Her iki ailenin başında birer anne olsa da, her ikisinin de hayatta yetiştirmek için didindikleri çocukları da olsa, birbirlerinden çok farklı düşünüp hareket edebiliyor, bir de programın sonunda birbirlerinin yetiştirme tarzlarını acımasızca eleştirebiliyorlardı. Bilim sadece tek bir doğruyu kabul etse de, insanoğlunun doğruları ve yanlışları çok farklı. Birbirlerini anlayabilmeleri o kadar zordu ki.
Mevlana'nın "Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir" sözü geldi aklıma.
Hani üniversiteye gittiğinizde sudan çıkmış balığa dönersiniz ya. Okuduğunuz mahalle mektebi de, özel bir okul da olsa, bildiğiniz çevreden bambaşka insanların arasına katılıverirsiniz.Orada her ne kadar sizden farklı insanları tanıyıp, ayrı fikirlerin aynı çatı altında toplanmasına alışsanız da, bir süre sonra sizinle bir düşünenlerle arkadaşlık eder, bir gün okul bittiğinde de dağılır gidersiniz.
Şimdi bloglarda görebiliyorum bunu açıkça. 2,5 yıla doğru giderken 2,5 yaş ilerlemedim sadece, tabiri caizse boyum da bir o kadar uzadı.
Yazı dilim, yazdıklarım, yada fikirlerim değiştiği gibi, okuduklarımdan, burada tanıştığım insanlardan öğrendiklerimden, kazandığım dostlardan, paylaştıklarımızdan, fikirlerim karşısında hemfikir veya zıt düşünceler içeren yorumlardan çok şey kazandım.
Nietche'nin dediği gibi, beni öldürmeyen şey güçlendirdi. Burada da insanların eleştiri adı altındaki saçmalıklarına ,birbirlerine karşı kıskançlıklarına, insanın canını acıtmak için uydurulmuş dedikodulara şahit oldum.
Oysa burası kimileri için eğlence, kimileri için iç dökme, kimileri için yaşadıklarını, fotoğrafladıklarını, yarattıklarını paylaşama alanı.
Bir karalama defteri.
O sebeple, bırakın insanlar istediklerini yazsınlar.
İsteyen kendisini ispatlamaya alışsın, isteyen herkese burun kıvırsın, ister görmeye dayanamayacağınız kadar kitch bir yer hazırlasın kendisine, isterse saçmalasın, zaten burası herkes birbirinden bu kadar farklı olabildiği için bu kadar eğlenceli değil mi?
Ben mi?
Yazıyorum, çiziyorum, okuyorum, öğreniyorum, paylaşıyorum, özeleştiri yapıyorum, hesaplaşıyorum, en çok da kendimle dalgamı geçiyorum.
Beğendiklerimi okuyorum,
beğenmediklerimi okumuyorum,
ahkam kesenlere de gülüp geçiyorum.
* Zevkler ve renkler tartışılmaz kardiş...
Not. Bu aralar pek yorum yazamıyorum ama sanmayın ki okumadan durabiliyorum.
Dip not: Eş dost akrabaya yeni bloglar ekleniyor.
Dip sos: Nereden çıktı bu yazı, no'oluyor, bir olay mı var diye beni aramayın şekerim, derin nefes alın, sakin olun, korkacak bir şey yok, yazmam icap etti, yazdım.
Not. Bu aralar pek yorum yazamıyorum ama sanmayın ki okumadan durabiliyorum.
Dip not: Eş dost akrabaya yeni bloglar ekleniyor.
Dip sos: Nereden çıktı bu yazı, no'oluyor, bir olay mı var diye beni aramayın şekerim, derin nefes alın, sakin olun, korkacak bir şey yok, yazmam icap etti, yazdım.
16 yorum:
aslı? ne oluyor...darbe mi var?
hahaaaaa
çok doğru yazmışsın aslıcm....
benzeri birkaç yazı bende yazdım geçmişte...paylaşımlarım çok daha fazlasıyla geri geldi bana...kucaklar dolusu çiçekler taşıyormuşum hissine kapılıyorum blogcu arkadaşlarım sayesinde...birkaçıyla da tanışma şansım oldu....
ben blogcuda kendi kimliğimle yazmayı tercih edenlerdenim...ama rumuzla yazanlara da anlayışlıyım..herkes dilediğini yapmakta özgürdür...çok ender olarak muhalefet edenlerle karşılaştım ben...tercihen sondaj yapmayarak yüzeysel yazıyorum belki de...ama çok sevdiğim bir dizi hakkında yazdığım 1yazıya "ben nefret ediyorum,tiksiniyorum hatta midem bulanıyor"yorumuna "e beni de okuma,yorum yapma o zaman "demiştim vaktinde....enteresan insanlar da var tabi ki buralarda...:))
ama blogcu sayesinde seninle tanışmak şahane bir duygu aslıcm...seni,kalemini,düşüncelerni ve hayata bakışını seviyorum ben..:))
sevgilerimle,
nurdan
ne oldu bilmem ama ben blog aleminde mutluyum BİTTİ..
