Bu bir öğrt. cnm. bnm. yazısı değildir...
Her iş zordur.
Kolay olanı varsa biri bana söylesin kariyer değişikliği yapmaya hazırım.
Yani öğretmenliğin zor ve meşakatli bir meslek olduğuna ben de katılıyorum.
Ama her ne kadar öğretmen arkadaşlarım kabul etmese de en azından biz öğretmen olmayan güruh için öğretmenlik aynı zamanda en ballı iştir.Misal bir arkadaşım geçtiğimiz sene onca yıllık tekstil mühendisliğinin aedından, bir anne için en iyi meslek diyerek tekrar sınava girip öğretmenliği kazandı.
Aaa, ne var bunda, kolaydır demeyin, biz de şaşırdık ama bir baktık ki büyük şehirlerde öğretmenlikler neredeyse mühendisliklerle eş puanda.
Neden?
Herkesin düşündüğü sebepten.
Öğretmenlik günümüzün en ballı işidir.
Burada öğretmenlerin yapabileceği bir şey yok. Onlar kendilerine söylenen şekilde işlerini icra etmeye çalışıyorlar.
Bozukluk, sınav sistemimiz, okullarımızın hali, atamaların durumu gibi sistemle alakalı.
Ben mi kaçırdım bilmiyorum ama ilk kez öğretmenler gününün yarım gün olduğunu duyuyorum. Haftalardır, zırt ona, zırt buna okullar yarım güne iniyor yada tatil ediliyor. Bizimkiler henüz okula alışmışken yarıyıl tatili geliyor. Grip sebebiyle okulların tatil olabileceğine dair konuşuluyor. Haftasonları telafisi gibi bir şeyin olacağını da sanmıyorum. Eee ondan sonra da yaz tatili geliyor.
Cts Pazar günleri de çalışmak zorunda kalan sabahın köründen akşamın belirsiz saatlerine kadar şirketten dışarı çıkamayan ama kriz seebi ile neredeyse öğretmenlerle aynı maaşı alan özel sektör çalışanı bir çok tekstilci arkadaşın dilinde şimdi bu var.
"Bizim zamanımızda öğretmenliğin puanları mühendisliğin neredeyse yarısıydı, keşke bu kadar çalışmasaydım, kazansaydım öğretmenliği, girseydim devletin güvencesine, belli saatlerde dersim olsaydı, cts pazarım olsaydı, yaz- kış- ıvırzıvır tatilim olsaydı, rapor alıp işe gelememe lüksüm olsaydı, ders verip şimdikinden daha çok kazanma şansım olsaydı..."
Şahsen benim hayalim değildi öğretmen olmak, hiç de olmadı, hayır bana göre değil.
Ama arkadaşların söylediklerine de hak vermiyor değilim. Özellikle çevremdekilerle biraz konuştuktan sonra.
Bugün kimi öğretmenler renkli hediye paketlerini açacak, ( Duyduğuma göre işgüzar veliler velilerden belli bir miktar toplayıp hatırı sayılır hediyeler alıyormuş öğretmenlere, bizim zamanımızda bizler ya çiçek getirirdik, ya bir resim yapardık onlar için ) kimileri de uzaklarda bir yerde yokluk içinde var olmaya çalışacak. ( İdealist olanları dışındakiler bir gün başka bir okulda olup diğer meslektaşları ile aynı şanslara sahip olmayı dileyerek )
Ben her birinin ama en çok da gerçekten zor şartlar altında çalışan, işleri gerçekten zor olanların gününü canı gönülden kutlayayım yeri gelmişken.
Evet öğretmenlik zor ve meşakatli
ama bir çoğu için de çok ballı bir meslektir.
Şimdi, iyi tatiller...
Dip sos: Sevimli bir yazar olmadığım için affola...
Kolay olanı varsa biri bana söylesin kariyer değişikliği yapmaya hazırım.
Yani öğretmenliğin zor ve meşakatli bir meslek olduğuna ben de katılıyorum.
