Bir an
Kardeşim doğduğunda kar yağıyordu. Koca kızdım ben, çok iyi hatırlıyorum o günü. Camın arkasında buruşuk suratını görmüştük biraz bekledikten sonra. Sarı kafalı bir oğlan çocuğu oldu. Benetton reklamı gibi çıkıyorduk fotoğraflarda. Az uğraşmadım onunla. Bir gün, sadece tek bir gün bana bırakıp gitmesi gerekti annemin, altını bir kere bile değiştirmedim, pişirdim. Sallarken hafifçe düşürürdüm onu. Ağlatırdım. Evet koca kızdım, ama kıskançlık yapacak kadar da küçüktüm.
Büyüdü, boyumu geçti, annem başında ders çalış diye dikilirdi evet tembeldi, ama ağzından bugüne kadar tek kötü kelime duymadım. Saf bir çocuk, kimseyi kırmayan, incitmeyen. Çok yediği halde hiç kilo almamasına sinir olurdum, hep mi boya gider insan diye. Basketçi olacaktı onun yerine iktisat kazandı.
18 yaşında.
Bir kaç gün önce telefon çalana kadar, o bazen kızdığım, bazen kızdırdığım, ne olacak bu çocuğun hali diye söylendiğim, her zaman orada bir yerlerde şen şakrak konuşacağım, hayatın koşuşturması içinde ara sıra arayıp sorduğum ve o ana kadar onu ne kadar sevdiğimi anlamadığım kardeşimdi.
O telefonla her şey değişti.
Bir anda ortaya çıkabilen, çok çabuk ilerleyen, hiç aklımızın ucundan geçmeyecek bir hastalığa yakalandı. AML. Akut Lösemi. Acilen tedaviye başlamak gerekiyor.
İnanamadık önce. İnsan soruyor, neden o diye. Belkide binlerce ailenin kendisine sorduğu gibi. Yakıştıramıyor insan. Önce kabus mu bu, uyanacak mıyım diye soruyor. Sonra kendisini suçluyor herkes. Onu üzdük mü? İyi bakılmadı mı? İhmal mi ettik? Herkesin kafasında aynı tereddütler.
Sonra telaş başlıyor, nerede yatırmalı, nerede daha iyi bakılabilir, nasıl kurtulabilir? Dehşete düşüyorsun araştırdıkça. Binlerce hasta var, yatak yok bu hastalık için hastanelerde. Sonra bir yer ayarlanıyor, bütün ihtimalleri düşünerek. Kaybedecek vaktimiz yok, nerede olursa olsun, bir an önce başlansın diye.
Hayat şimdi bizim için telefondan öncesi ve sonrası diye ayrılıyor.
Ben ise şaşkınım, sanırım iyi değilim. Beni yalnız bırakmıyor kimse. Yalnızken oyalamaya çalışıyorum kendimi. Yoksa her an bunları düşünmek mahvediyor insanı. Bunları yazmak iyi gelecek mi bilmiyorum. Hem saklamak istiyorum her şeyi silinebilirmiş gibi, hem de haykırmak.
Kardeşim için üzülüyorum ama inanıyorum onun iyileşeceğine. İyileşecek ve hayatına kaldığı yerden devam edecek. Daha bilmiyor hastalığını. Söylemesi zor.
Annem için endişeleniyorum. Çok güçlü zannediyordum onu. Yıkıldı. Sanırım en çok da onu öyle görmek beni yıktı. Aklım onda. Aylarca hastanede oğlunun başında, o zor dönemi tek başına göğüsleyecek. Dayanabilecek mi?
Bizim için korkuyorum. Böyle birdenbire ortaya çıkan bir hastalığın var olduğunu duyduğumdan beri hayata inancım kalmadı. Başka birilerinden de aynı şeyleri duyabiliriz bir gün korkusu sardı her yanımı. İnsan bir an iyi, bir an kötü. Bu kadar net.
Dün bir sürü insan koşturdu, saatlerce telefondaydım. Biraz önce sildiğim bir önceki acil çağrıma yüzyüze gelmediğimiz insanlardan cevaplar geldi. Herkes isimler verdi, telefonlarını yazdı. Teşekkür yetersiz kalıyor size söylemek için.
Tedaviye başlanır başlanmaz içim rahat edecek.
Çünkü o iyileşecek...
Büyüdü, boyumu geçti, annem başında ders çalış diye dikilirdi evet tembeldi, ama ağzından bugüne kadar tek kötü kelime duymadım. Saf bir çocuk, kimseyi kırmayan, incitmeyen. Çok yediği halde hiç kilo almamasına sinir olurdum, hep mi boya gider insan diye. Basketçi olacaktı onun yerine iktisat kazandı.
18 yaşında.
Bir kaç gün önce telefon çalana kadar, o bazen kızdığım, bazen kızdırdığım, ne olacak bu çocuğun hali diye söylendiğim, her zaman orada bir yerlerde şen şakrak konuşacağım, hayatın koşuşturması içinde ara sıra arayıp sorduğum ve o ana kadar onu ne kadar sevdiğimi anlamadığım kardeşimdi.
O telefonla her şey değişti.
Bir anda ortaya çıkabilen, çok çabuk ilerleyen, hiç aklımızın ucundan geçmeyecek bir hastalığa yakalandı. AML. Akut Lösemi. Acilen tedaviye başlamak gerekiyor.
İnanamadık önce. İnsan soruyor, neden o diye. Belkide binlerce ailenin kendisine sorduğu gibi. Yakıştıramıyor insan. Önce kabus mu bu, uyanacak mıyım diye soruyor. Sonra kendisini suçluyor herkes. Onu üzdük mü? İyi bakılmadı mı? İhmal mi ettik? Herkesin kafasında aynı tereddütler.
Sonra telaş başlıyor, nerede yatırmalı, nerede daha iyi bakılabilir, nasıl kurtulabilir? Dehşete düşüyorsun araştırdıkça. Binlerce hasta var, yatak yok bu hastalık için hastanelerde. Sonra bir yer ayarlanıyor, bütün ihtimalleri düşünerek. Kaybedecek vaktimiz yok, nerede olursa olsun, bir an önce başlansın diye.
Hayat şimdi bizim için telefondan öncesi ve sonrası diye ayrılıyor.
Ben ise şaşkınım, sanırım iyi değilim. Beni yalnız bırakmıyor kimse. Yalnızken oyalamaya çalışıyorum kendimi. Yoksa her an bunları düşünmek mahvediyor insanı. Bunları yazmak iyi gelecek mi bilmiyorum. Hem saklamak istiyorum her şeyi silinebilirmiş gibi, hem de haykırmak.
Kardeşim için üzülüyorum ama inanıyorum onun iyileşeceğine. İyileşecek ve hayatına kaldığı yerden devam edecek. Daha bilmiyor hastalığını. Söylemesi zor.
Annem için endişeleniyorum. Çok güçlü zannediyordum onu. Yıkıldı. Sanırım en çok da onu öyle görmek beni yıktı. Aklım onda. Aylarca hastanede oğlunun başında, o zor dönemi tek başına göğüsleyecek. Dayanabilecek mi?
Bizim için korkuyorum. Böyle birdenbire ortaya çıkan bir hastalığın var olduğunu duyduğumdan beri hayata inancım kalmadı. Başka birilerinden de aynı şeyleri duyabiliriz bir gün korkusu sardı her yanımı. İnsan bir an iyi, bir an kötü. Bu kadar net.
Dün bir sürü insan koşturdu, saatlerce telefondaydım. Biraz önce sildiğim bir önceki acil çağrıma yüzyüze gelmediğimiz insanlardan cevaplar geldi. Herkes isimler verdi, telefonlarını yazdı. Teşekkür yetersiz kalıyor size söylemek için.
Tedaviye başlanır başlanmaz içim rahat edecek.
Çünkü o iyileşecek...
Yorumlar
Umudunu yitirme :)
Çok büyük geçmiş olsun. İnanıyorum ki, aile olarak birbirinize kenetlenip aşacaksınız bu durumu... Mailde belirttiklerim her zaman için geçerli.
Sevgilerimle
Zeynep, senin de mailini saklıyorum, şimdi aciliyetten kımıldayamıyoruz ama ilerideki günlerde gerekebilir, bana gelen tüm dr ve telefon bilgilerini not aldım. Çok teşekkürler.
Cok zor bir sey kardesim.
Yaziyi okuyunca kendimi rüzgarin sürükledigi bir kuru yaprak gibi hissetdim.
Insanin kafasinda bilinmezler,soru isaretleri bir girdaba dönüsüyor.
Onlarin arasindan bir isik kaybolan umudlari bulup cikarmak.
Iyiyi düsünmek,kuvvetli olmak herseyden önce sevgi denilen seyi dahada cok verebilmek.
Üzüntülerinizi, dua ve sevgilere dönüstürüp.Kardesinize gönderiyorum.
Saygilarla.
kulaklarım uğuldadı okurken, 3 kardeşimden seçim yaparken buldum beynimi, hangisinin bu haberine dayanabilirdim.. hiçbirinin.. güçlü olabilirmiydim? anneme destek olabilirmiydim? ya da dediğin gibi ben de bu haberi alırmıyım acaba birgün pat diye, ansızın...
kalbim ve dualarım sizinle...
Tedavi başlayacak ve herşey düzelecek. Moralinizi yüksek tutun. Biliyorsun ki en önemli şey moral bu hastalıkla başetmek için.
Ne zaman ne için olursa olsun her zaman yanındayım.
Kendine çok iyi bak !
Gecmis olsun. zeya nin dedigi gibi moral cok onemli. Moralinizi yuksek tutun. Dualarim sizinle...
Aslıhan
ben hep lösemi vakfına bağışta bulunur ve bulundururum etrafımdakileri...evet kötü bir hastalık ama yenenler de çok etrafımızda...
dualarım seninle...
sevgiler,
nurdan acar
Onun yanında, yada telefonda güleryüzlü olmaya çalışıyoruz. Panik anımız geçti, şimdi ne yapabiliriz ona bakıyoruz. Benim buradan elimden gelen ona moral vermek olacak. Telefon etmek, ilgisini çekecek hediyeler göndermek. Pazartesi başlıyor zor günler ama atlatacaklar o da annem de inşallah. Ben de yıllardır Lösev'e destek olurdum, bu hastalığın herkesin başına gelebileceğini düşünerek. Ama o olacağı hiç aklımın ucundan geçmezdi.
Gerek kalıp kalmayacağını bilmiyoruz ama araştırdığımda gördüm ki asıl desteği İlik bankası bekliyor. Hem de maddi destekten ziyade sadece bir tüp kan vererek. Belki benim belki sizlerden birinin iliği dünyanın bir yerinde bir lösemi hastasını kurtarabilir. Bu konuda cehaletime çok kızdım okuduğumda. Belki ben biri için umut ışığıyım ve akıl edip de gidip bir tüp kan veremedim diye. Belki birilerine benim iliğim uyuyorken o kişiler kaybedildi diye. Evet milyonda bir ihtimal, ama neden olmasın?
Evet ilk etapta sadece kan vermek yeterli. Ancak birilerine uygunluğu bulunursa ilik için tekrar gitmek gerekiyor. İlik alma işlemi ufak bir anestezi ile yapılıyormuş ve hiç riski yokmuş. Birilerinin hayatını kurtarabilmek için ufacık şeylere katlanamaz mıyız? Ben ilk iş vereceğim.
Dedem de yillar once bu hastaliga tutulmustu.
Yalniz, kardesinin genc olmasi bir avantaj bu hastalikta. Ben iyilesecegine eminim! Guclu olmaya calisin.
Dedemi Cerrahpasa'da tedavi ettirmistik. Universite hastaneleri bu konuda daha gelismis.
Tekrar cok gecmis olsun.
Yapabileceğim bir şey olursa lütfen haber vermen yeterli.
Sevgilerimle..
Büyük geçmiş olsun.
Bu tedavi edilebilen bir hastalıktır, hastanın ve çevresinin morali, iyi bakım önemlidir.
Bu nedenle sakın moralinizi bozmayın.
genede pozitif düşünceyle herşeyin üstesinden gelebileceğimize olan inancım sonsuz.umarım en kısa zamanda iyi haberlerinizi almaya başlarız.insan kendine olan inancını kaybetmedikten sonra herşeyi başarır diye düşünüyorum.
geçmiş olsun
Dualarımız kardeşinle...İnşallah en kısa zamanda eski sağlığına kavuşur.
boğazıma bir düğüm oturdu, dualarım sizinle, inşallah herşey düzelecek,
umut herşeyin ilacı,
sevgiler
En kısa zamanda iyileşmesini diliyoruz kardeşinizin.
size ve annenize de bu tedavi sürecinde güç diliyoruz, Allahtan.