Ocak 05, 2007

Yeni yıl telaşı

Yazıyla tavsiye edilen, ilerideki satırlarda konuyla pek alakası olacak müzik:


Yeni yılla gelen hüzün...

Annem sağolsun.

Ben onsuz nasıl toparlanabileceğim bilemiyorum. Bu sene herkes için harika bir sene olacak, buna inanmayı çok istiyorum. Ama benim için zor olacak onu da biliyorum. Yılın ilk günlerinde yaşadıklarım değil bunu hissetmeme sebep olan, herkesin başına şanssızlıklar gelebilir, sonuçta iyiyiz ve bir aradayız, belki de bu sene yaşayacak olduğumuz tek terslik olacak bunlar.

Benim bahsettiğim bu senenin bana getireceğini az çok görebildiğim değişiklikleri.

Geçen günlerde tasarım dairesi olarak küçük bir parti düzenledik. Yedik, içtik, fotoğraflar çekildik.

Güldük, eğlendik.

Sonra bunun benim bu şirkette son senemin olabileceği aklıma geldi. Her ne kadar arada sırada çıkıp gitmek istesem de bu gerçeği farkedince gözlerim yaşardı.

Tabii ki kimse gelecek senenin onlara ne getireceğini bilemiyor. Ama bunu beklemediği için kimse de üzülmüyor.

Alışkanlık acı bir şeymiş.

Dalıyorum, düşünüp duruyorum. Yeni yıl benden büyülü bir şekilde bir şeyleri değiştirsin istiyorum. En azından böyle düşünüp durmayı bırakabilmeyi, her şeyi en ince detayına kadar düşünüp kendimi hırpalamayı kesmeyi istiyorum.


Yalnızca iş mi?

Arkadaşlarımdan ayrılacağım, evimden, arabamdan, eşyalarımdan, yerimden yurdumdan. Ne zaman kesinleşecek, işlerin nasıl altından kalkacağım, şirkete nasıl söyleyeceğim, işleri kime devredeceğim, diğer fuara kadar devam edersem oğluşla ne yapacağım, nasıl okula vereceğim, erken çıkabilecek miyim?

Bambaşka bir hayata başlamak heyecan verici ama bir o kadar da zor.

Bakalım bizi neler bekliyor...

O gece...

Nereden nereye?

Başka bir şeyden bahsedecektim annemi anarken.

Bayramın ilk günü anneme gittik ya. O da bizimle birlikte geri döndü. Mutfağa girdi ve bana bir şey yapmaya fırsat bırakmadan harikalar yarattı.

Brokoli çorbası ile başladık, paçanga böreği, zeytinyağlı barbunya, yine zeytinyağlı kerevizle devam ettik. İç pilav, ızgara tavuk ve etle yerimizden kalkamayacak hale geldik. Tatlı olarak kabak tatlısı ve meyve salatası hazırladık. Kuzen yola çıkacağı için bir bira içti, eşim Export bulmuşken rakı içerim dedi, biz de kırmızı açtık. Misafirlere tekila, cips, peynir, kuruyemişle menüyü bitirdik.

Misafirlerimiz gidince oğluşla dansettik, atıştırmaya devam ettik, havai fişekleri izledik. Sonra 12 yi geçirince içkinin de rehaveti ile hemen yattık uyuduk.

Bolca fotoğraf çekildik. Bu günlerde uzun zamandır bastıramadığım fotoğrafları bir cd ye aktarıp fotoğrafçıya götürmeliyim. Tabii bunun gibileri değil. Bunun tamamı çok komik, benim başımda ışıldayan bir şapka, eşimde gözlük, oğluşun eli kolu balon dolu, şu kadarımız görünüyor sadece neredeyse.

Bir yıllık kalkınma planı...

Yılbaşından bir kaç gün önce Angelmama telefon açtı:

-Aslı, hani 5 tane hedefim vardı ya.

-Eeee.

-5. de oldu.

-Aaaa. Nereden?

-Offf Aslı hangisi olduğunu bilemedin değil mi?

Odadakilerin kulakları ondadır biliyorum, ara beni hemen sokağa çıkıp dedim.

Aradı.

Bu sene kendisine 5 tane hedef koymuştu. Az buz şeyler değildi hani. Kaç yıldır zayıflayamadığı kadar zayıflayacak, yeni taşındığı şehirde ev alacak, portföy değiştirdiği işinde ilerleyecek, eşi için çok daha iyi bir iş araştırılacak falan filan. Şimdi okuyunca gülecek. Tamam itiraf ediyorum, beşinciyi unuttum.

Dedi ki Aslı, söyleyince olmuyor. Yaz bir yere.

Yazıyorum.

Bu yıl,

1-Free çalışabileceğim, zevk alabileceğim, kendime zaman ayırabileceğim free bir iş edineceğim.

2-Kendime daha çok zaman ayıracak, herşeyi daha az dert edip düşünüp daha sağlıklı beslenip spor yapmaya başlayacağım.

3-O birdenbire soğuduğum sevimsiz evi satıp, işten ayrılmadan kredi çekip, bambaşka bir ev alıp İkeayı kapı komşusu yapacağım.

