Veda, uçuş ve ayı adam
Askerlik arkadaşlığı böyle bir şey olsa gerek.
Şaka yollu sürgün arkadaşlığı diyorum ben buna, buraya bir kaç Türk aile geldik ya.
Kafaların çok fazla uyuşmasına gerek olmadan, nereden geldiğin, ne yaşta olduğun, ne yaşadığın, gördüğün, bildiğin fark etmeden birlikte zaman geçirmenin, keyif almanın, destek olmanın paylaşmanın, ve yardımlaşmanın tadını alıyor, yeni bir şey daha öğreniyorsun.
Belki buraya gelmemiş olmasak tanışmayacağımız, kendi hayatımızın döngüsü içinde görüşemeyeceğimiz, yada belki de anlaşamayacağımız insanlarla bir şeyler paylaşabilmeyi öğrenmek de varmış hayatta. Bunun için de şükretmeli çünkü o kadar çok insan o denli şeyi kaçırıyor hayatta. Öğrenmeden, bilmeden, görmeden.
Beş aydan sonra aramızdan biri geri dönüyor. Bir şekilde olmadı, yürümedi, bir şeyler ters gitti. Uçağı kaçırdığımızda birlikte ağladığım arkadaşımıza güle güle diyoruz. O gidiyor, biz kalıyoruz. Biz de bir gün dönerken onun gibi iyi mi yapıyorum, kötü mü diye düşünür müyüz bilmiyorum ama anneannelerimiz der ya:
Hakkımızda hayırlısı olsun...
Dip not: İst . a vardığımda yazmıştım ya olaylı geldik diye, uçağı kaçırdık biz. Hayatımda ilk kez uçak kaçırdım ama bunda payım olmadığını da söylemeliyim. Zira az çok okuyanlar yada tanıyanlar bilir, pimpirikliyimdir kimi konularda, erken gider beklerim ama geç kalmam. Ancak o sabah kalabalıkça geliyorduk ve benim önerdiğim saatten bir saat geç çıkmıştık. Bunun üzerine ağır aksak ve havaalanını bilmeyen şoför bir de trafiğe takılınca, yetmezmiş gibi yanlış terminalde inince olan oldu. Bu arkadaşımla birbirimize bir an bakıp, tutamadık kendimizi. İlk dönüşümüz olacaktı bu , o kadar hazırlamıştık ki kendimizi, içeri alınmayınca yıkıldık. Sonraki uçuş 7 saat sonraydı, çocukları oyalamaya çalışarak bekledik, zordu. O yorgunluğu üzerine uçuş, uçuşta da çarprazımda oturan adamla tartışmak pilimi bitirdi. Problem uçak inişe geçtiği anda telefonunu açıp görüşmeye çalışmasıydı. Kapatırmısınız dedim uzanarak, kıracakmış gibi elime baktı adam , İngilizce anlamıyor zannettim. Döndü kapattı. Kızlar ne oldu diye sordu, ben telefon dedikçe anladığı tek kelime o olmalı ki dönüp bakıyordu ters ters. Aradan 5 dk geçti, bizimki dönüp bana İngilizce, açıklarmısınız niçin açamıyoruz telefonu diye sordu ukalaca. Ben de tane tane, bunun zaten uçuş öncesi söylendiğini, iniş kalkışta özellikle sistemi bozabileceğini ıvırı zıvırı anlattım. Bana elini uzatıp, hadi ordan ya bir şeyden anladığınız yok dedi ayı kılıklı adam. Ben de, ok siz çok iyi biliyorsunuz demek, ama şimdi kapatın ve açmayın, ben korkuyorum, gidin istediğiniz uçuşta açın, beni ilgilendirmiyor dedim sesimi yükselterek. Bana üzerime atlayıp boğazımı sıkacakmış gibi baktı, kendi dilinde muhtemelen küfür ederek döndü. Ben de Türkçe olarak gerizekalı dedim önüme dönerken. Sonra dönüp dönüp öyle baktı ki boğazımı sıkmasına şükretmem lazımdı sanırım.
İnerken kapıda duran amirlere söyledim, inişte mi, kim, ne, nedir diye sordular ama o kadar uzun zamandır yoldaydım ki, kucağımda uyuyan 20 kilo ile şikayetçi olmak zor geldi. Zamanım olsa, yanımda da oğlum olmasa şikayetçi olmasını bilirdim...
Şaka yollu sürgün arkadaşlığı diyorum ben buna, buraya bir kaç Türk aile geldik ya.
