Hayat koca bir tokat gibi bazen...
Kardeşimin durumunu anlayabilmem mümkün değil. Çünkü onun durumunda değilim. Sizin de benim ruh halimi anlamanız mümkün değil, çünkü benim durumumda değilsiniz.
İnsan hiç bir şeyi başına gelmeden anlayamıyor. Hayır, bu noktada empati falan da kar etmiyor.
Burada hastalığın kötüleştiğini duyduğumda iki hafta ruh gibi dolaştım. Ağlıyorum, hiç bir şeyden tat almıyorum, eve kapanmak istiyorum, hiç bir yere gitmek gelmiyor içimden, bilgisayarın başına kilitleniyorum, uzaklardan yardımcı olabilme ümidi ile.
Bir çok arkadaşımdan destek geldi, teşekkür ederim tekrar. Herkes yardımcı oluruz, şunu tanıyorum, bunlara mail atarım dedi. İyi hoş.
Ama iş trombosit vermeye gelince pek az insan yanaştı. Anlıyorum zor iş. Bir kaç saatinizi harcayacaksınız orada, biraz uzun sürecek, belki hoşlanmıyorsunuz bunlardan.
Ama diğer tarafta bir hayat var.
Aynı şey sizin başınıza gelse bu kadar rahat olabilir miydiniz? Tabii ki hayır.
Herkes nede olsa birileri verir diyerek kendi içini ferahlatırken bunun bize faydası olmuyor. Tam tersine, şunları gönderiyorum diye bana mail yazan insanların kimilerinin kimseyi göndermediğini sonradan öğrenip büyük hayal kırıklığına uğradığım da oldu. Ya onlara güvenip trombosit aramaya son verseydik?
İşin ciddiyetini anlatamıyor muyum acaba?
Bense burada, uzaktan da olsa bir şey yapabilmiş olmanın huzuru ile biraz olsun rahatlamıştım.
Çünkü ne olursa olsun hayat devam ediyor, her gün ağlayarak geçmiyor. Silkiniyor bir süre sonra insan, silkinmek zorunda kalıyor. Çünkü ağlayıp sızlamanın faydası yok. Annemin hiç olmazsa bu taraftan onu biraz olsun gülümsetecek haberlere ihtiyacı var. Moral veren, içini ısıtan, onu neşelendirecek bir sese.
Yavaş yavaş tekrar dönüyorum dünyaya. Aklım orada olsa da, tekrar gülüyorum, başka şeylerle ilgileniyorum, buraya gelen halamı gezdiriyorum, fotoğraflar çekiyoruz, alışveriş ediyoruz, eve geliyorum, bilgisayarı açıyorum, bir bakıyorum ki:
Acil trombosit lazım.
"Vay sen misin gülen "der gibi. Koca bir tokat iniyor suratıma. Yüzüm düşüyor. Yediğim boğazıma düğümleniyor, içtiğim, aldığım, güldüğüm haram...
Şuraya bakar mısınız daha ne çok insan var yardımımızı isteyen...
İnsan hiç bir şeyi başına gelmeden anlayamıyor. Hayır, bu noktada empati falan da kar etmiyor.
Burada hastalığın kötüleştiğini duyduğumda iki hafta ruh gibi dolaştım. Ağlıyorum, hiç bir şeyden tat almıyorum, eve kapanmak istiyorum, hiç bir yere gitmek gelmiyor içimden, bilgisayarın başına kilitleniyorum, uzaklardan yardımcı olabilme ümidi ile.
Bir çok arkadaşımdan destek geldi, teşekkür ederim tekrar. Herkes yardımcı oluruz, şunu tanıyorum, bunlara mail atarım dedi. İyi hoş.
Ama iş trombosit vermeye gelince pek az insan yanaştı. Anlıyorum zor iş. Bir kaç saatinizi harcayacaksınız orada, biraz uzun sürecek, belki hoşlanmıyorsunuz bunlardan.
Ama diğer tarafta bir hayat var.
Aynı şey sizin başınıza gelse bu kadar rahat olabilir miydiniz? Tabii ki hayır.
Herkes nede olsa birileri verir diyerek kendi içini ferahlatırken bunun bize faydası olmuyor. Tam tersine, şunları gönderiyorum diye bana mail yazan insanların kimilerinin kimseyi göndermediğini sonradan öğrenip büyük hayal kırıklığına uğradığım da oldu. Ya onlara güvenip trombosit aramaya son verseydik?
İşin ciddiyetini anlatamıyor muyum acaba?
Bense burada, uzaktan da olsa bir şey yapabilmiş olmanın huzuru ile biraz olsun rahatlamıştım.
Çünkü ne olursa olsun hayat devam ediyor, her gün ağlayarak geçmiyor. Silkiniyor bir süre sonra insan, silkinmek zorunda kalıyor. Çünkü ağlayıp sızlamanın faydası yok. Annemin hiç olmazsa bu taraftan onu biraz olsun gülümsetecek haberlere ihtiyacı var. Moral veren, içini ısıtan, onu neşelendirecek bir sese.
Yavaş yavaş tekrar dönüyorum dünyaya. Aklım orada olsa da, tekrar gülüyorum, başka şeylerle ilgileniyorum, buraya gelen halamı gezdiriyorum, fotoğraflar çekiyoruz, alışveriş ediyoruz, eve geliyorum, bilgisayarı açıyorum, bir bakıyorum ki:
Acil trombosit lazım.
"Vay sen misin gülen "der gibi. Koca bir tokat iniyor suratıma. Yüzüm düşüyor. Yediğim boğazıma düğümleniyor, içtiğim, aldığım, güldüğüm haram...
Şuraya bakar mısınız daha ne çok insan var yardımımızı isteyen...
Yorumlar
Demem o ki yıkılma. Tokat gibi evet ama dik durmaya çalış. Kardeşine acil şifalar diliyorum. Tüm hastalara, bu illetle uğraşan herkese.
Insanlarin basina gelmeyince anlamadigi cok dogru , insanligimizi mi kaybettik ne ?Konu ne , hastalik ne hic bilmiyorum.Nerede yasiyorsunuz onuda cozemedim - baya bir gerilere gittim ama ..
Umarim biran once iyilesir.Bizlerin bu konusa yapabilecegi birsey var mi acaba ? Onceki postlarda yaziyorduysa kusura bakma , sayfanda cok yeniyim ve okumaya devam edicem
sevgiler
Bin kere haklısın..ama biz millet olarak yardımsever değiliz..atıp tutmaya bayılırız.
Umarım herşey yoluna girer..kardeşinin sağlığı ve sizlerin gülümsemeleriniz de yerine.
nerde ikamet ediyor kardeşiniz?birazcık bahseder misiniz bu trombosit olayından?elimde imkan varsa mutlaka yardımcı olmak isterim ben istanbulda yaşıyorum
sevgiler...
sevgi tuncer
Acil şifalar diliyorum. Dualarım hep kardeşinle. Öpüyorum seni
Kardeşine acil şifalar diliyorum Aslı. Üzülme demeyeceğim elbet ama hasta yakınları olarak görevmiz hep mutlu görünmek, aslında tam tersi bile olsa..
Kardeşim Ankara'da devam ediyor tedavisine.
A rh pozitif erkek sağlıklı, son bir iki gün içki ve ilaç almamış vericinin hastanede bir kaç saat geçirmesi lazım. Çünkü bu taze alınıp verilen bir şey.
Bu da bir çok insana ne yazık ki zor geliyor.
Bu şartlara uyan birilerini tanıyorsanız bana telefon ve isimlerini mail atmanız çok yardımcı olacaktır.
Herkese tekrar çok teşekkür ederim.