Vay canına recim işe yarıyor !!!

Havayı dağıtmak için tepinerek dansetmeli. Pazartesi sendromu mu? O da ne?

Zor değilmiş.

Rejim yapmaktan bahsediyorum.

Hele benim gibi bir abur cubur canavarı için bu kadar kolay olmasını beklemiyordum.

Tamam kabul ediyorum, ilk birkaç gün beni biraz zorladı. Ama insan birkaç gün içinde alışıyor, hele ki her sabah evden çıkmadan önce tartılıp, tartıdaki rakamları bir önceki günden daha az görünce şevk geliyor.

Rejimin iyi gitmesinde benim iradem kadar, bana destek verenlerin de yardımı yadsınamaz. Şöyle ki:

Eşim, acımasızca bana sen veremezsin diyerek benimle, kim daha önce 5 kiloyu verecek iddiasına girdiği için;

Annem, akşamları lezzetli ama yağsız yiyecekler hazırlayıp, harika salatalar yapıp istemeden de olsa bana destek verdiği için. (Ben rejim yemekleri yerken bahsettiği konular, bkz aşağıda )

Arkadaşım Ayşen, benimle birlikte rejim yaptığı için.

Tabii benim gün boyu kalori hesaplamalarımı dinlemek ve beni tatsız tuzsuz günlerimde çekmek zorunda kalan Şebnemciğime özel teşekkür etmeliyim. Korkma aneroksiyamıydı neydi o, işte ondan değilim.

Gelelim rejimle geçen ilk haftaya.

Pazartesi günü sadece daha az yemeye çalıştım, rejimde falan değildim, kilo tartımı yapmadım.

Salı sabahı 57,6 ile başladım. Çarşamba 57,2 , Perşembe 56,8 ve Cuma 56,4 düm. Cumartesi ve pazar tartılmadım. Yok canım suçluluk duyacağım bir şey yemedim ama izin günü olsun onlar da.

Ben bu hızlı gidişatı birdenbire çok su içmeye başlamama, kilo verdikçe mutlu olmama ve enerjimi toplayabilmek adına daha çok ve düzenli uyumama bağlıyorum.

Çünkü ilk günlerde aç dolaştığımı hissetsem de kesinlikle aç dolaşmıyor, günlük ihtiyacım olan her şeyi yiyor, sadece aşırıya kaçmıyor ve beslenme düzenimi değiştiriyorum.

Haftaya Cuma 55 civarına indiğimde günlük aldığım kaloriyi arttırıp daha yavaşça 53 e ineceğim.

O kiloya indiğimde bu kadar acımasız olmayacağım ama hayatımın geri kalanını en fazla 55 kiloda geçirebilmek için de beslenme alışkanlığımı değiştirmem gerektiği de bir gerçek.

Annemin dediği gibi gün geçtikçe gençleşmiyoruz dolayısıyla belli bir yaştan sonra da kolayca zayıflayamıyoruz.

Gelelim neler yediğime:

Sabahları bir dilim kızarmış ekmek veya yarım simit yine kızarmış olarak. Tam buğday unlu ekmek olursa daha da iyi. Yanında Ezine beyaz peynir yiyorum biraz. Çok az şekerli çay. Çünkü çayı sadece sabah içebiliyorum şekersiz içemediğim için.

Öğlene doğru bir kivi yada elma, bir fincan şekersiz meyva çayı

Öğlen şirkette yediğim için o gün çıkan yemekler arasından seçim yapıyorum. Şirketimizin yemekleri eski bir Sodexo ustası olduğundan mı bilinmez oldukça leziz. Bu sebeple içinden zor da olsa seçim yapıyorum. Genellikle salata yada yoğurt alıyorum, yanında ızgara tavuk gibi yağsız bir seçenek varsa alıyorum yada çorba. Eğer o günkü menü ile doymazsam suntalardan 5 tane yiyorum ek olarak.

Akşam üzeri çok acıkırsa 5 tane daha sunta ile şekersiz başka bir meyva çayı, belki 3 tane kuru kayısı yada erik tatlı krizi için.

Akşam bol salata, light yoğurtlu yada hafif zeytinyağlı limonlu, haşlanmış sebze veya gün içinde yememişsem buharda yada ızgarada pişmiş beyaz et.

Canım çok tatlı istediyse birkaç kuş üzümü yada az ballı kakaolu light süt.

Gün boyu en az 1,5 litre su.

Anlayacağınız hiç aç kalmadan, az sık ve yağsız yiyerek zayıflayabiliyorum böylece.

Bunlar günlük 1100-1300 kalori ediyor. Daha sonra 1600 kaloriye çıkarıp daha yavaş kilo vereceğim. İstediğime ulaşınca günde 1900 kalori alabilir, istediğim bir çok şeyden azar azar yiyebilirim.

Ama tabii artık eskisi gibi beslenmek yok. Daha çok su ve meyve çayı içip daha az zararlı abur cuburlar tüketilecek. Sonrasında amaç sağlıklı beslenmek.

Tabii akşamları egzersizleri de unutmadan.

Ben bunlarla haşır neşirken annem durumdan hiç memnun değil. Bir internet sitesindeki hesaplamaya göre ideal kilom 61 çıktığından beri benim zaten zayıf olduğumu düşünüyor. Tabii bunda yaz aylarında şu aşırı zayıf kızın hikayesini okuyup, olabilir tabii insan zayıfladıkça zayıflamak ister deyişim de etkilidir.

Geçen gece yemeğimi yerken haberlerde David Beckham’ın Amerika’ya transfer haberini duyduğunda fırsattan istifade hemen karısından bahsedip kadının çok zayıf ve ne kadar çirkin olduğundan bahsetti. Ama o kendisinin gayet güzel olduğunu düşünüyor dedim. Tabii dedi güzellik salonlarında çıkmıyordur. Fareye benziyordu, şimdi bakımlı bir fareye benziyor dedi.

Yani diyor ki daha fazla zayıflama fareye benzeyeceksin. Anlamamazlıktan geliyorum şimdilik.

Bu arada evde oğlumla başbaşayız.

- Baba nerdeee?

- Uzağa gitti aşkım.

- Uzakta gittiiii.

Gece aradığında beni arıyor mu diye sordu. Hanüz bu kadar sormaya başlamamıştı gerçi ama hainlikten sormuyor fazla dedim. İtiraf ediyorum ben gittiğimde ve oralardan aynı soruyu sorduğumda, bana “Yooo hiç sormuyor” demesinin acısını çıkardım.

Kötüyüm ben kötüyüm, kötüyüm, kötüyüm diye mırıldanasım var.

Gelecek yazıda: Cts kendimi nasıl kaybedip kredi kartı ile kanka olduğumdan ve fıstık çikolata gibi eski dostlarımın meğerse bana neler yaptığından bahsedeceğim.