Ne var ne yok bilmemkaç...
Ne var ne yok bahsedemedim bir süredir.
Günler çok hızlı geçiyor size de öyle geliyor mu?
Bu aralar blogdan da anlaşılacağı üzere çok fazla film izliyorum. İzleyip beğenmeyip yazmadıklarım da var tabii. Kitap okuyamıyorum çünkü kitaplarım bitti. Bir dahaki ay halam ve annem geliyor ziyarete bizi. Onlardan isteyeceğim biraz.
Yogaya devam ediyorum yine ama ara verdiğim için zorlanıyorum biraz, zamanla düzelir herhalde.
Bu arada Türkiye'de hiç ilgi duymayan ve bu konuda feci yeteneksiz olan ben, buralı bir arkadaşın ısrarları ile Oryantal kursuna başladım. Bir şey değil Türk'üm diye beceremezsem kendimi kötü hissedeceğim, hani sanki hepimiz oynayarak çıkıyoruz anamızın karnından. Daha da fenası hocamız Rus! Neyse, becerebiliyor muyum? Hayır. Ama en azından kaşıkladığım nutellaların suçluluk duygusunu alacak kadar efor harcıyorum. Dans için şu bizim kapalıçarşıda satılan şıngırtılı pullu kalçaya bağlanan şeylerden satıyorlardı, ondan da aldım, şimdi kim tutar beni, hahaha!
Bu arada Aslı stili rejim süper gidiyor. Şöyle ki gündüz gayet iyi, ama akşam o rejim birdenbire bozuluveriyor. Olsun o bile bir şeydir.
Biliyorsunuz bunu da Moda mutfağını da sevdiğim için isteyerek hazırlıyorum, yani aklımda bunu işe çevirmek yoktu ama Moda mutfağının ziyaretçi sayısı o kadar arttı, bu eski kadim blogumu bile bir yılda öyle hızla 3 e katladı ki, sanırım gözden kaçmadı. Geçtiğimiz günlerde bir text reklamı teklifi geldi. İlginç olanı ise bunun yurtdışından gelmiş olması. Baktım hoş şeyler var, özellikle de büyük bedenler için. Anlaştık koyduk reklamı.
Bu arada bir kaç yerle görüştüm, dışarıdan kolleksiyon hazırlamak için, bakalım ne çıkacak.
Çoktandır istiyordum, gerçi balkonun kendine ait balkon boyunca saksısı ve içinde çiçekleri var ama mutfak penceresi önüne de istiyordum, bir çiçek yetiştirme merkezi buldum, bir şeyler aldım. Bir kaç tane daha var istediğim. Bir de farklı kaktüsler buldum ev için, küçük küçük, çok güzeller. Bknz yukarıdalar. Küçükleri bir yere, büyük 3 taneyi gümüş rengi kaplar içinde bir kırmızı tabağa dizip masaya koydum, çok hoş oldu. Radyasyonu çekiyor hikayesine aldım ama dur bakalım...
Dün burada konsolosluğun düzenlediği şehitleri anma törenine gittim. Anı defterine yazdım, imzaladım. Çok etkilendim orada olmaktan, saygı duruşu yapmaktan, o anı defterine yazmaktan. Konsolos beyle tanıştım, çok aktif ve neşeli bir bey. Çok gurur duydum. Şimdi 23 nisan için elbirliği ile bir şeyler yapacağız belki de.
Ne yazık ki sokak çocukları dünyanın her yerinde var. Ama güzel olan bunun sona ermesi için bir şeylerin yapılıyor olması. Yarın sabah da Rotary klübünün sokak çocuklarına yapılacak ev için düzenlediği yürüyüşe katılacağım. Sponsor bulmaya vaktim olmadı, koca sponsor olacak bana, ama mühim olan orada bulunup dikkati çekmek ve yürümek zaten. Uzun bir yürüyüş olacak, hava da soğuk ve yağışlı ama hem faydalı hem eğlenceli olacak bence, fotoğraf makinamı da alcağım.
Şimdilik bu kadar, daha ne olsun?
Dip not: Bu arada satıcı sıcak sever dedi, bense adını sormayı unuttum, minik kırmızı çiçeklerine bayıldım ve aldım, aşağıdakinin adını bilen var mı?
Yorumlar
Şehitleri anmaya gitmenle ayrıca gurur duydum..hemde taa oralarda..biz burda popomuzu kaldıramıyoruz da.
Öpüyorum.
Bu arada unuttum oryantal dansa da yıkıldım gülmekten..ben bir video rica edeceğim..hehehe..
Sevgi teşekkür ederim, evet sana başlarda zorlandığımdan bahsediyordum ama zamanla insan alışıyor. Kaktüs ben Türkiye'de de severdim ama bu kadar çok çeşit bulamamıştım doğrusu, çok hoşuma gitti.Umarım radyasyon hikayesi doğrusur.
Tanya, delimisin, nette yayılırsa o görüntüler rezil olurum ireziiiil , hahaha ! Ayrıca yorumdaki birnirinden güzel sözlerin için teşekkürler, ben de seni öpüyorum...