Şubat 24, 2009

Şans...

Akıllıbebekten bu hafta...

Size de oluyor mu? Bazen duyduğum kimi şeyler karşısında garip bir suçluluk kaplıyor içimi. Benim suçum olmadığını bile bile bu hisse kapılıyorum. Düşünüyorum sonra ya bu kadar şanslı olmasaydım?

Biz insanoğulları aslında kolay beğenmeyiz hiç bir şeyi. İçimizde bir yerlerde hep daha iyisini, daha güzelini, o da olmazsa mutlaka bir diğerini isteriz. Başımızı sokacak bir ev isterken önceleri, evi aldıktan sonra aklımızda o civarda gördüğümüz başka bir ev vardır. Küçük şirin bir mutfak yeter dedikten sonra kendimizi dergilerdeki salon salomanje mutfaklara, parlak yüzeylerine, en yeni modelleri ile ankastrelerine bakıp hayal kurarken buluruz. Çocuğumuzun karnesi ile gururlanırken, bir yandan da ne olurdu bilmemkimin çocuğu gibi kitaba da düşkün olsaydı diye düşünürken yakalarız kendimizi. Alışveriş yetmez, daha ertesi gün beğendiğimiz bir ayakkabıya iç geçirebiliriz.

İşte bu zamanlarda bu girdap ve hayatın rutin koşuşturması içinde unutuveririz, aslında ne kadar da şanslı olduğumuzu.

Bunun için etrafımıza bakmak da yeter aslında. Haberleri dinlemek, bir gazetenin içini açıp okumaya başlamak, yada temizliğe size gelen hanımın gözlerindeki dalgınlığı görüp neyi olduğunu sormak yeter.

Öyle hikayeler duyarız ki bazen, başka bir dünyadan geliyorlarmış gibi gelir bize. Öyle hikayeler vardır ki, inanamayız, ne kadar inanmak istesek de. İşte tam o zaman bir suçluluk kaplar içi. İnsanlar bunları çekiyorken ben de neler düşünüyorum diye. Neleri dert ediyorum? Ne saçma şeylere üzülüyorum? Ne saçmalıyorum?

Ya onun yerinde ben olsaydım?

Ya o televizyondaki kadın gibi şiddete uğrasaydım kocam dediğim adamdan. Ya gazetedeki 13 yaşinda evlendirme adı altında satılan kız ben olsaydım? Ya okutulmasaydım? Ya üniversitede kendisinden sadece derslerinde başarı beklenen, harçlığı cebinde, gençliğinin tadını çıkaran anasının kuzusu değil de daha 19 unda 3. çocugunu bekleyen kadın olsaydım. Ya elime mesleğimi almasaydım. Ya bu satırları yazamasaydım?

Ya şimdi içeride temizlik yaparken aklı hasta çocugunda olan, kocasının başka bir kadın için biri hasta 2 çocuguyla bırakıp terkettiği, bir yandan temizliğe gidip bir yandan dışarıdan liseyi bitirmeye çalışan benden yaşça küçük kadın ben olsaydım?

Her hafta yazdığım yazılar ya benim hayatımdan ya çevremde duyup etkilendiğim olaylardan çikiyor. Bu hafta bu döküldü kağıda. O bugün erken çıkacak, oğluna gidecek. Benim aklımdan çıkacak mı tüm bu yazdıklarım?

Umuyorum çıkmaz.

Çünkü bazen gerçekten silkelenmeye ihtiyacımız var…

6 yorum:

Unknown dedi ki...

hani belki ordan kendini beğenmiş gibi durabilirim ama değil,ben çok şükreden ve elindekilerle yetinmeyi seven biriyimdir,hani insanoğluyuz isteriz hayal kurarız tabikide,kendi imkanlarımla şanslı olduğumu hep bilirim,sağlıklıyım,iyi bir ailem var daha ne olsun...ama arada silkenlenmeklazım tabii..

Aslı Cin dedi ki...

Şükretmek,şükretmek, şükretmek...

pecete dedi ki...

Silkelenmek ve silkelemek gerekiyor... Çok güzel bir yazı...

denizanasi dedi ki...

benim de silkelenmek için kullandığım yöntem bu. benden daha kötüleri varken benim şikayet etmeye hakkım yok... yok .. olmamalı..

Aslı Cin dedi ki...

Peçete, teşekkürler.

Denizanası, evet aynen öyle...

nymphea dedi ki...

Son zamanlarda ayni ruh haline sahibim. Isimden sikayet edip de televizyonda issiz kalan insanlari gorunce ya da cevremden isten cikarilmalar duyunca susup halime sukrediyorum:( Tesekkurler yazi icin, ben de boyle bir seyler yazmak istiyordum, en iyisi senin yazina link vermek diye dusundum:) Eline saglik..