Ama her ne kadar öğretmen arkadaşlarım kabul etmese de en azından biz öğretmen olmayan güruh için öğretmenlik aynı zamanda en ballı iştir.Misal bir arkadaşım geçtiğimiz sene onca yıllık tekstil mühendisliğinin aedından, bir anne için en iyi meslek diyerek tekrar sınava girip öğretmenliği kazandı.
Aaa, ne var bunda, kolaydır demeyin, biz de şaşırdık ama bir baktık ki büyük şehirlerde öğretmenlikler neredeyse mühendisliklerle eş puanda.
Neden?
Herkesin düşündüğü sebepten.
Öğretmenlik günümüzün en ballı işidir.
Burada öğretmenlerin yapabileceği bir şey yok. Onlar kendilerine söylenen şekilde işlerini icra etmeye çalışıyorlar.
Bozukluk, sınav sistemimiz, okullarımızın hali, atamaların durumu gibi sistemle alakalı.
Ben mi kaçırdım bilmiyorum ama ilk kez öğretmenler gününün yarım gün olduğunu duyuyorum. Haftalardır, zırt ona, zırt buna okullar yarım güne iniyor yada tatil ediliyor. Bizimkiler henüz okula alışmışken yarıyıl tatili geliyor. Grip sebebiyle okulların tatil olabileceğine dair konuşuluyor. Haftasonları telafisi gibi bir şeyin olacağını da sanmıyorum. Eee ondan sonra da yaz tatili geliyor.
Cts Pazar günleri de çalışmak zorunda kalan sabahın köründen akşamın belirsiz saatlerine kadar şirketten dışarı çıkamayan ama kriz seebi ile neredeyse öğretmenlerle aynı maaşı alan özel sektör çalışanı bir çok tekstilci arkadaşın dilinde şimdi bu var.
"Bizim zamanımızda öğretmenliğin puanları mühendisliğin neredeyse yarısıydı, keşke bu kadar çalışmasaydım, kazansaydım öğretmenliği, girseydim devletin güvencesine, belli saatlerde dersim olsaydı, cts pazarım olsaydı, yaz- kış- ıvırzıvır tatilim olsaydı, rapor alıp işe gelememe lüksüm olsaydı, ders verip şimdikinden daha çok kazanma şansım olsaydı..."
Şahsen benim hayalim değildi öğretmen olmak, hiç de olmadı, hayır bana göre değil.
Ama arkadaşların söylediklerine de hak vermiyor değilim. Özellikle çevremdekilerle biraz konuştuktan sonra.
Bugün kimi öğretmenler renkli hediye paketlerini açacak, ( Duyduğuma göre işgüzar veliler velilerden belli bir miktar toplayıp hatırı sayılır hediyeler alıyormuş öğretmenlere, bizim zamanımızda bizler ya çiçek getirirdik, ya bir resim yapardık onlar için ) kimileri de uzaklarda bir yerde yokluk içinde var olmaya çalışacak. ( İdealist olanları dışındakiler bir gün başka bir okulda olup diğer meslektaşları ile aynı şanslara sahip olmayı dileyerek )
Ben her birinin ama en çok da gerçekten zor şartlar altında çalışan, işleri gerçekten zor olanların gününü canı gönülden kutlayayım yeri gelmişken.
Evet öğretmenlik zor ve meşakatli
ama bir çoğu için de çok ballı bir meslektir.
Şimdi, iyi tatiller...
Dip sos: Sevimli bir yazar olmadığım için affola...
Yorumlar
1. Ben çalışan anneyim, kızımı devlet okuluna göndermek istiyorum, ama mahallemizdeki okuldan hiç memnun değilim, fakat MEB ikametgaha göre okul seçme özgürlüğünü kaldırmış. İyi ama okullar eşit değil ki... Eşit bile olsa öğle yemeği yok en basitinden, öğle yemeği olmayınca kızımı özel okula göndermek zorundayım çünkü devlet başka okuluna gönderemeyeceğimi söylüyor bana. Hatta eğer gidip bir yerleri kiralasam o mahallede zabıtalar gidip adresi kontrol ediyorlarmış gerçekten orada mı değil mi diye...
2. Sabah yedi buçukta çıkıyorum, akşam 8de dönüyorum, kızımla ilgili aldığım yarım saatlik bir izin bile özel sektörde göze batıyor, sürekli telefonla aranıyorum.
