Esperanto dilinde, Saluton :)
Rahmetli dedem, onu hiç tanıyamamış olsam da, bildiğim kadarı ile ailemizde her zaman saygıyla anılan, Atatürk gibi adamdı diye tabir edilen bir beymiş.
Ben doğmadan uzun yıllar önce kaybetmişler onu.
Bizim ailede hikayeler bitmez, ne saray doktorluğu yapan büyük büyük dedenin maceraları, ne de aksine Kurtuluş savaşında direnişin paralarını korumak için Yunanlı'lardan İtalyan'ların işgal ettiği Menderes'in diğer tarafına kaçmaya çalışan ninem ve büyük dedenin yaşadıkları. Uzun ve dinlemesi benim için çok keyifli hikayelerdi bunlar. Canım babaannem geçen yıl oturup konuşabildiği zamanlarda uzun uzun anlatmıştı bunları bana, ben de - iyi ki- not almıştım.
Şimdi o da rahmetli olduğuna göre bunları bize anlatacak ne yazık ki kimse kalmadı.
Ninemin ve büyük dedenin yaşadıklarının hikayesini hatırlatacak tek bir yer var: İzmir'deki Atatürk müzesi.
Her İzmir'e gidişimde ziyaret etmeyi düşünüp de gidemediğim yer.
Müze için verdiğimiz belgelerin yanında kimseye vermediğimiz başka belgeler de çıkmıştı ortaya.
Dedemin Esperanto dili için yaptığı çalışmalar.
Bir sözlük çalışması, notlar, çeviriler.
Bazılarının eski Türkçe'den çevrilmesi gerekiyor.
Vakti zamanında bu dilin Türkiye temsilciliğini yapan dedemden kalan çok değer verdiğimiz anılar bunlar. Bu konu ile ilgilenenlerden bu belgeleri isteyenler oldu ama babaannem hiç bir zaman vermeye yanaşmadı.
Farklı dilleri konuşan insanların iletişim kurabilmesi için öğrenilmesi kolay olacak bir lisan oluşturmak için 1800 lerin sonunda ortaya çıkan dil günümüzde de en çok tanınan ve en çok konuşulan yapay dil ama amacına ulaşıp hiç bir zaman çok fazla yaygınlaşamamış.
Ben ise dedemin anısına en kısa zamanda öğrenmek istiyorum.
Esperanto ismi "Umut etmek" anlamına gelen "Esperi" fiilinden gelir. Anlamı bile güzel değil mi?
Ben doğmadan uzun yıllar önce kaybetmişler onu.
Bizim ailede hikayeler bitmez, ne saray doktorluğu yapan büyük büyük dedenin maceraları, ne de aksine Kurtuluş savaşında direnişin paralarını korumak için Yunanlı'lardan İtalyan'ların işgal ettiği Menderes'in diğer tarafına kaçmaya çalışan ninem ve büyük dedenin yaşadıkları. Uzun ve dinlemesi benim için çok keyifli hikayelerdi bunlar. Canım babaannem geçen yıl oturup konuşabildiği zamanlarda uzun uzun anlatmıştı bunları bana, ben de - iyi ki- not almıştım.
Şimdi o da rahmetli olduğuna göre bunları bize anlatacak ne yazık ki kimse kalmadı.
Ninemin ve büyük dedenin yaşadıklarının hikayesini hatırlatacak tek bir yer var: İzmir'deki Atatürk müzesi.
Her İzmir'e gidişimde ziyaret etmeyi düşünüp de gidemediğim yer.
Müze için verdiğimiz belgelerin yanında kimseye vermediğimiz başka belgeler de çıkmıştı ortaya.
Dedemin Esperanto dili için yaptığı çalışmalar.
Bir sözlük çalışması, notlar, çeviriler.
Bazılarının eski Türkçe'den çevrilmesi gerekiyor.
Vakti zamanında bu dilin Türkiye temsilciliğini yapan dedemden kalan çok değer verdiğimiz anılar bunlar. Bu konu ile ilgilenenlerden bu belgeleri isteyenler oldu ama babaannem hiç bir zaman vermeye yanaşmadı.
Farklı dilleri konuşan insanların iletişim kurabilmesi için öğrenilmesi kolay olacak bir lisan oluşturmak için 1800 lerin sonunda ortaya çıkan dil günümüzde de en çok tanınan ve en çok konuşulan yapay dil ama amacına ulaşıp hiç bir zaman çok fazla yaygınlaşamamış.
Ben ise dedemin anısına en kısa zamanda öğrenmek istiyorum.
Esperanto ismi "Umut etmek" anlamına gelen "Esperi" fiilinden gelir. Anlamı bile güzel değil mi?
Yorumlar
Neden kitap haline sen getirmiyorsun..? Yayınla bence.
Defne, haklısın, yazmamışım, merhaba demek. Latince kökenli, Salut gibi :)
umarım kitap halıne gelir...
sevgiler...