)
Elçin, yazdıklarından sonra iyi ki yapmışız diyor, ve kendime bir kahve yapmaya gidiyorum.
Handan, gülme gülme, iki yakışıklıyı büyütürken sen de yaşamışsındır bunları. :)
Özlem, ne de güzel yazmışsın, budur işte.
Nym, o noktaya gelince dur demeni diliyorum, yormamak lazım o kadar :)))Sen süper kadınların şehrinde yaşıyorsun aman dikkat.
Loungetime, umuyorum mecburiyetin biter de sen de yavaşlarsın, şiddetle tavsiye ederim.Hmm onun için önce onun parasını harcadıkça mutlu olan bir eş lazım:)))Benim eşim öyle ama ben hala onun parasını harcadıkça mutlu olan kadınlardan değilim, olamadım, beceremiyorum.
Zerrin, çok sevindim beğendiğine, yorumunu hatırlıyorum zaten.Dediğin gibi bu biraz da içimize işlemiş. Ondan kurtulmak zor oluyor.
Karamelize, gözüm korktu şimdi, hortlar diyorsun yani. Hmmm... Belki de...
Sunrise, müthiş özetlemişsin her şeyi. Tebrik ederim seni ayrıca, format atmak harika bir deyim oldu burada :)
Shopkolik, zaten bu genellikle 30 a yakın yada o yaşlarda görülüyor.Aman dikkat, insanı yıpratabiliyor. Belki de zorladığı yerde yavaşlayabilsek bu kadar korkutmazdı bizi :)
Aslında erkeklerin kendi kurallarını(malesef) koydukları ve her daim üstün olduklarını düşündükleri bir dünyada yaşarken hepimiz zaman zaman süpper kadın olma telaşını ve gereğini yaşıyoruz.Her zaman değil belki ama hayatın bazı evrelerinde ben bunun gerekli olduğunu da düşünüyorum açıkcası.Ama yorduğu ve hırpaladığıda bir gerçek haklısın.
Tabiat ana, evet belki de zamanla bunun bir orta noktasını da buluruz. O zaman belki eskisi gibi kapımız açılır, sandalyemiz falan da çekilir. :)
Ece, belki de her kadın için bunun bir yaşı var, zamanı, yada yaşadığı bazı şeyler ona bu kararı verdirttiriyor. Her ne ise, iyi oluyor :)
Sevgiler
Yazıya böyle başlamasaydım, 'Yok valla, ben süper kadın falan değilim, hiç de olmadım!' yazabilirdim. Şimdi kendimi kandırmaktan vazgeçip, oturup şöyle bir düşüneceğim.
Sevgiler...