Ah bir jüri olsam, la la la la la lay lalalala looom !

Meğer herkes hemen her konuda ne kadar da ahkam kesmeye meraklıymış !

Ben buna tıp dilinde literatüre girebileceğini düşündüğüm bir isim buldum.

Aksidental backgroundlı aljezik Hıncal sendromu.

Tercümesi de tam olarak şu oluyor:

Rastlantısal altyapılı sancılı gelişen Hıncal gibi davranma halleri.

Hani Hıncal amcamızın bilmediği hiçbir şey yoktur ya.

Herkes şimdilerde, “Ayol benim ondan neyim eksik ki” diye sorarak bilgisi olsun olmasın rastgele çağırıldığı ilk programa jüri oluyor.

İineciğim de bahsetmişti şurada yarışmalardan birinden, pek gülmüştük. Ama gün geçtikçe iş komik olmaktan çıkıyor, çirkinleşiyor. Hani bizim gibi mazlum halkın birbiri ile yarıştığı programlarda sesimiz soluğumuz çıkmıyordu da, malum, yarışmacılar da kendince meşhur olan yada bu yarışmayla unutulmuş adlarını tekrar gündeme getirmek isteyen insanlar olunca, işte o zaman, kimse susmuyor.

Geçen gece, eşimin kendisine armağan ettiği minik haftasonu tatilinde yalnız kalınca, oğluşu uyuttuktan sonra, oh ne ala, şarabımı alıp, peynirlerimi hazırlayıp, televizyonun karşısına geçince, eee kumanda da bende ya, ayaklarımı uzatıp bıkıp usanmadan, doyasıya zapladım.

Zaplarken, şu meşhur yarışmalardan birine denk geldim. Yok “Popstar Alaturka” değil, daha adına karar verilememiş kavram karmaşası yaşayan malum programdaki jüri Bülent bey/hanımdan korkuyorum ben, ona bakamadığımdan izleyemiyorum da. Ne olmuş yani, İineciğim palyaçodan korkuyor mesela, ben de Bülent’den korkuyorum. Mesela İbo’da kaşıntı yapıyor bende, sinirleniyorum.

Her neyse bu bir başka şarkı yarışması, adı “Şarkı söylemek lazım”. Tabi lazım. Şarkı söylemek ruhumuza iyi geliyor değil mi? Kimi duşta söyler, kimi bulaşık yıkarken, mesela ben araba kullanırken bülbül kesilirim. İyi hoş programda da söylesinler de, o kargaşa ne öyle. O onu şikayet ediyor, diğeri bir başkasına laf atıyor, hiç şarkı kalmamış gibi alelade şarkılar için tartışılıyor. İlk kez adını duyduğum bir jüri, diğerine laf atıyor. Bu sırada bir tanesi bağırıyor:

-Bana da fikrimi soracaksınız! Ben çok mihim şeyler söyleyeceğim, burada konuşması gereken benim, ben gelmiş geçmiş en baba popstarım !!!

Masalara yumruk atmalar falan.

Bir yarışmada da jüri üyeleri, biz öle birbirimize girmiyoruz şekerim diyor ve en kaliteli jüri bizde diye böbürleniyorlardı.

Hayır, bunlar karpuz değil ki iyisi kötüsünü elleyerek anlayalım, kavun değil koklayalım, bir yerlerinde fiyat etketi falan mı sarkıyor ki kalitesizi ayırt edilebiliyor ?
Bir başka yarışmada, bir jüri üyesinin, “Ben anlamam müzik ve danstan ama kulağıma iyi geliyordu” dediğini duydum.

Nitekim şimdilerde, jüri olmak pek moda. Jüri olamayanlar da yarışmacı oluyorlar, sonra ” Sen beni eleştirecek adamısın be” diyorlar jüriye. Jüri, “Of be sizi mi çekeceğim, zaten şunun jüri olacağını bilseydim, ühüüü hiç katılmazdım” diyor. Yarışmacı ağlıyor, oyları alıyor, bir diğeri ailesine kadar acındırıyor.

Jürilikle yetinmeyenler saçmasapan programlarda onun bunun avukatlığını yapıyor, kimileri kendilerini yargıç zannediyor.

Gayet ciddi, adam tokmağı vuruyor masaya.

Kalem falan kırarsa yarın bir gün, eleştirdiklerini linç etmemizi isteyecekler herhalde.

O derece…

Yakında, üniversitelerde “Jürilik meslek yüksekokulları” açılmazsa şaşarım. Sonra “Mankenden jüri mi olur ?” tartışmaları yaşarız, jüri adayları mesleğimiz ayaklar altına alınıyor diye protesto gösterileri yaparlar falan.

Bir gün gelir hiçbir şeye şaşırmayız.

Değil mi?

Not: Efenim, İzmir'den iyi haberlerimiz var. Minik bir kız bebe tayımız olmuş, fotoğrafları elimize ulaşınca ekleyeceğim, haziranı ise iple çekiyorum, çok meraktayım. Tabii bu bebe hallerini kaçıracağım, bir iki haftaya kalmaz büyümeye başlayacak ama bu haftasonu için verilmiş sözlerim var, olmasa zaten İzmir'e değil Ankara'ya giderdim. Şimdiden yeterince suçluluk duyuyorum, bu cts Ankara'da olamayacağım için. Eğer fırsatınız varsa bu mitingi kaçırmayın, yoksa siz de benim gibi bayrağımızı asarak destek olmayı unutmayın.

Dip not: Kızımıza isim düşünüyorum ben de. Önce bencilce kendi adımı koymayı düşündüm, yada adımla uzantılı bir şey, sonra yarışlarda amma da küfür yer diye düşünüp vaz geçtim, ama fena da olmaz değil mi? Sizin de isim önerileriniz varsa beklerim

Dip sos: Hayat şaşırtmaya devam ediyor bizleri. İyi haberleri alıp gülüp eğlenirken, bir telefonla babaannemin yüksek tansiyonla hastaneye kaldırıldığını duydum. Babaannem benim için bambaşkadır, hayatımdaki bir çok insandan önce gelir, bir tanedir, sımsıkı bir kucaktır, ilgi alakadır, üzüntülü anlarca saçımı okşayan eldir, öğrenciyken gizlice cebe sıkıştırılan harçlıktır, torunu seviyor diye yapılan inanılmaz lezzetlerdir, saymakla bitmeyecek anlamları olan, yeri doldurulmayacak biridir o. Şükür ki şimdi evdeymiş ve iyiymiş. Ondan uzakta olsam da, orada bir yerlerde iyi olduğunu bilebilmek bile yetiyor şimdi.