Şebnemciğim, seni bekliyorum, gel gerekli yerlere yapalım ihtilalimizi.
Nurdan, öncelikle son yazdığın için çok teşekkür ederim, beni çok mutlu ettin, sağol :)
Bu konuda arada bir yazıyorum sanırım deşarj oluyorum, ne ilk yazanım ne de son yazan olacağım, ama olsun, insanlar okudukça ve anlattıkça bir şeyler paylaşabilirler değil mi?
Elçin, bunu duyduğuma sevindim. Ve gerçekten bir şey olmadı, sadece dolaştığım kimi bloglarda insanların şikayetlerini okuyup, abuk subuk yorumları görüp, bir de " Ben yazdım sana ne?" yazıları okuyunca yazmak istedim.
Şimdi, ben bu blog hadisesinde yeni olmakla birlikte kendi blogumu seviyorum.Ama işin güzel tarafı, diğer blogları okurken keşfettiklerim.Ben seviyorum senin yazılarını, hayata bakışını...
Aman efenim, bahtiyar ettiniz beni, Tanya'nın kanatlarına lüzum duymadan kanatlanıp uçacağım.
Ben çok seviyorum yeni bloglar keşfetmeyi, iyi ki sizlerle tanışmışım, eş dost akrabadaki liste kabardıkça herkesi okumakta zorlansam da, hala o listeye ekleyeceğim harika insanlar var, ne mutlu bana.
ASLICIĞIM,
ŞAKA BİR YANA,YAPARIM YAPAMAM DERKEN SAYENDE BENDE BAŞLADIM BU BLOG İŞİNE..
HİÇ BİRİMİZİN AMACI BİRİNE BİR ŞEY ÖĞRETMEK DEĞİL,BURASI DA TRT'NIN AÖF DERS YAYINLARI KANALI DA DEĞİL..
GÜLDÜĞÜMÜZ ANLARI,TAKILDIĞIMIZ MEVZULARI,İÇİMİZDE KALANLARI GÜZELCE PAYLAŞIYORUZ..
NE GEREK VAR İNSANLARIN BİRBİRİNE AŞAĞILARCASINA COMMENT BIRAKMASINA,KALBİNİ KIRMASINA..
BEN MEMNUNUM HALİMDEN,HER YORUMA KARŞI FİKRE TABİ Kİ AÇIĞIZ AMA BELDEN AŞAĞIYA VURMAMAK ŞARTIYLA.
HEPİMİZİN EĞİTİM DÜZEYİ FARKLI OLABİLİR,FARKLI KÜLTÜRLERDE YETİŞMİŞ OLABİLİRİZ,ORTAK KARAR HERKES YAZMAKTAN MUTLU..ÖNEMLİ OLAN DA BU...
SECRET'TAN BİR ÖĞRETİ:HA SECRET!!!
bende katılıyorum yazına. beğenmiyorsan okuma! blog anlamı günlük değilmidir kendi düşüncelerimizi yazacağız tabi. yorum diye kendini tatmin amaçlı garip eleştiriler yazanlara da acayip sinir olmaya başladım. okuma beni kardeşim beğenmediysen,katılmıyorsan görüşüme. hem yazına cevap vermişim ne hala uzatıp dır dır lanıyorsun(başımda böyle bir vaka var da ,yarama tuz basıldı)anlattım rahatladım.:)
Şebnemciğim, çok iyi özetlemişsin.Harika !
Figen, istediğin kadar beğenmiyorsan okuma de, o ku yor laaar, anlatıp rahatladıysan ne mutlu ,ama bunlarla üzülmemeyi de öğrenmeliyiz, sen de dalganı geç, ben öyle yapıyorum artık.
Aslı şimdi yazınla hiç alakasız olacak ama ctesi günü karşıya eğitime gittim gene, Mudo Consept mağazası eğitim merkezine çok yakın, öğlen tatilinde biraz gezeyim dedim, mutfak reyonunda kendimi kaybediyorum zaten sorma. Bir baktım senin template'indeki figürlerden bardaklar vardı, ah alsam Aslı'ya göndersem dedim, sonra tamam da nereye göndereceğim oldum.