4-Buradaki her şeyi problemsiz paketleyip, satıp, ayarlayıp, atılacakları atıp dağıtılacakları dağıtıp, yepyeni bir hayat için hazırlanacağım.

5- Bunu yapmadan önce burada tüm sevdiklerimle uzun uzun zaman geçirip iyi bir tatil yapacağım.

Bunlar bana çok uzak görünüyor, şu anki ruh durumumdan kaynaklanan tembelliğimden mi, yoksa bunlara inanmam gerektiğinden ve hala benim inanmaz gözlerimi kırpıştırmamdan mı?

Diete darbe vuranlar...

Ben daha bu düşüncelere düşmemişken yılbaşı telaşı sarmıştı herkesi.

Dayanamadım.

Salı günü verdim hediyelerimi, sonrası çorap söküğü gibi geldi. Çok şeker hediyeler aldım, zevkli arkadaşlarım benim. Perşembe günü, Şebnem’e yaptığım tüm sıcak şarap içelim mi yakarışlarım boşa gitti, halbuki ilk o atmıştı bu fikri ortaya. Onun yerine sıcak çikolata alıp geldi. Hafta başından beri 3 gündür yanımda olan Meksika’dan gelen misafirimiz de dönmeden önce bir paket çikolata göndermiş teşekkür için. Aman da aman. Tahmin edeceğiniz üzere dietmiş dikkatmiş hiçbir şey kalmadı. Yok kesin bayramdan sonra eşimle birlikte yapacağız bu dieti. Söz verdi.

Çikolatalarla başım dertte zaten. Yılbaşı için şirketlerden ne geliyor? Çikolata. Yurtdışından arkadaşlar ne gönderiyor? Çikolata. Teşekkür için ne geliyor? Çikolata. Bir de üzerine Şebnem ne getiriyor? Sıcak çikolata.

Evde sıcak çikolata yaptığım zaman içine sahlep de koyuyorum, nefis oluyor öneririm. İkisini de karıştırınca şekerli oluyor, daha fazla şeker atmadan tadına bakın. Yanında kestane ile harika oluyor. Günün dinlenebildiğim anlarında ikisini yanıma alıp ışığı kapatıp sevdiğim komedi dizilerinden birini açıp koltuğa uzanıyorum. Hiç bir şey düşünmeden keyif yapmak bir saat daha az uyumama sebep olsa da, günün bütün yorgunluğunu uykudan daha iyi alıyor.

Neyse geçen hafta yapamadım, bu cts gecesi kızlarla yemeğe çıkmazsak evde sıcak şarap yapacağım. Gazeteden bulduğum iki üç tarif var bakalım becerebilecek miyim? Yanına da kestane kebap, hmmmm yeme de yanında yat.

Bu cts kızlarla çocukları beylere bırakıp kırk yıldır dilimizde olan yemeğe gitmeyi düşünüyoruz. Bir dahaki hafta eşim seyahatteyken de yine eşi şehir dışında olacak bir arkadaşıma
Çikolata paketlerini de dağıtmaya başladım. Uzaklardaki kardeşime gönderdiğim pakete de ekledim. Yılbaşına kadar elinde olur umarım. Bu arada İineciğim de bir kardeş edinmiş, çok sevindim.

Ve geçen zaman...

Bu koşuşturmanın içinde her yeni yıl öncesi gibi düşüncelere daldım.

Geçen seneye baktım da…

Yok özeleştirilerimi sıralamayacağım, biliyorum ne halt yiyip yemediğimi. Memnunum kendimden genelde. Yanlışlarım yok mu var, ne demiş Orhan baba? Hatasız kul olmaz.

Tabii ki geçtiğimiz yıllardan aldığım derslerle büyüyorum. Yaptığım onca şey komik geliyor düşündüğümde. Değişiyorum, gelişiyorum, en azından çabalıyorum. Ohooo değişmeyen çok şey var tabii, ama onların da zamanı gelecektir. Öncelikle kendi içimde hesaplaşmalıyım hayatla, sonrası akışına bırakmak olacak herşeyi, yaşlanacak kadar şanslı olabilelim yeter ki...

Aslında bunlardan değil buradan bahsedeceğim. Hani bazı any ler yüzünden, ki biz onlara iineyle Chucky adını taktık, ara sıra gidiyorum ben diye küstüğüm bloglardan söz ediyorum. Gönül isterdi ki, kimse birbirini üzmesin, kırmasın, kışkırtmasın ama oluyor işte. Bir elin 5 parmağı bir olur mu? Olmaaaz. Birilerinin beni üzmesi için any olması gerekir mi? Hayır. Burada da dışarıda da, işte de insanı üzebilecek, bildiğin birileri çıkıyor. Bu seneden, geçen seneler üzerine pekiştirdiğim ders budur zaten. Hırs, kıskançlık, hayata öfke? Ne bileyim ben. Neyse ne.

Geçmiş yazılara bakıyorum da gülüyorum çoğunlukla. Gerçekten sadece herşeyin hatta kendimizin ne kadar değiştiğini dışarıdan bir gözle görebilmek için birebir bloglar. Bu ben miyim diyorum bazen.

