Uykuuu, biraz uykuuu, bütün isteğim buyduuu !!!

Müjdemi isterim efenim, iğrenç ama bir o kadar şirin canavarımızın 3. filmi de pek yakında vizyona girecekmiş. Onlarda çoluğa çocuğa karışıyorlar ama bunlar üçüz mü ne? Oğluşu bahane ederek bolca izlediğim bu yeşil devi şimdilerde sabırsızlıkla bekliyorum.

.

Ailece soğuk algınlığına bağlı bir grip salgınına yakalandık. Köşedeki eczacıda bile bulamayacağınız ilaçların mutfağımızda başköşede, o köşede, bu köşede, o da yetmezse yatak odası, salondaki büfe, ve banyo dolabında yer aldığına eminim. Eşimin paranoyaları sonucu oğluşu götürdüğümüz kulak burun boğaz uzmanının da bizde bulunmayan son ilaçları da yazıp Augmentin’i de, vermesi ile evimize huzur geldi.

.
Yok çocuğun öksürüğü kesildi diye değil, eşimin başka doktorlara gidelim diyen sesi kesildiği için.

.
Sadece bir grip için gittiğimiz her doktorun bize kreşe başladığımıza göre, bu birkaç ay oğlumuzun hasta dolaşacağına alışmamız gerektiği yönündeki uyarılarını ben boynumu bükerek adeta bir küçük ceylan bakışı ile sineye çekerek karşılasam da, eşimin bir kulağından girip diğerinden çıkıyor.

.
Anlayacağınız beni zor günler bekliyor.

.
Bir tek o mu? Bugüne kadar pek şanslı olduğunu düşünen benim için, anlayan biri varsa çok rica ederim astrolojik gidişatıma bakıp bir harita falan çıkarsın, çünkü kendimi hiç olmadığım kadar şanssız hissettiğim bir dönemdeyim. Belki de bahar çarpıyor iki tokat suratıma, bilmiyorum ama iyi değilim şu günlerde. Pasiflora elimde dolaşıyorum, acil tatile ihtiyacım var, ama o tatilin en aciline bile bir buçuk ay var.

.
Evet, nihayetinde yıllık iznimi aldım, aldığım gün de pek süper bir arkadaş olan İine hanımcığımın yoktan var etmesi ile vip müşteri olarak güzide tatil köylerinden birine kaydımızı yaptırdım.

.
Ama tatile kadar problemli bir evin satışını halletmek, annemin bizden uzaklaşarak tutacağı evi bulmak ve taşınmasına yardım etmek zorundayım. Tabii bu zamana kadar oğluş kreşe alışmalı, ben de bir an önce pratik yemekler yapmaya alışmalıyım. Birkaç yıldır annem sağolsun mutfağa girmeme gerek kalmadığı için, çok utanıyorum ama itiraf etmeliyim, şöyle iyi bir makarna yapmayı bile unutmuşum.

.
Zaten hemen her işi üstlenmiş bir kişilik olarak hiçbir şeye yetişememe telaşındayken ben, bir de yeme içme, oğluşun 3 yaşa ilerleyen inat devresi ( * ), ve hazırlanacak olan yeni koleksiyon dönemi çıktı.

.
Kafamı dağıtmak istediğimde işlere biraz ara veriyor, orta şekerli bir Türk kahvesi yapıp, bloglara göz atıyorum ama şansızlık ya, bilgisayarıma da bir şeyler oldu, yorumlara tıklayınca hata veriyor, nadiren birkaç taneyi açabiliyorum. Burcu makaron yapmış mesela, Ayşe fotoğraf makinesi almış, Yasemin’in oğlu ile birlikte son fotoğrafına bayıldım, Aslı'nın son diyaloğuna da öyle, Handan'cığım rejimdeymiş, Gayriye yine kırmış geçirmiş, daha bir sürü değişiklik var sevdiğim insanların hayatlarında.Kimilerinin ( kim olablir ki?) doğacak bebişi için bir şeyler aldım, onları sormalıyım, nasıl göndereceğim diye, kimilerine geçmiş olsun demeliyim, kimilerine gözün aydın. Her neyse buradan iletmiş oluyorum okurlarsa eğer, oğluşum müsaade ederse yarın evden girebilirim belki de. Hey Allahım, ne kadar da küçülüyor dünya burada, onlar için sevindiğin, endişelendiğin, ekranın karşısına kendini zor attığın insanlar oluyor hayatında.

.
Bu arada mail adresimi sayfaya koymakla hata mı ettim bilmiyorum ama çok ilginç mailler geliyor, kimilerine gülüp geçiyorum, kimilerine şaşırıyorum, hani toplasam bir yerde, nasıl derler, kitap olur. Üzgünüm bir çoğuna cevap veremiyorum, ama adeta bir “Superman” gibi yaşadığım için mazur görülebilirim sanırım.

.
Maillerin çoğu da, güncel olaylarla alakalı. Kimi komplo teorileri, yok artık dedirtecek cinsten ama insan biraz okuyunca “Acaba?” diye sormaktan da geri kalmıyor.

.
Oysa benim kafam artık bir şey kaldıracak gibi değil, birkaç gün hayatın “Pause” düğmesine basıp, her şeyi dertsiz tasasız akışına bırakmak istiyorum, pazardan aldığım taze çilekleri yıkayıp, koca bir tabakla kucağıma alayım, ayaklarımı uzatayım , “Hatırla sevgili” seyredeyim, Pazar günü tahminlerdeki gibi bir hava çıkarsa, çıkalım balık yemeye gidelim, o zamana kadar evden hiç çıkmayayım, uyuyayım, uyuyayım, uyuyayım…

.
( * ) Her şeyi O yapacak, her şey Onun istediği gibi olacak, hatta O ne derse o olacak. O ona doyacaksa, bunu isteyecek, bu evde olmayacak bir şeyse, bulunacak, yapılacak, yenecek, yoktan anlamayacak, O istediği zaman soyunacak, O istediği zaman giyinecek, sadece onun istediği kanal izlenecek, onunla ilgilenilecek, onun istekleri yerine getirilecek, Ona tatlı dil, rüşvet, tehdit, azar, ödül, sökmeyecek.

.
O bir şımarık değil, sadece 3 yaş inat dönemine şimdiden girmiş olan, hastalandığı için ve kreşe gidip düzeni bozulduğu için ne yapacağını şaşıran, canım oğlum. İşte şurada da yazıyor.

.
Bu büyüdüğünün bir işaretiymiş, başlı başına bambaşka bir birey olduğunun belirtileri. Bana biberonum yok diye üzülüp, büyüdüğünde biberon almaya söz vermesi, merdivenlerden neredeyse koşarak inmeye çalışması, yiyeceğini giyeceğini kendi seçip almaya kalkışması, kendine ait defterlerinin olması, kendi başına yemek yiyip, giyinip soyunmaya çalışması gibi.
Bir değişikliği daha kaldıramayabilir diyerek, tuvalet eğitimi yine rafa kalktı tabii, ama hiç olmazsa artık sabahları tuvalete gidiyoruz düzenli.

.
O da bir şeydir diyorum, ha gayret diyorum, ya sabır diyorum.

.
Daha ne diyeyim, çocuk yetiştirmek çok zor bir zanaat…
.