3. Cumartesi günü yarım gün çalışıyorum ama nasıl, yine sabah yedi buçuk ve dönüşüm eve genelde akşam 5'te, yani işverenimin gözünde yarım gün ama devlette tam gün!
4. Ben şanslıyım ki bu işe bir ik firması aracılığı ile girdim yani maaş pazarlığımı onlar benim adıma yaptı, yoksa öğretmenin yarısı maaşı ile yukarıdaki koşullarda çalışacaktım.
Ekleyeceğim o kadar çok şey var ki... Ama asıl konu, bunlara rağmen hala öğretmen olabileceğimi düşünmüyorum, sıkar beni öyle şeyler, şimdi ihracatta uzun süre çalışıyorum fakat haftaiçi yaptığım görüşmeler, sürekli aktif olma zorunluluğu, kıpır kıpır olmak beni daha zinde tutuyor, o okul kokusu, hele hele öğretmenler odası kokusu şimdi bile burnuma gelince üstüme uyuşukluk çöküyor...
Dediğin gibi öğretmenlikten daha aktif işler hoşuma gidiyor benim de ama çalışma saatlerini kıskanmadığımı da söyleyemem :)
Aslı, evet tüm anneler bunu söylüyor.
Elektra, haklısın, öğretmen denilince aklımız hemen devlet okullarına gidiyor. Tabii kadro dışı düşük ücrete çalışanlar veya dershane öğretmenleri de var. Doğrusu dershane öğretmenleri hakkında bir tecrübem yok. Durum dediğin gibiyse al bakalım, sizin sistemde de çatlak var...
Çocuk ve bakımı konusunda inan özel sektör çalışanları olarak hepimiz aynı durumdayız, ben şimdi ikinci bebeğimi hangi aya getireyim de sezona denk gelmemesinin hesabını yapıyorum! Şimdi herkes bana niteliklerim nedeniyle niye İzmir ya da İstanbul'da çalışmadığımı soruyor, şu anki aldığımın 3 katını alabilirim ama Sudişi bırakacak bir yerim, hastalandığında emanet edeceğim kişi bulma derdini çocuğum yerine şimdi az maaş ve çalışmam konusunda daha az tatminkar olma derdini ben çekiyorum.
Dediğim gibi dershaneler, özel okullar, bunların sahipleri en azılı tüccarların kar/zarar bilincine sahip...
Meltem, evet aynen öyle. Devlet okullarındaki öğretmenlerden bahsediyorum. Ve yazıyı dikkatli okuyanlar anlayacaktır, kolay iş demiyorum, kolay iş yok. Ama bizim gibi özel sektmrdekilere göre ballı bir iş diyorum.Zaten bu sebeple zor şartlar altında çalışanları ayrı bir kefeye koydum. Ama -lütfen burada da dürüst olalım- çok fazla öğretmen, devletin himayesine girerek kendisini geliştirmeden her türlü avantajını sağlayarak memur öğretmenlik yapıyor.Oysa bir öğretmen memur zihniyetinde olmamalı.Benim de çevremde bildiğim öğretmenler var, kimileri çok zor şartlardan çalışıp gelmişler şimdiki yerlerine. Ama ne yazık ki olumsuz örenkler onlardan daha çok. Anadolu'da bir şehrin yerini bilemeyen sınıf öğretmeni ile tanıştım. Mahrumiyet bölgesini raporlarla geçiştirenler gibi.Ya da biz daha koşturarak öğle yemeğine çıkarken okuldaki işi bitmiş eve gelen öğretmenler var. Şu duurmda saat ücreti ile hesaplarsan maaşları düşük olmasa gerek.
Ben burada tüm öğretmenlere değil, bu yazıyı hak edecek öğretmenler ortaya çıkaran sisteme yazı yazdım.Şu sistemle ne yazık ki özel sektördekilerini saymazsak ve yazımda belirttiğim gibi zor şartlar altında çalışanlar zaten mevzubahis değil, genel olarak öğretmenlik diğer işlere göre ballı bir iştir. ( Bu arada yan gelip yattıklarını da nereden çıkarttın :)