Zaman çok şeyi değiştiriyor. Hayatta edindiğimiz tecrübeler de. Ve bir o kadar da bunları ifade edebilmek. O sebeple çok değerli yazdığım, okuduğum, paylaştığımız her satır.

Neyse uzun lafın kısası elimde kazıklarla oturdum geçtiğimiz sene. Koleksiyon yapıyorum. Bu sene insan ilişkilerimden elimde kalanlarla, yılın enlerini seçerken en salağı seçecektim kendimi ya, Doğa Bekleriz kulaklarını yapıştırdı Allahtan, ben arada kaynadım.

Gelelim benim bu yıl “en” çok ilgimi çeken bloga.

Bu senenin beni en cezbeden blogu aynı zamanda en özgün içeriği ile Benbugünbunuöğrendim di. Benim için en keyifle okunan bloglardan biri olan Sandaletliseyahat da aynı kişiye, İzmir’de doktorluk yapan Bora beye ait.

Kesinlikle İzmir’de olduğu için yaptığım kişisel bir kayırma değildir, İzmir’li olup olmadığını bile bilmiyorum. Ama şiddetle öneriyorum. Özellikle de arşivlerini okuyarak başlamanızı. Sağ taraftaki eş dost akrabaya tıklayarak her iki bloga da ulaşabilirsiniz. Resimlerin üzerine geldiğinizde isimleri çıkacaktır.

Okuduğum blogların sayısı arttı. Arttıkça bloglara ayırabildiğim, haydi okuyabilsem bile yorum yazabildiğim zaman da azaldı ama o kadar okunası bloglar var ki, insan kendini tutamıyor daldan dala atlıyor. Aslına bakarsanız listeye eklenecek birkaç isim daha var kafamda, yeni insanlarla tanıştıkça da ekliyorum isimlerini.

Listemdeki insanlar birbirinden o kadar farklı ki. Özellikle gündemi belirleyen olaylara bakış açılarımızı yaptığımız yorumlarla belirtince bunu daha iyi görebiliyorum. Ama bu farklılıklar zenginlik katıyor bize. Okurken herkeste farklı bir şeyler buluyorum, kimilerinin yaşadıkları, kimilerinin düşündükleri, kimi çocuğunu büyütürken, kimi işindeki problemlerle baş ederken, kimi yaptığı bir yemeği tarif ederken bir şeyler veriyor bize. Güzel bir şey bu, Gerçekten çok güzel…

Bir de düzenli olarak okuduklarım var. Hani birlikte gülüp birlikte üzüldüğümüz insanlar. Telefonlaştığımız, tanıştığımız yada onlar için, bir yerlerde bizi olduğumuz gibi, anlattıklarımızla seven bir arkadaşımız var dediğimiz.

Bu daha da güzel.

Linklerim çoğaldığı için bir başka bloga geçirip, kendime daha geniş bir alan çıkardım. Eski arşivledğim yazılarımı zaman buldukça buraya eklemeye devam ediyorum.

Demem o ki 2005 te başladığım bu sayfada 2007 ye de girdim ya mutluyum.

Bakalım bu sene hangi satırlarla ne heyecanlar, üzüntüler, sevinçler yansıyacak bu sayfaya...

5 yorum:

Annelog Atölye dedi ki...

Bir yerlerden ayrılmak zor tabii. Gelecek günlerin geçmiştekilerden çok daha güzel olmasını dilerim Aslı.

Adsız dedi ki...

2007 Senin için değişimlerin yılı olacak demek ki Aslı. Yeni bişeylere başlayacakken içinde birşey seni durdurur boşver böyle iyidik der ya o hissi boşver kendini hırpalamadan akışa bırak.
(Nasıl yapılacağını öğrenirsen bana da haber ver :))
Ben bu bloglarla birbirimizi motive ettiğimize inanıyorum. Bak sendeki değişim rüzgarlarını okudum içimden neler geçti neler.
Ben yine rejime girdim. Mevsimi gelmişti. Çikolatalarsız bir yaşam çok zor olacak.
Sevgileeer

Aslı Cin dedi ki...

Ann, gecenin bir yarısı cvp yazabiliyorum ama dileğin öyle iyi geldi ki bu yorgunluğun üzerine :)

Zeya,öğrenirsem haber veririm :)Umarım dediğin gibi olur. Bu arada çikolatasız yaşam mı dedi biri? Hala bayram bana :)

YAGMUR dedi ki...

arkadaslarindan isinden evinden aliskanliklarindan ayrilmak zor, yeni bir hayata baslamak insani hem heyecanlandiriyor hem korkututor umarim senin icin en iyisi ve en hayirlisi olur

Aslı Cin dedi ki...

Yağmur çok teşekkür ederim, inşallah öyle olur. Bilmiyorum belki sen de yaşadın aynı şeyleri, zoluklarını bilenleri takipteyim.

Bu arada dişlerinizi kutlarım, o zamanlarda hemen hastalanıverirler, geçmiş olsun.