Ya yok burada dağılıp gitmek yok öyle. Bu bloglar bizim evimiz aslında. Ben basbayağı evim gibi görüyorum. Arada dip bucak temizlik bile yapıyorum.
Ben bir daha eğitime gidersem ve kalırsa sana o bardaklardan alırım, sen de verirsin artık bana adresini, gönderirim.
Aslı, ne güzel bir tabir bulmuşsun. Gerçekten evimiz gibi burası değil mi?
Komşucuğum, almış kadar oldun teşekkür ederim, ben de haftasonu Mudo'da gördüm bahsettiğine benzer bir şeyler, tabakları ile takım. Şebnem çok daha benzer basklı kupalar gördüm, aynı senin film şeridindeki kadınlar gibi, dur sana alacağım onlardan dedi, ikinize de beni düşündüğünüz için çok teşekkür ederim, sağol arkadaşım :)))
internet ortamina yazdiklarini koyanlar, bazi seyleri goze almali bence.. En onemlisi de sinirleri saglam olmali. Degilse mesela politika, din konularinda atip tutmamali.
Yazdiklarinin altinda her okuyana acik yorum bolumu varsa her yazilana da saygi gostermeli (hakaretsiz karsi dusunce yazilmissa) yoksa tahammulu, sadece kendi sectigi insanlara/bloglara acik yorum bolumu yapmali.
Herkes her istedigini, begendigini yazip, aman kimse karsit sey yazip benim keyfimi kacirmasin diye dusunmek biraz pembe birsey.
Okumaya vakit harcadiysa ve begenmediyse ve ya benimkinden baska turlu dusunuyorsa soylesin isterim ben. Ama terbiyeli terbiyeli! Hakki var. Ben verdim!
Tabii bir de bugun sunu yaptim, bunu yedim,suralari gezdim yazanlar var ki onlara ne denilebilinir ki ;) Keyifleri daha da bol olsun diye dilenir ancak.
daha çok yeniyim blog işinde. önce uzun bir süre okudum. pek çoğunuz beni bilmezken, ben sizi biliyordum. okuyordum. düşündüm, anlatıyorlar dedim. paylaşıyorlar dedim. bu kimsenin gerçekte ne kadar da zavallı olduğunu, gerçekte paylaşacak kimseleri oimadığını göstermez dedim. ve kimin sayfasındaydım hatırlamıyorum ama, blog oluştur kısmına tıklayıp ilk merhabamı yazarken buldum kendimi. iyi ki de tıklamışım. her gün sabah kahveme eşlik eden beni bilen bilmeyen, blogumdan haberdar olan olmayan bir sürü arkadaşım var şimdi. ki benim gerçekte de arkadaşım çoktur. severim paylaşmayı. ama yazmak, ayrı bir keyif. öyle sosyolojik, psikolojik tahlillere gerek yok.
paylaşmak istiyoruz ki, yazıyoruz.
yazıyoruz ki, paylaşmak istiyoruz.
nokta... (bir de yazıyla belirtmek lazım sanırım)
iyi geceler...
Cano, herkes seçimlerinde özgürdür. Burada din siyaset konusunda fikrimi yazıyorsam, bu elimi taşın altına koyduğum anlamına gelir.Dediğin gibi bazı şeyler göze alınmalı.
Benim fikrimden farklı düşünenlere her zaman kapım açık, bunu eskiden beri beni okuyan herkes de bilir, doğrusu da budur bence, aksi taktirde yürümeyi bırakıp aynı yerde sayıyor oluruz değil mi?
Ama dediğin gibi, bunun için de terbiye gerekiyor, ve bazen çoook terbiyesiz insanlar çıkabiliyor karşımıza. Onları da görmezden gelmek gerekiyor galiba.
Tuvalete gittiği saati yazanlar da yazsın, ne olmuş yani? Paylaşmak istediği oysa...;)
( Not bu arada ben de bugün biraz neler yaptığımdan bahsedeceğim :P)
Elektra,yazdığın çok ilginç geldi bana."bu kimsenin gerçekte ne kadar da zavallı olduğunu, gerçekte paylaşacak kimseleri oimadığını göstermez " Bunu düşünenler var mıdır gerçekten?
Blog yazmak, ama layığıyla yazmak bence büyük bir cesaret ve özgüven işidir.Ve dikkat ediyorum, gerçekten iyi blog yazan insanların hemen hepsinin zaten bu yazdıklarını paylaşacakları eşleri, dostları, arkadaşları var, hatta blog yazmak için zor zaman bulacak kadar faallar.
Ne iyi yapmışsın ki sen de bu kervana katılmışsın :)
Çok güzel bir yazı; ellerine sağlık Aslı..
Bilun, teşekkür ederim :)
Yorum Gönder