Kafaların çok fazla uyuşmasına gerek olmadan, nereden geldiğin, ne yaşta olduğun, ne yaşadığın, gördüğün, bildiğin fark etmeden birlikte zaman geçirmenin, keyif almanın, destek olmanın paylaşmanın, ve yardımlaşmanın tadını alıyor, yeni bir şey daha öğreniyorsun.
Belki buraya gelmemiş olmasak tanışmayacağımız, kendi hayatımızın döngüsü içinde görüşemeyeceğimiz, yada belki de anlaşamayacağımız insanlarla bir şeyler paylaşabilmeyi öğrenmek de varmış hayatta. Bunun için de şükretmeli çünkü o kadar çok insan o denli şeyi kaçırıyor hayatta. Öğrenmeden, bilmeden, görmeden.
Beş aydan sonra aramızdan biri geri dönüyor. Bir şekilde olmadı, yürümedi, bir şeyler ters gitti. Uçağı kaçırdığımızda birlikte ağladığım arkadaşımıza güle güle diyoruz. O gidiyor, biz kalıyoruz. Biz de bir gün dönerken onun gibi iyi mi yapıyorum, kötü mü diye düşünür müyüz bilmiyorum ama anneannelerimiz der ya:
Hakkımızda hayırlısı olsun...
Dip not: İst . a vardığımda yazmıştım ya olaylı geldik diye, uçağı kaçırdık biz. Hayatımda ilk kez uçak kaçırdım ama bunda payım olmadığını da söylemeliyim. Zira az çok okuyanlar yada tanıyanlar bilir, pimpirikliyimdir kimi konularda, erken gider beklerim ama geç kalmam. Ancak o sabah kalabalıkça geliyorduk ve benim önerdiğim saatten bir saat geç çıkmıştık. Bunun üzerine ağır aksak ve havaalanını bilmeyen şoför bir de trafiğe takılınca, yetmezmiş gibi yanlış terminalde inince olan oldu. Bu arkadaşımla birbirimize bir an bakıp, tutamadık kendimizi. İlk dönüşümüz olacaktı bu , o kadar hazırlamıştık ki kendimizi, içeri alınmayınca yıkıldık. Sonraki uçuş 7 saat sonraydı, çocukları oyalamaya çalışarak bekledik, zordu. O yorgunluğu üzerine uçuş, uçuşta da çarprazımda oturan adamla tartışmak pilimi bitirdi. Problem uçak inişe geçtiği anda telefonunu açıp görüşmeye çalışmasıydı. Kapatırmısınız dedim uzanarak, kıracakmış gibi elime baktı adam , İngilizce anlamıyor zannettim. Döndü kapattı. Kızlar ne oldu diye sordu, ben telefon dedikçe anladığı tek kelime o olmalı ki dönüp bakıyordu ters ters. Aradan 5 dk geçti, bizimki dönüp bana İngilizce, açıklarmısınız niçin açamıyoruz telefonu diye sordu ukalaca. Ben de tane tane, bunun zaten uçuş öncesi söylendiğini, iniş kalkışta özellikle sistemi bozabileceğini ıvırı zıvırı anlattım. Bana elini uzatıp, hadi ordan ya bir şeyden anladığınız yok dedi ayı kılıklı adam. Ben de, ok siz çok iyi biliyorsunuz demek, ama şimdi kapatın ve açmayın, ben korkuyorum, gidin istediğiniz uçuşta açın, beni ilgilendirmiyor dedim sesimi yükselterek. Bana üzerime atlayıp boğazımı sıkacakmış gibi baktı, kendi dilinde muhtemelen küfür ederek döndü. Ben de Türkçe olarak gerizekalı dedim önüme dönerken. Sonra dönüp dönüp öyle baktı ki boğazımı sıkmasına şükretmem lazımdı sanırım.
İnerken kapıda duran amirlere söyledim, inişte mi, kim, ne, nedir diye sordular ama o kadar uzun zamandır yoldaydım ki, kucağımda uyuyan 20 kilo ile şikayetçi olmak zor geldi. Zamanım olsa, yanımda da oğlum olmasa şikayetçi olmasını bilirdim...
Yorumlar
Adacım, hayır, kimse bir şey demedi, inişe geçildiği için hostesler de arkadaydı. Kerem yanımda uyuyor diye uzatmak istemedim ama ödüm koptu doğrusu. Adamdan değil ama inişe geçerken zaten sarsiyor uçak, o sırada acaip sarstı.
Tekrar geçmiş olsun.
Selamlar.
Ruhdağı, daha önce de yanımdaki biri açmıştı onunla da tartışmıştım bu konuyu, eylemlerim devam edecek :)