Ağustos 27, 2009

Ev yenileme, babaannemin yeni halleri, oğluşun yeni heyecanlarla dolu günleri vs vs vs...

Çok yoruluyorum. Sanki yarın taşınacakmışım gibi. Çöp evmişçesine atılacak şeyler çıkıyor. Evi de satılığa çıkardık. Düşününce üzülüyorum da, bu evde ne anılarımız geçti. Kerem biz bu evdeyken doğdu. Sevdiklerimizle nice doğumgünü ve yılbaşı kutladık. Sanki her geçen insandan bir kırıntı var evde...

Çok yoruluyorum ama yemeye de başladım. Vücut da isyan ediyor demek ki düzensizliğe. Koştururken enerji lazım.

Eşya yenileme işi hala muallakta. Ne istediğime karar veremiyorum. Mobilyacı dükkanının sergisindeymişçesine düzenli takımlar istemiyorum, elimdekileri yenilemek istiyorum daha çok. Onlara bir şeyler eklemek. Farklı bir hale getirmek. Beğenime göre kombinlemek, avizesi, perdesi, halısı. Ama iyi usta bulmak lazım, hele ki yeni koltuk fiyatına kaplatıyorsan, değmeli uğraştığına.

Bir sene yurttan uzaktık, burada hayat ne kadar da pahalı olmuş...

---------------------------

Babannem eve çıktı. Çıktı çıkmasına ama bazı pürüzler kaldı. Şöyle ki artık aklı gidip geliyor. Bazen hatırlamıyormuş yanındakileri, oturup yeni tanışmış gibi muhabbet ediyormuş. Bazen de çok eskileri hatırlıyormuş. Canım benim.

----------

Oğluş yaz okuluna alıştı. Her zamanki gibi ilk gün kimseyle konuşmadan izlemiş. İkinci gün konuşmuş ama katılmamış. Üçüncü gün tut tutabilirsen. Sabahları yüzüyor, sonra spor, ritm, dans veya resime katılıyorlar. Okulu bittiğinde yaptıkları resimleri şövaleden alıp bize vereceklermiş. Çerçeveletip odasına asmayı düşünüyorum. Sürrealist oğlum benim.

Artık rahatça her şeyi okuyor, 100 lü sayılara geçti. Suyun üzerinde durabiliyor, biraz da yüzüyor. İki alt dişi de çıktı, erken ama yerlerine yenileri de geliyor.

Hayat böyle uğraşırken, kimi şeylere üzülüp, kimilerine sevinirken yani koşuştururken geçiyor. Düşünmediğim her an çok kolay geçiyor.

Düşününce insanın nefesi kesiliyor. Kabullendikçe, alışmaya çalıştıkça, zaman geçtikçe acı hiç de azalmıyormuş. Bunun gerçekliğine inanmak bile insanın canını acıtıyor. Reddedersen kabullenmek zorlaşıyor ve başa dönülüyor.

Zaman geçtikçe dokunuyormuş insana "gerçek". "Özlemek" zor olsa da dayanılır. En zoru hala " İNANAMIYORUM" demeye son verebilmek...

Hiç yorum yok: