Bugün...
Bugün…
Çok canımı sıkan bir şey oldu. Eşimin evlenme teklif ettiği günlerde almış olduğu saati düşürdüm. Nasıl oldu nasıl bitti anlamadım ama çarşıda bir de baktım ki kolumda yok. Benim için çok değerli bir saatti. Ne diyebilirim ki bulan iyi günlerde kullanır umarım.
Bugün…
Can sıkıntımı gidermek için müziği sonuna kadar açıp bağıra bağıra şarkı söyledim arabada. İyi tarafı, insana çok iyi geliyor, özellikle de Duman. Kötü tarafı, insan ne kadar hız yaptığını anlayamıyor. Sağ salim eve geldim şükür…
Bugün…
Sevgiliyi çok özlediğimi farkettim.
Bugün…
Yeni aldığım bir tşirtte gördüğüm hatayı düzelteyim derken önce yamuk yumuk bir şekle soktum. Sonra lekeledim. En sonunda kestim paramparça ettim. O şimdi temizlik bezi. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş.
Bugün…
Arabayı servise götürdüm ve çıkışta sadece 1 Ytl ödedim. Nasıl olduğunu ben de anlamadım.
Bugün,…
Sinan Çetin’in yeni programı Fenomen’i izledim. Uri Geller’in isteği üzerine bozuk bir şeyler aradım reklam arasında. Evde çalışmayan hiç bir şeye tahammül edemediğimden ekranın önüne getirecek bir şey bulamadım, bir mağazanın oğluşa hediye ettiği dandik kol saatini getirdim. İlk elimize aldığımız anda da çalışmıyordu, hala çalışmıyor. Kaşık da uçmadı zaten. 3 buçuk atacağımı bildiğim için pek isteksiz olduğumdan mı yoksa saatin dandirikliğinden mi bilmiyorum. Benim gibi buluğ çağına kadar abuk subuk olaylara şahit olan ve bir ara sıyırmaya başladığını düşünen biri için büyük hayal kırıklığıydı. ( Uzun hikaye, anlatırım binaleyh )
Bugün…
Hurriyet’in bir ekindeki bir köşe yazarının bir kaç gün önceki yazısını gecikmeli okudum. Avrupa yakasına ben son haftalarda gözyaşları ve karın ağrıları içinde gülerken, nereden bilebilirdim ki zeka parıltısından yoksun olduğumu. Böyle söylemese de bu anlama getirmiş beyefendi. Dizi abartılı hareketlerden, lehçelerden falan oluşuyormuş ( Eeee?) ve esprilerde bir zeka parıltısı yokmuş. Ben de şu kimi köşe yazarlarındaki, meyve veren ağacı taşlama kompleksini anlayamamışımdır bir türlü. Heyhat, zeka parıltım olmadığından anlayamıyormuşum demek ki. Yormayayım kendimi.
Bugün…
Josh Halloway’in şu anda İstanbul’da olduğunu öğrendim. Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!
( 80’lerde İbo’ya iç çamaşırlarını atan kızların çığlık efekti )
Yarın…
Lost’un 4. sezonunun günümüze kadarki tüm bölümlerini sabahtan oturup akşama kadar bitirmeyi planlıyorum. Special Thanks to Sinan !!!
Çok canımı sıkan bir şey oldu. Eşimin evlenme teklif ettiği günlerde almış olduğu saati düşürdüm. Nasıl oldu nasıl bitti anlamadım ama çarşıda bir de baktım ki kolumda yok. Benim için çok değerli bir saatti. Ne diyebilirim ki bulan iyi günlerde kullanır umarım.
Bugün…
Can sıkıntımı gidermek için müziği sonuna kadar açıp bağıra bağıra şarkı söyledim arabada. İyi tarafı, insana çok iyi geliyor, özellikle de Duman. Kötü tarafı, insan ne kadar hız yaptığını anlayamıyor. Sağ salim eve geldim şükür…
Bugün…
Sevgiliyi çok özlediğimi farkettim.
Bugün…
Yeni aldığım bir tşirtte gördüğüm hatayı düzelteyim derken önce yamuk yumuk bir şekle soktum. Sonra lekeledim. En sonunda kestim paramparça ettim. O şimdi temizlik bezi. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş.
Bugün…
Arabayı servise götürdüm ve çıkışta sadece 1 Ytl ödedim. Nasıl olduğunu ben de anlamadım.
Bugün,…
Sinan Çetin’in yeni programı Fenomen’i izledim. Uri Geller’in isteği üzerine bozuk bir şeyler aradım reklam arasında. Evde çalışmayan hiç bir şeye tahammül edemediğimden ekranın önüne getirecek bir şey bulamadım, bir mağazanın oğluşa hediye ettiği dandik kol saatini getirdim. İlk elimize aldığımız anda da çalışmıyordu, hala çalışmıyor. Kaşık da uçmadı zaten. 3 buçuk atacağımı bildiğim için pek isteksiz olduğumdan mı yoksa saatin dandirikliğinden mi bilmiyorum. Benim gibi buluğ çağına kadar abuk subuk olaylara şahit olan ve bir ara sıyırmaya başladığını düşünen biri için büyük hayal kırıklığıydı. ( Uzun hikaye, anlatırım binaleyh )
Bugün…
Hurriyet’in bir ekindeki bir köşe yazarının bir kaç gün önceki yazısını gecikmeli okudum. Avrupa yakasına ben son haftalarda gözyaşları ve karın ağrıları içinde gülerken, nereden bilebilirdim ki zeka parıltısından yoksun olduğumu. Böyle söylemese de bu anlama getirmiş beyefendi. Dizi abartılı hareketlerden, lehçelerden falan oluşuyormuş ( Eeee?) ve esprilerde bir zeka parıltısı yokmuş. Ben de şu kimi köşe yazarlarındaki, meyve veren ağacı taşlama kompleksini anlayamamışımdır bir türlü. Heyhat, zeka parıltım olmadığından anlayamıyormuşum demek ki. Yormayayım kendimi.
Bugün…
Josh Halloway’in şu anda İstanbul’da olduğunu öğrendim. Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!
( 80’lerde İbo’ya iç çamaşırlarını atan kızların çığlık efekti )
Yarın…
Lost’un 4. sezonunun günümüze kadarki tüm bölümlerini sabahtan oturup akşama kadar bitirmeyi planlıyorum. Special Thanks to Sinan !!!
Yorumlar
Bu arada Sawyer aksam Beyaz Showa cikacakmiiiiisss:)) (sen bence once 4. sezonu izle, orada daha da sempatiklesiyor kendisi:)
Buluğ çağı olayları mı? korkutucu değilse okumak isterim.
Taşınma işi ne durumda Aslıcığım?
Saatine çok üzüldüm, belki de zamanı dolmuştu, nazardan bişeylerin çatladığına inanırız ya mesela annem de beni böyle teselli eder sevdiğim bir şey kaybolunca :)
Bir de şu Fenomen'i acayip merak ediyorum. Dün seyretmedim ama eve geldiğimde televizyonun karşısında allak bullak bir anne-baba buldum. Televizyonun üzerinden düşen kaşığı da kaldırmamışlardı ben göreyim diye, bi de Berk varmış. Berk öyle Berk böyle, Berk'in gözleri vb diye beni yiyip bitirdiler ama ben de merak etmeye başladım. Bir fırsat bulup seyredicem :)))
Lost dizisinin ismini heryerde duyunca bizde aldık Cd sini ama İngilizce olunca açıkçası anlamayıp seyretmedik. Ama şimdi her pazartesi gecesi TNT kanalında türkçe seslendirilmiş bölümlerini veriyorlar. 2 hafta oldu başlayalı ve bütün işleri bitirip bir hışımla geçiyoruz Tv karşısına eşimle :)
Nym, dün 4. sezondan 5 bölümü bitirdim, kaldı 3 bölüm ama meraktan çatlamak üzereyim. Akşam Beyaz'da da izledim, haber verdiğin için çoook teşekkürler. Saat için üzülmemeye çalışıyorum ama alışkanlıkişte, sabahları kalkınca gözüm onu arıyor.
Denizanası, hahaha! Barın sahibi körmüymüş? Haydi Lost izlemedin, haydi haberleri de izlemedin, neden ilgi gördüğünü göremiyor musun?
Loungetime,haziran başı taşınıyoruz, az kaldı. İki ayağım bir pabuca girdi. Evet, dizi konusunda sana katılıyorum. Buluğ çağı olaylarını da en kısa zamanda yazacağım :)
Ayşe,evet ben de öyle düşünüyorum artık sat için. Yenisinin zamanı gelmiş, onun miladı dolmuş. Bu arada yazdıklarına şaşırdım, bunları deneyimleyen birilerini birinci ağızdan ilk kez duy dum sizlerden.Nasıl oluyor, nasıl nasıl? Bir de Berk'i transa geçince izlemedim zapladım, çok tırstım, evde de yanlızım zaten.
Böğürtlengözün annesi, kader arkadaşı :) Ben de yanlızdım ve ben de o sırada zapladım, ve o gece bir kaç tane ışığı daha açarak uyudum :)Evet Tnt de başlamış, Digitürk'de 4. sezona devam ediyormuş. Yine alışacağız ve bekleme süresine gireceğiz, off!
Fenomen bizim evde de izlendi, oğlum ve eşim uzun süre bozuk saat temin etmeye çalıştılar, bizde oğluşun saatini kullanık ama ne saat çalıştı, ne de kaşık uçtu :)))
Bu lost çılgınlığına bir türlü tanık olamadım bende yok bu tnt ne yapacak bilmiyorum merakta ediyorum...
Ben de zeka pırıltısından yoksun bir kişilik olarak, özellikle son birkaç bölümü yerlerde seyrediyorum. Gülse iyice aştı.
İbo'ya don atıyorlardı, buna direkt teklif götürmüşler. E maşallah. Yalnız adama da maşallah demeden geçmeyelim.:)
Sevgiyle...
Blogunuz çok güzel ve başarılı tebrik ederim.Yazılarınızı takip etmeye çalışıyorum.Şimdi izin verirseniz dikkatinizi insani bir göreve çekmek istiyorum.
Gelin blogunuza bir kampanya ekleyelim.Ben bu duyuruyu yapalı bir aydan fazla zaman oldu ve katılım çok yüksek.
Dünyada her 3 saniyede bir insan ölüyor açlıktan ve bunların büyük çoğunluğu henüz çocuk.Artık onlar için bir kampanya var!Tamamen ücretsiz!
Sizde bu kampanyayı yayınlayarak hem ziyaretçilerinizi arttırın hemde faydalı işlerinize önemli bir halka ekleyin.
Bu kampanya nedir?
Birleşmiş Milletlerin Açlık Sitesine Girin.
Orada Göreceğiniz Sarı Düğmeye Tıklayın.Dünyanın Herhangi bir Yerinde Aç Bir insan Yiyecek Alıyor. Size Hiçbir Maliyeti Yok, Yiyeceğin Parası Reklam Logolarını Görmeniz ile Reklam Yapan Sponsorlar Tarafından Ödeniyor,Tüm Yapacağınız Bu Siteye Girmek ve Yiyecek Bağışla Help Feed The Hungry) Düğmesine TIKLAMAK. Bir Saniye Sürüyor, Günde Sadece Bir Kere Bağışta Bulunabiliyorsunuz.İşte bu kadar kolay!
Nasıl yayınlayacaksınız?
Sitenin linkini aşagıda yazdığım bloglarımdan edinebilirsiniz ya da kolaylık olması için
cagdasdrama@gmail.com adresimden gereken HTML dosyasını gönderebilirim.Bir mail atmanız yeterli.(Yorum kısımlarından HTML dosyaları teknik olarak yollanmıyor çünkü)
Not: Kampanyayı yayınlayan siteleri kendi blogum da Onuncuköy de asiller listesi adı altında yayınlamaktayım.Burada ki amaç katılımcıların çokluğunu gösterebilmek.Siz de kampanyayı yayınladığınız taktirda lütfen cagdasdrama@gmail.com adresime web sayfanızın linkini içeren mailinizi yollayın ve listede adınız yer alsın.
Cem Akkılıç
Kampanya detayları için;
Onuncuköy
http://cemologyonuncukoy.blogspot.com/2008/03/alik-kampanyasi.html
Kampanyayı blogunda yayınlayan ASİLLER Listesi
http://cemologyonuncukoy.blogspot.com/2008/03/alik-kampanyasi-ve-asiller-listesi.html
Önemli not:Kampanyayı yayınlamak isterseniz kolaylık olsun diye HTML dosyasını gönderebilirim.Tamamen size kalmış bir durum.
Saate üzülme...giden eşyaların zamanı gelmiştir..seninle işi bitmiştir..yenisi gelecektir:))
Uriyi ben kaçırdım yahu..
Sevgiliyle kavuşma zamanı ne zaman? Vede o servisin adresini bana da versene..1 lira yahu..
Elçin, bilemiyorum, ben çok seviyorum diziyi, eğer maceradan hoşlanan bir meraklı olarak nitelendiriyorsan kendini, sevmemene imkan yok.( Nasıl tanım ama?)
Fikriminincegülü, hey maiallah diyorum hatta ben :)
Cem, yayınlayacağım, ama o zamana kadar buradan da okunacağına inanıyorum, hepimiz destek vermeliyiz.
Tanya, ben de öyle düşünüyorum zaten. Keramet serviste değil, markada :)))